21 Kasım 2014 Cuma

sezonun en önemli maçı

öyle bir yerdeyiz ki ne pocius var ne de micov.
öyle bir yerdeyiz ki ne para var ne de umut.



bugün -şimdilik- sezonun en önemli maçına çıkıyoruz. kazanmak birçok açıdan problem çözmek, özgüven kazanmak, hamle sırasında elini güçlendirmek anlamına gelirken, kaybetmek ise bu zor süreçte daha da karamsarlığa itebilir. bazı kararları erkene çekip hata yapma olasılığını artırabilir. mevcut çıkmazdan kurtulmak istiyorsak önce sakin kalabilmeliyiz ki bunun için de bugün kazanmak şart.

kazanmanın matematiksel sonuçlarına gelecek olursak +8 sayılık bir galibiyet bize grup ikinciliği kapısını sonuna kadar aralayacaktır. bu grupta hale hazırda kızılyıldız karşısında ikili averajı almak demek çok büyük olasılıkla 5g ile grubu ikinci bitirmek anlamına gelir. diğer türlü sadece galibiyette bile muhtemel 3lü averaj hesaplarında yine en iddialı takımlardan biri oluruz.

işin diğer tarafına geçersek bugün kaybetmek demek valencia/laboral/neptunas/olympiacos fikstürüne girmeden önce 2g de kalmak demek. valencia deplasmanından galibiyet çıkartmanın hayli zor olduğunu düşünürsek son 3 maça grup sonuncusu olarak ve her maçı kazanmak zorunda olan bir takım olarak çıkmak zorunda kalırız. ki bizden galibiyet fazlası bulunan neptunas'ı harikalar yarattığı kendi sahasında yenmek zorunda kalarak. bu da yetmeyecek laboral veya kendi elimizle işini içine dahil edeceğimiz valencia'dan birini daha altımıza almamız gerekecek...

yani sözün özü euroleague'de top16 yapmak istiyorsak bugün kazanmak zorundayız. diğer türlü her hafta elimize kalem kağıt alıp tekrar tekrar hesap yapmak zorunda kalacağız.

bugüne baktığımızda sorunlarımız "sorun" diyebileceğimiz büyüklüğü aştılar. artık üzerini örteceğimiz, saklayabileceğimiz durumda değiller. sakatlar bir yandan, ödeme sıkıntısı bir yandan, yönetimsel hatalar bir yandan...sanki kopmak üzere olan bir ipin üzerinde yürümeye çalışıyormuşuz gibi.

takım şu an acil koduyla çabuk bir şekilde 6 hafta sahalarda olmayacak micov yerine oyuncu bakıyor. bu oyuncunun micov'un yerini dolduracak forvet tipi mi olduğu yoksa micov döndükten sonra da takımda kalıp takımın eksiklerini giderecek başka bir kısa profili mi olduğu henüz belli değil. sakin kalmak diyerek bahsettiğim durum buydu. çünkü okuduğumuz, gördüğümüz kadarıyla galatasaray bu transferi kızılyıldız maçına yetiştirebilmek adına ihtiyaca uymayan ya da daha iyi bir ifadeyle micov döndüğünde işimizi görmeyecek oyunculara ciddi paralar teklif edilmiş.

oysa bizim ihtiyacımız sadece micov'un yerini doldurmak değil. bu takımın kısa rotasyonunda atletizm, savunma, combo, kendi skorunu yaratma gibi sıkıntıları da mevcut. gel gelelim bu sıkıntıların birçoğuna merhem olacak oyuncuyu yaklaşık 1 ay kadar önce yolladığımız için elimizde mevcudiyeti yok. şimdi bir gecede aceleyle karar verip hata yapmaktansa piyasada bizim ihtiyaçlarımıza en yakın, tam takım olduğumuzda da takımda kalıp bizi geliştirecek, elimizde olmayan şeyleri bize verecek bir oyuncuya ihtiyacımız var. umarım böyle bir oyuncuya gideriz.



maça geçecek olursak elimizde kısa olarak carlos arroyo, ender arslan, kris nikolov, göktürk ural, sinan güler, pietro aradori var sadece. en büyük problemimiz ise 3 no savunması. uzunlar da ise bize büyük bela olan marjanovic karşısında son 3 gün içinde ikişer defa takımdan ayrıldıkları haberi yapılan jawai ve vouyukas'a düşen en az 10 dakika. işin içinden çıkmak kolay değil ama bugün bizim oynamamız dışında onların oyunlarını bozmamız gerekiyor.

mutlak suretle onların marjanovic silahını devre dışı bırakmamız gerekiyor. bire bir savunmada bunu yapabilecek uzunumuz yok. ikili de oynasalar, forvetten de indirseler marjanovic çok uzun kalıyor ve yakına geldikçe çok iyi bitiriyor. bizim bugün öncelikle topu marjanovic'e indirmeden çözüm üretmemiz şart. bunun için ilk alternatif kerem gönlüm'ü 3 no'ya çekip 2-3 zone savunma yapmamız olabilir. kerem'in uzun kolları ve alan kapatabilme özelliği avantajımıza olacaktır. alçak postta topu ona indirmeleri bu spacingde çok kolay olmayacağı için onlar marjanovic'i yüksek postta veyahut tepe pnr'üne çıkartacaklardır. burada da marjanovic'in devrilme üzeri opsiyonları devre dışı kalacaktır. ve ilk isteğimize ulaşmış oluruz. dışarıdan boş şut bulsunlar, hatta oradan yiyelim ama marjanovic'i oyunun başında başımıza bela etmeyelim.

işin anahtarı savunma ve istek. eğer kerem gönlüm hamlesini maçın başında yapmak hücumda elimizi daraltacaksa ya da onların forvetlerine yetişme sorunundan korkuyorsak da bu defa sinan-göktürk ikilisiyle özellikle pnr offencede topa baskı yapıp mümkünse show-up'la onları daha yükseğe çıkartmalıyız. topu çalmaya yönelik hamle yapıp gerekirse sürekli yardımlarla onları baskı altında hata yapmaya sevk etmeliyiz. rüzgarı bi' şekilde arkamıza almamız lazım.

en olası forvet tercihi ise pietro aradori. onla başlamak hücumda onun bugüne kadar çok hissetmediği sorumluluk duygusuyla oynamasını sağlayabilir. hücumda takımı taşıyabilme hissiyatı onun içindeki skorer kimliği tekrar hatırlamasına yol açar.



her ne olursa olsun, kim oynarsa oynasın bugün kazanabilmemiz için aslında bizim başka bir oyuncuya ihtiyacımız var. o da taraftar. bugün takıma güç verecek, düştüğü yerden kalkmasını sağlayacak, orayı cehenneme çevirecek, marcus williams'ı raydan çıkartıp kahraman olmak için aptalca işler yapmaya teşvik edecek, carlos arroyo'yu burası benim evim ve en iyisi benim dedirtecek taraftar. bugün savunmamızla onları bozacaksak aslında bunu taraftar sağlayacak. bu ise 3-4 bin kişiyle yapılacak bir şey değil ne yazık ki.

bugün sezonun en önemli maçını oynuyoruz, top16 için oynuyoruz, yerden kalkmak için oynuyoruz. kazanırsak bahar bahçe, kaybedersek daha da derine. umarım bugün abdi ipekçi'ye gidebilme olanağı olan herkes orada olur ve bu maçı hep beraber alırız.



tüm umutsuzlukların arasından, tam bitti derken arroyo'nun elinden çıkacak üçlük gibi...