26 Temmuz 2013 Cuma

galatasaray kadro planlaması #3


topa baskı mı yoksa daha iyi spacing mi?


açıkçası mahmuti'nin galatasaray'ı gibi topa baskı yapmayacağız. zaten geçen sene de topa baskıyı değil pozisyonumuzu kaybetmemeye yönelik bir savunma prensibi benimsedik. topa baskı; iyi savunmayla fark yaratmak, savunmada rakibi hırpalamak isteyen, ribaund, tempo, sete set hücum gibi alanlarda sıkıntıları olan takımlar için mümkün olan en yakın çözüm yollarından biridir. rakibi zor şuta/pasa zorla yada topu kaybetmesini sağla.

peki bu savunma yönetiminin yaratacağı sıkıntılar neler? topa baskı rakibin hücum atraksiyonlarını sekteye uğratacağı gibi sizin savunma yerleşiminizi ve mesafelerinizi de bozabilir. rakibe daha kolay sayı verme ihtimali artacaktır. çünkü topa baskı yapılırken yapılacak küçük bir hata, yanlış hamle, anlık bir gecikme vs. rakibin topu kontrol eden ismine sizin savunmanızdan çok kolay kurtulma rahat pozisyon yaratma imkanı verir.



işte burada bu savunmayı kullanış biçiminiz devreye giriyor. eğer bu savunmada uzmanlaşıyorsanız, özellikle rakip guardı bu savunmayla kontrol etmeyi planlıyorsanız rotasyonun geriye kalan kısımları da bu savunmaya yönelik isimler olması şart. hem transition hücum hem savunmada kolay yardım için koşabilen uzun, veyahut savunmanın delinme ihtimaline karşı arkada bir kaleci. yok değişmeli savunmaları seven bir takımsanız ve bunu sadece maçın belli bölümlerinde bir silah olarak kullanmak istiyorsanız o zaman başka.

biz burada ikinci kategoriye giriyoruz. jamont-sinan-göksenin-marko kısa rotasyonunun yapabileceğini düşündüğümüz bir savunma silahından bahsediyoruz. ancak diğer taraftan ana oyun planınız olan ( geçtiğimiz yıldan hareketle ) daha düşük tempo ve savunmadaki asıl amaç eksik yakalanmamak olan bir takım için bu konu sadece hücumda olduğu gibi savunmada da bazı oyunculara ekstradan esneklik sağlanması.

neticede ben galatasaray'ın gelecek sene savunma önceliğinin topa baskı olacağını düşünmüyorum. bunu bazı takımlara, bazı maçlarda, bazı durumlarda kullanabiliriz ancak genele yaydığımızda bu sezon da topun arkasında kalmak daha iyi bir fikir gibi geliyor. topa baskının alternatif maliyeti yenecek kolay 5 basket ise bu riski almayız.

pick and roll savunması?

herkesin en çok merak ettiği konulardan biri de arroyo - jawai ikilisinin savunmada özellikle p&r savunmasında alacağı pozisyon ve yaşayacağı sıkıntılar. öncelikle geçen sene bu konuyu nasıl hallettik oraya dönelim.





carlos arroyo bilindiği üzere iyi bir savunmacı değil ama akıllı bir oyuncu. biz geçen sene adam değişmeli savunma uygularken bunu sadece ikilileri savunmak için yapmıyorduk. arroyo'nun adamına, backdoor cut yapan kısaya, screenden çıkan kısaya velhasıl hemen hemen yer değiştiren tüm oyunculara uyguluyorduk. özellikle carlos playoff döneminde bile hiçbir adamını kovalamadı ancak bu zaten savunmada çalışılmış olan bir gereklilikti. çoğu zaman savunmada zone mu adam adama mı onu bile anlamıyorduk. yerleşim zone, toplu adamla eşleş, şutu olana yakın kal, içeride kontrol.

ikili oyunlarda ise yine carlos'un vücudu yerine aklıyla savunma yapması çoğu sorunu başlamadan bitirdi ama hepsinde güvence dong ve dong'un guardı bile takip edebilmesiydi. şimdi elimizde jawai var. atletizm olarak dong'dan daha farklı, daha yavaş yada daha ağır demiyorum ama farklı savunma gerektirdiği açık.

şimdi jawai p&r savunmasında dong kadar dışarı çıkamayabilir. çünkü dong dışarı çok fazla çıkmanın getirdiği "arkayı boşaltmış olma"sorununu uzun kolları ve geriye çabuk hareketlenme avantajıyla çözebiliyordu. ancak jawai hem oraya çıkma hemde oraya dönme konusunda sıkıntılı. devrilen oyuncuyla döneyim dese yetişemeyip faul alabilir. kısayla kalsa da aynı şekilde. bu yüzden jawai p&r'lerde çok fazla yükseğe çıkmayabilir.

aslı sıkıntı ise burada başlıyor. çünkü tepeye çıkmayıp p&r'ü beklemek hele ki pick'i oynayan kısanın savunucusu arroyo ise intihardan beter bir durum yaratabilir. düşünün pick oynanıyor ve uzun oyuncu yüksek postta bekliyor, kısa oyuncu delinmiş yada pick'te kalmış. hücum eden takım için bu durumda kullanabilecekleri o kadar çok seçenek var ki. resmen işlenecek maden. 1 numaranın orta mesafe şutu varsa zaten bitersin. üstüne tutku gibi bir pg varsa karşında hem geriden devrilen uzun, hem tutku ve turnikesi büyük dert açar başımıza.

çözüme geçmeden bu olaya obradovic ve mahmuti takımlarıyla 15'in üzerine maç yapabilme ihtimalimizi düşünerek yazdığımı belirtmek isterim. olumsuz tarafından baktığımız noktalara ters açıdan da yaklaşabiliriz. mesela jawai sanılandan daha atlet ve daha ayak çabukluğuna sahip bir oyuncu bu yüzden bir önceki konuya atıfta bulunarak topa baskı değişmeli savunmalara eğilmek lazım. rakibinizin p&r oynamasını istemiyorsanız o guarda baskı yapıp topu elinden doğru çıkartmasını önleyebilir, oynatmak istediğini değil oynamak zorunda olduğu oyunu mecbur kılabilirsiniz. işte topa baskıyı kullanabileceğimiz alanlardan biri.

ikili oyun savunmasına gelmeden önce rakibi istediğimiz tandansa getirebilmek bizim için daha önemli. p&r'ün nerede oynanacağına, mesafesinin ne olacağına onlar mı kara verecek yoka biz mi yol göstereceğiz. daha doğrusu bunu yapabilecek miyiz? asıl soru burada. ergin ataman gibi kompakt savunma uzmanı ve maç için hamle yapabilen bir coachun jawai'yi alırken bunları hesap etmiş olduğunu düşünüyorum. mutlaka onun zaafiyet göstereceği noktaları nötralize edeceğizdir.

ribaund ve tempo?

heh dananın kuyruğu hatta bence kaderimizi belirleyecek kararlardan biri burada olacak. galatasaray geçtiğimiz yıl ligi süpürürken aldığı en büyük destek ribaundlardı. bu gücü sonuna kadar ve çok da iyi kullandılar. macvan - dudley - furkan - dong pota altıyla ve üstüne 3. bir kısayı ribaunda sokma eğilimiyle. şimdi ise elimizde erceg - dudley - furkan - jawai var. jawai dong'dan daha kısa olmakla beraber kötü bir rebonder değil. erceg ise yumuşak kalabileceği için biraz sıkıntı. ancak daha büyük sıkıntı bizim pota altı rotasyonumuzun birbirlerini tamamlama açısından erceg - jawai, dudley - furkan ikilileri arasında paylaşılacak olması. jawai'nin oyununu erceg tamamlıyor. ve bu yüzden bu ikili oldukça fazla kullanacağız.






bu yüzden erceg - jawai oynarken muhtemelen 3. bir oyuncuyu ribaundlarda aktif görebiliriz. bunun getireceği günah ise potamızda yenilebilecek erken ve hızlı sayılar. bu yüzden kararımız hücum ribaundu mu yoksa fastbreak tehlikesinden kaçmak mı olacak bunun kararı belirleyici olacaktır.






tempo konusu da ribaundla bağlantılı. eğer ribaundlara atak yapan, kolay sayı bulma/yeme istatistiğinin kabarmasını isteyen/önemsemeyen bir yapıya bürüneceksek daha hızlı bir oyunu tercih edebiliriz ancak bu kadromuzla mümkün değil. elimizdeki tüm silahlar yarı saha hücumuna yatkın ve orada uzmanlaşmış oyuncular. bu yüzden ribaundları biraz görmezden gelip düşük tempo ve garantici oyuna devam.

geçen seneye göre geriye gittik mi?

arca'yla konuşurken açılmış bir muhabbet oldu bu. açıkçası kağıt üstünde ve maliyet açısından geçen senenin üstüne koyamadığımız açık. jamont - domercant -hawkins - macvan - dong 5'lisinin maliyeti bonservisler hariç 6.6m euro'ydu. jamont - domercant -  marko - erceg - jawai ise 5.2m euro. ( yaklaşık tahminler ve arroyo dışarıda ) burada hawkins'i çıkartalım konuşalım dersek de macvan + dong toplamda 2.4m euro alıyorken yerlerine gelen erceg + jawai ikilisi 1.750 euro civarı bir meblağ alacak. şimdi insanların buradan hareketle bu yargıya varmaları doğal. ancak geçen sezona farkla artık 5 değil 6 yabancı olacağız. ( macvan'ı göndereceğimizi düşünerek konuşuyorum ) ve o 6. yabancı da domercant olacak.

bunun dışında maliyeleri 6. ve 7. yabancılara ayırmayıp daha iyi bir 5 yabancıyla yola çıkmayı düşünenler olacaktır ki ben de 7. yabancı olayına karşıyım ancak 6 yabancı euroleague için bir gereklilik artık. sinan - göksenin'le oraları oynamak kolay olmaz.

saha içine dönecek olursak ben kağıt üstünde geriye gittik söylemine bir nebze katılınabilir ama saha içi genişlik ve esneklik açısından bu kadro geçen seneni daha önünde olacaktır. hocanın yapmak istediklerini daha net ve daha iyi yapabilecek oyunculardan kurulu. üstüne daha yetkin bir kadro.

 
nasıl fark yaratırız?

euroleague'in en iyi 1-5 oyununu oynayabilecek kapasitede arroyo - jawai ikilisine, euroelague'in en iyi şut yüzdesini yakalayacak oyunculara ve yakalatacak oyun planına, işler zora girdiğinde topu emanet edebileceğimiz bir çok silaha ve kendilerini hala kanıtlamaya ihtiyaç duyan oyunculara sahibiz ( arroyo - domercant - jamont - erceg - jawai ) farkı kendimiz yaratacağız. bu ligin en iyi hücum takımlarından biri olmamız şart. şiir gibi hücumlara ve dirençli olmaya ihtiyacımız var.




24 Temmuz 2013 Çarşamba

galatasaray kadro planlaması #2

şimdilik elimizde var olan büyük ölçüde tamamlanmış kadro;

carlos arroyo - ender arslan - engin atsür
jamont gordon - sinan can't güler - göksenin köksal
henry domercant - manuchar markoishvili - cenk akyol
zoran erceg - erwin dudley - milan macvan*
nathan jawai - furkan aldemir - mutlu demir*



ana plan ve takım işleyişi ne olacak?

1) ergin hoca geçen sezon ortası yaşanan sıkıntılardan sonra oyunu kısalara alan yaratmaktan çıkartıp uzunlara daha fazla pozisyon yaratabilecek, ikili oyunları kullanan bir takıma evrilmiştik. tüm bunlar olurken sezon başı güvenilir eller domercant - hawkins'in olmayışı nedeniyle topu verip arkana yaslanacağın adam olarak arroyo - dong'a döndük. dong'u çok fazla sırtı dönük kullanma eğilimine girdiğimiz maçlar oldu. bunu göz ardı etmeden ergin hocanın pivot seçiminde dominant ve topu emanet ettiğinde skor verecek bir isme gitmesi bununla alakalı.

2) daha fazla p&r oynayacağız. bu çok net. jawai gibi pick oynamayı bilen bir uzunun çevresini domercant - cenk - markoishvili - erceg gibi pozisyon şutörü oyuncularla doldurmak - ki bu oyuncular kendilerine yaratılan poziyonlarda %50'in altında üçlük atacak oyuncular değiller- bunu açıklıyor. biraz daha detaya girersek carlos arroyo ve jawai'nin en iyi yaptığı işleri yani arroyo'nun yön değiştirme ve en ince pası görme yetisi, jawai'nin kalınlığına rağmen hızlı ayaklara sahip olmasıyla kurduğu picklerde rakip savunmayı bozması bizim bu sene euroleague'de en çok dış şut kullanan takım olmamıza yol açacak gibi.

3) işin ikili oyun organizasyonundan daha bireysel tarafına geçersek de jawai yine ön plana çıkıyor. avrupanın en iyi post-up oyuncularından birine sahip olmanın farkını kullanabilmek için onun savunmasına gelebilecek yardımlarda onun çevresini yine yüksek şut yüzdesiyle sokacak oyunlarla dolduruyoruz. burada küçük bir ekleme daha yapayım doemrcant - markoishvili - erceg üçlüsünün yüksek şut yüzdesiyle sokmasının üstüne domercant'ın skorer ve lider, marko'nun tutkal ve takım oyuncusu, erceg'in topu yere vurabilen, pasör bir oyuncu olması yaratılan takımın tek düze kalmasını önlüyor. elimizdeki şutörlerin -cenk'in bile artık penetre üstü özel şutu var- sadece şut atmaktan ibaret olmadığını bilmemiz lazım.

4) geçen yıla göre farklılık göstereceğimiz diğer detaylardan biri ise daha az dripling daha çok paylaşıma dönme ihtimali. bunun en büyük nedeni ise yine jawai - furkan ikilisi. 5 numaralarımızın ikili oynamak dışında çok fazla yüksek posta çıkmayacaklarını düşünürsek topu driplingle taşımak yerine pas oyununu biraz daha aktif hale getirmek mantıklı gibi görünüyor. ancak burada da özellikle guard pozisyonumuz buna pek uygun değil. engin'in sakatlığı, jamont'un bu oyunu çok sevmiyor oluşu ve arroyo'yu zaman zaman 2 numara gibi kullanma şansımızın sadece ender arslan'la mümkün olması sebebiyle bu oyunun güvenilirliği de sıkıntı da açıkçası. engin sağlıklı bir şekilde sezona girecek olsa bir nebze ama şu durumda bu oyuna çok uygun gibi değiliz. ya yoksa zoran planinic?

5) son olarak savunma. savunmada geçen yıla oranla düşüş yaşayacağımızı düşünüyorum. hücumda daha potansiyelli bir takıma dönüşmenin en büyük sıkıntılarından biri de hep bu olmuştur. jawai'nin bilinen faul problemi, erceg'in yumuşak kalabilecek olması pota altında belli bir zayıflama hissi veriyor ama burada ergin ataman'a güvenmek şart. geçen seneki takımın savunmada yaşayabileceği tüm olumsuzların üzerini örtüp ligin en iyi savunma takımını yaratan coachtan bahsediyoruz.

peki bu dış şut bağımlılığı sorun yaratmayacak mı?

en büyük problemlerden biri bu takımın iç - dış dengesini sağlayıp sağlayamayacağı. çok fazla dış şuta bağımlı yaşayıp başarılı olmak kolay değil. bu yüzden ben oyuncu topluluğunun sadece şut atacak oyuncular olmadığını yazmaya çalıştım. bu açıdan iç - dış dengesinin bir şekilde sağlanabileceğini düşünüyorum. ancak burada doğacak asıl sıkıntı geçen sene ligin açık ara en ribaundçu takımın hüviyetini kaybecedek olmamız. bizim en büyük avantajımız buydu.

neden macvan değil de erceg?



macvan özel bir oyuncu. bunu pek anlatamıyorum ancak kalitesinden hala şüphe etmiyorum. ismail abiye selam olsun. bu değişime gelince ise olayın ilk boyutu ve en önemli boyutu tabii ki şut. macvan gibi patlayıcı bir şutöre değil istikrarlı ceza şutu sokacak bir pozisyon şutörüne ihtiyaç var. macvan 1m euroluk daha all-around bir uzun forvet ama ergin ataman'ın ihtiyacı olan isim onun öncelikli isteği olan şeyi mükemmel yapan birisi yani zoran erceg.

dong'un orta mesafesini atacak pivotumuz yok. bu sorun yaratmayacak mı?

hayır. çünkü onun yerine daha iyi pick and roll bitiren ve daha iyi post-up oynayan bir uzunumuz var ve kısa oyuncularımız bu kez içeriye değil dışarıya ihtiyaç duyuyorlar.

kadronun eksikleri?

açıkçası oyun kurma yönünde ve uzun yedekleme konusunda bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. engin'in sakatlığı ve 2-3 rotasyonda topa yön verebilen bir oyuncumuzun olmaması topun içeriye daha rahat inmesinin ve uzunların beslenmesi konusunda oluşacak bir sıkıntı. üstüne lig için konuşuyorum şutu olan bir 5 numara kullanacak olduğumuzda dudley'i mi yoksa yeni gelecek türk uzunu mu kullanmalıyız burası soru işareti. macvan muhtemelen 7.yabancı olarak sezona başlayacaktır. avrupada bu sorunu halletme yöntemimiz bu olacaktır ama lig için izzet - mutlu - samet en olmadı sertaç hamlesi yapmamız şart. jamont gordon'a topu emanet edeceğimiz zaman dudley'i sık sık 5'e çekebiliriz.

arkası yarın...

23 Temmuz 2013 Salı

galatasaray kadro planlaması #1

bizim için transfer sezonu bundan yaklaşık 1 ay önce tırabıl tarafından mesaj kutuma gönderilen "2 zenciyle yurolig'de f4 yaparız renkdaş" mesajıyla resmen açılmıştı ki deko'nun limon sıkma işini abartıp "sinan can't güler camiamıza hayırlı olsun" duyumuyla tüm hevesimiz kaçıvermişti bile. sonrasında obra, mirza, zoriç, nemanja derken kendimi leventdem'den çapkınlık dersi alırken buldum.

via cem erman


tabii biz bunların peşindeyken murat özyer boş durmadı ve transfer piyasasının aranan adamı oldu. sayesinde sportando'da top3 european team listesine girdik hemde 1. sıradan. avrupa yazın en sıcak günlerini  bizi konuşarak geçirdi.


neyse ki ekmek kapımız bu ve biz de işimize döndük. bu sene ki tatilini gözlerden ırak muğla yatağan termik santrali kıyısındaki evinde şortuyla deli yürek'in eski bölümlerini hatim eden tırabıl'ın ergin ataman'a tahmini uzaklığı arttığı için bu sene duyum yok. ama tahmin var. biz de bu tahminlerle başlıyoruz. 



murat özyer - ergin ataman'ın adımları ve söylemleri ışığında bu seneki galatasaray'ın stratejisini biraz irdelemek lazım. planlama nedir? geçen seneden farkı nedir? hedefler ne olmalı? artı ve eksi yönler vs. 

galatasaray ve ergin ataman ortaklığı başladığı gün şu olacaktı: kaliteli oyuncularla oynanacak biraz bireysel, biraz fiziksel ve ergin ataman'ın oyunculara esneklik tanıdığı saha içinde hawkins liderliğinde, maç içi hamleleriyle rakibi alt edebilecek bir takım. plan öyleydi ki jamont - domercant - hawkins üçlüsü gibi geniş, sizelı, güçlü kısa rotasyonunu açabilecek ve onların oyunlarını üst seviyeye çekebilecek uzun rotasyonu. dudley ve dong hamlesi de sırf bu yüzdendi. o zaman anlatmaya çalıştığımız neden dorsey değil de dong bu sebeptendi. ancak bu planlamada 2 şey planları değiştirdi. 1.si  4 numaraya şutör oyuncu alınacakken macvan'ın markete düşmesi ve ataman'ın bu fırsatı kaçırmak istememesi, 2.si ise jamont'un 1 numarada ataman'ın fikriyle uyuşmaması. ( ki burada bir ekleme yapayım bence ataman her halukarda arroyo eklemesi yapacaktı. domercant sakatlanmasa bile ) 

tabii bunlar planlarda meydana gelen sapmalardı. üstüne henry domercant'ın sakatlığı ve david hawkins'in malum olayları eklenince sezon başı planlanandan bambaşka yerlere gidildi ama sonunda şampiyonluk geldi. neyse yazdıkça çok uzuyor o yüzden bağlantıya geçelim.

geçen sene başında bireysel ve pozisyonuna göre güçlü oyuncu tercihleriyle bir yapı kurulup kısa oyunculara alan açmak prensibiyle bir takımken domercant ve hawkins yerine arroyo - markoishvili eklemesiyle daha paylaşımcı daha fazla ikililer kullanan bir takıma evrildik. şimdi ise euroelague arenasındayız.

euroleague'de başarılı olmak, orada var olmak, iddialı olmak için süregelen başarı ve kadroya sahip olmak kadar oraya uygun oyunu oynamak da şart. yerel liglerde veya elemeyle ilerleyen turnuvalarda sürpriz yapmak, eski usul tek bir oyuncunun eline bakan takımların başarılı olma ihtimalleri var ancak euroelague'de bu oyunun başarılı olma şansı orta vadede yani top16 boyunca nünkün değil. geçen seneki siena örneğini hatırlamakta fayda var. ilk 5 maçta 5-0'la başlayan bobby brown önderliğindeki siena daha sonra oynadığı maçlarda beşiktaş - fb ülker görüntüsü çizdi. en büyük nedeni ise bobby brown dışındaki diğer oyuncuların rollerinin ve sorumluluk dağıtımlarının doğru yapılamaması sebebiyle b.brown çoğu zaman tek kaldı ve kaldıramadı, savunmaların ona odaklı hale gelmesi onu yıprattı, raydan çıkarttı ve siena 5-0'dan sonra playoff yapamadı.



bizim bu sezonki kadro planlamasının ilk halkası oyun kurucu ve carlos arroyo olayına da bakışım biraz bu yönden kaynaklı soru işaretleriyle doluydu. euroelague içn zoran planinic - daniel hackett guard rotasyonunu kurup jamont ve arroyo'yla yolları ayırmak doğru olabilecek bir kurgu ancak ergin ataman için önemli olan güvendiği oyuncularla çalışmak. biz düşünürken o daha az düşünüp pratikte sorunları hallediyor çünkü o sorunları halledecek oyuncularla çalışıyor. 

bu yüzden vassilis spanoulis olmadığı sürece arroyo'nun gitmeyeceği neredeyse kesin gibiydi. ki ataman'ın spanoulis - arroyo ikilisini beraber oynatma planı varmış ki avrupa basketbolunda yeni bir çığır açılabilirdi yada 20m euro'yla gelen hüsran başlığı şubat gelmeden atılırdı. spanoulis olayının detayından öğrendiklerimize gelirse büyük düşünür pardon duyumcuların gazlaya gazlaya mundar olduğu spa - gs olayı fiyat teklifi düzeyine bile gelememiş ya neyse.  

2. olayımız ise zoran planinic muhabbetiydi. ne çok heyecanlandırdığı söylemem gereksiz olsa gerek :) avrupanın en özel adamlarından biri ancak onun gelişi jamont değişimiyle olacağı için ve üstüne arroyo - zoran arka alanı oluşacağından bir korku sarması çok sürmedi. topu elinde isteyen, yönlendirici pozisyonda 2 oyun kurucu ve onların dışında kontratlı 6 yabancı oyuncu daha yani gönderilecek 2 yabancı ( jamont - macvan ) savunmada her şey sil baştan olacak, elimizde etkili atlet ve delici olmayacak ve en önemlisi iki tane 50'den 100 yapamayacağız üstüne belki 50'den de olacağız ( arroyo - planinic )



diğer yandan yapılacak uzun transferi ve macvan'ın durumu da yapılacak hamleleri belirleyici faktör oluyordu. davis'e göre başka, milicic'e göre başka, jawai'ye göre başka değerlendirmeler yapıyorduk. ki biz 3-4 hafta önce makoishvili'yi yiyecekler matmazel noktasına bile geldik. bunca karışıklık içinden begiç çıkmadığı için de şanslıyız tabii orası ayrı.

yazı çok uzun olacağı için iki bölüme ayıralım dedik. kadro ve isimlere yarın geçelim.



20 Temmuz 2013 Cumartesi

Kristaps Valters - Ted Kolejliler

Kristaps Valters'ın TED'e transfer haberi taze gelince, epey evvelinden ACB uzmanı bülent kayacan dan rica ettiğimiz ancak şanlı tembelliğimizden depoda paslı duran yazılardan biri olan oyuncu analizini yayınlayalım dedik. bülent'e tekrar teşekkür edelim. kristaps valters kimdir, neyi iyi yapar bilgi sahibi olalım.



"81 doğumlu Letonyalı guard. Fue’nin son yıllardaki en iyi sezonu olan 2010/2011 sezonunda takımın başrollerinden biri olduğu için bende yeri özel olan oyunculardan beri. O sezon sonunda sıçramayı yaparak kapağı EL takımı Malaga’ya atmıştı. Aslında fena olmayan bir sezon geçirmişti ama o zaman Malaga o kadar karman çorman bir haldeydi ki, Valters’de arada kaynadı ve yeni mekanı Almanya oldu. Oradaki macerası hakkında bir bilgim yok ama bu sezonun ortasıyla birlikte yeniden Fue formasına kavuştu ve 20 maçta 6g alan takım 5 galibiyeti o geldikten sonra aldı. Önceliği takımı oynatmak olan bir oyuncu. Skor katkısını gerektiğinde veriyor ama o konuda istikrarlı olmaması zayıf noktalarından biri. Bu seviye için sorun değil ama daha üst seviye için yeterli gelmiyor. En temel oyunu tepede uzunla ikili oyun oynayıp ya üçlük denemek ya da uzuna pozisyon hazırlamak. Dışa kaçmak yerine içerileri zorlamayı biraz daha denese katkısı çok daha fazla olacaktır ama o karmaşaya girmeyi sevmiyor. Ne olursa olsun onun takımda olmasından çok memnunum. Şu saatten sonra gidecekse yine EL takımına gitsin yoksa kalsın emekliliğe kadar burada."