milyonluk eşşekler serisinden sonra vodka-vişne serisini piyasaya sunacaktık ancak zaman konusunda belli sıkıntılar yaşıyoruz. bu yüzden şimdilik en azından temmuz ayına kadar ara vermeyi düşünüyoruz. bu arada da elimizde hazır bulunan yazıları karışık bir biçimde sunalım dedik bayatlamadan.
marcus williams
kendisi hakkında çok yetenekli kalıbını duyduğumuz, okuduğumuz dönemlerde avrupaya açılmayı planlıyordu. unics kazan'la anlaşmıştı ancak sonradan o iş yattı. bu sene ise malaga'yla euroleague'e merhaba dedi.
hücumda çok özel bir yetenek. resmen akıyor. kendi şutunu yaratma ve ikili oyun oynama konusunda avrupa standartlarında çok üst düzey bir oyuncu. crossover sonrası ve stop şutlarda inanılmaz bir yüzdelere çıkabiliyor. perdeden ve rakibinden çok rahat kurtulması sayesinde de p&r bitirebilen uzunları iyi besliyor.
ancak yeteneklerinin oyununu baltaladığı gerçeğini de atlamamamız lazım. kendine çok güvenmesi ve ben her topu kullanabilirim içgüdüsü repesa'yı bu sezon sinir hastası etmişti. oyundan dönem dönem kaybolması, savunmada öylesine takılması. çok fazla sert işlere girmemeye gayret göstermesi ilk ciddi avrupa serüveninde karnesinin kırıkları oldu.
kendisi hakkında halen bu yeteneklere rağmen güvenilir 1 numara diyemememizin sebebi de bunlar. rehabilite edilmesi zor bir oyuncu ve her coachun başa çıkabileceği türden bir kafa yapısı yok. yine de daha çok çift guard tercih eden, p&r oyununu çokça tercih eden takımlara yetenek açısından büyük katkılar verir. maaşı 1m euro civarlarına fırlamış. alıcı da bulacaktır.
acie law
olympiacos'un 2 senedir euroleague'i kazanmasının görünmez kahramanlarından biri acie law. raydan çıkması kolay, kendine oynayan bir oyuncudan euroleague'in en iyi kısa savunmacılarından birine dönüşmesi, spanoulis'le beraber parkedeyken tamamlayıcı, spa yokken direksiyonda kontrolü tutan ve oyunu oynatan guardı oynaması ve üstüne hem potaya gidip hem de şut olarak takıma ilaç olması takdire şayan.
acie law tek başına takım taşıyabilir mi sorusu incelenmesi ve tartışılması gereken bir soru. jamont gordon'un cibona ve cska yılları sonrası galatasaray kariyerinde halen hangisini oynayacağını bulamamış bizler için acie law 1. guard olsun demek kolay olmuyor. spanoulis'in yokluğunda takımı yönetirken kenarda spanoulis'in olduğunu biliyoruz. tıpkı jamont nba takımlarının kullandığı ikinci 5'e liderlik etme vasfından 1. takım guardlığına dönüştüğünde bocaladığı gibi. cibona kariyerinde skorer takım taşıyan kimliğinden, ikinci 5'i yöneten oyuncu kimliğine bürünürken zorlanmadı ancak rol dağılımı belli bir takımda oynatan olarak hayli zorlandı.
bu açıdan ben acie law'ın yine olympiacos'daki rolüne benzer 1-2 rotasyonunu oynaması gerektiğini düşünüyorum. jamont'a bu sene bizim yüklediğimiz rolün aynısını.
walter hodges
yılın en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. aslında 3 senedir harika istatistiklerle gerçirdiği gora'da onu bu sene vitrine çıkartan şey eurocup performansı. sadece polonya liginde değil avrupa arenasında da sinmediğini ve mevcut istatistiklerini tekrarlayabileceğini gösterdi. gelecek sene için belki euroleague ama en kötü ciddi bir eurocup takımından kontratı şimdiden garantiledi gibi. zaten gora onu sezon ortası bırakmış olsa şimdi milano'nun guardıydı. bu olumlu mu olumsuz mu onu scariolo'ya bırakmayalım :(
dominant 1 numara tanımına hayli uygun bir oyuncu hodges. hücumda en büyük silahı şutları. şut mekaniği ve topu elinden çıkarma seansı muazzam. ayakları yere sağlam basıyorsa ve doğru şutu seçmişse mevcut yüzdelerine aldanmayın hodges çok iyi şutör. gora'da çok fazla şut seçme imkanı olmadığı olmadığı için ( 1. şut opsiyonu ) bazen yanlış şut tercihlerini görüyoruz.
diğer bir olumlu özelliği ise cesur bir oyun kurucu olması. en zor ve riskli pasları vermekte tereddüt etmiyor. ikili oyun sonraları devrilen oyuncuyu bulabiliyor. topu içeri bir şekilde indirmeyi başarıyor. bu özellik skorer bir oyun kurucu için ekstradan savunulmasını zorlaştırıyor.
ilk adımı çok fazla hızlı değil ama 1e1 yetenekleriyle savunmacısı geçebiliyor. bunun üstüne penetreleri de özellikle topu pick sonrası soluna vurduktan sonra çok güçlü. solak olmasını avantaja çeviriyor.
yine olumlu sayılabilecek bir özellik ise istediği zaman pislik bir savunmacıya dönüşebiliyor olması. oyun içinde pek etliye sütlüye karışmıyor ama adamda bir savunmacı bakışı var. istese yapar yani :(
zack wright
işte zack wright. bu adama dikkat. 26 yaşında kariyerine fransada başladıktan sonra fransa içinde bayağı bir tur attı. sonra ise ona ciddi kapıları açacak cibona ve yunanistan günleri başladı. agor'daki performansı sonrası jure onu hem beverley'i yedeklesin hemde onunla beraber parkede oynasın diye spartak'a getirdi. boyu 195. fiziği hem 1 hem 2 numaraya uygun. çift guard oynadığı dönemlerde savunması ve tamamlayıcı özellikleriyle çok iyi performans gösterdi. ancak kendisini buraya atan performansı beverley sonrası jure'nin topu ona emanet etmesiydi.
zack wright farkını işte bu iki görevi de layıkıyla yerine getirerek sağladı. iyi bir savunmacı, sayıya gitmesi gerekiyorsas bir yolunu bulup potaya gidiyor. oyun kurucu olduğunda ise harika meziyetleri ortaya çıkıyor. p&r oynayan takımlar için muazzam bir yetenek. pick'i oynadıktan sonra ters tarafı görüşü en öldürücü silahı. bu pasları spartak'ta değil de daha şutör bir takımda vermiş olsaydı şimdi herkes adını ezberlemiş olurdu sannımca.
alan hakimiyeti ve oyun görüşü çok iyi. kim nerede kimin topla buluşlması lazım hepsini görebiliyor ve uygulayabiliyor. pick and roll oyunlarında ise bambaşka bir boyuta geçiyor. oyunda sakin ancak pick'i kurar kurmaz gaza basan, pas yeteneği sayesinde pick and roll oyunundaki 3-4 oyuncuyu aynı anda besleyebilen, hızı ve kıvraklığı sayesinde potaya da gidebilen - ki burada parantezi açalım çok güçlü bir penetresi var - ve bu oyundan çok ekmek yiyen bir oyuncu.
ancak zack wright'ın oyununda birçok eksik yönler de mevcut. bunun en önemli kısmı şutu. çizginin dışından şutuna güvenmeyen ve atmaması gereken de bir oyuncu. içeri 1 adım attığında ise daha yüzdeli şutlar kullanabiliyor.
onu daha somut düşünebilmek için jamon gordon'la kıyaslamak istiyorum. oyun kurucu özellikleri jamon'dan daha kuvvetli, p&r'leri jamon'dan daha hızlı oynuyor. dış şut ikisinde de sorunlu ancak penetre üstü şutlarda jamon büyük fark yaratır. penetreler ikisinin de kuveetli yönleri. zack daha hızlı ve kıvrak olması jamon ise gücü ve kalçasıyla iş görüyor. sırtı dönük hücumlarda yine jamon kol ve güç avantajıyla 10 üzerineden 9'luk bir oyuncuyken zack'in bu özelliği pek kullanılabilir değil. aslında boy ve hız avantajıyla burada kendisini geliştirebilir.
savunmada ise jamon tabii ki açık ara önde. zack fena savunmacı değildir ama jamon söz konusu ise 2 gömlek aşağıda. hızlı hücumlarda ise zack jamon'dan daha iyi bir oyuncu. fast breakleri korkusuzca bitirebiliyor.
zack wright seneye spartak'da devam etmek kuvvetle muhtemel. euroleague takımlarında görür müyüz bilmem ama eurocup oynayacak 4-5m dolarlık takımlar için mutlaka düşünülmeli.
malcolm delaney
chalon'la fransa şampiyonluğu ve eurochallenge finali sonrası onu şanlıspurs'te konuk etmiştik. onun daha iyi bir lige gitmesini beklerken o bu sene sınıf atlayan ukrayna ligine budivelnyk'e gitti. daha fazla para için miydi bilmiyoruz ama geçen sene eurochallenge finali oynayan delaney bu defa eurocup yarı finali oynadı. hem de geçen seneki chalon'dan görece olarak daha düşük bir takımla.
delaney örneği çok fazla bulunmayan dengeli amerikalı guardlardan biri. ayakları yere sağlam basan, güçlü, dominant, güven veren, sorumluluk alan, pozisyonuna göre size'lı bir oyuncu. oyunu iyi okuyor ve en doğru pas seçeneğini bulabiliyor.
oyun kurucu olarak her oyunu oynatabilen bir guard. geçen sezona göre daha all-around bir görüntü verdiği söylemek mümkün ancak oyun olarak etiket olacak özelliği ikili oyunları. bu konuda son iki yıl aminu ve leo lyons'a sınıf atlattığını görüyoruz. oyunun x-factor özelliği ise skorer kimliği. ciddi anlamda skor potansiyeli olan bir oyuncu. potaya gidebiliyor ve takımının dış şut gereksinimlerini de karşılıyor.
delaney için dengeli tabiri kullandık bu boşuna değil. işin sadece hücum yönünde değil savunma yönünde de ezilmeyen bir oyuncu. çok fazla handikapları olan şurada takımı baltalar denilebilecek hiçbir eksiği yok. ve artık euroleague düzeyi hadi olmadı ciddi bir kontratla eurocup düzeyi takımlarda aranan adam olacaktır.
ej rowland
listeye alıp almamakta çok kararsız kaldım ama sonunda bu tip oyuncuların hastası trouble'ı da düşünüp yer vermeye karar verdim. "guard dediğin topu eline almalı ve tek yapması gereken rakip guardın belini, rakip pivotun yüreğini kırıp topu çemberden geçirmeli" diyen trouble'ın kalemi psikopat bir skorer oyun kurucu rowland.
çok yetenekli ama sorunlu kalıbının adamı. oynatandan ziyade oynayacak topçu arıyoruz diyenler için 400k dolara alınabilecek ilaç. topla beraber sanatsal işler yapabilen, 1e1'de geçemeyeceği savunma olmayan, kaldırıp atmayı seven, spektaküler işlerin adamı. pas arası konusunda bir avrupa markası.
bu sezonu riga'da eurocup oynayarak geçirdi. çok fazla hakkını yemek istemiyorum ancak güven veren bir playmaker değil. asist sayıları eurocup'da tepelerde olmasına rağmen bu sayıları rollerin daha eşit dağıtıldığı takımlarda yapması zor. daha fazla koş-koş basketbolu oynayan ve sorumluluğu tamamen rowland'a veren takımlarda başarılı olabilir. çok fazla top kaybı yapar bunlara da hazır olmanız gerekir. dediğim gibi ona sorumluluk verecek ve oyunu daha çok gelişine, tempolu oynayacak esnek ve kalite düzeyi orta seviye takımlar için düşünülmesi gereken bir oyuncu.
mateusz ponitka
93 doğumlu 196 boyundaki polonya'lı genç swingman bu sene prokom'la euroelague tecrübesi yaşadı. ancak kulübün tarihi mali çöküş ve idari sorunları nedeniyle takımın dağılmasıyla umduğu çıkışı gerçek anlamıyla gerçekleştiremedi. bu sebeple sezon sonu takımdan ve polonya'dan ayrılacağını deklare etti.
ponitka boy ve yetenek olarak 2, sahada duruş ve oyun olaraksa 3 numaraya yatkın bir izlenim veriyor. oyunun dikkat çeken ve en güçlü yönü penetreleri. başlangıçta hızını, sonrasında ise vücudunu kullarak rakiplerinden korunurken yaşından beklenmeyecek derecede ileri seviyedeki pozisyon fundamentali ve ayak oyunlarıyla potaya gittiği hücumlarda çok yüzdeli oyunlar çıkartıyor. fiziğinin daha tam oturmadığını da düşünürsek ileride fark yaratan bir skorer olabilir bu özelliğiyle.
şutu konusunda biraz soru işaretleri var. klasik sf'ler için olmazsa olmaz boş kaldığında yüzdeli sokan bir şutör değil. daha fazla hareketli şutlar ve stop jump shot'larla sayılar bulabiliyor. burada olumlu görülecek taraf şutu elinden iyi çıkartıyor. olumsuz veya yüzdeyi etkileyen kısım ise çok fazla yükseğe sıçrıyor şutunu çıkartırken. aslında bu özellike şutunu yaratan ve hareketli şut kullanan oyuncular için harika bir özellik.
top hakimiyeti ve pasör özellikleri konusuna gelirsek. top hakimiyeti gördüğüm kadarıyla vasatın üstünde ve bu yaşta bir oyuncu için gayet yeterli ve geliştirilebilir bir özellik gibi duruyor. ancak bu kadar iyi penetre eden ve boyunun biraz daha uzaması durumda topu eline emanet edebileceğiniz bir 3 numara olarak pasör özellikleri yetersiz. daha fazla oyunu okuması ve etrafını görmesi gerekiyor. bu yüzden 2 numarada skorer bir kimlikle devam etmesi uygun gibi.
ponitka'nın savunma özellikleri ise 2 numara için gayet yeterli görünüyor. biraz daha oyun aklı ve tecrübeyle bu konuda da sıkıntı yaşayacağını sanmam. burada sene sonu hangi takıma gideceği çok çok önemli. kariyerini yapacağı transfer şekillendirecektir.
adam hanga
macarların vedai iftiharı gregg popovich tarafından draft edilme onuruna nail olmuş adam gibi hanga.
89 doğumlu olmasına rağmen biz kendisini daha doğrusu ben spurs'e draft olduğu andan itibaren biliyorum. 2 senedir acb'de manresa'da oynuyor. bu yüzden hala gelişime açık olduğu fikrini ortaya atabiliriz. yani 3 yıllık bir kariyeri olan ve fiziksel özellikleri de işin içine katılınca umutvar olunacak bir oyuncu.
oyunun her iki alanında da katkı yapabilen bir kısa hanga. geçmişte 1 numara da oynamış ancak şu an daha çok 2-3 oynuyor. topa hükmedişi 1 numara oynamışlığının da etkisiyle vasatın hayli üstünde. topla ilişkisi 2-3 numaradan oynadığı pick and roll'lerde de belli oluyor. asisti düşünmesi ve karar verici pozisyonda bu sorumluluğu kaldırabilmesi çok büyük artı. bu yüzden topa hükmetmesi için kullanabileceğimiz bir yapısı var.
hanga'nın oyunun en bilinen özelliği ise atletik yapısı. muazzam bir fiziği var. potaya her gidişinde, her penetresinde smaçla bitirebiliyor. bu sayede hem çok fazla basket faul, hemde hızlı hücumlarda yüksek yüzde yakalıyor. bu güçlü atletik özelliklerinin diğer bir artısı ise hızı. açık alanda sahada sinek gibi sadece vızz diye geçişini görüyorsunuz. bu yüzden tam saha oyununu iyi oynayan, hızlı hücum sayılarına önem veren takımlar için özel bir oyuncu.
oyunun eksi yönleri ise savunmada rakibine alan verip blok kovalaması başta olmak üzere biraz yakın savunmada sıkıntılı olması. bu konuda kendini geliştirmesi şart. diğer bir eksikliği ise şut yüzdesi. hem çizginin dışından hemde hareketli atışlarda yüzdesi hiç tatmin edici değil. kendisini bir üst seviyeye çıkartmak için elindeki bu "potaya gitse kesin sayıyı bulur" etiketinin üstüne mutlaka şut anlamında da bir tehdit sunmalı.
kendisi artık ciddi ciddi transfer yapma eşiğinde. acb'de orta sıra takımından mersin'e erdemir'e gelecek değil. onu artık eurocup ve üstü takımlara düşünmek şart.
leo lyons
mobil 4,5 numara. hatta direkt 4 numara da diyebiliriz. ayak çabukluğunu bu kadar iyi kullanan uzun forvet az görülen bir şeydir. genelde 4 numaralar sürekli dışarıya kaçarak oynamayı tercih ediyorlar son dönemlerde. şut eklentisi olmayan uzunlar içinse ribaund belirleyici oluyor. ancak leo için durum hiç de böyle değil.
kiev'in bu sezon eurocup'da yarı final yapmasının molcolm delaney'le beraber en büyük mimarı. harika bir p&r bitiricisi. özellikle ikili oyunları 4 numaradan oynayan takımlar için nokta atışı bir isim. dediğim gibi sadece dışarı açılarak değil devrilerek de sayı bulması onu farklı kılıyor. p&p oyunlarında %50'yi bulan üçlük yüzdesi var. bu istatistiği özel olarak izlediğim 4 maçında tuttum ve genelliyorum. zaten bu sezon totalde üçlük yüzdesi %35 düzeylerinde.
devrildiğinde yarattığı tehlike ise çok daha büyük. atletik özellikleri ve ayak çabukluğu sayesinde - ki buna topu yere vurma özelliğini de ekleyebiliriz. - çok kolay potaya yükleniyor.
hücumun diğer taraflarında orta mesafe şut ve sırtı dönük oyunlarda vasat düzeyde katkı verebilir. ancak çok çok iyi yaptığı iki iş ve üstüne ribaundlardaki dominantlığı onun önündeki kapıları tek tek açacaktır.
ancak şunu mutlaka eklemek lazım. leo lyons'u alacak takımların ondan faydalanmak için mutlaka ve mutlaka çok iyi p&r oynayan bir oyun kurucuya sahip olması lazım.
mobil 4,5 numara. hatta direkt 4 numara da diyebiliriz. ayak çabukluğunu bu kadar iyi kullanan uzun forvet az görülen bir şeydir. genelde 4 numaralar sürekli dışarıya kaçarak oynamayı tercih ediyorlar son dönemlerde. şut eklentisi olmayan uzunlar içinse ribaund belirleyici oluyor. ancak leo için durum hiç de böyle değil.
kiev'in bu sezon eurocup'da yarı final yapmasının molcolm delaney'le beraber en büyük mimarı. harika bir p&r bitiricisi. özellikle ikili oyunları 4 numaradan oynayan takımlar için nokta atışı bir isim. dediğim gibi sadece dışarı açılarak değil devrilerek de sayı bulması onu farklı kılıyor. p&p oyunlarında %50'yi bulan üçlük yüzdesi var. bu istatistiği özel olarak izlediğim 4 maçında tuttum ve genelliyorum. zaten bu sezon totalde üçlük yüzdesi %35 düzeylerinde.
devrildiğinde yarattığı tehlike ise çok daha büyük. atletik özellikleri ve ayak çabukluğu sayesinde - ki buna topu yere vurma özelliğini de ekleyebiliriz. - çok kolay potaya yükleniyor.
hücumun diğer taraflarında orta mesafe şut ve sırtı dönük oyunlarda vasat düzeyde katkı verebilir. ancak çok çok iyi yaptığı iki iş ve üstüne ribaundlardaki dominantlığı onun önündeki kapıları tek tek açacaktır.
ancak şunu mutlaka eklemek lazım. leo lyons'u alacak takımların ondan faydalanmak için mutlaka ve mutlaka çok iyi p&r oynayan bir oyun kurucuya sahip olması lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder