fransa milli takımı ile başlayalım. galatasaray bir fransız takımı olduğu için mevcudunun yarısı spurs'e ait olduğu için zor da olsa sevmeye çalışıyorum fransa'yı. oynadığı bir maçı full, diğer ikisini yarım izleme fırsatını bulduğum fransa'da ilk değinmeye değer bulduğum şey fransa arjantin maçı ve ginobili-parker buluşması.
ginobili maçtan önce yaptığı açıklamada şöyle diyor "çok garip bi duygu. beraber belki 1000'e yakın maç oynadık, ilk kez karşı karşıya geliyoruz. O'nun şut kaçırmasını istemek yeni bi şey". parker'da ginobili'yle rakip olmayı kendine karşı rakip olmak gibi geldiğini dile getiriyor. karşılaşmada ginobili tüm turnuvada olduğu gibi müthiş oynasa da ona ayak uyduramayan prigioni, nocioni, delfino üçlüsü nedeniyle (3'ü toplam 0/12 üçlük attılar) kaybetti arjantin. parker'ın da son çeyrekte sazı eline alıp arjantin savunmasını delik deşik ettiğini de söylemek lazım. bütün maç yarı uyku halinde olsa da maçı kazandırmasını bildi fransa'ya.
tabi bütün uluslarası haber kaynaklarında en tembelinden "parker ginobili'yi hakladı" basitliğinde maç hikayeleştirilse de bu noktada daima şerhim olur, aksatmam. parker'ı da severiz ama parker ginobili'yi yenemez ve üstünlük sağlayamaz. parker yetenekli ama hafiften basiretsiz bi adamken ginobili işin üstadıdır. bi kere adamın giyinişi reyizlik akıyor. geçtiğimiz sezon sakat olduğu dönemde tüm maçlara yakası açık gömlek + ceket ikilisiyle teşrif etmiştir ginobili. memati baş'tan iyi. lütfen.
taze spurs'lü nando de colo konuşulması gereken bir diğer isim. sadece bu turnuva genelinde değil, seneye spurs'e katacaklarıyla da değerlendirmek lazım. arjantin maçında gayet iyiyidi nando. kritik üçlükler gönderdi. seneye müthiş bi sistem takımı olan san antonio'da çok parlayacağını düşünüyorum. bi avrupalı basketbolcu için ilk senesinde en güzel adres san antonio spurs'tür. makine gibi işleyen çarkta kötü gözükmek bile maharet istiyor bazen. tj ford bile geçen sezon bi kaç maç rajon rondo kıvamında top oynadı. tj ford'dan bahsediyorum. biz reno'cu olduğumuz için sakatlığı sonrası elemanla yolları ayırdık. tabi yanlış anlaşılmayalaım, de colo belli işleri çok iyi yapan, yetenekli bi arkadaşımız olarak başarılı bir çaylak sezonu geçirecektir. 2 vatandaşıyla beraber olacak olması da uyum sürecini hızlandıracaktır. %40 civarı bi üçlük yüzdesi bekliyorum misal. kawhi leonard ilk geldiğinde en büyük eksiğinin şut olduğu söyleniyordu, işleyen çark içinde neredeyse ceza şutörüne evrildi eleman. oyun görüşü, pas yeteneği, kendine güveni zaten malkum. gregg popovich de colo'dan max faydalanacaktır. spurs'ü temsil eden diğer fransız diaw için de diaw diaw'dır en nihayetinde diyerek vasatlığın dibine vuruyor aynı cümlede 4 kez diaw demiş olmanın verdiği hüzünle patty mills kardeşimize geçiş yapıyorum.
avustralya'nın sadece brezilya maçını izleyebilmiş, diğer maçlarını istatistik kağıdından takip eden adam sıfatıyla patty mills'e bakalım. brezilya'ya karşı tek başına oynayan bi mills izledik. aslında o maç özelinde iyi veya kötüydü demek zor. agresif bir oyun sergiledi ama çok fazla kontrolden çıktı. ancak avustralya'nın da kazanbilmesi için mills'in biraz böyle oynaması gerekiyordu. kötü 3 sayılık yüzdesi olumsuzdu brezilya'ya karşı. turnuvanın ilk iki maçında 1/14 üçlükle oynaması hanesine eksi, son maçında ise toparladı biraz durumu. mills spurs'e ihtiyacı olduğunda enerji getirebilecek, birilerinin dinlendirilmesi gerektiğinde süre verilebilecek bi eleman. kimsenin ondan çok büyük beklentisi yok. üzerinde baskı yok. mills'in hafif psikopat oyununu seviyorum. izlemesi keyifli.
manu ginobili; oynadığı her saliseden keyif alan ve oynadığı her salisede keyif veren üstad. kariyerinde kazanmadığı başarı yok, ama hala ilk günkü heyecanıyla agresifliğiyle parkede basketbolunu oynuyor. ilk 3 maç sonunda 23.6 sayı ortalamasına sahip. 35 yaşındaki bu adamı izleyebildiğim her saniyeye şükrediyorum. daha evvel de belli mecralarda söyledim, yaşlandığımda basketboldan sıkılıp en büyük hobisi posta gazetesinin bulmaca ekini çözen adama dönüşmezsem çocuklarıma, torunlarıma ginobili'yi anlatacam. parker'dan bahsederken de ginobili'ye değilniştim biraz; durmadan bu adamdan bahsedip milleti ginobili'den sıktıran adam olmamak için burada kesiyorum. yoksa sadece manu hakkında sayfalarca yazsam, yazarım. saygılar.
tiago splitter; ilk maçta çok kötü ikinci maçta çok iyi son maçta ise vasat bi performans sergiledi. olimpiyatlardan bağımsız splitter'dan artık bu sene bi çıkış bekliyorum. marc gasol kalibresine evrilecek potansiyeli olmasına rağmen ürkekliğini bi türlü atamadı tiago. ikinci sezonu çaylak sezonuna göre çok çok daha iyi olsa da tiago'nun daha iyisi yapabileceğine inanıyorum. 2012-2013 nba sezonu umduğum çıkışı yapabilmesi için artık son fırsatı. son fırsatı derken, sonrasında ölecek değil tabi ama ben şahsen beklediğim splitter seviyesine gelmesinden umudu keseceğim. biraz tough guy'lık dersi alsa, bi iki sokak kavgasına karışıp ağız burun kırsa kendine olan güveni gelecek. bu arada splinter ustayla akrabalığı yok kendisinin. inanmayan trouble'a sorsun. kendisi splinter usta konusunda çok bilgilidir. ayrıca april'a karşı da boş değil :( platonik duygular içindeymiş zamanında. hangimiz değildik ki. taş gibi kızdı april. önce april, sonra misty. kate upton'dan güzellerdi bunlar.
olimpiyat oyunları ekseninde spurs'e dair söylemek istediğimiz bi kaç şey de karalama fırsatı bulmuş olduk. umarım pek saçmalamamışımdır. görüşmek üzere.
paez'e özel not: 3 paket sigara parası kazandırdın, büyük adamsın, saygılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder