30 Ağustos 2012 Perşembe

sezon öncesi bandırma banvit


yılın underdog etiketi bu sefer beşiktaş'tan çok banvit'e yakışıyor. aslında banvit'ten önce beşiktaş'ı yazmak gerekti ama dün dasiç haberleri üzerine rafa kalktı o iş.

banvit şuan tepeye oynayan takımlar içinde en oturmuş yapı. bu sene yaptıkları hamlelerle de ilk defa ciddi bir şekilde kadronun üzerine çıkmayı başardılar. belki barış ermiş gibi yapı taşı bir oyuncuyu kaybettiler ancak o rolü gelişimi daha açık 2 oyuncuya paylaştırarak hedefleri oyuncuya endeksli şekilde büyüttüler. burada hem kalin lucas'ın el standartlarında elit guard hemde şafak edge'nin milli takım oyunculuğuna evrilmesini hedefleyerek sadece takımın kazanmasını değil oyuncunun da önünü açmayı amaçlayan bir yapı söz konusu.

dodo'yla beraber antalya'yı eurocup takımı yapmaya çalışırken başlanan sistemli büyüme rol modelli takım kurma işi menderes türel'in seçimi kaybetmesiyle hava civa olurken orhun ene'nin de yolu bu işi yapmak için yaratılmış ilçe ve organizasyon kesişmişti. banvit-ene ilişkisi hatalara, eksikliklere rağmen an itibariyle hala işleyen bir çark. orhun ene saha içinde taktik savaşını hiç kazanamamış olsa da inandıkları ve doğru hedefleriyle bu takımı yönetmeyi fazlasıyla hakediyor.

işte orhun ene'nin yaptığı enfes hamleler;

- barış ermiş'in misyonunun dolduğu sezona kalin lucas ve şafak edge ikilisiyle çıkabiliyor olması. özellikle geçen sene kalin lucas'ı getirebilmiş olmaları ve üstüne tutabilmiş olmaları gerçekten büyük iş.

- birçok el takımının almak isteyeceği sammy mejia'yı ikna edip transfer sezonun hemen başında bu işi bitirebilmeleri.

- chuck davis gibi underrated'ın kralı bir topçuyu 4. sezon üst üste bandırma'da tutabilmek.

- lance williams'ın yerini eurocup standartlarında bir oyuncuyla değil daha da büyüyecek ve henüz zirve yapmamış ligi bilen ve geçen seneye damga vurmuş bir isimle yapmış olmaları.

- daha iyisini aradıkları ama bulamayınca organizasyonu ve oyun yapısını bilen kenan bajramovic'le tekrar anlaşmaları.

şimdi de kadroya bakınalım...

kalin lucas - şafak edge - ibrahim yıldırım

kalin lucas avrupaya olympiacos'la başlamamış olsa şuan olympiacos'un yada partizan'a transfer olmuştu. yarım senelik o kötü tecrübenin izlerini atabilmek müthiş bir fırsat banvit kendisi adına. çok yetenekli ve gelişimini hala tamamlamamış bir oyuncu. takım onunla oynarken hücum organizasyonu açısından çeşitlilik sağlayacaktır. hele ki ellerinde serkan erdoğan, chuck davis ve stimac gibi kendi şutlarını çok yüzdeli kullanan 3 oyuncu varken.

bu açıdan kalin lucas'ın varlığı sammy meija gibi sadece skordan ibaret olmayan 1 numaraya yardım eden, pasör özelliği olan akıllı oyuncuyla daha da önem kazanıyor. boşluğu bulduğu zaman bunu skora çevirebilen, set hücumunu oturtamadıkları zaman doğaçlama pozisyon yaratabilen, 1e1'de geçemeyeceği savunmacı olmayan kalin lucas bu sene banvit'in sha içi lideri olacaktır.

şafak edge ise geçen seneyi bir tbl takımını taşıyarak geçirse de hala genç yaş kategorilerinde gösterdiği liderlik ve starlık vasıflarını pek gösteremedi. bunun altında üst kategoriye geçişte yaşanan sıkıntılar ve gelişim konusu etkili olmuş gibi. yine de şafak hala umut beslenen ve geleceğin milli takım için en önemli isimlerinden biri. bu sene banvit'te back-up guard olarak ciddi arenalarda ciddi süreler alacak olması onun açısından da çok önemli.

takımın 3. guardı ise fb ülker'in de istediği ibrahim yıldırım. ibrahim'i hepimiz zamanında efes pilsen'in 1m dolar teklif etmesiyle hatırlıyoruz. geçen seneyi bandırma kırmızı'da şafak'a göre daha iyi geçirdi. bandırma'nın 1 numaraları skor opsiyonu olan ibrahim bu özelliğini kenardan gelip 1-2 rotasyonunda banvit'te kendini göstermeye çalışacak. onun için de çok önemli bir sezon. artık nerede olacağına karar verecek sezonlara geldi.

serkan erdoğan - sammy mejia

rotasyonda 15dk oynayacak tbl'nin en keskin şutörü serkan erdoğan'ı kim istemez? belki mahmuti. türk pasaportlu böyle bir oyuncuya sahip olmak gerçekten ayrıcalık olabilir. bunu avantaja çevirebilmek ise ona uygun setleri oynamaktan geçiyor. yani serkan erdoğan tek başına bir işe yaramayabilir onu kullanması bilen coach asıl mesele.

sammy mejia. aslında hem geçen sene hemde bu sene takımda kalmış olsa mahmuti'nin istediği oyunculardan biriydi mejia. cholet performansı sonrası yeniden yapılanan cska'da bir türlü süre bulamadı. kiralık işi de olmayınca tüm sezonu atıl durumda geçirdi.

1-2-3 numaralı pozisyonları oynayabilen, oyunun her alanında katkı verebilen, hem hızlı oynanan koş-koş basketbolunda hem de daha dengeli yarı saha hücumu oynanan oyunları oynayabilmesi büyük avantaj. sayı bulma konusunda hiç sıkıntı yaşayacak bir oyuncu değil. istenirse bu senenin modası olmasını beklediğim geçen sene mahmuti'nin ve pao'nun oynadığı çift guardlı sistemlerde ikinci guard olarak düşünülebilecek ve bunu oynayabilecek bir oyuncu.


erkan veyseloğlu - keith simmons

erkan veyseloğlu nam-ı diğer tük ginobili ahaha şaka şaka. uzun kolları, solak olması ve ara ara çıkıp can yakan şutları sokmasıyla meşhur. banvit için gerekli bir oyuncu tabii ama onun yerine altan erol'u düşünebilirlerdi bu sezon başı ama denemediler. fatih cantitiz yetişene kadar oranın sahibi.

keith simmons ise yine banvit'te 4. yılına giren adını en az duyacağımız oyuncu. ama adını duymamamız onun faydalı oyununu gölgelemesin. takımın ne vereceği belli en önemli parçalarından biri. tbl'de 3 numara kıtlığı yaşanırken banvit'te o fark yaratıyordu. şut sokar, potaya gider, savunma yapar, gereksiz şut kullanmaz, takım için oynar.


chuck davis - izzet'can türkyılmaz - kenan bajramovic

tbl'nin en underrated adamı chuck davis. - ama biraz ince, - savunmada zayıf kalıyor, - 3 sokamıyor el'de oynayamaz... bre bre bre. tamam zaten bunları da yapsa barcelona erazem lorbek için kulübün anahtarını vermezdi. şaka bir yana elbette eksiklikleri var ama yapabildiği işleri kusursuza yakın yapabilen ve 4 numarada 3 sayı çizgisinin dışına çıkmadan eşleşme problemi yaratabilen ender oyunculardan biri.

ayakları ince evet ama ayrıca hızlı da. orta mesafesi ve yüzü dönük hücumu durdurulamaz seviyede. yani işin özü eurocup seviyesinde çok çok iyi bir oyuncu.

izzet ise orhun ene'nin geçen sene büyük bir hata yaparak milli takımın 12 kişilik kadrosuna alarak yıprattığı ve bence gelişimini mental açıdan zora soktuğu bir oyuncu. fizik olarak fucka benzetmesi yapmazsak tırabıl üzülür o yüzden yapalım. özel bir oyuncu izlenimi verdiği de doğru ama bu oyuncunun artık gerçekçi hedeflerle yoğrulması gerek. draft edilmek veya nba'e gitmek değil mesele nasıl bir oyuncu olacağı, ne oynayacağı önemli. ismet badem'in laflarını dinlemeden kendine bir rol biçilmesi taraftarıyım. belki böylelikle iyi bir oyuncu kazanılabilir.

sezon başı kamp programı açıklandığında dusan-stimac-chuck-izzet dışında pota altı için tufan önen ve cenk şekeroğlu ismi vardı ve kenan bajramovic'in kalmayacağı söylenmişti. burada ciddi bir zaafiyet oluşacağı açıktı. hem 4 hem de 5 rotasyonunda izzet ve dusan'ı yedekleyecek herhangi bir oyuncu yoktu. izzet'i 5'e çekip 4 numarayı tufan'la geçirmek de pek mantıklı değildi zaten.

bu pozisyon için banvit'in oyuncu aradığı ve birkaç isimle görüştüğü söylendi ama anlaşma olmayınca doğru bir karar verilerek kenan bajramovic kadroda tutuldu. aslında bajramovic'in de takım bulamaması bunda etkili olmuş olabilir. ama kenan gibi hem 4 hemde 5 oynayabilen, dış şut sokabilen, iki pozisyonda da fiziksel dezavantaj yaşamayan bir oyuncu banvit için gerekliydi. takımı ve sistemi bilen bir isim olması da cabası.

vladimir stimac - dusan cantekin

işte ligin en iyi pivotu ve yıllardır bir oynasa da görsek pivotundan oluşan rotasyon. stimac açık ara geçen senenin en iyi pivotuydu ligde. 15sayı-10rb yapmak kolay iş değildir. üstüne bu yaz sırbistan milli takımını da seçildi. kariyer basamaklarını tek tek çıkıyor. ona 2 yıllık imza attırmak banvit organizasyonu için güzel olay. bu sene eurocup'ın gümüş 5'ine seçilmemesi büyük sürpriz olur. en kötü ihtimalle yine 13sayı-8rb ortalamaları tutturacaktır.

stimac'ın sırtı dönük hücumu ve hücum ribaudları en büyük kozlarından olacaktır banvit'in. muhtemelen min. 25dk parkede göreceğiz zaten.

dusan ise açıkçası ilkan ve izzet'ten önce draft edilmesini beklediğim isimdi bu sene draftlarda. ha çok daha iyi oyuncu olduğu için değil tabii ki tamamen pozisyon ve boyutuyla alakalı bir durum. fakat draft işi olmadı. dusan'da kariyerini kurtarmak için harika bir kapı buldu.

yaşından başlayarak birçok soru işareti var dusan konusunda. en önemlisi ise hala göz önünde baz alınacak bir performansı olmaması. 2.22 boyuyla beraber efes'te bir türlü üst yapıya çıkamaması ve 22 yaşında olması...

...........

aslında genel olarak gördüğümüz banvit de dusan'dan farksız. oturmuş bir yapı ama ne vereceği çok muamma, potansiyel olarak yıllardır merakla beklenen oyunculardan kurulu, olursa patlamayı yaparlarsa inanılmaz bir potansiyele sahip ama elde patlama ihtimali de hiç azımsanmayacak bir kadro.

geçen seneye göre hücum anlamında daha geniş seçenekler sunabilen. yabancı oyuncu konusunda cliff hammonds gibi bir hataya düşmeyen, yıllardır süre gelen iyi savunma ve istikrarlı takım hüviyetini de kaybetmezse bu senenin underdog etiketli takımı olacaktır banvit. ligde yarı final yine başarı sayılacaktır ama bu kadro eurocup'ta çok rahat son8'i görebilecek kadro. hatta daha fazlası.









28 Ağustos 2012 Salı

sezon öncesi fenerbahçe ülker


2 hafta önce eksik ve dengesiz bir kadroya sahipken tek bir hamle ile kusursuza yakın bir rotasyon sağlayan fenerbahçe ülker'leyiz. büyük bir kumpas yada büyük bir ihmal tanımlarının ikisinin de doğru olabileceği bir transferle ilkan karaman'ı kadrosuna katarak hem 4 numaradaki eksikliğini giderip hem de burayı yerliyle geçebildikleri için 6.yabancı olarak rahat rahat papaloukas'ı veya o minvalde bir oyun kurucuyu kadroya katmaları bekleniyor.

bo mccalebb

avrupanın en iyi guardların biri. verimlilik hesabına bakarsak belki de en iyisi. ama takım taşıma konusunda biraz gerilere düşmesi muhtemel. bir süper yıldız olarak en büyük eksikliği takımı spanoulis ve diamantidis gibi avucunun içine alamaması gösterilebilir. daha önce yaşadığı sakatlıklar nedeniyle de bir tutam risk taşıyor. takım içi ikamesi neredeyse imkansız. bu yüzden sağlıklı olması fenerbahçe için her şeyden daha önemli. 

müthiş bir atlet. potaya gidişini durdurabilecek herhangi bir güç yok. penetreleri hem estetik hem de güçlü. iyi bir bitirici. savunmada ukic sonrası fener taraftarına nasıl bir sendrom yaşatacağı açık seçik ortada. el'in en iyi hırsızlarından, savunmada büyük güç katacaktır. 

mccalebb konusunda bir ekleme daha yapayım. neven dönemi fenerbahçe ülker'in en büyük sıkıntısı dış oyuncu savunmasıydı. özellikle tanjevic döneminde başlayan 2 elit dış savunmacıyla baskılı savunma ömer onan - tarence kinsey ikilisiyle muazzam işlemişti. ki fenerbahçe yaşadığı 5 şampiyonluğu da bu iki oyuncunun varlığıyla elde etti. arada kaybedilen tek şampiyonlukta kinsey nba'e gitmiş devin smith kadrodaydı. ve malum geçen sene. bojan bogdanovic ve emir preldzic gibi savunmadan bi' haber iki oyuncu onları sonu oldu.

şimdi pianigiani'yle elbette değişiklikler olacaktır ama coach simone oyun sistemini savunma kusursuzluğuna bağlayan bir coach. son 5-6 yıldır avrupaya damga vuran sf'lerin hepsi siena çıkışlı. bootsy thornton, david hawkins, sato, malik hairston, david moss. ortak özellikleri savunma ve sertlik. yani anlayacağınız pianigiani de o sert dış savunmaya muhtaç.

işte bu yüzden sato ve bo transferleri sadece isim olarak değil sistem için de elzem.

barış ermiş

aslında bu transferi pek oturtamadığımı söylemem lazım. engin atsür'ü eğer kendiler bıraktılarsa neden diye sormak istiyorum. bence engin atsür hem ikili oyunları daha iyi oynaması hemde takımı tanımasıyla onlar için daha ideal bir tercih olurdu. ama artık istanbul'a taşınma vakti gelen barış'ı tercih ettiler. 

barış tbl'in en atletik yerli guardı. savunmada top çalar, blok yapar. hızlı hücumu tek başına bitirir. şut ve takımı oynatma konusunda vasattır. ama takım oynatma konusu liderlik etme değil üst düzey yaratıcılık hususunda. 

fenerbahçe bu transferle de muazzam bir fast-break bitirim timi kurmuş oldu. bo-ömer-barış. bunu bir taktik olarak elde tutacakları aşikar. ribaund alacak uzunlarının batiste-andersen ve emir'in iyi birer pasör oldukları düşünülünce buradan çok ekmek yerler.

ömer onan

türk basketbolunun ömer onan'ı. onu birilerine benzetmek olmaz. birileri ona benzetilir. kendi gelişimini belli bir yaştan sonra sağlaması bir kenara hala türkiye'nin en elit savunmacısı. overratedın kralı sinan güler değil belki ağabeyi murat can güler'in tahtını zorlayabileceği bir hükümdar orada. 

sadece rakip skoreri yıldırmasıyla değil topu soluna vurup gönderdiği can alıcı üçlükler, kusursuza yakın bitirdiği hızlı hücumlar, takımı ayağa kaldıran, kendi taraftarını coşturup rakip taraftarı çıldırtan hareketleriyle, hakemleri etkisi altına alabilecek tavırlarıyla gerçek bir fenomen.

ömer onan konusunda tek handikap ve aslında şimdilik gözardı ettiğimiz yaş konusu var. geçen sezon verdiği bir demeçte artık 1 numaraları savunmakta çok zorlandığını söylemişti. bunu biz de görebiliyoruz. tbl için hala elit olsa da el seviyesinde artık yaşlandığı iyiden iyiye hissedilecek. bakalım ona londra tedavisi nasıl gelecek.

can maxim mutaf

alt kategorilerde iyi bir skorer olan ama son 2 yıldır ancak iyi bir şutör olabileceği izlenimi veren maxim'in fener'de oyun kurucu pozisyonunda değerlendirileceği söyleniyor. buna pek ihtimal vermiyorum belki 2 numara olabilir ama pg rotasyonunda pek işi olmaz onun.

kariyeri için bu sene çok önemli aslında. geçen seneyi mersin'de çok kötü geçirmesiyle beraber artık rotasını nereye çevireceğini belli edecek sene bu sene. oyununa ekstra bir şeyler katamazsa barış güney kariyerine kaldığı yerden devam eder. yok ben çok iyiyim derse en fazla cenk akyol olur. ama onun oyununa özellikle savunma tarafına bir şeyler katması onu önemli bir oyuncu yapar.

romain sato

pianigiani'nin sisteminin en kilit oyuncularından birisi. geçen seneyi pao'da vasatın altında geçirse de el piyasasındaki yeri ve konumu bundan etkilenmedi. kariyeri, yetenekleri ve yapabilecekleri belli bir oyuncu. 

bo ile birlikte parkede olduklarında emir ve bojan'ın savunma zafiyetlerini minimize edebileceklerdir. bu sayede emir'in yaratıcılık, bojan'ın skorer özelliklerini daha rahat sergilemeleri sağlanabilir. 

aslına bakarsanız pianigiani onunla beraber david hawkins'i de almak istiyordu bojan'ı gönderip. işte o zaman f.ülker ne denli tehlikeli bir takım olurdu tahmin etmesi bile zor. 

emir preldzic

lan yoksa...işte emir tam olarak bu noktada. biz emir'i müthiş yetenekli, inanılmaz saha görüşü, yaratıcılığa sahip yeni bodiroga olarak tanıdık. o zamanlar gençti kendisi. fakat artık yaşı hala beklentilere girmek için geç. 

maç sonu oynama ve mental olarak düştüğü yerden kalkma konusunda sınıfta kaldığı açık. istikrarsız ve silik bir yapısı var. tepeden oyun kurma konusunda neyse de diğer türlü top getirme işine falan aman girmesin. savunması felaket, tercihleri sıkıntılı, skorer kimliğini bir türlü yansıtamıyor istikrarlı bir oyunu yok.

işte yine de aynı yere dönüyoruz çok yetenekli ama lan yoksa...

bojan bogdanovic

geçen sene f.ülker için yazdığım yazılarda bojan'ın ne denli yanlış bir transfer olduğunu belirmiştim ehehe :) http://gss.gs/799566 işin geyiği bir tarafa geçen seneki kadroda bir tarafa fazlalık diğer tarafa koca bir eksi yazan bojan bu kadroda nasıl duracak merak ediyorum. 

iyi bir şutör olmasından daha önemlisi iyi bir skorer altyapısı var. cibona'da zaten bunu göstermişti. bu sene rotasyonda ne kadar süre alacağı ve hangi rolde olacağına bağlı olarak ciddi katkılar verebilir. 

ilkan karaman

transferi konusuna girmeden işi bitirelim. youtube'den onu izleyen ne büyük yetenek amk bu adamı nasıl keşfedememişler der. uçup-kaçan spektaküler hareketlerin adamı, yetenekli ilkan hücumda bireysel olarak gayet akıcı ve özel bir oyuncu.

takım oyunu ve savunma konusunda ilkan bambaşka bir eleman. çoğu zaman etkisiz değil yutan eleman oluveriyor. nerede duracağını bilmeyen, 3dk'ya 4 faul sığdırabilen, hücumda setleri bozan, savunmada adamı kaçıran, ikili oyunlarda uyuyan...vs.

bu olumsuzluklar dahi onun ne kadar önemli bir hamle olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ama benim içimde umarım yeni bir gist olur sezgisi gün geçtikçe artıyor. inşallah yanıltmaz beni karaman'ın koyunu.

david andersen

kim ne derse desin ben demiş olayım, yanlış transfer. yaşı falan olması değil mevzu. çok yetenekli ve avrupanın en iyi uzunlarından biri olduğu su götürmez gerçek. yüzü dönük, sırtı dönük, şut ne ararsan var. 

ama andersen nba'den döndükten sonra zaten yumuşak olan oyun yapısı iyiden iyiye kağıt helva kıvamına gelmiş. ayakları da artık eski kıvamında değil. tüm yazı 3 sayı çizgisinin ötesinden top sallayarak geçirdi. daha az yorulmayı planlayıp daha iyi takım baltalar bu gidişle.

kaya peker

her maçtan önce maçın skorunu tahmin eden ama hoş olmayacağı için bunu söylemeyen müneccim kaya. ayrıca doğuştan fenerbahçeli.

mike batiste

her yönüyle kalite kokan bir uzun. p&r'leri ezbere oynayan, hem iyi devrilen hem de güvenilir orta mesafe şutuyla büyük tehdit oluşturacak bir oyuncu. 

dimantidis'le beraber yıllardır el'de copy-paste yaptıkları hücumları kiminle oynayacak en büyük soru işareti bu. emir en büyük aday. ama burada back-up guard olarak engin'i tutmamak biraz pişman edebilir onları.

mike batiste komple bir uzun. planlı takımlarda neler yapabildiğini pao'dan biliyoruz zaten. yaşı problem oluşturmazsa yine takımının en önemli silahlarından biri olur.

oğuz savaş

25 yaşında 40 yıllık birikimi yağ olarak vücudunda barındıran çizgi film karekterinden hallice milli pivot. ismet badem'e göre avrupanın en iyi pivotu. yine yeniden rotasyondaki yerini sağlama almak için kilo verme işlemlerini başlatmış duyduğumuza göre. kendisine hayırlı olsun.

.......

fenerbahçe ülker kadrosu bo-sato-batiste üçgeninde sakatlık sorunu yaşanmazsa pek yıkılacak gibi görünmüyor. ama asıl sıkıntı pianigiani'nin göstereceği reaksiyon. ilk defa siena dışına çıkması goygoy olarak algılanıyor ama bo var nasıl olsa oynar bu kadro denilecekten daha zor bir kadro. her oyuncunun ayrı ayrı beslenmesi ve üzerine ciddi şekilde çalışılması gereken bir kadro yapılanması var. ligde galatasaray ve anadolu efes'le beraber başa baş oynayacaklardır. avrupada ise son8 yapabilecek bir kadro. ötesi biraz şans biraz kısmet biraz da kadronun üzerine çıkmayı gerektirir.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

san antonio spurs farkı

ilk 5'i şeref, haysiyet, onur, alın teri, duncan olan bir takımdır san antonio spurs. farklıdır; bozulan düzene karşı hala saf ve temiz kalabilenlerin yeridir. sözü uzatmaya gerek yok, zira görsel anlatıyor zaten her şeyi.



24 Ağustos 2012 Cuma

sezon öncesi anadolu efes

transfer döneminde maddi açıdan bu kadar sorunsuz olup aynı zaman da eli kısıtlı bulunan tek takım anadolu efes olsa gerek. fakat her zaman kusursuz kadrolar kazanmaz. bazen üstünü çizdiğiniz oyuncuların performansı, çok fazla beklentiye girilmeyen oyuncuların bu rahatlık için de gerçek ritmini bulmaları vs.

işte anadolu efes'te de böyle durum söz konusu. her ne kadar karın ağrısı gibi görünse de sasha vujacic ve stanko baraç geçmişte değerli performanslar sergilemiş belli yetenekleri üst düzeyde oyuncular. asıl sorunun geçen yıl yaşanan kadro kaosu ve kötü kenar yönetimiyle alakalı olduğunu düşünenlerin sayısı da azımsanacak gibi değil. bu açıdan hem vujacic hem de baraç'ı mental olarak takıma fayda sağlayacak düzeye getirmek oktay mahmuti'nin görevi. ki burada eğer onları takım sistemine uydurabilirse ( yada tam tersi ) bu süreç hızlanacaktır.

mahmuti ve basketbolunun yapı taşlarını biliyoruz. topun hızlı dolaştığı ve boş şutunu bulana kadar sabırla beklenildiği, mobil uzunlarla pick&roll oyunların kovalandığı, savunmada topa baskı yapılan adam adama savunma ve sezon boyunca çok fazla değişikliğe uğramayan oyun setleri.

mahmuti bir sistem adamı. inandığı ve sezon başı çalıştıkları oyunlarda uzmanlaşan ve bu oyunları kusursuza yakın oynayarak kazanmayı amaçlayan bir coach. çift guard ve 2'den devşirme kısa forvetleriyle, mobil 4,5 numaralarıyla oldukça kısa ama topu yere vurabilen 5 oyuncuyla parkede fark yaratma peşinde.....

fakat işte her şey böyle başlıyor. soru şu: elinizde savunma yapamayan ayrıca pek takım oyununa ayak uyduramayan ama avrupanın en elit şutörlerinden biri ve üstüne 2.17 boyunda ayak oyunları ve ilk adımı oldukça hızlı orta mesafesi iyi fakat basketbol aklı kıt bir pivotunuz var. ne yaparsınız?

her şeyi değil sadece en iyi olduğumuz şeyi yapmalıyız bunda uzmanlaşmalıyız diyen mahmuti acaba sistemini esnetir yada değiştirir mi? ki burada değişikliklerin öyle çok da köklü olmayacağı bir gerçek.

aslında fenerbahçe ülker ve galatasaray'a nazaran anadolu efes daha az transfer yapmasına rağmen daha çok bilinmeyen bulunduran taraf.  mesela çift guardlı sistemde sinan ve sasha'yı guard mı forvet mi kullanacaklar bilmek na-mümkün. yine doğuş'un rotasyondaki yeri, kerem gönlüm'ün sadece 4 mü yoksa arasıra 5'te de  mi oynayacağı, batista'nın gidip gitmeyeceği, baraç'ın rotasyonda ana karakter mi yoksa darius songaila gibi maç başı kozu mu olacağı.....

oktay hoca açısından da aslında bazı soru işaretleri var. baraç'ı luksa gibi p&r'lerde yüksek posta direkt potaya gidecek şekilde kullanırsa pek verim alamaz. hatta 10dk'da 5 top kaybını öpüp başına koyar. fakat onu daha potaya yakın kullanırsa yada genelde 4 numaralar için çizdiği p&p setlerini ona uygulasa daha verimli olabilir. baraç'a topu verip 5sn içinde sırtı dönük oynayıp sayı atmasını beklemek pek mantıklı değil. ona pozisyonu yaratıp mümkünse smaçla bitirmesini istemek daha evla. tabii hepsinin sonunda baraç'ın surat ifadesi dahi bu anlattıklarımızdan daha önemli.

vujacic mevzusunda da jaka lakovic'ten geçen sene istediği şeyleri ona rol model olarak sunabilir. tabii vujacic'in pek p&r oynama, oynatabilme yetisi yok ama jaka gibi tek pozisyon şutörü de değil. eğer semih ve baraç'ın pick'lerini ( geçen seneden çok çok iyi olacağı kesin ) iyi kullanırlarsa sasha vujacic screen'den çıkıp %70 dolaylarında şut sokabilir. hareketli bir oyuncu olması bu konuda avantaj ama ısınınca deli dolu atması ve performansının artması biraz dezavantaj rotasyon seven mahmuti oyununda. 

gelelim takımın bu sene en büyük kozu olacak guard rotasyonunda. tam bir f4 rotasyonu. kerem tunçeri, jordan farmar, jamon gordon gerekirse top getirmesi, top çalması ve fast-break bitirmesiyle doğuş balbay, umarım gerekmez abisinin tırnağı sinan güler. burada jordan farmar büyük fark yaratan bir oyuncu. yaratıcılık, besleme, skor üretimi, delicilik, şut, sorumluluk alma. ne varsa adam da mevcut. ve yaptığı işleri 10 üzerinden 6,5'la değil 8,5-9'la gerçekleştiriyor. 

rotasyonun devamında ise yıllardır bu pozisyonda yalnız kalan ve tek başına yetemeyen keremm tunçeri var. beşiktaş döneminde tek başına takım taşıyabiliyordu ama efes döneminde yaşınında etkisiyle bunu başarması euroleague seviyesinde imkansızdı. ve efes kariyerinde ilk defa 1.adam değil. bu onun da işine gelecektir. jamon gordon gibi her şeyi yapan bir tutkal ve ara elemanı da aralarına koyunca gerçekten euroleague seviyesinde dahi muazzam bir rotasyon ortaya çıkıyor.

bu defa mahmuti'nin elinde jaka, ender gibi birçok şeyi eksik yapan, tutku gibi sadece bazı şeylerde uzmanlaşmış bir guard rotasyonu değil özellikle hücumda yaratıcılık anlamında çok uçuk bir rotasyon var. bunu en başa yazmak lazım.

3 numara ise tam anlamıyla muamma. birkan batuk gerçek bir forvet yok orada yine. sayısal olarak orayı oynayabilecek 3 oyuncu var ama nitelik olarak kaldırırlar mı, işin savunma kısmında yeterler mi soru işareti. birkan iyi bir hızlı hücum bitiricisi, vujacic iyi bir şutör, sinan iyi bir savunmacı. seçenek bol ama doğru adam kim? bu oyuncuların kimi parkede kalarak kimi az oynayarak kendini buluyor.

mesela geçen senenin hor görülen adamı ersan kadrodayken 15. dakika rotasyona dahil olan, ersan gittikten sonra ise 35dk oynayan dusko savanovic. onun yeri, konumu, süresi ve rolü takım için en önemli detaylardan biri olacaktır. öyle umut ediyorum ki mahmuti'nin elinde valencia günlerine dönecektir. bu kadar basketbol aklı yüksek bir 4 numara pozisyonu da mahmuti için büyük şans olsa gerek. dusko'nun back-up'ında türk basketbolunun su gibi ihtiyaç duyduğu büyük oyuncu kerem gönlüm var. 

burada kerem gönlüm'ün sürekli 4 mü yoksa 5 rotasyonunda da mı değerlendirileceği önemli bir husus. baraç-ermal-semih-batista dururken oraya düşünmesi zor ihtimal gibi geliyor ama mobil uzun tanımına semih'le beraber tek uyan uzun da kerem. ne olursa olsun mahmuti kerem ve dusko'nun etinden sütünden faydalanacaktır. 

yaz aylarının maddi anlamda en yüklü olmakla birlikte pek ses getirmeyen semih erden transferi mahmuti'nin belki de çok sıcak bakmayacağı bir karakter olmasına rağmen tbl ve el için çok önemli hamle. bu yaz milli takımla da izlediğimiz semih en azından kafasını biraz ( çok değil ) toparlamış ve daha önemlisi p&r sonrası devrilecek, 1e1'de hem yüzü hem sırtı dönük hücum edebilecek tek oyuncu. batista gibi ekmeğini taştan çıkartan, hücum ribaundlarıyla geçinen, ermal gibi sırtı dönük hücumu çok iyi olan şut da sokabilen ama gerisi koy ver gitsin rotasyonda en donanımlı isim semih.



alt alta üst üste yazarsak

jordan farmar - kerem tunçeri - doğuş balbay - jamon gordon
sinan güler - sasha vujacic - birkan batuk
dusko savanovic - kerem gönlüm
semih erden - stanko baraç - esteban batista - ermal kuqo

rotasyon yapmayı ve düşük bütçelerle beklentileri aşmayı seven mahmuti için yeni bir kapı. bütçe düşük değil ama hareket alanı dar bir kadro yapılanmasında yine beklentileri aşmayı deneyecek. 3 numaradaki nitelik sorununu bol rotasyonla kapatıp baraç'tan da verim almayı başarırsa fenerbahçe ülker ve galatasaray'la başa baş oynayıp euroleague'de son8 için savaşacaktır. 

22 Ağustos 2012 Çarşamba

sezon öncesi galatasaray


transfer sezonunu artık yavaş yavaş bitirmeye başlamışken mevcut transferler ve hazırlık kampları öncesi son bir kadroya bakmak lazım. öncelikle söylemek gerekirse eurocup düzeyinde enfes bir kadro kurduk. eksiksiz değil ama isim isim hayal edebildiklerimizden bile daha iyi bir kadro olabilir.

15 milyon dolara daha iyi bir kadro kurulabilirdi elbette ama bu işi eurocup düzeyinde yapmanın pek de imkanı yoktu. bana kalırsa da ergin ataman'ın aklındaki oyun yapısına uygun bir yapı ancak bu isimlerle mükemmel olabilirdi.

transfer sürecinde beni en çok şaşırtan olay oyun kurucu transferi oldu. jamont gordon gibi combo guard yerine daha oynatıcı hatta isim vererek ataman'ın en çok istediği carlos arroyo'yu o bölgeye bekliyordum. olmadığına sevindiğimi belirterek bu ap-acayip kadroda en büyük soru işaretinin de yine orası olacağını düşünüyorum. jamont'un 1 oynadığı anlarda hem çok yüksek bir takım olacağız hem de topun çok hızlı dolaştığını göremeyeceğiz. sanırım bunlar ilk ve en önemli handikabımız.

madem olumsuzluklardan başladık buradan devam edelim. bu takım net bir şekilde winner oyuncular barındırıyor. jamont, domercant, hawkins, n'dong...ama şunu da belirtmeden geçmeyeyim bu takım türk rotasyonu da dahil askerden çok kumandana sahip bir takım. işler bir gün tersine dönerse düğümleri çözmek çok çok zor olacaktır. belki hiç biri ego manyağı tipler değil ama topu elinde isteyecek ve top kullanarak verimli olacak oyuncuları kontrol etmek en zor iş olacaktır.

diğer taraftan uzun rotasyonu daha 1 hafta önceye kadar kağıt üzerinde avrupanın en iyilerindeyken bugün itibariyle bakınca net bir şekilde bir fonksiyon bozukluğu göze çarpıyor. 5 kişilik uzun rotasyonumuzda 5 numara oynayabilecek 5 oyuncumuz var. 4 numarada ise back-up erwin dudley. burada şöyle bir sorun var ki ben dudley'in ataman'ın galatasaray'ında 5 numarada daha gerekli olacağını düşünüyorum. eğer büyük bir sürpriz olmazsa furkan'ın tekrar 4 numaraya çekilmesi gibi ki bununda çok mantıklı olmadığı açık burada sertaç'a gerçekten ihtiyacımız olacaktır. sertaç'a tekrar döneceğiz.

bu uzun rotasyonunda yaşanan sıkıntı ilginç bir biçimde lehimize de dönebilir. ergin hoca kısıtlı rotasyondan max. verim alabiliyor. bunun diğer bir açıklaması bazı oyuncular daha fazla süre/sorumluluk aldıklarında performanslarını katlayabiliyorlar. milan macvan da böyle bir oyuncu. onun kendini bulabilmesi için en az 25-27dk parkede kalması lazım hatta 30dk. bunu hemofarm ve partizan da başardı. sırbistan milli takımında pekovic'le çıkmadan oynadıkları bölümlerde resmen tecavüze oynuyorlarken perovic-dusko rotasyonu işin içine girdiğinde ( özellikle macvan-perovic ikilisi ) pek de verimli olamıyordu. buradan macvan'ın kaliteli 5 numaralarla daha etkili olduğu sonucu da çıkıyor.

ben macvan ilk açıklandığında onu 5 numara için düşünebileceğimizi söylemiştim fakat n'dong hamlesi gelinde net biçimde elimizdeki tek 4 numara olarak ona muhtacız.

nasıl bir oyun oynayacağız?

buraya coachun söylemleriyle başlamak en doğrusu. ergin hoca iyi defans yapıp bol bol hızlı hücum deneyeceğimizi söylüyor. bu başlangıçta elimizde en önemli veri. jamont gordon transferi de bu bağlamda anlam kazanıyor.

buna ek olarak kısa rotasyonu ( domercant-hawkins ) bize diyor ki bu ikiliye alan açacak saha yerleşimi ve buna uygun uzun tercihleri olacaktır. gündemimizde olduğu söylenen dorsey gibi saf pota altı bitiricisi bir oyuncu değil dudley ve n'dong gibi yüksek posta çıkabilecek pivotlara ihtiyaç duyan bir sistem. domercant ve hawkins bildiğimiz gibi kalıplı ve ağır penetreci oyuncular. onların penetre edebilmeleri için pivotların şut tehdidi olmalı ve bu ikilinin pasör meziyetlerinin de bir silah olarak kullanıp yardım savunmalarından kurtulmalıyız. yoksa takımda jamont hariç delip geçebilecek bir kısa oyuncumuz yok.

sistem olarak mahmuti döneminde olduğu gibi yüksek tempoda pas yaparak değil, oyuncuların yer değiştirmesi ve alan boşaltması sayesinde boş şut bulmaya yönelik bir sistem uygulayacağız sanıyorum. mahmuti'nin daha katı ve sisteme bağlı oyun tarzından daha ensek daha değişkenli bir oyun ve daha fazla isolation beklemeliyiz.

savunma açısında ise mahmuti'nin topa baskısını topun üzerine el koyarak değil kalıplı ve yüksek kısa oyuncularla yer kaplayarak sağlayacağız muhtemelen. mahmuti'nin pek sevmediği switch'leri yine uygulamamız zor gibi ama yine de bu silahı da düşünebilir ataman.

..........

yalın bir mantıkla basketbolda kazananı belirleyen 2 detay vardır. 1) şut yüzdesi 2) top kullanma sayısı. şut yüzdeleri set hücumlarında benzer bütçeli takımlar arasında çok fazla fark yaratmaz. bu farkı fast-breaklerle yapabilirsiniz ancak. büyük bütçeli takımların küçük takımları eze eze yenebilmesinin de en büyük nedeni budur. hızlı hücum sayıları. fark yaratmak istiyorsanız ya çok iyi hızlı hücum yapacaksınız ya da rakibinizden daha fazla şut kullanacaksınız.

mahmuti geçen 2 prensibinden hiç vazgeçmedi. hızlı hücum denemelerinin top kaybı riskine girmek yerine daha sabırlı oynayarak boş şutu bulup daha yüzdeli atmak ve ribaundlarda çok fazla dominant olmadığımız için oyuncuları top çalma girişimlerine teşvik ederek bu açığı buradan tolere etti.

ergin ataman ise kendi söylediklerine göre daha iyi defans yapıp daha çok fast-break denemesi yapabilecek bir takım yaratmak istiyor. burada top kaybı riskini göze alabiliyor çünkü takım ribaund konusunda gayet iyi oyunculara sahip. fakat yine de geçen sene başındaki beşiktaş gibi 70-75 top kullanan bir takım değil 55 civarı top kullanacak bir takım olacağızdır. burada engin-domercant-cenk-hawkins-macvan-dudley gibi kendi şutunu çok yüzdeli kullanan oyuncuların varlığı da önemsenmeli. cenk transferi de bir kez de bu açıdan değerlendirilmeli.

nasıl oynayacağımız sorusunun tahmini cevapları var. ne yaparız ise daha önemli bir soru.

bence ligden önce bizim ana hedefimiz eurocup olmalı. aslında staffında yapılan yabancı transferden bu hedefi ciddiye aldığını görüyoruz. jamont-domercant-hawkins-macvan-n'dong... fakat ben bizim en iyi 5'imizin bu değil de engin-jamont-hawkins-macvan-dudley(n'dong) olacağını düşünüyorum. burada engin transferi biraz küçümseniyor. engin geçen yıl fenerbahçe'de ayakta kalan yegane adamlardan biriydi. herkes bu cümlenin sonuna bojan'ı koyuyor ama bence o isim engin'di. engin mevcut elit türk guardlar içinde en iyi savunma yapan guard. bunun dışında mevcut kadromuzda ikili oyun oynayabilen ve uzun besleyebilen tek oyun kurucumuz. ataman'ın sert savunma yapacağız 5'inde göksenin yerine onun adını yazarım ve engin'in 1 oynamasını jamont'un daha skorer ve sorumluluk sahibi oynamasını teşvik edeceği için ben hayli önemsiyorum.

oyuncu topluluğu kadar işin coaching tarafı da bu kadroda belirleyici unsur olacaktır. ergin ataman'ın takım kurma ve saha içi hamle açısından ne kadar iyi bir coach olduğu açık. fakat ataman'ın en büyük sorunu favori olmayı kaldıramamak yada daha doğrusu rakibini küçümsemek. bunu ataman'ın geçmişinde çok defalarca gördük. en az yıldız oyuncular kadar motivasyon kaybı yaşayabilen bir coach. 10/10'la başladığı eurocup'da çeyrek finalde mola almayı unutması, dexia mons gibi bir takıma elenmesi, erdemir yenilgisi vs. diğer tarafta ise favori olmadığı anlarda sağladığı motivasyonla başardıkları; 2-0'dan final serisi çevirmesi, beşiktaş'la 3 kupa kazanması, karşıyaka'da ligin tepesine çıkması, seina'yla yaptıkları...

bu takımda ilk temennim işte bu. ataman'ın motivasyonunu hiç kaybetmemesi. gerisi yavaştan gelecektir diye düşünüyorum.

son olarak kadro ve rotasyona bir bakmak istiyorum.

jamont gordon - engin atsür - ender arslan

henry domercant - göksenin köksal

david hawkins - cenk akyol

milan macvan - erwin dudley

boniface n'dong - furkan aldemir - sertaç şanlı

12 kişilik eksikleri kadar fazlalarıyla da göze çarpan son yıllarda kurulmuş en güzel takımlardan biri kağıt üstünde. burada ilkan konusuna sadece 1 cümle ek yapmak istiyorum. kendisinin ne kadar mental eksikliği olsa da belli ki ataman onu takımda düşünüyordu ama belki de bu olay bize daha fazla kar sağlayacak. nereye geleceğim deko kulaklarını kapa "sertaç şanlı". ahaha güldüğünüzü biliyorum ama sertaç'ın parkede en iyi ve muhtemelen tek iyi yaptığı şey olan orta mesafe şutunun etini, sütünü hatta kemiğini dahi yememiz lazım. rotasyonda ona düşecek 6-8dk'ları iyi değerlendireceğine inanıyorum.

olayın furkan boyutunda ise daha fazla belirsizlik görüyorum. o sahada olduğunda ribaundlar harici topu ona değebileceği bir oyun gelişebilir mi aklımda büyük soru işaretleri var. onu besleyebilecek tek guard engin. ama furkan sahadayken muhtemelen domercant-hawkins ikilisi parkede olacak ve oyun planı onlar üzerine işleyecek. burada furkan bu ikiliye alan açamazsa parkede kalma süresi ne olur bilemiyorum. hazırlık kampının ilk bölümünde de o takımda olmayacağı için şimdilik en büyük soru işareti o.

süre açısından eurocup'da jamont ve domercant'ın 25, hawkins ve macvan'ın 30, dudley ve n'dong'un ise 20dk civarı süre alarak ataman'ın dar rotasyon sevdasını bu mecrada uygulayacağını düşünüyorum. tbl'de ise daha fazla rotasyon yapacaktır takım. engin, jamont, domercant, hawkins, macvan, dudley ve n'dong çevresine inşa edilecek yapıda en iyi 5'i koruyarak oynatacaktır coach.
bakalım yıllar önce rakocevic'le yapamadıklarını domercant'la nasıl başaracak ergin ataman.

bu arada son olarak onursal kaptanımız ender arslan'a bir sorum var.

merhaba kaptan ender arslan 24 saniyenin ne kadarını çalmayı planlıyorsun...






7 Ağustos 2012 Salı

londra 2012 - arjantin milli takımı ziyareti

geçenlerde ben, paez ve tirabıl arasında geçen bir muhabbette canımızın çok sıkıldığını farkettik ve değişik bir şeyler yapmak gerektiğine karar verdik. bowling'e gitsek kesmezdi, camide teravih kılsak hiç kesmezdi. dedik londra'ya doğru yol alıp neden arjantin milli basketbol takımı ile bir röportaj yapmıyoruz. hem yeni bir şehir görmüş oluruz, hem de sevdiğimiz saydığımız arjantinli basketbolcularla tanışma fırsatı buluruz. karar vermek çok uzun sürmedi, 2 gündür londra'daydık. sağolsunlar yaptığımız röportajı yayınlama şerefini bana layık gördüler blogdaşlarım. neyse lafı daha fazla uzatmayıp röportaja geçelim.

******

öncelikle luis scola'yı yakaladık antremanda.  türkiye'den geldiğimizi duyunca çok şaşırdı. hemen recep tayyip erdogan, metin arolat, ümit besen isimlerini saydı. gülüştük karşılıklı.



luis, belli ki türkiye'yi tanıyorsun. bir gün türkiye'de forma giymeyi düşünür müsün?

türkiye'yi çok seviyorum. türkiye 3 tarafı denizlerle çevrili çok güzel bir ülke. ancak kısa vadede olacağını sanmıyorum, hatta uzun vadede de pek olası gözükmüyor. ya kariyerimi nba'de sonlandırırım, ya da arjantin'de. geleceği bilemezsiniz gerçi. büyük konuşmamak lazım.

messi mi maradona mı? sence hangisi daha iyi?

tuzak soru. bence "en iyisi o" (A4 kağıda NECO yazıp espirisini açıklıyor. egemen bağış'tan öğrenmiş). geçen yaz arjantin-türkiye ortak ekonomik pazar kongresine davetliydim. egemen bağış sağolsun benle çok ilgilendi. NECO espirisine de o öğretti. bir de şey vardı neydi hah "ben kamyon sürdün leonardo da vinci". konuyu espiriye vurarak cevaptan da kaçmış oldum böylece. (yüzünde muzip bir gülümseme var)

scola'ya teşekkür ettikten sonra soluğu ginobili ve nocioni'nin yanında alıyoruz. paez hemen öne fırlayıp ginobili'nin elini öpmeye çalışıyor. ginobili şaşırıyor tabi. neyse ki paez'i zapt ettikten sonra sorularımızı sormaya başlayabildik:



manu, müthiş bi turnuva geçiriyorsun. nedir bunun sırrı? 35 yaşına geldin, kazanmadığın başarı yok. hala nasıl bu oyuna ilk günkü gibi sıkı sıkıya bağlısın?

sadece oyunumu oynuyorum. oynamaktan keyif alıyorum. bu kadar. bunun dışında aklıma gelen bi sebep yok.  

dünyanın her köşesinde olduğu gibi türkiye'de de çok büyük hayranların var. onlara söylemek istediğin bi şey var mı?

türk basketbolu çok iyi durumda. nba'de önemli oyuncularınız var. liginizde de önemli yatırımlar yapılıyor. futbolda da iyisiniz galatasaray var (biraz zor telaffuz ediyor) hasan şaş, hakan şükür hepsi çok değerli isimler. henüz çok küçükken oynadığım kulüpte sarı-kırmızı forma giyerdik. oradan bir sempatim var galatasaray'a. (internetten araştırıp bulduk, elinde basketbol topu olan ufaklık manu ginobili)



bu arada biz tim ilgiyi ginobili'ye gösterince andres nocioni darılıyor bize. gönlünü almak için trouble türkiye'den getirdiği bim'de satılan topi tanem çikolatasını türkiye'nin en pahalı çikolatası olarak tanıtarak nocioni'ye hediye ediyor. bu sayede gönlünü almayı başarıyoruz.


arjantin milli takımı maçlara belediye otobüsüyle gidip geliyor. ginobili en arkada oturmayı tercih ediyormuş genellikle. liseden kalma alışkanlık diyor, arkayı hep dörtlerdik müthiş muhabbet dönerdi diye ekliyor. "bu sayede tüm otobüse hakim olabiliyorsunuz. parkede de hep olaya hakim olmak isterim. otobüsle parke arasında böyle bir ilişki kursam yanlış olmaz heralde"

******


arjantin milli takımına tam bir birliktelik hakim. yıllardır beraberler, müthiş bir arkadaşlık var. röportajımızı çok fazla uzatamadık, çünkü bir kaç saat sonra amerika birleşik devletleri ile maçları vardı ve maça konsantre olmak zorundalardı. bizim için çok güzel bir gezi oldu. hayranı olduğumuz oyuncuları yüz yüze görme, karşılıklı konuşma fırsatı bulduk. sizlere de içeriden bilgi aktarma fırsatı bulduğumuz için şanlı spurs ailesi olarak ayrıca gururluyuz. şanlı arjantin'e turnuvanın geri kalanında başarılar diliyoruz.







5 Ağustos 2012 Pazar

vodka-vişne tu-tri

paez'in organizasyonunda devam eden vodka-vişne serisinin bu seferki konukları piyasadaki 2 ve 3 numaralar. paez bu akşam buralarda olamayacağını söylerek topu bana attı ve ben de göğsümde yumuşattıktan sonra gelen topun basketbol topu olduğunu farkettim. ancak çok geç olmuştu, bi süre solunum güçlüğü çektim :( bu saçma girizgah ile paez'i direksiyonu bana devrettiğine daha fazla pişman etmemek için lafı uzatmıyorum ve bu yazıda da katkısı olan bülent kayacan (@nowitzki40) a teşekkürlerimizi iletiyorum. söz önce paez'de:

zoran dragic



geçen sene eurocup'da en beğendiğim kısa oyuncularda biriydi. özellikle top16'da harika işler yaptı bu sene erdemir'de izleyeceğimiz balazic'le beraber.

goran - zoran dragic kardeşler türkiye'nin can'lı güler kardeşleri gibi. sinan'ın abisine oranla can'ı eksik olsa da zoran'ın sinan'dan eksiği yok hatta fazlası var. murat can'ı övmeye, sinan'ı dövmeye, zoran'ı mesele etmeye geldiğimiz bu nokta için özür dileriz : )

zoran özellikle oyunun iki yönünü oynayabilen bir oyuncu. parkede yapılacak ne varsa her şeyi yapar. mahmuti'nin "pis işleri yapan adam"ı olacak bir isim. slovenya milli takımında da rolü zaten kenardan sertlik getirmesi ve rakibe baskı yapıp top kapmasıydı. bu açıdan bir ömer onan havası da yok değil.

ama işte maalesef bu noktada hücumda şut özürlü olması en büyük kusuru. gerçi ceza şutlarını soksa yeter zaten. penetreleri ve bitirişi iyi, tüm sahayı geçişleri de guard kıvamında. ribaund, top çalma, tam saha baskı, ön alanda baskı, hızlı hücum setleri, yardım savunması, ikinci guard, skorer guard, swingman...her şeyden biraz biraz yapabilen bir oyuncu zoran. tam bir verimlilik oyuncusu, hem istatistiksel hemde görünmeyen. eğer yapabildiklerinin üstüne yavaş yavaş koyarsa el'de aranan, istenen oyuncu olur.

summerleague'de istediğini bulamadı sanırım ve şimdilik caja laboral'in sularında görülüyor.

krka 2011-2012: 28:45 dk / 11.3 sayı / 4.8 rb / 2.1 asist / 1.5 tç / 2 tk

chuck eidson



işte zoran'ın olmuşu ve olabileceği en üst düzey oyuncu. yine eurocup mvp'liği yaşamış rytas ve maccabi performanslarıyla avrupanın en üst dış oyuncularından biri olan chuck eidson barcelona kariyeri nedense pek sağlıklı görünmüyor. çok kötü bir sezon geçirmemesine rağmen barcelona onun kontratını satma peşinde.

chuck eidson euroleague düzeyinde hala en iyi all-around oyunculardan biri. her sisteme uyabilen, her oyunun parçası olabilen ve her coachun isteyebileceği bir oyuncu. işin hücum yönünde son topları dahi kullanabilir, savunmada takımı ateşleyip ayağa kaldırabilir. parkede eksik yaptığı şeylerin sayısı çok az 1-2-3 pozisyonlarının hepsini oynayabilecek yetenekte.

eidson rytas'la mvp olduğu dönemde maç başına 11-12 top kullanıyordu. sayı ortalaması da 16 civarıydı. yani skorer kimliği de her zaman cebinde. hakeza maccabi kariyeri de buna benzer istatistiklerle dolu. geçen sene barcelona'da ise maç başı 7 civarı top kullanmış ve 8 sayı ortalaması var.

edison top hakimiyeti ve penetre kabiliyeti yüksek belli bir yüzdeyle şut sokan istikrarlı bir oyuncu. onu şu piyasada 1m'lık kontratla kapan takım büyük iş başarır.

barcelona 2011-2012 ( el ): 20.7 dk / 7.7 sayı / 3.4 rb / 2.3 asist / 1.2 tç / 1.4 tk

blake schilb


chalon'un m. delaney'le beraber geçen yılki yıldız ismi. 2009'dan bu yana chalon forması giyiyor ve bu 3 sezonda yakaladığı sayı ortalaması 15,8. bu çok ciddi bir rakam. iyi bir skorer olduğu konusunda şüpheleri kaldırıyor.

blake skorer kimliğinin yanında chalon'un fransa ve eurochallenge'da finale yürüdüğü serüvende takıma liderlik ederek mental olarak da önemli bir oyuncu olduğunu kanıtladı. kazandıkları fransa şampiyonluğunda mvp, beşiktaş'a ve hawkins'e karşı kaybettiği eurochallenge da ise en iyi 5'de yer aldı.

blake schilb de komple dış oyunculardan biri. potaya gider, maç sonunu oynar, şut sokar, ribaund alır yatatıcılığı bir avrupalı kadar olmasa da 3 numaradan oyun kurar.

bu sene sonunda önce malaga sonra beşiktaş hatta galatasaray'la da adı anıldı ama chalon'la tekrar anlaştığı söyleniyor. kendisini sever sayarız, ismi bulunsun.

chalon 2011-2012 ( ec ): 30.1 dk / 17.4 sayı / 3.7 rb / 4.8 asist / 1.6 tç / 2.3 tk

josh shipp



"pis işlerin adamı" ucla kariyerinde 5 sene boyunca ne eksikse onu yapan, kimi zaman son 4'teki takımın yardımcı parçası, kimi zamansa 1.opsiyon skoreri olan josh shipp bu süreçte sırasıyla jordan farmar - russel westbrook - darren collison - kevin love - jrue holiday gibi oyuncularla aynı takımda oynadı ve ilk 5 çıktı.

avrupa kariyerinde ise tam skorer olarak bornova'da başladı. fakat ucla kariyeri gibi avrupa kariyeri de dönüşümlerle geçti ve geçiyor shipp'in. skorer bir oyuncudan "piş işlerin adamı" na evrilmesini izledik 2 yıl boyunca oktay mahmuti'nin sisteminde. ve bu süreçte josh shipp hep takımın en çok süre alan oyuncusuydu. ta ki o şansız sakatlığa kadar.

neyse. işte josh shipp istatistiklere yansımayan ama takım olgusunu bir arada tutturmaya yarayan tutkal görevini görüyordu galatasaray'da. şimdi ise onu avrupada başka maceralar bekliyor.

shipp istediği potaya gidebilen hatta toplu / topsuz potaya gidişleri en büyük özelliği olan atletik bir oyuncu. onun potayı bu şekilde rahatsız etmesi galatasaray'ın oyun sistemi için elzem gerekliliklerden biriydi. çok elit bir savunmacı değildi ancak söylenenleri uygulayan ve yapmasını gerekeni bilen bir oyuncuydu. bu özellikleriyle de iyi bir savunmacı olmasa da iyi bir savunma yapabiliyordu.

shipp dış şutu pek güvenilir değil. ancak burada şöyle bir durum var. shipp'i sürekli izleyenler hatırlayacaktır shipp özellikle oyunun başında kullandığı 3lükleri çok daha yüzdeli atan bir oyuncu. burada fiziksel yorgunlukla düşen bir yüzde de söz konusu.

shipp'in diğer bir üstün özelliği ise zor pozisyonları kolay turnikelerden daha yüzdeli bitirmesi. şaka değil. shipp özellikle penetrelerini bitirirken eğer temas almışsa bu temasla dengesini sağlıyor ve daha yüzdeli bitiriyor. resmen bir zoru seven kişilikle karşı karşıyayız.



güzel adam shipp'le 2 senede çok güzel anlar yaşadık. cska maçının sonunda serbest atışları sokarken arkasına hafifçe bakışı, fenerbahçe'yi sinan erdem'de son saniye şutuyla yıktıktan sonra benche koşuşu ve abdi ipekçi'de mahmuti'nin omuzunda ağlaması. ama en akıldan çıkmayanı banvit deplasmanı ve mahmuti'nin elini sıkışı.




işin duygusunu bir kenara bırakıp kontrata gelirsek malaga ve birkaç takımın daha kendisini istediği söyleniyor. ama 3 numarada ciddi eksiği bulunan efes için bonservis durumu olmasa cuk oturacak bir oyuncu olduğu kesin.

galatasaray 2011-2012 ( el ): 27.4 dk / 9.1 sayı / 4.8 rb / 1.2 asist / 1.2 tç / 1.2 tk

stratos perperoglou




işte son yılların en iyi takımının en görülmeyen dişlilerinden biri berberoğlu var. avrupada artık soyu tükenmekte olan saf kısa forvetlerin kendilerine örnek alması gereken bir oyuncu.

bu tip oyuncular savunmada salarlar ama berber'in geri vitesi yok, en azından çırpınır.
bu tip oyuncular 2-3 pozisyon top alamazsa ellerine gelen ilk topu potaya fırlatırlar, berber en doğru şutu kullanır.
bu tip oyuncular genelde küsmeleriyle meşhurdurlar, berber hiç top kullanmadığı maçta son topu atacak özgüvene sahiptir.

kısacası berberin oğlu iyi yaptığı işe çalışarak ve doğru yapıda pao'da oynayarak kendisini tam bir takım oyuncusu yapacak parçaları eklemiştir.

ceza şutlarını eli titremeden sokan, savunmada geri adım atmayan, ribaund mücadelesi veren iyi bir pasör olan perperoglou hayatının en kritik kararının ise eşiğinde. atina'dan pire'ye geçiş ücretsizmiş. sonu hayrola.

panathinaikos 2011-2012: 20.5 dk / 7.5 sayı / 3.3 rb / 1.9 asist / 1.3 tç / 1.1 tk


şimdi sırada acb ve avrupa basketbolu konusunda fikirlerine çok güvendiğim arkadaşım bülent kayacan var ( nowitzki40 ) daha sonra ise yine bitiriş performansı için deko'ya bağlanacağız.


kostas vasiliadis



"2 metre boyunda, 2 ve 3 mevkilerinde oynayabilen yunan basketbolcu. hali hazırda bilbao basket forması giyiyor. ama yıldızı 2 sene önce ispanya liginde mücadele eden obradoiro'da parlamıştı. zaten o takımdaki performansı ile bilbao ile 3 yıllık bir kontrat imzaladı.

En büyük silahı muazzam şut yeteneği. Hiç gözünü kırpmadan üçlükleri gönderir potaya. Boyu mevkisine gore biraz ortalama üstü olduğu için ve perdeden çıktığı pozisyonlarda topu elinden çok çabuk çıkardığı için savunmalar açısından durdurulmasıda çok zor oluyor. Ona topu verip birebir zorlamasını beklemek yerine ona set hazırlamak verimini ciddi şekilde yükseltiyor. Bu seneki bilbao gibi önemli rol alacağı takımlara çok faydalı olur. Akdeniz kanı gereği, seyirci ile ekstra performans veren oyunculardan."

kostas'ın için bilbao'dan ayrılması bekleniyor. son zamanlarda eidson'u gönderecek olan barcelona ve yakın zamanda da euroleague'de 3-4 oynayacak bir şutör arayan fenerbahçe için yazılıp çiziliyor. bilbao'nun istediği buy-out 400k euro.

bilbao 2011-2012 ( acb ): 21.4 dk / 12 sayı / 2.4 rb / 1.1 asist / 0.7 tç / 1.1 tk

brad oleson


"En sevdiğim oyunculardan biri. Her takıma lazım olan, oyunda olduğu her an olumlu anlamda bir şey yapan oyunculardan. Geçen sene Caja forması ile acb’de sadece bir maçta verimlilik puanı eksiye düşmüş. O da -1 sadece. Pek gösterişli bir oyuncu değil, o yüzden hakkının yeteri kadar verildiğini düşünmüyorum. Solak olması kendi adına bir avantaj, savunmalara ters geliyor. Çok iyi bir üçlükçü. Özellikle köşelerden öldürücü oluyor şutları. Geçen sezonu 65/138 üçlük sayısı ile %47 yüzde ile tamamlamış. Yüzde anlamında ligin en iyilerinden biri. Gerektiğinde point guard olarakta oynadığı için saha görüşü iyi. Caja Laboral aslında oyun anlamında ona uygun bir takım ama rol olarak daha ön planda olacağı, daha özgürlük alabileceği bir takımda onu izlemek isterdim. Hücum yeteneklerini bir de öyle görmek keyifli olurdu. Wikinin dip notu olsun; memleketi Alaska-North Pole’da her 24 Nisan “Brad Oleson Günü” olarak anılıyormuş."

caja laboral 2011-2012: 25 dk / 10.2 sayı / 1.7 rb / 1.4 asist / 0.7 tç / 0.8 tk

martynas pocius



"Real Madrid’de değeri yeterince anlaşılmayan oyunculardan biride Pocius. Litvanyalı genleri ile zaten basketbol yeteneği doğuştan geliyor. Artı olarak Amerikada Duke Üni.’de başladı kariyerine. Sonra ülkesinde Zalgiris ile patlamayı yaptı ve Realden kontratı kaptı. Bir beyaza gore inanılmaz bir atlet.(Atletizmi ile ilgili Zalgiris sezonunda Maccabi deplasmanında yaptığı bloğa göz atın mutlaka) En büyük silahları atletizmi,hızı ve deliciliği. Topla çok hızlı bir şekilde potayı bulabiliyor. Kusursuz bir şutör sayılmaz ama iyi bir dış şutu vardır. Saha görüşü çok iyi. 2-3 numarada oynuyor ama gerek kaldığında 1 numarayı yedekleyebilir. Saha içine getireceği en büyük artılardan biri dinamizm."

real madrid 2011-2012: 14.8 dk / 7.4 sayı / 1.6 rb / 0.9 asist / 0.2 tç / 1 tk

mickael gelabale


"Sakatlıklar yüzünden çok fazla çaptan düşen bir oyuncuydu. Nba’e kadar yükselen kariyeri ardından düşüşe geçmişti ama son yıllarda biraz daha kıpırdanmaya başladı. Fransız olmasından dolayı zaten iyi bir atlet. Pozisyonuna gore çok iyi bir ribaundçu. Asist özelliği var. Dış şutu var ama genelde potaya yakın yerlerde daha etkili. Potaya gitmeyi ya da uygun pozisyonda topla buluşup tek pozisyonla bitirmeyi daha çok seviyor. Savunması eskisi kadar aktif mi bilmiyorum ama savunması ortalama üstündeydi. Fransa ile olimpiyat kadrosunda yer alıyor ve muhtemelen iyi bir kontrat kapacaktır olimpiyat sonrası."

khimki 2011-2012: 14 dk / 4.5 sayı / 2.5 rb / 0.5 rb

carlos delfino



"İsmi geçen oyuncular içinde belkide alınması en zor oyuncu. Nba’de bile söz sahibi olan bir oyuncuyu getirmek çok kolay değil onu söylemek lazım ama gelirse avrupa basketboluna çok uyum sağlayacağını düşünüyorum. Arjantin’in en değerli parçalarından biri. Çok iyi bir skorer. Dış atışları etkili, potaya çok güçlü gidebiliyor. Avrupada alacak takım muhtemelen oynadığı lig ve kupa için sayı kralı potansiyelli bir oyuncu almış olacak. Özellikle ritmini bulduğunda makine kıvamına gelebiliyor üç sayılık atışları. Avrupa için üzerine takım kurulacak bir oyuncu kategorisinde benim gözümde."

burada dekoburak devreye girer;

marko keselj


" ilk olarak 2010 dünya basketbol şampiyonasında performansı ile dikkatleri üzerine çekmişti keselj. 3 numara, saf şutör. set üzerinden kendisine pozisyon hazırlanıyor ve keselj yüksek yüzdeyle bunları potaya gönderiyor. yumuşak bir mizacı var. kompe bir oyuncu değil. dünya basketbol şampiyonasından sonra aslında beklentilerin altında kaldığını da söylemek lazım. olympiakos'ta bekleneni veremedi. iki takımın da koçu aynı olmasına rağmen milli takım performansı kulüp performansından hep daha iyi oldu. potansiyelini açığa çıkarabilse çok canlar yakacak aslında bu sırp kardeşimiz ama o eşiği geçmesi lazım artık. 4 numara da oynayabileceği konuşulsa da o pozisyon için de yumuşak kalıyor (aslında fiziği fena değil ama). ribaund özelliği yok. en iyi yaptığı işten (3'lük) maksimimum fayda getirecek bi takım yapısı içinde beklentileri karşılayabilir. siena ilgileniyormuş kendisiyle. "

olympiakos 2011-2012:  15 dk / 5.8 s / 2.6 r / 0.7 as

rimantas kaukenas


"geçtiğimiz nisan ayunda 35 yaşını doldurmuş olan yaşlı kurt. belki de bu listede tanıtıma en az ihtiyaç duyan isim. özel olarak hayranlık duyduğum basketbolculardan. bir senelik real madrid macerası dışında 2005 ten beri siena forması giydi. nispeten çelimsiz gözüken fiziğine rağmen oldukça dayanıklıdır. mücadeleden kaçmaz. her zaman motive bi şekilde işini yapar. pota altına korkusuzca dalar, çekinmez. üç sayılık atışlarda ustadır. bir sistem takımı olan siena'nın hep en kilit parçalarından biri oldu. geçtiğimiz sezon talihsiz bi sakatlık yaşayıp uzun süre uzak kalsa da dönmesini bildi. litvanyalı bu ağabeyimizin yolu uzun zaman sonra siena'dan ayrılıyor. zalgiris'in ilgilendiği haberleri var piyasada kendisiyle. bu alemde ismi, duvarda resmi vardır. pek severiz sayarız, saygıda kusur etmeyiz. "


montepaschi siena: 21.4 dk / 9.5 s / 1.7 as / 2rb



vodka-vişne #guard

tekrar uzun sayılabilecek bir listeyle karşınızdayız. 300-500 serisi sonrası epey zamandır yazmak istediğim vodka-vişne serisine hayli zaman kaybından sonra başlayabildik. bu sırada listede yer alan oyuncuların yarısından fazlasının transfer yaptığı düşünülünce ( hatta şu an yapanlar olabilir ) liste biraz daraldı. yine de spurs cemaati hem pastanın üstüne çilek yerine vişne diyenlerin hemde redbull ne aga vişne'den şaşma diyenlerin yeni adresi oluyor adsjkhdjlad

bu seride bana yazılarıyla yardım eden burak de koder, bülent kayacan ve semih tuna'ya şimdiden teşekkürler.


jacob pullen



adresim aynı geceler aynı. geçen sene tıpkı bu sene tu holloway'in yaşadığı gibi draftlarda beklenildiği gibi seçilememiş ve avrupanın yolunu tutmuştu. ona talip olan takımlar legabasket'in ncaa çaylaklarıyla tanınmış biella ve nova'dan corey fisher mı kansas st.'dan jacob pullen mi diyen antalya'ydı.

pullen'in büyüleyici ncaa kariyeri ( son iki yıl istatistikleri : 20sayı, 2.7rb, 3as ) 1 numara fiziği ve 2 numara oyun yapısıyla cılız bir combo guard görüntüsüne yapışmıştı. buna rağmen özellikle oyun içi liderlik ve savunmada rahatsız edici yanıyla zaten altın bilezik olarak taktığı muazzam skorerliğini süsülüyordu.

italya'da tamamen 1 numara oynaması avrupa basketbolunun oyun yapısına alışmasını da sağladı. liderlik edebilme özelliğiyle oyun kurma problemlerini minimize edebileceğini gösteriyor. fakat topu çok fazla elinde istemesi ve bireysel oynamasının dezavantajlı tarafları olan top kaybı sayısı onun en büyük handikabı ( 3,7 )

hücumda inanılmaz bir yetenek. bo mccalebb gibi kıvrak ve güçlü olmadığı için avrupanın kralı değil ama bana 30 sayı atar mısın sorusuna hayır yanıtını vermez. geri adım atmaz. 3 sayı atar, potaya gider, 1e1'de bel kırar, maç sonu heves kırar.

summerleague'de müthiş istatistiklerine rağmen istediğini bulamamış ve tekrar tozlu avrupanın yollarına düşmüş. roma talip deniyor ama ona daha iyilerinin talip olması lazım.

biella 2011-2012: 34.3 dk, 16.0 sayı, 1.8 rb, 3.3 asist, 1.7 tç, 3.7 tk


dontaye draper



kendisini ilk olarak eurobasket 2011 hırvatistan kadrosunda sakat ukic, kesik yiyen kus ve planinic'in yokluğunda bu nasıl guard rotasyonu derken özellikle şampiyona öncesi 6 uluslar turnuvasında racon kesmişti. tempoyu istediği gibi ayarlaması ( aniden yükseltmesi ) oyun kurucu olarak pas opsiyonunu her zaman en büyük silahı olarak elinde tutan ve öldürücü pasör meziyetleri olan, istediği an potaya gidebilen önemli bir oyun kurucu. tabir-i caizze gerçekten oyun kurucu.

özellikle cedevita'yla 2010-2011 sezonunda eurocup mvp'si olduğu sezonda maç başı 6.2 asist yapıyordu. bu sezon bu istatistiği takımla doğru orantılı ama biraz fazla bir düşüş göstermiş ama hala avrupa düzeyinde en iyi besleyici guardlardan.

savunmada fiziğinin de yardımıyla kalbur üstü bir savunmacı, hızı ve oyun görüşü sayesinde enfes bir transition hücum oyuncusu, elit fastbreak bitiricisi, vasat şutör, atletik guard.

geçen sezon bittiği andan itibaren adı real madrid'le anılıyor. hatta daha ötesi anlaştığı biliniyor ama resmi açıklama hala gelmedi. belki onlar da bizim gibi dontaye'nin party boy tarzından kuşkuludurlar.

cedevita 2011-2012 (ec): 30.6 dk, 13.8 sayı, 2.6 rb, 3.7 asist, 2 tç, 3 tk


patrick beverley



eurocup 2011 mvp'sinin ardına sıra 2012 mvp'sinde. arkansas'ı 2. sınıfta bırakıp ekmek parası peşine dnipro'ya giden ve buradan draft edilip kendisini ivkovic'e satan son iki yılın st.petersburg'un haşarı guardı beverley. olympiacos'un son yıllarda keşfedip kadrosuna kattığı ama sonra gönderdiği sadece guardlardan biri. son 3 yılda beverley, jamon gordon ve son olarak kalin lucas.

beverley oyun olarak avrupanın elit guardlarından biri. oyun görüşü, deliciliği, pas kanallarını görmesi ve gerektiği zaman gerekeni yapmasıyla ( skor, asist ) yaşına göre olgun bir kariyer gelişimi olduğunu gösteriyor.

her şeyden önce güçlü bir oyuncu. top hakimiyeti ve rakibi kolay geçmesi onun potaya giderek skora katkısını artırıyor. özellikle ikili oyunları savunmacısı için çile olabiliyor. hem pas aralığını gören hemde her an topu potaya bırakabilecek bir guardı savunmak zordur.

oyun yapısı itibariyle jure zdovc'un sisteminde mavrokefalidis ve dragicevic pota altını p&p'larla besleyen buna ek olarak içeri penetrelerinde gömülen savunmalara karşın zozulin, miha zupan ve yotam halperin gibi şutör oyuncuları görebilen oralara pasları çıkartabilen bir guarda ihtiyaç vardı ve bunu başarıyla gerçekleştirdi.

ki bu delici guard tanımı oyunculara pek uygun bir yapı da olmayabilir. beverley özellikle pota altında daha atlet, aldığını potaya vuracak pivotlar ve yine şutör kısalarla daha da etkili olabilir.

bo mccalebb öncesi fenerbahçe'nin talip olduğu söylentileri çıkmıştı kendisi hakkında yıllık 2 milyon euro gibi uçuk bir rakam ve bonservis. pek inandırıcı değildi. şimdi ise nba'den kontrat sevdasına st.petersburg'la sözleşmesini feshetti. nba işi zor ama onu almak isteyecek euroleague takımı çok. tıpkı geçen sene langford'un khimki'den kaçması gibi rusya'dan kaçışlar devam.

st. petersburg 2011-2012: 31.9 dk, 13.3 sayı, 5.4 rb, 4.4 asist, 1.9 tç, 2 tk


doron perkins



hayli karışık bir kontrat durumu olmasından dolayı hakkında çıkan dedikodular sürekli maccabi ve cantu'ya bağlanan ve seneye yine bu takımlardan birinde oynaması beklenen guard.

geleceksel maccabi guardlarının ortak özelliği olan potaya gidebilme yetisine sahip ve teması aldığında daha dengeli bitirebiliyor. güçlü fiziği ve atletik özellikleri sayesinde savunmada hemde ribaundlarda emsallerinden ayrılıyor.

güvenilir bir şutu yok ama penetreleriyle savunmayı dağıtır hallaç pamuğu gibi atar. her maç en az 2-3 hızlı hücum organizasyonu yapar, potaya yöneldiğinde basket, asist olmuyorsa en kötü faul aldırır.

net bir şutunun olmaması ve yarı saha basketbolunda doğru karar verememe ve sonucunda top kaybı yapması eksik yönleri olarak göze çarpıyor.

cantu 2011-2012: 30.4 dk, 11.6 sayı, 6.8 rb, 3.6 asist, 1.7 tç, 2.7 tk




şimdi mikrofonlarımızı önce bynum ve pargo analizi için semih'e daha sonra da jr bremer pataklaması için deko'can'a uzatıyoruz.



will bynum



Hasan Şaş'ın Amrabat'ı izlerken kullandığı deyimi onun için de kullanmak doğru bi tanımlama olacaktır: "boğa gibi güçlü"

1.83'lük boyuna rağmen kocaman bir yüreği var Bynum'ın, içeri penetre konusunda eline su dökebilen isim az. Çok kuvvetli olduğundan dolayı
teması alsa dahi yıkılmıyor, size olarak üst düzey olmadığından ötürü ise içeriye rahatça girebiliyor. Şut konusunda çok istikrarlı bir isim
olduğunu söylemek zor. Avrupa'daki 2. senesinde oyuna alışıp, şut seçimlerini biraz daha doğru yapması istatistiklerini ilk senesine göre geliştirdi ancak
güzel tarafların yanında şunu da söylemek gerek, Bynum eğer takımınızdaysa 2 numaramanızın takımı dizginleyebilecek, mutlaka oyun aklı kuvvetli bir isim olması gerekiyor.
Çünkü Bynum hücum kısmında çok zeki birisi değil, biraz deli dolu. Bazı anlarda takımın canını yakabiliyor.


jeremy pargo



Sıra 2. Maccabi gardında. Pargo'da Bynum gibi, driveları çok kuvvetli ama Bynum gibi gücüyle değil de daha çok kıvraklığıyla kullanıyor bunu.
Geçemeyeceği boşluk nerdeyse yok. Bynum'dan artı olan bir çok tarafı var. Şutu daha istikrarlı, heleki günündeyse maç aldırabilecek seviyede.
Oyun zekasının iyi derece de olduğunu söyleyebilirim, Maccabi'de ve Galil Bilbao'da 5'e yakın asist ortalaması vardı.
Hücum tarafında pek eksik olduğu taraf yok gibi. İkili oyunları iyi kullanır, boş adamı iyi görür, şutuna da güvenir.
Tek handikapı işin savunma kısmında vasat düzeyde olması diğer çoğu amerikalı gibi.




jr bremer



pro kariyerinin ilk bölümünü nba'de tutunamayanlar kategorisinde geçirip, nba'den avrupa'ya döndükten sonra ilk 3 senesini ispanya-italya-yunanistan-bosna dolaşıp, en sonunda rus kızlarını çok beğendiği için  rusya liginde kalmayı tercih etmiş bir elemandır jr bremer. gerçi orada da sabit durmayıp 5 senede 4 ayrı rus takımında kendine yer bulmuş. bu sezonlarda sayı ortalaması ligde maç başına 11 ila 15 arası gidip gelmiş. blog yazarlarından trouble'ın tolga doğantez tabiriyle geçen sene gezelim görelimdeki son durağı aj milano oldu. zaten daha çok orada kendisini tanıma fırsatı buldum şahsen.

milano'ya gitmesiyle eurocup ve eurochallenge kariyerlerine kısa da olsa euroleague kariyeri ekledi. büyük yatırım yapmasına rağmen bir türlü istediği basketbolu ortaya koyamayan aj milano'nun top 16 da ilk 3 maçını kaybettikten sonra toparlayıp son 3 maçını kazanması jr bremer'ın takıma katıldığı döneme denk geliyor. gerçi yine yeterli olmamıştı  gruptan çıkmak için. zaten bu dönemde dikkatimi çekti bremer, kabız milano hücumlarına akıcılık sağladı. güvenilir bi skorer, üçlük atışları yüzdeli. verimi garanti oyunculardan, doğru kadro yapısı içinde doğru yönetilirse verimi daha da üste çekilebilir.

aj milano (legabasket) 2011-2012 / 21. 7 dk / 8.4 sayı / 2.4 rb / 2.4 asist / 0.6 tç / 1 tk




vişne çürüğü




corey fisher



300-500 serisinde yazamadık buraya vişne çürüğüne kısmet olsun madem. hem ncaa'den hemde antalya'da beraber çılgın attıkları scott reynolds'un j.gibson'un yanına brindisi'ye gitmesinden sonra corey fisher'ın da artık italya'da bir takıma imza atması bekleniyor. siena ve partizan'ın da peşinde olduğunu söylemek lazım.

corey çaylak sezonlarını tbl'de geçiren abd'li oyuncuların bir sonraki durağı legabasket olanlarının kariyerlerini kendine rol modeli almış olmalı. partizan da hakeza.

corey fisher yakından bildiğimiz üzere çok iyi bir skorer. fiziksel dezavantajlarından dolayı bazı eksiklikleri mevcut. özellikle savunmada kolay geçilen biri ve topa yada rakibe baskı yapma gibi bir özelliği yok. bu euroleague seviyesi için ciddi bir handikap.

yine potaya pek gitmeden skor üretiyor. şutuna çok güvendiğinden de olabilir fiziksel olarak kalıplı uzunların üzerine düşmesinden korktuğu için de olabilir potaya pek yanaşmayı sevmiyor.

bu iki handikabını en azından törpülemeyi başarırsa yani fiziksel dezavantajlarını ortadan kaldırabilirse euroleague çapında bir skorer guard olmaması içten bile değil. ki oyun kurucu meziyetleri de yabana atılacak gibi değil. şimdilik siena ve partizan gibi opsiyonlar korkutucu değil onun el kariyeri için ama legabasket'e herhangi bir yerinden dahil olsa da kendisi için önemli bir adım olacaktır, gelişimine.

antalya bşb 2011-1012: 34 dk, 17.2 sayı, 3.5 rb, 4.4 asist, 1.1 tç, 2.5 tk


malcolm delaney



kesinlikle gözden kaçmaması gereken bir yetenek. geçen yıl chalon'un büyülü sezonunda blake schilb'le beraber en çok göze batan oyuncuydu. müthiş ikili olmuşlardı delaney-schilb bunun da en büyük sebebi birbirlerini tamamlayıcı özellikte olmalarıydı. blake'in 3 numaradan oyun kurma becerisi ve güçlü penetreleri delaney'i rahatıyor ve daha rahat sorumluluk almasını sağlıyordu.

delaney'in en büyük hücum silahı corey fisher gibi öldürücü şutları. corey'den daha güçlü olduğunu da eklemek lazım. corey gibi teması alınca tırsmıyor ondan daha inatçı.

özellikle potaya gidebilecek sert kısalara, ikili oyunlar sonrası iyi devrilen mobil uzunlara sahip takımlar için ideal guard olabilir delaney. hatta çok çok iyi olur.

chalon 2011-2012: 30.9 dk, 15.4 sayı, 2.9 rb, 3.2 asist, 1.1 tç, 2.1 tk



3 Ağustos 2012 Cuma

londra 2012'de san antonio spurs

2012 Londra Olimpiyatları'na nba'den en çok isim gönderen şanlı spurs'ümüz temsilcilerinin şu ana kadar ki performanslarını irdelemekte fayda var diyerek girizgahı yapıyorum. blogu çok boşladık :)) geyiğini bile yapmadan dalıyorum, derken kendimizle çeliştik bile. fransa'nın yarısı tony parker, nando de colo, boris diaw; avustralya'nın çılgın çocuğu patty mills; brezilya'nın yakışıklı uzunu tiago splitter ve arjantin'in yıldızı manu ginobili spurs'ü nba'de temsil eden isimler.

fransa milli takımı ile başlayalım. galatasaray bir fransız takımı olduğu için mevcudunun yarısı spurs'e ait olduğu için zor da olsa sevmeye çalışıyorum fransa'yı. oynadığı bir maçı full, diğer ikisini yarım izleme fırsatını bulduğum fransa'da ilk değinmeye değer bulduğum şey fransa arjantin maçı ve ginobili-parker buluşması.



ginobili maçtan önce yaptığı açıklamada şöyle diyor "çok garip bi duygu. beraber belki 1000'e yakın maç oynadık, ilk kez karşı karşıya geliyoruz. O'nun şut kaçırmasını istemek yeni bi şey". parker'da ginobili'yle rakip olmayı kendine karşı rakip olmak gibi geldiğini dile getiriyor. karşılaşmada ginobili tüm turnuvada olduğu gibi müthiş oynasa da ona ayak uyduramayan prigioni, nocioni, delfino üçlüsü nedeniyle (3'ü toplam 0/12 üçlük attılar) kaybetti arjantin. parker'ın da son çeyrekte sazı eline alıp arjantin savunmasını delik deşik ettiğini de söylemek lazım. bütün maç yarı uyku halinde olsa da maçı kazandırmasını bildi fransa'ya. 


tabi bütün uluslarası haber kaynaklarında en tembelinden "parker ginobili'yi hakladı" basitliğinde maç hikayeleştirilse de bu noktada daima şerhim olur, aksatmam. parker'ı da severiz ama parker ginobili'yi yenemez ve üstünlük sağlayamaz. parker yetenekli ama hafiften basiretsiz bi adamken ginobili işin üstadıdır. bi kere adamın giyinişi reyizlik akıyor. geçtiğimiz sezon sakat olduğu dönemde tüm maçlara yakası açık gömlek + ceket ikilisiyle teşrif etmiştir ginobili. memati baş'tan iyi. lütfen.


taze spurs'lü nando de colo konuşulması gereken bir diğer isim. sadece bu turnuva genelinde değil, seneye spurs'e katacaklarıyla da değerlendirmek lazım. arjantin maçında gayet iyiyidi nando. kritik üçlükler gönderdi. seneye müthiş bi sistem takımı olan san antonio'da çok parlayacağını düşünüyorum. bi avrupalı basketbolcu için ilk senesinde en güzel adres san antonio spurs'tür. makine gibi işleyen çarkta kötü gözükmek bile maharet istiyor bazen. tj ford bile geçen sezon bi kaç maç rajon rondo kıvamında top oynadı. tj ford'dan bahsediyorum. biz reno'cu olduğumuz için sakatlığı sonrası elemanla yolları ayırdık. tabi yanlış anlaşılmayalaım, de colo belli işleri çok iyi yapan, yetenekli bi arkadaşımız olarak başarılı bir çaylak sezonu geçirecektir. 2 vatandaşıyla beraber olacak olması da uyum sürecini hızlandıracaktır. %40 civarı  bi üçlük yüzdesi bekliyorum misal. kawhi leonard ilk geldiğinde en büyük eksiğinin şut olduğu söyleniyordu, işleyen çark içinde neredeyse ceza şutörüne evrildi eleman. oyun görüşü, pas yeteneği, kendine güveni zaten malkum. gregg popovich de colo'dan max faydalanacaktır. spurs'ü temsil eden diğer fransız diaw için de diaw diaw'dır en nihayetinde diyerek vasatlığın dibine vuruyor aynı cümlede 4 kez diaw demiş olmanın verdiği hüzünle patty mills kardeşimize geçiş yapıyorum.

avustralya'nın sadece brezilya maçını izleyebilmiş, diğer maçlarını istatistik kağıdından takip eden adam sıfatıyla patty mills'e bakalım. brezilya'ya karşı tek başına oynayan bi mills izledik. aslında o maç özelinde iyi veya kötüydü demek zor. agresif bir oyun sergiledi ama çok fazla kontrolden çıktı. ancak avustralya'nın da kazanbilmesi için mills'in biraz böyle oynaması gerekiyordu. kötü 3 sayılık yüzdesi olumsuzdu brezilya'ya karşı. turnuvanın ilk iki maçında 1/14 üçlükle oynaması hanesine eksi, son maçında ise toparladı biraz durumu. mills spurs'e ihtiyacı olduğunda enerji getirebilecek, birilerinin dinlendirilmesi gerektiğinde süre verilebilecek bi eleman. kimsenin ondan çok büyük  beklentisi yok. üzerinde baskı yok. mills'in hafif psikopat oyununu seviyorum. izlemesi keyifli.

manu ginobili; oynadığı her saliseden keyif alan ve oynadığı her salisede keyif veren üstad. kariyerinde kazanmadığı başarı yok, ama hala ilk günkü heyecanıyla agresifliğiyle parkede basketbolunu oynuyor. ilk 3 maç sonunda 23.6 sayı ortalamasına sahip. 35 yaşındaki bu adamı izleyebildiğim her saniyeye şükrediyorum. daha evvel de belli mecralarda söyledim, yaşlandığımda basketboldan sıkılıp en büyük hobisi posta gazetesinin bulmaca ekini çözen adama dönüşmezsem çocuklarıma, torunlarıma ginobili'yi anlatacam. parker'dan bahsederken de ginobili'ye değilniştim biraz; durmadan bu adamdan bahsedip milleti ginobili'den sıktıran adam olmamak için burada kesiyorum. yoksa sadece manu hakkında sayfalarca yazsam, yazarım. saygılar.

tiago splitter; ilk maçta çok kötü ikinci maçta çok iyi son maçta ise vasat bi performans sergiledi. olimpiyatlardan bağımsız splitter'dan artık bu sene bi çıkış bekliyorum. marc gasol kalibresine evrilecek potansiyeli olmasına rağmen ürkekliğini bi türlü atamadı tiago. ikinci sezonu çaylak sezonuna göre çok çok daha iyi olsa da tiago'nun daha iyisi yapabileceğine inanıyorum. 2012-2013 nba sezonu umduğum çıkışı yapabilmesi için artık son fırsatı. son fırsatı derken, sonrasında ölecek değil tabi ama ben şahsen beklediğim splitter seviyesine gelmesinden umudu keseceğim. biraz tough guy'lık dersi alsa, bi iki sokak kavgasına karışıp ağız burun kırsa kendine olan güveni gelecek. bu arada splinter ustayla akrabalığı yok kendisinin. inanmayan trouble'a sorsun. kendisi splinter usta konusunda çok bilgilidir. ayrıca april'a karşı da boş değil :( platonik duygular içindeymiş zamanında. hangimiz değildik ki. taş gibi kızdı april. önce april, sonra misty. kate upton'dan güzellerdi bunlar.



olimpiyat oyunları ekseninde spurs'e dair söylemek istediğimiz bi kaç şey de karalama fırsatı bulmuş olduk. umarım pek saçmalamamışımdır. görüşmek üzere. 

paez'e özel not: 3 paket sigara parası kazandırdın, büyük adamsın, saygılar.