28 Mayıs 2013 Salı

ergin ataman - ufuk sarıca

ufuk sarıca seri için bir strateji belirlemiş kafasında bu stratejinin savunma tarafı 3 ana koldan oluşuyor. ilk olarak

1) galatasaray set hücumlarının beyni carlos arroyo'yu durdurmak.

bunu iki şekilde yapmaya çalışıyorlar. ilki sete tam yerleşecek sırada şok double team'ler. ki bunu yaparken mesela yardımı 3 numaradan getiriyorlarsa 4 numara da pozisyonunu hemen galatasaray 3 ve 4 numaralarının arasına ve pas trafiğinin olabileceği yöne doğru hareket ederek destekliyorlar. ikinci durdurma planı ise madde ikiyle irintili olduğu için orada inceleyelim.

2) boyalı alan savunması ve p&r savunması

galatasaray'ın sene başı pek tercih etmediği p&r oyunları markoishvili'nin takıma katılması ve arroyo'nun iyiden iyiye direksiyona geçmesiyle en önemli silahlarından biri ataman'ın. ama bu p&r oyunları sadece bitirici bir opsiyon değil aynı zamanda arroyo ve jamont için kendi skorunu yaratma ve alan açma açısından da önemliydi. bunu göre ufuk sarıca savunmasının en önemli hamlesini buraya yaptı ve galatasaray'ın pick and roll oynamaya niyetlenmesine bile izin vermedi.

bunu yaparken savunma speacingi ve 24 saniye içinde sürekli değiştirebildikleri savunma modelleriyle çok iyi uygulayabildiler. neredeyse bir kutuyu andıran yerleşimleri galatasaray'a çoğu zaman hücum ribaundu imkanı verse de ikili oyunları durdurmak açısından çok verimli olduğunu söylemek lazım. galatasaray'ın ve arroyo'nun verimsiz hücum performansının en temel sebebi bu savunma.

3) post-up savunması

galatasaray için oyunun dengesini değiştirebilecek tek hücum yöntemi dudley-macvan ve dong'la oynanabilecek sırtı dönük hücumlardı. çünkü özellikle dong'un boy, macvan'ın ise fizik avantajı ağır basıyordu eşleşmelerde. bunu da mümkün oldukça denediler. ancak ufuk sarıca'nın buraya da önlemi yine uzundan gelen yardımlar oldu. zamanlaması harika ve görüş mesafesini daraltan bir şekilde yapılan bu sıkıştırmalar galatasaray'ın topu sürekli olarak dışarı vermesine yol açtı.

..................

karşıyaka'nın bu savunma stratejilerine karşın galatasaray'ın elinde güvenilir ellerden başka çok bir seçeneği kalmıyordu. yapılması gereken savunmayı bir şekilde penetrelerle delmeye çalışmaktı. ancak galatasaray'ın penetre eden oyuncuları arroyo daha çok şutunu yaratmak ve p&r oynamak için bunu yapıyordu ki o sertlik onu yıldırdı. jamont ise o savunmaya karşı biraz ağır ve geniş kalıyordu. marko da bu savunmayı delebilmek için şut feyki sonrası adam eksiltebilmeli veyahut pick'i kullanmalıydı ki bunları bir türlü yapamadık.

elimizde bu savunmayı delebilecek tek alternatif ender arslan kalıyordu. ancak ataman da bu tip denemelerin çok top kaybına yol açacağını düşünerek bence çok fazla zorlamayı seçmedi. bunun yerine savunmanın yerleşimindeki ilk açık olan yüksek post'un iki adım içine kadar girip gelen yardım savunmasıyla dengesi bozulan karşıyaka savunmasının açık bırakacağı ilk alan olan tepedeki uzuna ( dudley veya macvan ) boş şut imkanı sağlanabilirdi. ve bunu 2 maçta toplamda 13-14 kez yaptık. hatta eğer orada tekrar savunma yetişirse bu defa dipte boş kalabilecek kısalara ekstra paslar verilme imkanı da doğacaktı. bence burada ergin hoca doğru olanı yaptı ancak dudley'in kendi imza şutundaki düşük yüzdesi biraz planımızı geçersiz kıldı.

diğer taraftan ise arroyo üzerindeki baskıyı ise belli bölümlerde çok iyi değerlendirdik. arroyo'nun zeki ve boşlukları görebilen saha görüşü sayesinde 2 maçta yaklaşık 15-16 sayı civarında ekstra katkı aldık buralardan.

yine ergin ataman hem pota altındaki size avantajımızı hem de sürekli olarak dış şutlara itilmemiz dolayısıyla oyuncularına özellikle 2.maç jamont'a daha fazla hücum ribaundunu zorlama direktifini vermiş. bu hamle ise 2 maçı daha iyi planlayan ve belli bölümlerde hamle avantajını hep elinde tutan karşıyaka yerine neden 2 maçı da bizim kazandığımızın cevabı olan detay. ( iki maçta 34 hücum ribaundu )

hücumda bir türlü ritm bulamasak dahi ergin ataman'ın özellikle 2. maç ana plan olarak kusursuza yakın bir savunma stratejisi hazırladığını da söylemek lazım. seri öncesi en büyük korkum olan ksk screen oyunlarını bireysel olarak savunamayacağımızı anlayınca hemen hemen bütün screen çıkışlarında adam değiştirmeye gittik. aslında galatasaray bu savunmayı arroyo'nun tuttuğu oyuncu için sürekli olarak kullanıyordu. arroyo oyuncuyu takip etmiyor ve en yakın kısayla eşleşirken screen'i kullanan oyuncuya onun adamı gidiyordu. bu yeni strateji sayesinde birkaç pozisyon dışında ciddi imkanlar vermedik onların en büyük silahına.

ancak maç içi savunma hamlelerin de ise akıl tutulması yaşamadık değil. özellikle 4.periyotta arryo-jamon-cenk kısa rotasyonuyla oynarken topa yön veren evren'i cenk'le savunduk ve ksk bunu evren&aminu p&r'ü ile değerlendirdi ve çizgiye gitti. bunu görüp ergin hoca'nın hemen bir müdahale yapmasını beklerken ben 3 hücum üst üste bu devam etti ve 3'ünü de evren üzerinden kullandılar. serbest atışlar girse bugünün konusu bu olurdu. allahtan olmadı.

yine bir diğer konu 4 kısa meselesi. hoca maç sonunda eşleşme sorunu yaşadığımız için 4 kısaya döndük dedi ama ben maç anında o kısa sürede hiç böyle bir sorun göremedim. tam tersi 4 kısaya döndüğümüz an bir anda işin rengi değişti. o hamleyi de çok anlamadım açıkçası.

bir de son olarak seri boyunca ikili oyun oynayamıyorken maçın son bölümünde ender arslan'ın üst üste 2 p&r oyunu var. savunmayı deldiğimiz ender anlardan biri. keşke ergin hoca ender'i o bölümden sonra biraz daha deneseydi diye içimden geçmiyor değil.

.................

nihayetinde işin hücum tarafında olmasa da savunma ve coaching olarak bu sene ligin çok çok üzerinde 2 güzel maç izledik. galatasaray'ın düşük şut yüzdesi, karşıayaka'nın ribaund sorunu şimdilik iki tarafın ivedilikle çözüm üretmesi gereken detaylar.

- karşıyaka izmir'de mutlak suretle tempoyu artırmaya çalışmalı, galatasaray ise sete sette avantajını kullanmalı.

- adrenalin ve kavga ortamı karşıyaka'nın sertlik ise galatasaray'ın avantajına olacak konular.

- galatasaray daha size'lı pota altının, karşıyaka ise daha çabuk kısalarının üstüne hazırlıklarını kurmalılar.

son olarak bir önceki yazıda ufuk sarıca'nın top taşıma konusunda söylediklerine mukabil bir şeyler karalamıştım. bugün çalınan düdükleri ise hepimiz gördük ( iki taraf için de çalınan hatalı yürümeler ) bu maç sonunda ise ufuk sarıca arroyo'yu yine hedefine aldı belli ki izmir'de onun üzerine çok oynayacaklar. umarım carlos bugün yaptığı gibi onların tuzağına düşmez.

26 Mayıs 2013 Pazar

galatasaray - karşıyaka kim kazandı?

öncelikle hem ufuk sarıca hem karşıyaka'ya yaptıkları bu büyük işten dolayı bir tebrik ve küçük de olsa utanma duygusuyla bir özür gelsin. açıkçası ufuk sarıca'dan bu kadarını beklemiyordum ne yalan söyleyeyim. ne eurochallenge finali, ne ligi 5. sırada bitirmiş olmaları, ne fb ülker'i elemeleri hiçbiri bugün 19 maçtır yenilmemiş ligin en kaliteli ve donanımlı takımına karşı yaptıklarından daha büyük değildi.

ufuk sarıca hem takımını hem de kendisini bu seriye müthiş hazırlamış. hücum setleri, savunma prensipleri ve her şeyden önemlisi bence bu seriyi 5 maçlık maraton olarak düşünüp gelecek maç galatasaray'ı ipekçi'de yenebilecek formülü iyiden iyiye bulmuş olmaları takdiri fazlasıyla hakediyor.

açıkçası maçın tekrarını izlemedim. sol elimdeki rahatsızlıktan dolayı da uzun bir yazı yazabilecek durumda değilim. ancak kısa kısa bugün ksk neyi doğru yaptı biz neleri yaptık/yapamadık onları yazmaya çalışalım.

- galatasaray karakteristik özelliği olan ilk çeyreklerdeki vurucu hamlesiyle maça başladı. hücumda arroyo'nun hem baskılı savunma hemde ikili sıkıştırmalara rağmen bunu avantaja çevirip arkadaşlarına boş şut imkanı sağlamasıyla bir anda öne fırladık.

- bunu yaparken de futboldaki kademe ve ters kademe gibi işleyen savunmasıyla hiçbir pozisyonda ksk oyuncularına boş şut imkanı vermedik. bir anda çift hanelere çıkardığımız fark sonrası ufuk sarıca oyuna ilk müdahalesini yapmak zorunda kaldı.

- ufuk sarıca oyuna müdahale ederken 2-3 pozisyonda delinmiş olan arroyo üzerindeki yardım savunmasını geri çekmedi. aksine bu savunmayı devam ettirdi. galatasaray'ı da tuzağa çekmek için daha erken atışlar ve ilk ribaund sonrası yarı sahayı hızlı geçme oyununu devreye soktu.

- aslında galatasaray'ın maç başı planları gayet işlevseldi. maç boyunca ergin hoca özellikle 1-4, 4-1 pas kanallarını rahatsız etmeyi amaçlamış ve topu daha çok evren'in kullanmasına izin vermeyi düşünmüştü. hatta ve hatta birkaç pozisyonda gördük ki evren'in tepede ikili oynamaması için evren'in baseline tarafını boş bırakıp onu çizgiye inmeye zorlamaya çalışıyordu. bunu en az 3 hücumda bariz bir şekilde gördük ve işe yaradı.

- fakat özellikle arroyo kenara gelip ender arslan dümene geçince biz ksk'nın tuzağına düşüp bir türlü beceremediğimiz fastbreak'leri zorlamaya başlayınca ister istemez tempo hızla artmaya başladı. buna müteakip savunmada da prensiplerimizden uzaklaşıp daha 1e1'ler veyahut eksik yakalanmalar üzerine kaldık.

- karşıyaka farkı eritmeye başladığı an zone savunma tercihi de çok doğru bir anda geldi. ender'in zone savunmaya karşı topu çevirmeye bile tenezzül etmeden yapacağı hücumlar ksk'nın ekmeğine yağ sürecekti ve öyle oldu.

- tabii karşıyaka savunmasının burada hakkını yine teslim edelim maç boyunca arroyo üzerinde uyguladıkları yardım savunmasının speacing'i muazzama yakındı. hem pas kanallarını hemde görüş mesafesini kapatmayı başardılar. üstüne birkaç pozisyonda galatasaray kısalarının ( cenk ve marko ) yanlış dizilişleri ve daha fazla alan yaratmak yerine topsuz cut etmeleri hataya zorladı arroyo'yu.

- maç boyunca yanlış saymadıysam ( çok emin değilim pozisyon pozisyon hatırlamaya çalıştım ) 9 adet hızlı hücum denemesinden "0" sayı çıkarttık hatta bu denemelerin bir kısmı top kaybıyla sonuçlandığı için üstüne bir de kendi potamızda hızlı hücum sayıları gördük. bu konuda özellikle topla dripling ederek hızlı hücuma çıkışlarda çok kötüyüz. tek pasla yapılan fb'lerde bir nebze ama diğerine bulaşmamak daha iyi olacak sanki bu seride.

- tempo meselesi. bu konuda artık tartışmaya mahal verecek bir durum yok. tempo karşıyaka,'nın işine gelen ve bizimle arasındaki kalite farkını minimize edecek tek detay. bu konuda da temponun yükseldiği 6-7dk'lık dönemin +- analizi var elimde ki hiç iç açıcı değil. bu bölümde -12 sayıdayız.

- savunmada ise en büyük sorunumuz screen çıkışları. 1-2 numaralarımız ( arroyo - ender - jamont ) screen çıkışlarını iyi savunmabilen oyuncular değiller. hatta dixon ve diebler isimleri özelinde düşünürsek felaketiz. ksk'nın oyun kurma görevi için dixon'ı, 3 sayılık atışlar için de diebler'i sürekli perdelerden çıkartıp kullanana bir takım olduğunu düşününce daha da vahim bir durumla karşılaşıyoruz. üstüne üstlük dong ve macvan başta olmak üzere uzunlarımız da bu konuda kısalara pek yardım edemiyor ne yazık ki.

- bu maç için farkı belirleyen daha doğrusu sonucu tayin eden detaylar ise karşıyaka'nın her maç yine sorun yaşayacağı top kayıplar, bizim özel efor sarfettiğimiz hücum ribaundları ve daha kaliteli oyuncu topluluğu oldu. ancak şunu söylemek gerekir ki bu maç son topa kalsa ( ilk çeyrek hariç ) kimsenin şaşıracağını sanmıyorum. ama o ilk çeyrek hep elimizdeki kozumuz oldu ve bizi önde tuttu.

- yine bu maç özelinde ilk çeyrek dudley ve maç genelinde aldığı kısıtlı süreye rağmen macvan'ı çok beğendim. özellikle yukarıda bahsettiğim gibi 4 numara savunması sadece ümit'i savunmak değil ayrıca ksk hücum planlarını sekteye uğratmak demekti ve bunu büyük ölçüde başardık. macvan sadece 2 pas arası yaptı ki bu bile o savunmaya verilen önemi gösteriyor.

- ksk ise maç boyunca hazırladıkları plana ve maç içi yaptıkları hamlelere çok yakın bir oyun ortaya koydular. önce yardım savunması, sonra zone, sonra aminu p&r'leri sonra will thomas'ın arkası dönük hücumları. ki bunları yaparken sürekli olarak miss match-up'ları gözeterek uyguladılar. yani gelişine değil.

- savunmada ise bize maçın hiçbir anında p&r oynama imkanı vermediler. ortayı muazzam kapattılar ve arroyo-dudley-dong üçgeni hariç ikili oyun sayısı hatırlayamıyorum. bunu yapaken özellikle jamont'un tarafını biraz boş bıraktılar ancak bu riski de almak zorundalardı.

...............


serini devamına gelirsek. öncelikle 2. maç için 3 ana başlık çok önemli.

1.si tempo : tempoyu mutlak suretle düşürmeliyiz ve oyunu sete set bırakmalıyız. oyunu hızlandıracağımız tek an rüzgarı kendi arkamıza aldığımız ve maçı kopartmaya gittiğimiz bölümler olmalı.

2.si savunmada ilk çeyrek gösterdiğimiz reaksiyonu maç geneline yayamıyorsak alternatif savunma yöntemlerini denemleiyiz. box and one da dahil.

3. sü arroyo bask-up'ı. arroyo bugün 11 dk dinlenmiş 2.maç yine 8-10dk dinlenecektir. bu sürede topu bir şekilde içeriden kullanmanın yolunu bulmalıyız. yoksa pozisyon yaratmak da çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz.


..............


pazartesi günü oynayacağımız maç sanırım herkes hemfikir olacaktır kazandığımız takdirde finalin anahtarı olacaktır. diğer türlü rüzgarı ksk'nın arkasına vermiş oluruz ki geçen seneyi hepimiz çok net hatırlıyoruz. ben izmir'de kazanacağımızı düşünsem de bu maçı alıp 3-0'la seriyi bitirme fırsatı varken takımın da bu bilinçle oynaması gerektiğini düşünüyorum. umarım her şey istediğimiz gibi gider ve sıkıntı yaşamadan izmir'de işi bitirecek bir skoru 2.maçta alırız. tabii bu maçtan gerekli dersleri çıkartarak.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

play-off şöleni galatasaray - karşıyaka

ufuk sarıca ve coachluk kariyeri hakkında fikirlerim belli. fritz'in değimiyle papıt şovun tillahi ancak hakkını vermek de lazım. öncelikle eleştirirken söylediklerimiz de unutulmasın. sezon başı http://sanlispurs.blogspot.com/2012/09/sezon-oncesi-pnar-karsyaka.html şunları yazarken aslında ufuk sarıca'nın aklındaki oyun planının karşıyaka gibi kulüplerde işe yarabileceğini ve başarılı olacağını söylemiştim. beklentimin bile üstüne çıktılar ancak asıl konu ufuk sarıca'nın da belli konularda kendini epey geliştirmesi oldu.

öncelikle madem rakibimiz artık kendileri karşıyaka nasıl geçilir neleri iyi neleri kötü yapıyorlar inceleyelim.

ufuk sarıca sezon başı eldeki imkanlar dahlinde çok iyi bir kadro kurmuştu. benim açıkçası tek soru işaretim olan dixon sezonun en iyi ismi oldu. onu özellikle sezon sonuna doğru çok akıllı ve doğru kullandılar. karşıyaka hücum setlerini özellikle onun zaaflarını minimize edecek şekilde kurguluyorlar.

- topu dixon getirse de hücum sahasında ilk organizasyonu ona bırakmıyorlar. önce top tepede 4 numaraya veriliyor sonra dixon'ın en iyi yaptığı iş olan screenlerden çıkabilme özelliğini ( ufak tefek ve çevik olması hasebiyle ) kullanarak 2-3 screen oyunuyla kısaları yeni pozisyonlarına alıyorlar. top dixon'a ulaştıktan sonra ise 5 numara pick'e geliyor ve hücum şekilleniyor. bunu yaparken özellikle 5 numara aminu'nun devrilmesi, 4 numara ümit'in şutu ve 2-3 numarada yine can veyahut diebler'in şutunu kullanıyorlar.

- eğer klasik bu hücum setleri işlemez ise de oyunu açmak için 2 silahları var. biri dixon'un dış şutları diğeri ise topu will thomas'a indirmek.

peki bu temel hücum organizasyonları nasıl engellenir?

öncelikle burada bizim aleyhimize olan durumlar var. 1.si dixon'ın topu almasını engellememiz bireysel savunmacılarımızla pek mümkün değil. çünkü bizim screenleri aşabilecek kısa oyuncularımız yokken bu adam tam tersi inanılmaz hızlı ve atik. bu yüzden onların 4 numaralarına baskı yapıp karşıyaka'yı 1e1'de değil baskılı savunmayla karşılamamız lazım. sürekli olmasa bile ikili sıkıştırmalar ikili oyunlarında ise yüksek show-up şart.

onları raydan çıkartabilmek için caner ve evren'e mesafe verip veya bu ikili oyundayken zone savunmayı tecih edebiliriz.

will thomas üzerinden oynarlarken de mutlaka ortayı iyi kapatmalıyız. ikili sıkıştırma zamanlamasını doğru ayarlarsak onu da rahatça durdurabiliriz.

bunlar daha mikro önlemlerdi. temel prensiplere geçersek de karşıyaka'nın ölmedikçe tekrar canlanan bir yapısı var. biraz ateş ve gazla çalışıyorlar. onları ipekçi'de de arena'da da öldürücü darbelerle bitirmeliyiz. tempoyu sadece rüzgar bize dönmüşken karşının gardı düşerken yükseltmeliyiz. diğer türlü tempoyu olabildiğince düşürmeli, çok net hızlı hücum şansı olmadan gaza basmamalıyız. adrenalin onların işine gelir çünkü kaliteyle bizi yenmeleri zor.

bu vurup geçme mevzusunda jamont gordon'a çok ihtiyacımız olacak. bizim patlayıcılık olarak milan macvan ve ender arslan'la beraber silahımız jamont. ancak jamont bu ikisinden farklı olarak patladığı 4-5dk'lık dönemde maçı bitiren bir adam. onun ipleri en doğru zamanda gevşetmeliyiz.

vakit olursa yine cumartesinden önce daha geniş bir inceleme yapabiliriz. yapamazsak da yazmış olalım seriyi ya 3-0 alırız ya 3-1 veririz. favori olmaktan başka sebebi de yok :(

21 Mayıs 2013 Salı

vodka-vişne mix 2013


milyonluk eşşekler serisinden sonra vodka-vişne serisini piyasaya sunacaktık ancak zaman konusunda belli sıkıntılar yaşıyoruz. bu yüzden şimdilik en azından temmuz ayına kadar ara vermeyi düşünüyoruz. bu arada da elimizde hazır bulunan yazıları karışık bir biçimde sunalım dedik bayatlamadan.



marcus williams 




kendisi hakkında çok yetenekli kalıbını duyduğumuz, okuduğumuz dönemlerde avrupaya açılmayı planlıyordu. unics kazan'la anlaşmıştı  ancak sonradan o iş yattı. bu sene ise malaga'yla euroleague'e merhaba dedi.

hücumda çok özel bir yetenek. resmen akıyor. kendi şutunu yaratma ve ikili oyun oynama konusunda avrupa standartlarında çok üst düzey bir oyuncu. crossover sonrası ve stop şutlarda inanılmaz bir yüzdelere çıkabiliyor. perdeden ve rakibinden çok rahat kurtulması sayesinde de p&r bitirebilen uzunları iyi besliyor.

ancak yeteneklerinin oyununu baltaladığı gerçeğini de atlamamamız lazım. kendine çok güvenmesi ve ben her topu kullanabilirim içgüdüsü repesa'yı bu sezon sinir hastası etmişti. oyundan dönem dönem kaybolması, savunmada öylesine takılması. çok fazla sert işlere girmemeye gayret göstermesi ilk ciddi avrupa serüveninde karnesinin kırıkları oldu.

kendisi hakkında halen bu yeteneklere rağmen güvenilir 1 numara diyemememizin sebebi de bunlar. rehabilite edilmesi zor bir oyuncu ve her coachun başa çıkabileceği türden bir kafa yapısı yok. yine de daha çok çift guard tercih eden, p&r oyununu çokça tercih eden takımlara yetenek açısından büyük katkılar verir. maaşı 1m euro civarlarına fırlamış. alıcı da bulacaktır.

acie law



olympiacos'un 2 senedir euroleague'i kazanmasının görünmez kahramanlarından biri acie law. raydan çıkması kolay, kendine oynayan bir oyuncudan euroleague'in en iyi kısa savunmacılarından birine dönüşmesi, spanoulis'le beraber parkedeyken tamamlayıcı, spa yokken direksiyonda kontrolü tutan ve oyunu oynatan guardı oynaması ve üstüne hem potaya gidip hem de şut olarak takıma ilaç olması takdire şayan.

acie law tek başına takım taşıyabilir mi sorusu incelenmesi ve tartışılması gereken bir soru. jamont gordon'un cibona ve cska yılları sonrası galatasaray kariyerinde halen hangisini oynayacağını bulamamış bizler için acie law 1. guard olsun demek kolay olmuyor. spanoulis'in yokluğunda takımı yönetirken kenarda spanoulis'in olduğunu biliyoruz. tıpkı jamont nba takımlarının kullandığı ikinci 5'e liderlik etme vasfından 1. takım guardlığına dönüştüğünde bocaladığı gibi. cibona kariyerinde skorer takım taşıyan kimliğinden, ikinci 5'i yöneten oyuncu kimliğine bürünürken zorlanmadı ancak rol dağılımı belli bir takımda oynatan olarak hayli zorlandı.

bu açıdan ben acie law'ın yine olympiacos'daki rolüne benzer 1-2 rotasyonunu oynaması gerektiğini düşünüyorum. jamont'a bu sene bizim yüklediğimiz rolün aynısını.


walter hodges



yılın en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. aslında 3 senedir harika istatistiklerle gerçirdiği gora'da onu bu sene vitrine çıkartan şey eurocup performansı. sadece polonya liginde değil avrupa arenasında da sinmediğini ve mevcut istatistiklerini tekrarlayabileceğini gösterdi. gelecek sene için belki euroleague ama en kötü ciddi bir eurocup takımından kontratı şimdiden garantiledi gibi. zaten gora onu sezon ortası bırakmış olsa şimdi milano'nun guardıydı. bu olumlu mu olumsuz mu onu scariolo'ya bırakmayalım :(

dominant 1 numara tanımına hayli uygun bir oyuncu hodges. hücumda en büyük silahı şutları. şut mekaniği ve topu elinden çıkarma seansı muazzam. ayakları yere sağlam basıyorsa ve doğru şutu seçmişse mevcut yüzdelerine aldanmayın hodges çok iyi şutör. gora'da çok fazla şut seçme imkanı olmadığı olmadığı için ( 1. şut opsiyonu ) bazen yanlış şut tercihlerini görüyoruz.

diğer bir olumlu özelliği ise cesur bir oyun kurucu olması. en zor ve riskli pasları vermekte tereddüt etmiyor. ikili oyun sonraları devrilen oyuncuyu bulabiliyor. topu içeri bir şekilde indirmeyi başarıyor. bu özellik skorer bir oyun kurucu için ekstradan savunulmasını zorlaştırıyor.

ilk adımı çok fazla hızlı değil ama 1e1 yetenekleriyle savunmacısı geçebiliyor. bunun üstüne penetreleri de özellikle topu pick sonrası soluna vurduktan sonra çok güçlü. solak olmasını avantaja çeviriyor.

yine olumlu sayılabilecek bir özellik ise istediği zaman pislik bir savunmacıya dönüşebiliyor olması. oyun içinde pek etliye sütlüye karışmıyor ama adamda bir savunmacı bakışı var. istese yapar yani :(

zack wright





işte zack wright. bu adama dikkat. 26 yaşında kariyerine fransada başladıktan sonra fransa içinde bayağı bir tur attı. sonra ise ona ciddi kapıları açacak cibona ve yunanistan günleri başladı. agor'daki performansı sonrası jure onu hem beverley'i yedeklesin hemde onunla beraber parkede oynasın diye spartak'a getirdi. boyu 195. fiziği hem 1 hem 2 numaraya uygun. çift guard oynadığı dönemlerde savunması ve tamamlayıcı özellikleriyle çok iyi performans gösterdi. ancak kendisini buraya atan performansı beverley sonrası jure'nin topu ona emanet etmesiydi.

zack wright farkını işte bu iki görevi de layıkıyla yerine getirerek sağladı. iyi bir savunmacı, sayıya gitmesi gerekiyorsas bir yolunu bulup potaya gidiyor. oyun kurucu olduğunda ise harika meziyetleri ortaya çıkıyor. p&r oynayan takımlar için muazzam bir yetenek. pick'i oynadıktan sonra ters tarafı görüşü en öldürücü silahı. bu pasları spartak'ta değil de daha şutör bir takımda vermiş olsaydı şimdi herkes adını ezberlemiş olurdu sannımca.

alan hakimiyeti ve oyun görüşü çok iyi. kim nerede kimin topla buluşlması lazım hepsini görebiliyor ve uygulayabiliyor. pick and roll oyunlarında ise bambaşka bir boyuta geçiyor. oyunda sakin ancak pick'i kurar kurmaz gaza basan, pas yeteneği sayesinde pick and roll oyunundaki 3-4 oyuncuyu aynı anda besleyebilen, hızı ve kıvraklığı sayesinde potaya da gidebilen - ki burada parantezi açalım çok güçlü bir penetresi var - ve bu oyundan çok ekmek yiyen bir oyuncu.

ancak zack wright'ın oyununda birçok eksik yönler de mevcut. bunun en önemli kısmı şutu. çizginin dışından şutuna güvenmeyen ve atmaması gereken de bir oyuncu. içeri 1 adım attığında ise daha yüzdeli şutlar kullanabiliyor.

onu daha somut düşünebilmek için jamon gordon'la kıyaslamak istiyorum. oyun kurucu özellikleri jamon'dan daha kuvvetli, p&r'leri jamon'dan daha hızlı oynuyor. dış şut ikisinde de sorunlu ancak penetre üstü şutlarda jamon büyük fark yaratır. penetreler ikisinin de kuveetli yönleri. zack daha hızlı ve kıvrak olması jamon ise gücü ve kalçasıyla iş görüyor. sırtı dönük hücumlarda yine jamon kol ve güç avantajıyla 10 üzerineden 9'luk bir oyuncuyken zack'in bu özelliği pek kullanılabilir değil. aslında boy ve hız avantajıyla burada kendisini geliştirebilir.

savunmada ise jamon tabii ki açık ara önde. zack fena savunmacı değildir ama jamon söz konusu ise 2 gömlek aşağıda. hızlı hücumlarda ise zack jamon'dan daha iyi bir oyuncu. fast breakleri korkusuzca bitirebiliyor.

zack wright seneye spartak'da devam etmek kuvvetle muhtemel. euroleague takımlarında görür müyüz bilmem ama eurocup oynayacak 4-5m dolarlık  takımlar için mutlaka düşünülmeli.

malcolm delaney



chalon'la fransa şampiyonluğu ve eurochallenge finali sonrası onu şanlıspurs'te konuk etmiştik. onun daha iyi bir lige gitmesini beklerken o bu sene sınıf atlayan ukrayna ligine budivelnyk'e gitti. daha fazla para için miydi bilmiyoruz ama geçen sene eurochallenge finali oynayan delaney bu defa eurocup yarı finali oynadı. hem de geçen seneki chalon'dan görece olarak daha düşük bir takımla.

delaney örneği çok fazla bulunmayan dengeli amerikalı guardlardan biri. ayakları yere sağlam basan, güçlü, dominant, güven veren, sorumluluk alan, pozisyonuna göre size'lı bir oyuncu. oyunu iyi okuyor ve en doğru pas seçeneğini bulabiliyor.

oyun kurucu olarak her oyunu oynatabilen bir guard. geçen sezona göre daha all-around bir görüntü verdiği söylemek mümkün ancak oyun olarak etiket olacak özelliği ikili oyunları. bu konuda son iki yıl aminu ve leo lyons'a sınıf atlattığını görüyoruz. oyunun x-factor özelliği ise skorer kimliği. ciddi anlamda skor potansiyeli olan bir oyuncu. potaya gidebiliyor ve takımının dış şut gereksinimlerini de karşılıyor.

delaney için dengeli tabiri kullandık bu boşuna değil. işin sadece hücum yönünde değil savunma yönünde de ezilmeyen bir oyuncu. çok fazla handikapları olan şurada takımı baltalar denilebilecek hiçbir eksiği yok. ve artık euroleague düzeyi hadi olmadı ciddi bir kontratla eurocup düzeyi takımlarda aranan adam olacaktır.

ej rowland



listeye alıp almamakta çok kararsız kaldım ama sonunda bu tip oyuncuların hastası trouble'ı da düşünüp yer vermeye karar verdim. "guard dediğin topu eline almalı ve tek yapması gereken rakip guardın belini, rakip pivotun yüreğini kırıp topu çemberden geçirmeli" diyen trouble'ın kalemi psikopat bir skorer oyun kurucu rowland.

çok yetenekli ama sorunlu kalıbının adamı. oynatandan ziyade oynayacak topçu arıyoruz diyenler için 400k dolara alınabilecek ilaç. topla beraber sanatsal işler yapabilen, 1e1'de geçemeyeceği savunma olmayan, kaldırıp atmayı seven, spektaküler işlerin adamı. pas arası konusunda bir avrupa markası.

bu sezonu riga'da eurocup oynayarak geçirdi. çok fazla hakkını yemek istemiyorum ancak güven veren bir playmaker değil. asist sayıları eurocup'da tepelerde olmasına rağmen bu sayıları rollerin daha eşit dağıtıldığı takımlarda yapması zor. daha fazla koş-koş basketbolu oynayan ve sorumluluğu tamamen rowland'a veren takımlarda başarılı olabilir. çok fazla top kaybı yapar bunlara da hazır olmanız gerekir. dediğim gibi ona sorumluluk verecek ve oyunu daha çok gelişine, tempolu oynayacak esnek ve kalite düzeyi orta seviye takımlar için düşünülmesi gereken bir oyuncu.




mateusz ponitka



93 doğumlu 196 boyundaki polonya'lı genç swingman bu sene prokom'la euroelague tecrübesi yaşadı. ancak kulübün tarihi mali çöküş ve idari sorunları nedeniyle takımın dağılmasıyla umduğu çıkışı gerçek anlamıyla gerçekleştiremedi. bu sebeple sezon sonu takımdan ve polonya'dan ayrılacağını deklare etti.

ponitka boy ve yetenek olarak 2, sahada duruş ve oyun olaraksa 3 numaraya yatkın bir izlenim veriyor. oyunun dikkat çeken ve en güçlü yönü penetreleri. başlangıçta hızını, sonrasında ise vücudunu kullarak rakiplerinden korunurken yaşından beklenmeyecek derecede ileri seviyedeki pozisyon fundamentali ve ayak oyunlarıyla potaya gittiği hücumlarda çok yüzdeli oyunlar çıkartıyor. fiziğinin daha tam oturmadığını da düşünürsek ileride fark yaratan bir skorer olabilir bu özelliğiyle.

şutu konusunda biraz soru işaretleri var. klasik sf'ler için olmazsa olmaz boş kaldığında yüzdeli sokan bir şutör değil. daha fazla hareketli şutlar ve stop jump shot'larla sayılar bulabiliyor. burada olumlu görülecek taraf şutu elinden iyi çıkartıyor. olumsuz veya yüzdeyi etkileyen kısım ise çok fazla yükseğe sıçrıyor şutunu çıkartırken. aslında bu özellike şutunu yaratan ve hareketli şut kullanan oyuncular için harika bir özellik.

top hakimiyeti ve pasör özellikleri konusuna gelirsek. top hakimiyeti gördüğüm kadarıyla vasatın üstünde ve bu yaşta bir oyuncu için gayet yeterli ve geliştirilebilir bir özellik gibi duruyor. ancak bu kadar iyi penetre eden ve boyunun biraz daha uzaması durumda topu eline emanet edebileceğiniz bir 3 numara olarak pasör özellikleri yetersiz. daha fazla oyunu okuması ve etrafını görmesi gerekiyor. bu yüzden 2 numarada skorer bir kimlikle devam etmesi uygun gibi.

ponitka'nın savunma özellikleri ise 2 numara için gayet yeterli görünüyor. biraz daha oyun aklı ve tecrübeyle bu konuda da sıkıntı yaşayacağını sanmam. burada sene sonu hangi takıma gideceği çok çok önemli. kariyerini yapacağı transfer şekillendirecektir.

adam hanga



macarların vedai iftiharı gregg popovich tarafından draft edilme onuruna nail olmuş adam gibi hanga.

89 doğumlu olmasına rağmen biz kendisini daha doğrusu ben spurs'e draft olduğu andan itibaren biliyorum. 2 senedir acb'de manresa'da oynuyor. bu yüzden hala gelişime açık olduğu fikrini ortaya atabiliriz. yani 3 yıllık bir kariyeri olan ve fiziksel özellikleri de işin içine katılınca umutvar olunacak bir oyuncu.

oyunun her iki alanında da katkı yapabilen bir kısa hanga. geçmişte 1 numara da oynamış ancak şu an daha çok 2-3 oynuyor. topa hükmedişi 1 numara oynamışlığının da etkisiyle vasatın hayli üstünde. topla ilişkisi 2-3 numaradan oynadığı pick and roll'lerde de belli oluyor. asisti düşünmesi ve karar verici pozisyonda bu sorumluluğu kaldırabilmesi çok büyük artı. bu yüzden topa hükmetmesi için kullanabileceğimiz bir yapısı var.

hanga'nın oyunun en bilinen özelliği ise atletik yapısı. muazzam bir fiziği var. potaya her gidişinde, her penetresinde smaçla bitirebiliyor. bu sayede hem çok fazla basket faul, hemde hızlı hücumlarda yüksek yüzde yakalıyor. bu güçlü atletik özelliklerinin diğer bir artısı ise hızı. açık alanda sahada sinek gibi sadece vızz diye geçişini görüyorsunuz. bu yüzden tam saha oyununu iyi oynayan, hızlı hücum sayılarına önem veren takımlar için özel bir oyuncu.

oyunun eksi yönleri ise savunmada rakibine alan verip blok kovalaması başta olmak üzere biraz yakın savunmada sıkıntılı olması. bu konuda kendini geliştirmesi şart. diğer bir eksikliği ise şut yüzdesi. hem çizginin dışından hemde hareketli atışlarda yüzdesi hiç tatmin edici değil. kendisini bir üst seviyeye çıkartmak için elindeki bu "potaya gitse kesin sayıyı bulur" etiketinin üstüne mutlaka şut anlamında da bir tehdit sunmalı.

kendisi artık ciddi ciddi transfer yapma eşiğinde. acb'de orta sıra takımından mersin'e erdemir'e gelecek değil. onu artık eurocup ve üstü takımlara düşünmek şart.

leo lyons



mobil 4,5 numara. hatta direkt 4 numara da diyebiliriz. ayak çabukluğunu bu kadar iyi kullanan uzun forvet az görülen bir şeydir. genelde 4 numaralar sürekli dışarıya kaçarak oynamayı tercih ediyorlar son dönemlerde. şut eklentisi olmayan uzunlar içinse ribaund belirleyici oluyor. ancak leo için durum hiç de böyle değil.

kiev'in bu sezon eurocup'da yarı final yapmasının molcolm delaney'le beraber en büyük mimarı. harika bir p&r bitiricisi. özellikle ikili oyunları 4 numaradan oynayan takımlar için nokta atışı bir isim. dediğim gibi sadece dışarı açılarak değil devrilerek de sayı bulması onu farklı kılıyor. p&p oyunlarında %50'yi bulan üçlük yüzdesi var. bu istatistiği özel olarak izlediğim 4 maçında tuttum ve genelliyorum. zaten bu sezon totalde üçlük yüzdesi %35 düzeylerinde.

devrildiğinde yarattığı tehlike ise çok daha büyük. atletik özellikleri ve ayak çabukluğu sayesinde - ki buna topu yere vurma özelliğini de ekleyebiliriz. - çok kolay potaya yükleniyor.

hücumun diğer taraflarında orta mesafe şut ve sırtı dönük oyunlarda vasat düzeyde katkı verebilir. ancak çok çok iyi yaptığı iki iş ve üstüne ribaundlardaki dominantlığı onun önündeki kapıları tek tek açacaktır.

ancak şunu mutlaka eklemek lazım. leo lyons'u alacak takımların ondan faydalanmak için mutlaka ve mutlaka çok iyi p&r oynayan bir oyun kurucuya sahip olması lazım.

play-off şöleni

ismet badem'li, sinan can güler'li, burak çıdamal'lı, doğuş balbay'lı, merve toy'lu, ertuğrul erdoğan'lı, ufuk sarıca'lı, evren büker'li muhteşem ligin play-off'larında neredeyse yarı final eşiğine geldik. geçen 1 haftada neler olduğuna dair notlarımızı sizinle paylaşmaya geldik.

anadolu efes - ted kolejliler

en rahat geçmesi beklenen ve 2-0'la farmar'a kavuşup bir nebze de olsa yoğun trafikten kurtulup birkaç gün dinlenmesini beklediğimiz anadolu efes sürpriz bir şekilde evindeki ilk maçı ted'e kaybederek seriyi uzattı.

efes'in ilk maçı kaybetmesinde elbette yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, rehavet etkili olmuştur ancak kaybın ana sebebi bunlar değil oktay mahmuti'ydi bana göre. sezon boyunca mükemmelleştiremediği hatta bana kalırsa bu kadroyla mükemmelleştiremeyeceği oyun planını bozmayarak bildik oyunlarını sahaya koydular. ancak karşılarında set offence konusunda kendilerinden daha iyi bir takım olduğunu unuttular.

bugün basketbol her iki takımın 60'şar kez 24 saniye süresini doldurarak birbirlerine hücum ettiği bir spor olsa ted kolejliler şampiyonluğa en yakın takım oluverir. çünkü olay sete set kalırsa ben woodside - kirk penney ve jovo stanojevic'le ted'in yapabileceklerine efes aynı yüzdeyle karşılık veremez. ancak işin içine diğer faktörler girdiğinde ise ted efes'in yaptıklarının onda birine ulaşamaz.

ted'in basketbolu tamamen yarı saha oyununa yönelik topun jovo'ya ikili oyun veyahut post oyunuyla indiği ve  hucumun buradan kontrol edildiği bir yapı var. bu basketbolun oynanabilmesi için öncelikle temponun yükselmemesi, topun daha yavaş ve garanti dönmesi yani top kayıplarının minimum seviyede olması gerekiyor.elinde nedim yücel'in hücum ribaundları hariç hiçbir ekstra silahı olmayan, dış oyuncularının 1e1 savunmayı zorlayarak sayı bulma opsiyonu olmayan bir takım için gayet makul bir plan. ki elinde penney - jovo varken.

ted sadece kendi yapabilecekleri bilmekle kalmayıp anadolu efes'in kadro itibariyle bilinen en büyük zaafının üstüne yani dış şut kullanacak oyun eksikliğinin üstüne savunmada da zone tercihi belli aralıklarla vizyona sürünce efes'in etkinliğini neredeyse 0 düzeyine çekti. mahmuti ise buna karşılık tempoyu yükseltecek, rakibi tuzağa düşürüp sete kalmadan hücum edecek bir oyun anlayışına girmedi. topun jovo'ya inmesini bekleyip ikili sıkıştırma yapmakla maçın kazanılmayacağını sanıyorum ki maçın tekrarını izlemeden göremediler.

ilk maçın kaybedilmesinde yukarıda bahsi geçenler kadar elbette efes'in pek göze batmayan ancak onların en büyük savunma zaafiyetlerinden biri olan ikili oyun savunmasını da es geçmemek lazım. elbette bir fb ülker kalitesinde değiller bu konuda ama onlarında p&r savunması deşildikçe maden veren bir yer olmaya doğru gidiyor.

banvit - beşiktaş

banvit serinin 2 maçını da istediği gibi oynadı ve oynattı. oyunu hep avucunun içinde tuttu ve maç sonlarını iyi oynama ve geriden gelme karateristik özelliklerini gerekli anlarda sahaya koyarak seriyi kazandı.

seri boyunca ise orhun ene bariz bir şekilde erman kunter'e üstün geldi.

- erman kunter'in ilk maça can akın'la başlama seçimi felaketti. elinde tutku ve ewing varken bunu yapmasını anlamam mümkün değil.

- sezon boyunca düştüğü hataya yine düştü ve vidmar'ı kenarda unuttu. hele bu unutmaların birinde ki b ilerek ve isteyerek cevher - markota'ya döndüğü bir süreç var 2. maçta resmen akıl tutulması yaşadı. banvit bu dönemde önce stimac'la vurdu sonra savunmada problem yaşamamak için chuck'ı 5 numaraya çekip topu low post'ta chuck'la buluşturdu ve yanlış hatırlamıyorsam maçın en kritik yerinde 7 sayılık bir diferan yakaladı ve maçı aldı götürdü.

banvit için şimdi sezon boyunca yaptıkları şeyleri daha üst düzey ve daha zor rakiplere karşı test etme olanağı var. final maçlarını bu zaman kadar oynayamayan bir görüntü çizen orhun ene ve banvit bakalım o kritik eşiği olası efes serisinde aşıp final hayalini gerçekleştirebilecek mi? bana göre bunu winner oyunculara sahip ve oyun içi istikrarı olan takımlara karşı yapabilmeleri pek mümkün değil.

17 Mayıs 2013 Cuma

milyonluk eşşekler #pivot 2013

milyonluk eşşekler birçok eksik gedikle sonunda noktalanıyor. umuyorum ki o eksik ve gedikleri vodka-vişne serisine nefesimiz yeterse değerlendireceğiz ve daha fazla resimli yazılarla karşınızda olacağız. milyonluk eşşekler pivot serisinde paul davis ve joel freeland bülent'e, maciej lampe ve yine joel freeland deko'ya ( ikisine de vermişiz ehehe ) luka zoric, john bryant, lamont  hamilton, stephane lasme, shawn james, lucas nogueira, kresmiri loncar ve giorgi shermadini yazıları da bana ait.

luka zoriç



işte adamım. avrupanın en iyi uzunu tartışmam. tartışanla da arama mesafe koyarım :(

öncelikle luka zoriç kimdir. zagreb'i şampiyon yaptığı sezondan beri her sene üstüne koymakta olan 4 ve 5 numara oynayan ama bizim için 5 numara performansıyla listede olan büyük oyuncu. geçen sezon malaga'da freeland'la beraber oynadığı için hem biraz onun gölgesinde kalan hem de bu yüzden daha çok 4 oynamak zorunda olan zoriç bu sene malaga'nın yine yanlış transfer politikası yüzüne ( gist ve peroviç ) daha çok 4 numarada süre alıyordu. ancak görülen köy kılavuz istemiyor. zoriç varsa o her türlü oynar. fran vazquez ve kosta peroviç'in hücumda yapamadığı her şey için ilaç luka zoriç.

gelelim luka zoriç'in oyunda fark yarattığı alanlara. muazzam bir pr bitiricisi. içeriye öyle bir devriliyor ki hem estetiği hem de gücü aynı anda ortaya koyabiliyor. hem tepe pr'lerinde hem de screen koyduğu kısayla çaprazdan oynadıkları pr'lerde muazzam bir bitiricilik yüzdesine sahip. sadece devrilmekle kalmıyor ayrıca hem ikili oyunlar sonrası hem de yüzü dönük aldığı toplarda orta mesafe şutu var. şutunu da şöyle tarif edeyim dudley kadar yüzdeli değil ama bizim ligdeki diğer tüm uzunlardan daha iyi. sırtı dönük hücumu ise onun fundamentalini göstermesi açısından önemli. kalçasını dayayıp topu mümkün olduğunca yere yakın ve sık driplingle kontrol ediyor. bu yüzden oynadığı post-up oyunlarında çok fazla top kaybı yapmıyor. yine burada da bitirişleri üst düzey.

savunmada ise sanılanın aksine yumuşak falan kalmıyor. 5 savunmasından bahsediyorum bu arada. mesela onun savunma özelliklerinden en belirgini bir pivotun arkasında pozisyonunu almadan önce yaptığı savunma. bu sene izlediğim bir malaga maçında -aynı maçta- rakibin pota altından oyuna soktuğu 2 topu da sadece akıllı davranarak takımına kazandırdı. yani zoriç tuttuğu adamdan daha çok topa ve oyuna konsantre oluyor savunmada. zaten bizim uzun eleştirilerimizin de en temel dayanaklarından birisi bu. topu takip etmemeleri. zoriç bu konuda uzmanlaşmış bir oyuncu.

yine savunmadan örnekler vermek gerekirse bir blok uzmanı olan fran vazquez'den maç başına 6dk fazla süre alıp ondan sadece 0,2 daha az blok yapıyor. ve daha önce belirttiğim gibi savunmaya istatistiklere yansımayan tamamen oyun zekasına ihtiyaç duyan farklılıklar getiriyor.

luka zoriç benim avrupada en beğendiğim, en fazla saygı duyduğum uzunlardan biri. kendisinin bildiğim kadarıyla 1 yıllık daha kontratı var. ama ben onun bonservis ödenip alınacak kalitede bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. ve tabii alındığı takdirde de fark yaratacağını. anadolu efes ve mahmuti için biçilmiş kaftan demeden de geçmeyeyim.


john bryant




bu senenin en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. ulm basket'in eurocup'ta acayip işlere imza atmasının sokak çocuğu allan ray'le beraber en büyük sebebi. alman olmasa da alman ırkının güzel yanlarını hemen kavramış lüle saçlı yaver.

john bryant'ın 5 numara için görünürde berbat bir fiziği var. oğuz savaş'tan hallice göbeği, ilk bakışta savunmada ağır kalır denilen ayakları ve ayın dönüşüne hasret bırakacak bir beli. ancak oyun oynanırken bunların hiçbiri önyargıların paralelinde olmuyor. evet beli biraz kalın. post-up oyununu o fundamentaliyle daha üst noktalara çekebilir ama bu handikap biraz engelliyor. savunmada biraz ağır kalıyor ancak kalın uzunların da arkasında kalmasını sağlıyor. bilekleri ise sandığımızdan çok daha hareketli.

john bryant öncelikle çok iyi yer tutan ve kaplayan bir uzun. biraz da ağır olmasından kaynaklı olsa gerek bu sebeple ikili oyunları pota altına yakın yerlerde oynaması onun lehine. yine iyi yer tutmasının ekmeğini özellikle ribaundlarda çok yiyor. iyi boxout yapıyor ve ribaund neredeyse kendisi bryant'ın ellerine düşüyor. savunması hakkında çok fazla atıp tutmak kolay değil. özellikle sadece bu sezonluk performansıyla o da hücum performansıyla birkaç üst seviyeye çıkan bu oyuncu için savunma zaafiyetlerini maç içi biriktirmek kolay olmuyor. ancak bu konuda elimizde olumlu anlamda da çok fazla done yok. ortalama bir uzunun yapması gerekenleri yapıyor sadece bunu diyebiliriz.

elit seviyede bir bitirici ve bunu sadece potaya yakın yapmıyor. çünkü adamın ciddi anlamda şut tehdidi var. hem orta mesafe hem de üçlük. hücumda önelikle ilk pick'i o kuruyor. ulm basket'in hücum set trafiğinin tam ortasında. pick sonrası top genelde sol forvete geçiyor. bunun en büyük sebebi bryant'ın çok hızlı devrilemiyor oluşu. sol forvet topu aldığında ise bryant 2. pick'i kuruyor ve bu pick sonrası ya dışa açılıp şutunu kullanıyor ya da savunma ve savunmacısının özelliğine göre hücum ediyor. switch gelmişse genelde sırtını dayayıp posta yerleşiyor. eşleşme devam ediyor ve rakip uzun mobilite özelliğine sahip değilse bu defa çaprazdan devriliyor. ulm bu tek bir hücum setiyle dahi birçok takımı tarumar etti ne. biri de bizdik ne yazık ki.

bryant'ın pick&pop oyunu gerçekten izlenmeye değer. genelde rakip pivotların onu pek tanımamasının da etkisiyle izlediğim her maçta defalarca bu oyunu yedirdi. çok temiz bilekleri var. yüzdesi de bunu minvalde zaten ( %37 ) yine bahsettiğim gibi hücumda hem pick and roll hem de postup oynayabiliyor. ancak tüm bunları elit seviyede bir bitirici olarak yaptığını söylemem lazım.

sadede gelirsek john bryant 10 parmağında 10 marifet bir uzun. 87 doğumlu ve hala genç ve kendini geliştirebilecek bir oyuncu. eğer kilo problemi yaşamazsa önümüzde seneler boyunca euroleague'de aranan adam olacaktır. onu şimdiden alıp 2 yıllık 1.5m euro'luk kontratla onu kandıran takım ise peşin satan esnaf gibi.


lamont hamilton



seni çılgın, hadi oradan. tam bir çılgın. ribaund canavarı. pota altında 10 kaplan, 8 deve gücünde. yıkıyor, parçalıyor, bitiriyor. eğer guard onu koşarken görebilmişse sonrasında skorborda bakmanız yeterli.

atletik özellikleri bir gist, bir bonsu. elleri kolları hiç rahat durmuyor. savunmada pota altını karartıp elektrikleri kesiyor. hücumda topu pota altına indirmek isteyen veya tepe pr oynayan takımlar için gerçekten harika bir oyuncu hamilton. herifin şutu bile var :(

evet kendisinin muadili ya da ortak özelliklerine sahip olan diğer vatandaşları gibi biraz oyun zekası anlamında problemleri olduğunu düşünüyorum. ancak kesinlikle gist'le falan karşılaştırma yapmayın. sadece daha iyisini yapabileceğini bilmiyor bazen. kendisi bu sezon bilbao'ya gelerek geçtiğimiz yılın ödülünü aldı. bu sene sonu bir transfer daha yapar mı? yaparsa hangi el takımı onu kapar izleyip görmek lazım.

paul davis



Geç keşfedilmiş oyunculardan biride Davis. Nba kariyeri sonrası 4 sene önce İspanyada Obradoiro ile adım attı Avrupaya. Orada fena olmayan sezonunun ardından asıl patlamayı yine İspanyada sevilla ile yaptı. 2 senelik kariyerinin özellikle son senesinde hemen herkes EL takımlarından kimin onu kapacağını konuşuyordu. Pek çok takım istedi ama birazda paranın gücüyle Khimki kaptı onu.(Gerçi Khimkide para durumları karışıkmış son zamanlarda) Khimki’nin bu sezonki pota altı rotasyonu oldukça güçlü old.. için genelde 20 dk civarı süre alıyor ama süresine göre verimliliği müthiş. Bir uzun için neredeyse kusursuza yakın bir orta mesafe şutu var. Kalıplı bir cüsseye sahip olduğu için potaya yakın pozisyonlarda bitirme yüzdesi çok yüksek. Bu kadar verimli oynamasının en büyük nedenlerinden biri de bu zaten. Topun kıymetini iyi biliyor ve bir şekilde faul çizgisine ya da potaya gitmeyi biliyor. Boş kalırsada çok büyük yüzde ile orta mesafeden şutunu sokuyor. Bu sezon EL’de gayet iyi performanslar sergiliyorken artık kolay kolay düşmez gibi bu seviyeden kariyerinin kalan yıllarında.


lucas nogueira



işte özel oyuncular biri. bu sene drafta da girmeyi düşünne estudiantes'in izzet can türkyılmaz'ı.

lucas basketbol piyasasında hale hazır en enteresan oyunculardan biri. zaten videolarını izlerseniz yada resminie bile baksanız bunu anlarsınız. 2.13 boyunda 55 kilo gösteren bir fiziğe sahip, incecik yapıda ama tam sahayı bir guarddan bile hızlı koşabilecek, nate robinson kadar sıçrayabilecek, pick koyduğu uzundan sonra kısayla kalsa rakip kısayı dumur edecek hızlı bileklere sahip bir fenafillah.

anlattıklarımızın ışığında oyunun özel yeri mobilitesi. 5 numaradan hız, atletizm, pick kontrol ve pick savunması, blok, ribaund isteyen takımların radarına şimdiden girmesi de bu yüzden. mesela real madrid.

lucas bu saydığımız özelliklerin dışında oldukça yetenekli bir adam. topu yere vurabiliyor. bu sayede yüzü dönük hücumları kullanılabilir. iyi bir pick oyuncusu. iyi devriliyor ve bitiriciliği vasatın hayli üstünde. o uzun kollara rağmen çok temiz bilekleri var. orta mesafeden çok iyi şutlar atabiliyor. yüzdesi iyi üstü denilecek seviyede.

çok hızlı olması münasebetiyle koşan takımlarda özellikle transition hücumlarında uzunları da koşturan takımlar için bulunmaz nimet. yine bu özelliği sayesinde geriye koşmada da büyük avantaj. tansition savunmada rakiplere büyük korku çünkü arkadan koşarak gelen bir blok uzmanı var.

lucas bu sene sonu drafta girecek ve muhtemelen ilk turda seçilecektir. ancak yaşı henüz 20 ve 2 sene içinde nba'e gitmesini beklemiyorum.


kresimir loncar

hep böyle oluyor. yazılacak son adama gelince bir yorgunluk çöküyor. hele deko da olayınca resim vs. işleri de ben halledeceksem daha büyük sıkıntı.

loncar sibirya soğuğunu hayli sevmiş psikopat bir abimizdir. her sene çık gel diyoruz valla olmaz rusya'da yeni bnir organizasyon varmış oraya geçiyorum diyor. allah müstehakını versin. yalnız bu sene erwin dudlkey'in sıkılaştırılmış hali james agustine ve 20dk'da beşiktaş paul davis'in varlığıyla biraz geri planda kaldı. hem istatistiksel olarak hem de süre olarak geçmişini mumla aratıyor.

loncar avrupada hep beğendiğim uzunlardan olmuştur. eskiden daha fazla 4-5 rotasyonunu paylaşıyordu. şimdilerde tamamen 5 numaraya evrilmiş durumda. onu tek kelimeyle ifade etmek gerekirse "bitirici" kelimesi uygun olur sannımca. boyalı alanın her yerinden her mesafesinden skor üretecek bir silahı vardır mutlaka. bu açıdan cidden özel bir oyuncu. post-up, şut, el üstü şut, yüzü dönük hücum, potaya yakın oynana p&r'ler ve pasör özelliği sayesinde büyük tehdit.

ancak loncar'ın hep bildiğimiz savunma ve ribaund sorunu ciddi boyutlarda var tabii ki. pota altında oynayan uzundan sertlik bekleyen ve rakip kısalara tehdit olmasını isteyen takımların uzak durması gereken bir oyuncu.

bu sene sonu sözleşmesi bitiyor ve khimki de onu tutmaya hiç niyetli değil. hedef yükselten yeni bir rus takımına gitmek için neyi bekliyor bilmiyorum.



shawn james



geçtiğimiz yıl maccabi kadrosunda sadece gözüken başka bir işlevi olmayan uzunken hendrix ve sofo'nun gidişi ve shermadini'nin gelişiyle değişen maccabi uzun rotasyonunda bir anda esas oğlan oluşu hikayelere konu olmaktan çok dolar balyası olacak amerikalı uzun.

shawn james neler yapar?

havada olan her topu alır. potaya sokulması gerekiyorsa sokar rakibin ellerinden daha yükseğe gitmesi gerekiyorsa o ellerle ribaundu söker alır. iyi koşar. çok iyi pick and roll oynar. iyi de bitirir. şutun var mı diye sorsan  "sokacak kadar vardır abi" diyecek kadar mütevazi cidden sokacak kadar da yeteneklidir. savunma konusunda işin ehlidir. rakip hücumlarının her türlüsü savunur. şuta da uzanır, kalçayı koyana da karşılık verir. kimse kolay kolay ayak çabukluğuyla onun savunmasını delemez. kısaya - uzun kalırsa savunur. afedersin potaya kadar da gelirse blok manyağı yapar.

shawn james neyi yapamaz?

özellikle hücumda çok gvenilir bir le değildir. hani biz alalım james'i uzunlardan alacağımız sayı konusunda rahat ederiz diyemezsiniz. evet iyi pick and roll oynar. evet hem post hemde şut konusunda vasatın üstündedir ancak euroleague seviyesinde ibreyi biraz daha yukarı kaydırmanıza yetmez maalesef. daha doğrusu esas oğlan arayan bir takım çok doğru tercih olmaz.

mobil uzun arayan, pick and roll sonrası devrilecek ve iyi savunma yapacak bir 5 numara arayan takımlar için mükemmel tercih. bugün 1m doları koysan yarın ıslak imzayı istanbul'da attırırsın.




giorgi shermadini

cantu'ya gelene kadar varlığından ismen haberdardık ancak cantu'ya gelip çok güzel işler yaptı. bu adamı tam listelerin aranan adamı halay başı yaparken maccabi transferi patlak verdi. o dönem haberdar olamadık ama sonrasında trinchieri'nin bir röportajında "ona gitmemesini söyledim. çünkü daha başkalarıyla anlaşabileceği bir ingilizcesi bile yok. manuchar'ın varlığı ve ağabeyliği olmasa bu seviyeye gelemezdi" minvalinde ( linki bulamadım aklımda kalanları salladım ) açıklaması sonrası maccabi dönemi yaşadıkları hakkında taşlar yerine oturdu. ancak yine de allah var efes uzun mu almalı acaba döneminde hep onun adını zikrettim. gelse de iş yapardı ama o daha bir yere olympiacos'a gitti.

shermadini neyi yapar? potaya yakın topu aldığında çok iyi bitirir. siz baraç sanarsınız ama o vuyukas'tır. ayakları yavaş dersiniz ama bir bakmışınız çangalsız dönmüş. pick'e niye geldi bu deve dersiniz o devrilmeye başlamıştır bile. zone'un ortasına başka koyacak adam bulamadınız mı amk dediğinizi duyar duymaz orta mesafeyi gönderir hem de polo cinsinden.

shermadini neyi yapamaz? murat kosova üstadın dediği gibi biraz yumuşaktır. bu konuda hem vuyukas abisinden hem de baraç abisinden nem kapmış komşunun çocuğu. o boyla tüm ribaundları almasını beklersiniz ama o leylek havasındadır. ancak bu zaafiyetlerinin bir kısmı takım ve mental açıcından da değerlendirilmeli.

shermadini'nin oly kontratı bildiğim kadarıyla sezon sonuna kadar ancak ben oly'nin onu tutacağını düşünüyorum. daha doğrusu oly'nin sezon sonu bazı yapı taşlarınından vazgeçmesi gerekecek gibi. bu bütçeyle bu kadroyu korumaları hayli zor. hines, antic, law'un sözleşmeler bitiyor ve onların yeni sözleşmesi eskisinden oldukça tuzlu olmak zorunda. üstüne sloukas ve papanikalou'nun eski sözleşmeleri yeniden düzenlenebilir. bu açıdan muhtemel bir spanoulis - printezis ayrılığına çok da şaşırmam. shermadini ise böyle bir durumda mutlaka ellerinde tutmak isteyecekleri bir isim olur.


maciej lampe



biz paez'le yeşil vadi san emeterio'nun mu teletovic'in mi diye geçtiğimiz seneler atışırken, teletovic'in nba'e gidişi fse'nin gölge etmeme taktiği sayesinde yeşil vadiyi eline geçiren adam. kel olması en zayıf yanı. trouble'ın da dediğini tekrarlamakta fayda var, blog yazarları hiçbirimiz kel değiliz. sağda solda şanlı spurs yazarları kel diye iftira edenler var. ayıp.

oldukça dominant bir adam. 3 sayılık tehdidi dahil her noktadan şutu var.  perdeden sonra guard'dan topu alıp şutunu gönderir. hücumda pick n pop'u olsun, pick n roll'ü olsun her türlü meziyeti var. iri vücuduna rağmen hareketli. panik halindeki caja laboral hücumlarındaki en güvenilir setler lampe üzerine kurulmuş setlerdi bu sene. dominant dedik, pozisyonuna göre fena bir pasör olmamasına rağmen ilk düşündüğü şey skora yönelmek.

kelliğinden bahsettik bir diğer zayıf noktası ise savunması. savunmada ikili oyun sonrası adamına yetişme sıkıntısı var. vidmar'ın çok övdüğümüz show up becerisi lampe'ye gelince çoğu zaman sıkıntı yaratıyor. savunmada istekli olduğunda defoları bi şekilde örtülebilir, o'nu mümkün olduğunca oyuna motive halde tutmakta fayda var. sözleşmesi 2013-2014 sezonu sonu bitiyormuş. yani sene sonu boşta değil. bonservis verilir mi, böyle dominant bir adam için verilir. caja laboral de bonservis mevzu bahis oldu mu bir oyuncuyu elden çıkarmaktan pek çekinmez.


joel freeland



bülent;

87 doğumlu oyuncu özellikle Malagada geçirdiği 3 yılda hep üstüne koyarak iyi bir pota altı oyuncusuna döndü ve bu sezon Nba haklarına sahip olan Portlanda gitti. Ancak Nba’de hiç istediği süreyi bulamadı. Portland için hep rotasyonları dar deniyor bu sezon için ama ona rağmen Freeland süre bulamıyorsa, henüz hiç hazır olmadığı düşünülüyor sanırım. Freeland oyun kurucunun beslemesine muhtaç oyunculardan biri. İkili oyunlarda istediği yerde topu aldığında çok iyi bir bitirici. Bir uzuna göre topla birlikte potaya rahat gidebiliyor. Yüzü dönük oyunda savunmacısı yavaş ayaklıysa onu driblingle geçecek kadar ya da kendinden zayıfsa sırtına alarak potaya götürebiliyor ancak bir çaylak olarak Nba’de bunları yapması için ciddi süreler alması ve ona güvenilmesi lazım. Nba’de uzunlarda(çok özel biri değilse) genelde iyi bir savunma ve atletizm beklendiği için Freeland biraz o beklentilere ters gelmiş olabilir. Yeri geldiğinde orta mesafeden ya da yayın gerisinden üçlüğü var ama onları biraz daha keskinleştirse fena olmaz. Bu kadar kalıplı bir uzun için ayak çabukluğu çok iyi derecede. Savunmada da biraz daha agresiflik eklemeli repertuarına. Onun oyun tarzının Avrupaya daha uygun olduğunu düşünüyorum.

deko;

nba'e gidip oynatılmayarak bench'te paslanan ve bu sebepten bizi üzenler listesinde ilk sırada bu arkadaş var benim için. 96 dk'yı lamarcus alridge, jj hickson ve meyers leonard arasında paylaştırıp freeland'e  süre vermemek kulağa garip geliyor. rahat 15-20 dk'sı olması lazım min. o da ilk senesi olduğu için. oldukça klas bir uzun, unicaja malaga ve büyük britanya milli takımı ile ilgili performansları malum. hareketli, ikili oyunu müthiş oynar, sırtı dönük hücumu vardır, potaya yakın noktalardan orta mesafesi vardır, perdeleri iyi yapar. pota altından iyi bitirir.. oyun bilgisi-fundamentali yüksektir. 3 yıllık, yıl başına 3 milyon dolarlık kontratının ilk senesinde freeland. bi çok  uzunun nba'e geç adapte olma problemi yaşadığını biliyoruz. tiago splitter'ı acb mvp'si olarak gönderdik, çok umutluyduk, adapte olması en kolay takım olan spurs'te ilk 2 yılını boşa geçirdi nerdeyse. nihayet beklenen çıkışı 3. senesinde yaptı ve belki de sezon sonu yıllık 10 milyon dolara yaklaşan kontrat yapacak. tabi tiago süre alıyordu az çok, 2 sene potansiyelini gösterememesi kendi hatasıydı ancak freeland o imkanı bile bulamadı henüz. nba'de devam edecek ve kendini ispatlayacaktır ancak avrupa'daki gözbebeği adamlarımızın nba'de yanlış coaching tercihleri ile harcanmasına biraz da duygusal tepki olarak "avrupa'ya dön gel amk" refleksini gösterdiklerimizden kendisi. listede olması biraz da o yüzden.


stephane lasme

sene başı bizim bile tahminlerimizden üstünde bir yere, yeniden yapılanan pao'ya kapağı atmıştı lasme. pedolakis'in sezon sonuna doğru iyiden iyiye diamantidis pick and roll sonrası topu göndereceği yerde siz olun talimatına uyan lasme kariyer zirvesini gördü. hem çok iyi pick and roll bitiricisi oldu hemde savunmada yaptıklarıyla pao'nun mihenk taşı.

lasme'yi 30 yaşında tekrar piyasaya sunan bu savunmasını öncelikle huzurlanızda euroleague yönetim kurulu, basın-yayın işleri sorumları her kimse onların amk. şu yılın savunma işinde nba şarlatanlığına özenmeyi bıraksınlar bi' zahmet. evet lasme çok çok iyi bir savunmacı ancak yaptığı blok sayısı bu ödülü ona götürmesin. savunma sadece blok ve top çalmadan ibaret sayısal bir veri tanzimi değildir. jamon, khryapa, s.james bence bu ödülü lasme kadar hatta ondan daha çok hakettiler. neyse.

lasme neyi yapar?

çok iyi pick kuramasa da hızlı ayaklarıyla ışık hızıyla devrilir ve eğer elinizde diamantidis gibi bir guard varsa onu çok kolay ve çok doğru bir şekilde beslersiniz. atletik özellikleri sayesinde sadece hızına değil gücüne de güvenerek o roll'leri sayıya çevirir. güç ve çeviklik onun oyunun en temel özellikleri. top onunla buluştuğunda pivot fundamentalı çok gelişmemiş olsa da sırtı dönük veyahut zorlayarak bir şekilde potaya gitmeye çalışır.

çok iyi bir savunmacıdır. topu ve rakibi çok iyi izler. blok sayılarını büyük ölçüde buna borçludur. daha çok 4 numara fiziği ve oyun geçmişi de bu pozisyonda olmasına rağmen rakip 5 numaraların arkasında kalmayı başarır.

lasme neyi yapamaz?

muntazam pick and roll oynatan bir guardınız yoksa lasme'nin 5 numara oyunu da sıradan bir hal alır. oyun yelpazesi çok geniş değildir. o zaman daha çok atletik 4 numara arayan takımların işine yarar. iyi bir pasör değildir bu yüzden devrilmelerinde mutlaka kendi kullanmaz zorunda. burada guard kalitesi önem taşıyor.

lasme'yi alacak takım 5 numara oynatmak istiyorsa ondan beklentilerini bu minvalde ayarlamak zorunda yoksa hiçbir işe yaramaz. sözleşmesi pao'yla sezon sonu bitiyor sanıyorum. orada kalması için pao çok yukarılara çıkmayacaktır bence. ideal ölçülerde 800k civarı bir kontrat yeterli olabilir.



13 Mayıs 2013 Pazartesi

milyonluk eşşekler #pf 2013


tbl takımları tarafından bu sene transfere en çok para harcanacak bölgedeyiz. anadolu efes 4-5 oynayacak bir mobil ve şutör uzun ararken, fenerbahçe ülker artık kalbur üstü masaya yumruğunu vuracak 4 numara peşinde. ergin hocam ise biraz kararsızlıkla beraber macvan gibi daha büyük potansiyelden vazgeçip p&p oynayan şutör bir pf almayı düşünüyor olabilir.

anadolu efes için öne çıkması beklenecek isimler dubljevic ve luka zoric gibi isimler olmakla birlikte eğer olası bir dusko'nun gidişinde banic'le daha galatasaray sezonuna yakın bir rotasyon düşünebilir. fb ülker için doellman isimleri dolaşıyor. oraya da yine olympiacos'tan ayrılmayı düşünürse printezis ismi daha büyük ağırlık kazanabilir. galatasaray'ın ise aklı fikri cj wallace'da :)

cj wallace 



size kasabın oğluyla berberin oğlu hikayesini anlatmış mıydık? tabii ki anlatmadık anlatsak ben bilirdim. o yüzden anlatacağım ama sona saklıyorum. şimdi sıra cj wallace ve modern 4 numaranın faydalarında.

cj wallace belki potansiyel olarak en iyi isimlerden değil, hücum portföyü en geniş de değil. ancak cj wallace'ı farklı kılan özellikler var ki bunlar 4 numarada eşleşme problemi yaratıp, 4 kısa gibi oynayıp savunmada ve ribaundlarda sıkıntı yaşamak istemeyen takımlar için onu harika bir seçenek yapıyor.

nedir bu farklı özellikler? en önemlisi cj wallace 4 numarada pick oynayabiliyor. bu bir şey ifade etmiyor olabiliyor ama pick sonrası o kadar çabuk poziyon alıyor ki onunla oynanan her pick and pop sonrası neredeyse boş şut kullanıyor. onun ayak çabukluğunu kullanmak en akıcı hücum silahınız olabilir. yetmiyor o bulduğu şutları yüksek yüzdelerle sokuyor.

tertemiz şutunun üstüne çabuk ayakları, hareketli oluşu, istekli ve akıllı savunmasıyla artık elit pf'ler arasında kendisi. bu sene sözleşmesi sona eriyor. barcelona oraya lorbek'i yedekleyecek daha iyi bir pf bulur mu bilinmez. belki daha geleceği parlak ve düşük ücretli birini düşünebilirler yada cj daha fazla sorumluluk alabileceği bir euroleague takımına gitmek isteyebilir. bosman olmasaydı muhtemelen beraber çalışacağı ergin ataman'la belki tekrar yolları kesişir. kim bilebilir.

gelelim biz kasapla berberin oğlanlarının hikayesine. bir mahallenin bir kasabı ve bir berberi varmış. bunların da birer tane oğlu varmış. bu esnaf kardeşlerimiz bir gün bir iddiaya tutuşmuşlar. o demiş benim oğlan  senin oğlanı alır alır duvara çalar öbürü demiş benim oğlan kündeynen yengeyi bile devirir....neyse iddia ciddiye binince kasap oğlanı güreşe kadar her gün pirzolayla beslemiş. sabah, öğle, akşam, gece yatmadan yani 8 öğün yedirmiş eyâları. berber efendi de oğlanı her gün tıraş etmiş. her sabah mahalle hocasına sabahını almaya gitmeden vurmuş 3 numaraya. neyse gel gelelim güreş merasimine. berberin oğlu almış kasabın oğlunu çalmıiş yerden yere. hikaye bibi teyzenin anlattığına göre burada bitiyor. peki buradan almamız gereken ders neymiş? uzun saç erkeğin kuvvetini alırmış. yani cj wallace bir daha saçını uzatmamalıymış. dinlediğiniz için teşekkürler.


gigi datome

saçlarını at kuyruğu yaptığı günden beri durdurulması na-mümkün bir adama dönüştü. özellikle yazın elemelerde tek başında türk milli takımına yaptığı tecavüz girişimi olağanüstüydü. semih'e girişimle de kalmadı bildiğin tecavüz etti ajsdhsadagd

yetmedi bu sezon kaldığı yerden roma'da devam ediyor işlere. ayı gibi güçlü, kimsenin korkutamayacağı ve birinin öldürülmesi gerekiyorsa gönderdiği üçlüklerle bunu yapacak tam bir gladyatör.

3 ve 4 numaraları oynayabiliyor. fiziksel yapısı atletik özellikleriyle 3 numarada gücüyle oynayabiliyor. topla potaya korkusuzca gitmesi bu yüzden önemli. ama onu daha çok hatta ilerleyen dönemlerde tamamen 4 numarada göreceğizdir. 2.15'lik oyuncuların bile blok yapamayacağı, keskin şutları var. hemen hemen çoğu 4 numaraların arkasında kalabiliyor. tam bir savaşçı.

savunmada 1e1 savunması gayet iyi. eli kolu adrenalin sayesinde hiç durmuyor. top çalma konusunda bu yüzden etkili datome'nin. ribaund konusunda ise 3-4 oynayabilen tüm oyuncular içinde belki de avrupada en iyilerden biri.

geliştimesi gereken özellikleri var. öncelikle post-up oyunları kullanılabilir seviyede değil. point forvet oynayacak kadar oyun bilgisi ve pasör meziyetleri de yok. tabii ben çıtayı khryapa sevgiyesine çekmek istiyorum da biraz ondan :)

tekrar etmiş oluyorum ama gigi datome savaşçı bir oyuncu ve motive olduğu an kanını bile akıtabilir. avrupada bu yüzden transfer yapıp euroleague seviyesinde izlemek istediğim özel oyunculardan biri.

marko baniç

mr.jöleli. jölenin yiğit bulut'tan sonra en çok yakışığı insan. büyük yürek.

galatasaray'ın euroleague bileti için ön eleme oynayacağı sezon mahmuti'nin oyun planında post-up oynayacak bir 4 numara lazımdı. skor üretimi yapacak, oyun sıkıştığı anda topu indirebileceği bir uzun. bunu bir önceki sezon ermal kuqo üzerinden yapıyordu ancak o sene 5 numaraları tamamen pr üzerine yapılandırıp en azından jamon'la beraber hücuma farklılık getirecek bir oyuncu şarttı. bu oyuncu için seçimi darius songaila oldu. tavanı daha yüksek olan ama çok büyük riskler taşıyan biri yani. tabii o sezon başı baniç boşta değildi ancak mahmuti belki kalsa bir sezon sonraki yapılanmada o rolü ona verecekti.

o marko baniç ise sezon sonu unics kazan'a imza attı. kaimakoglou'yla baniç'li bir 4 rotasyonu oluşturmayı planlıyorlardı ki daha sezon başlamadan baniç'i sakatlığa kurban verdiler. mike wilkinson'ı omuz sakatlığı nedeniyle kadroda düşünmüyorlarken aralık gelmeden mike döndü baniç hala yok. yanılmıyorsam 1 yada 2 maçta oynadı bu sezon sonra tekrar tribüne yollandı. sakatlığı hakkında çok fazla bilgiye sahip değilim.

gelelim marko baniç'e ihtiyacı olan fenerbahçe ülker gibi takımların onu düşünmesi için onlarca sebebe.
marko öncelikle alçak ve yüksek posttan her türlü oyunu oynayabileceğiniz bir isim. şutu, yüzü dönük ve sırtı dönük hücumlarını eksiksiz yapar. topu yere vurabilen ve şutu olan bir 4 numaradan beklediğiniz başka ne özellik var desem iyi savunma yapsın, ribaund alsın vs gelecektir peşinden. öncelikle oyunun hiçbir alanında eksiklik hissettirmez. tam bir takım oyuncusudur. eğer siz ona güveni verirseniz o sizi jölelerin üstünde taşır.


viktor sanikidze



2 yıl önce bologna'da oynarken kapaliust yani ismail abinin ısrarla tavsiye ettiği bir isimdi viktor. o bologna'da 3-4 rotasyonunda oynuyordu müthiş bir atletizmi ve güçlü fiziğiyle dikkat çekiyordu.

sonrasında beklenen transferi küçülmeye giden siena'ya yaptı. siena'da 4 numara olarak yine iyi bir sezon geçirdi sanikidze. siena'nın euroelague'de beklentiler iaşan performansında kenardan gelen ekstra enerjisiyle farklılık yarattı.

viktor toplu ve topsuz oyunda iki kategoride de varolan bir oyuncu. özellikle topsuz oyundaki varlığı çok daha önemsenmeli. yardım savunması, ikili sıkıştırmalar, zone pres hücumda topsuz cut, hücum ribaundu, backdoor atakları, perde yapabilmesi, devrilmesi...

toplu oyunlarda ise iyi bir dış şutu var. topla dripling edebiliyor, sırtı dönük hücum denemeleri yaparken en iyi olduğu iş potaya topla gidebilme yeteneğini de her maç bizlere sunuyor. inanılmaz bir atlet.

viktor'un siena'yla 1 yıllık daha sözleşmesi var. ancak bu tip oyuncuya buy-out ödemek isteyen takımlar varsa 400k buy-out üstüne 700 civarı bir kontratla işi bitirebilir.

antonis fotsis

kariyer planlamasında milano şehri olmamış olsaydı şuan herkes yine ismini konuşuyor olurdu ancak görüyorum ki avrupanın en iyi pf'lerinden birinin ismi pao hariç kimseyle anılmıyor.

muhteşem bir şut mekaniği var. çok fazla sıçramıyor ancak topu elinden blok tehtidini minimize edecek düzeyde erken çıkartıyor. bir pivot boyuna sahip olduğunu da düşünülünce onun şut feykine sıçramamak elde değil. bu da fotsis'e büyük avantaj sağlıyor. feyk sonrası topu yere vurup yeni bir pozisyon alacak kadar ortalam bir hıza, potaya gidecek kadar top hakimiyetine sahip. güçlü sayılabilecek hatta milano'da biraz kilo almasıyla ağırlaşmasını da ekleyerek iyi bir size'a sahip.

fotsis'in oyunun birçok dezavatajlı yönü de var. biraz mental açıdan doymuş bir oyuncu hissi veriyor. milano'da geçirdiği 2 felaket yıl oyununu biraz geriletmiş. post oyunu ve savunması sıkıntılı. ama yine de hala avrupanın sayılı şutör uzunlarından biri. şutu konusunda tek kusurlu nokta ise soktukça daha iyi sokabilmesi. o yüzden mental açıdan iyi seviyede olması şart.

giorgios printezis




cenk akyol, cenk akyol, ceyyink akyooool. malaga döneminde yunan cenk akyol olarak tanımladığımız sonrasında ise tam bir pf olarak kısa kestyirdiği saçlaıyla ben onun ikiziyim imajı vererek yeni bir kariyer inşasına başlayan avrupanın hale hazırda en önemli 10 pf'sinden biri. olypiacos'da fena paralar kazanmıyor sanıyorum 1m euro civarı b ir kontratı var ancak hem oly hem de kendisi yeni bir maceraya atılabilirler.

printezis kendisini geliştirme konusu8nda avrupa basketbolunda bir ekol olmaya doğru gidiyor. eskiden sahip olmadığı özellikleri bir bir repartuarına ekleyerek şu an bambaşka bir oyuncuya evrildi.

kendine özgü eliyahu stilinde bir şutu var. ne ara çıkarttığını anlayamıyorsunuz bile. fiziği harika durumda. hem savunmada hem hücumda müthi,ş kullanıyor fiziğini. hücum ribaundlarında çok etkin. yüzü dönük topu aldığında potaya gidebiliyor. hatta sırtı dönük top aldığında yere vurmadan ani bir hareketle rakibini ekarte edip potaya imza şutunu yolluyor.

şutu bildiğiniz üzere pek oturaklı değil. elinden çıkarışı da faul zaten. ancak efes serisinde de gördüğümüz gibi ritmini bulursa ağza sıçma konusunda da hiç affı yok.

printezis'i ben gelecek sene birkaç yunan arkadaşıyla tbl'ye bekliyorum. vasiliadis, fotsis, calathes, buruzis, kaimak bunlardan birkaçı seneye ligimizi şenlendirebilirler.

kostas kaimakouglou

sene başı ataman'ın galatasaray'a almak istediği pao'nun 3-4 rotasyonundaki joker şutörü şimdinin ise iyiden iyiye elit power forvet'i. marousi'nin barzo'yla peri masalı yazdığı sezonda jamon'la beraber parlayan ve ardından pao'ya geçen büyük dedesi izmir'in ilk kaymakçısı kostas bu sezonu unics kazan'da geçirdi ve başarısız bir sezon olarak adlandırabileceğimiz bu senenin ardından oradan ayrılması çok da sürpriz olmayacak.

kostas'ı kısaca anlatmak gerekirse boş bıraktığın an ağzına sıçar familyasından. yıllarca pao'da çok fazla alternatifli kadroda euroelague düzeyinde hep boşta kalan oyuncu olarak anıldı. perperoglou'yla beraber sadece şut atarak bile milyon dolarlık oyuncu olabileceklerdi. ama kaimakoglou sadece şut atan bire oyuncu değil. o boya rağmen 3 numara oynayabilecek ayak çabukluğuna sahip, hem savunmada hem hücum ribaundlarında doğru yerde bulunan ve elini mutlaka ribaunda sokan bir adam.

kostas'ın hücum reparturatı da oldukça geniş. topla dripling yeteneği olmasından mütevellit hem potaya gidebiliyor hem de kaldırıp şut kullanabiliyor. pasör özelliğiyle yıllardır vougioukas'la beraber oynamasıyla da olsa gerek uzunları hem besleyebiliyor hemde uzundan uzuna pas oyunu yapıyor.

savunmada ise onu farklı kılan özelliklerden biri olan hem 3 hemde 4 numara savunabilmesi. zaman zaman parkede 3 uzun oyucuyla kalıp ribaund ve size avantajı elde etmek isteyen takımlar için 3, 4 numara şutör bir oyuncu kullanıp ribaund ve savunma anlamında geri düşmeyecek takımlar için de 4 numara için ideal isim.

...reklamlar...

şimdi de ödüllü soru. aşağıdakilerden hangisi gerçek pero antic'tir? bulana ve getirene dekoburak'tan twitter'da follow.





pero antic

göçmen alman rapçi olacakken bi' dur bakalım azad belki bizim ekmek başka yerlerdedir deyip ikizinden izin istemiş ve basketbolcu olmuştur. aslen güney-batı iran'lı olup makedonmuş gibi davranan bir arkadaşımızdır kendisi.

oyununu son 2 yılda sürekli olarak geliştirmiştir. eurobasket 11'le başlayan ve sonrasında kendisini olympiacos'ta ivkovic'in kollarının altında bulan antic o fiziğine rağmen pek sert olduğu söylenemeyen oyununu artık oyunda sertlik gerektiği zaman devreye giren oyuncu değiştirmiştir. ribaundlarda sadece fiziksel özellik olarak bulunan kimliğinden çıkıp topa elini uzatan oyuncuya dönüşmüştür. 2 yılda takım oyuncusu olarak birçok eşiği aşmıştır.

bahsettiğim gibi antic artık sertlik, ribaund, savunma, takım oyunu, yardımlaşma gibi konularda euroleague standardında bir oyuncu artık. ve üstüne iyi bir şutör. bu özellik onu gerçekten farklı kılıyor. ayı gibi güçlü olup kuğu gibi şutör olan kaç tane topçu var ki şu piyasada.

antic'in olumsuz taraflarına gelirsek. pek pasör bir oyuncu değil. post-up oyunununda mutlaka onun bitiriciliğine kalmış oluyoruz. pick oynayıp devrilebilen bir oyuncu da değil. en fazla p&p oynar. onu da çok iyi oynar allah var. dakika/verim istatistiğinde dakikası arttıkça şut yüzdesi artar ancak diğer alanlarda verimi düşer.

antic'in sözleşmesi sezon sonu bitiyor. yanılmıyorsam 400-500k euro bandında bir maaşı var. 800k euro seviyesine çıkmak onu kopartmaya yetebilir. tabii olympiacos onu tutmak için oraları düşünmezse.


deon thompson

modern şutu olan pf'lerden haislip tarzı yırtıcı, atletik ve güçlü bir isme geçelim. bizim euroleague senemizde union olimpija'nın en önemli silahı olan ve çözüm üretmekte zorlandığımız bu sene yine alba'yla euroleague'de takımını taşıyan deon thompson'dayız.

big deon artık ciddi ciddi euroleague oyuncusu olmanın adımlarını attı. yeni bir kontrat ve daha iyi bir ligi hakediyor.

deon'un hücumda ve savunmada çok ciddi silahları var. hücumda ikili oyun oynayabiliyor. potaya devriliyor ve adının hakkını verircesine bunu hunharca yapıyor. üstüne çok çok iyi bir post-up oyunu var. rakibini sırtına alıp istediği yere sürükleyebiliyor. bunların hepsini yapabilmesinin üstüne iyi bir bitirici olması onu bir üst levele taşıyor.

savunmada ise çok çok iyi yer tuttuğunu söylemem. daha fazla göze hoş gelen blok tehtidi ve hızlı ayaklarıyla bir avantaj sağlayabiliyor. iyi ribaundcu ve bana kalırsa muadillerinden daha iyi bir takım oyuncusu.


şimdi de acb'de yılın patlayan yıldızları için bülent'e dönüyoruz.

Justin Doellman

Yeni nesil power forvetlere en güzel örneklerden biri. Ayakları çabuk, orta mesafeden çok iyi bir şuta sahip, topla dribling edebiliyor. Kendi adına ve onu izleyen bizler adına en büyük şanssızlık kendisinin 27-28 yaşlarında parlaması. 3 sezonluk Fransa macerası sonrası 2 sezon önce Alicante ile İspanya’ya adımını attı. Asıl patlamasını ise geçen sene Manresa ile yaptı. Müthiş bir sezon geçirip sayı krallığında 2.sırada tamamladı ligi. Ve o sezon ardından bu sezon Valencia’dan 2 yıllık kontaratı kaptı. Valencia’da da formu hiç düşmedi. Hem ligde hem Eurocupta çok iyi istatistiklerle oynuyor. Bir şekilde sayıya ulaşmayı biliyor. Çok fazla iniş çıkış yaşamıyor ve sezon genelinde ondan ne alacağınızı biliyorsunuz. Maç özelinde şutu iyiyse şutla, kötüyse sırtı dönük oyunuyla ya da yüzü dönük birebir oynayarak potaya bir şekilde gidiyor. Şuta dayalı bir uzun olmasına rağmen pota altı sertliğinden kaçan biride değil. Açıkçası önümüzdeki yıllarda yolunun buraya düşmesini çok isterim. Valencia sezonuyla belki biraz daha göz önüne çıktı ama hala yeteri kadar hakettiği değeri görmediğini düşünüyorum. Oradan da sıçrama yapacaktır. EL’de olmalı böyle bir oyuncu.


Bojan Dubljevic

91 doğumlu 4/5 numaralarda oynayabilen genç oyuncu, ilk çıkışını Buducnost’ta yaptıktan sonra Valencia tarafından havada kapıldı ve uzun dönemli bir sözleşme imzaladı. Yugoslav kökenli her uzunda olduğu gibi ondada temel basketbol bilgisi üst düzeyde. Oynadığı bölge için çok uzun sayılmasa bile(2.05) pozisyon almayı çok iyi biliyor. Perde sonrası çok çabuk potaya devrilebiliyor ve onu besleyecek bir guardla müthiş verim alınabilir. Repertuarında üç sayıda var ama çok seçerek kullanıyor o atışını ve bu sayede yüksek yüzde ile sokabiliyor. Bu sezon %48 ile üçlük sokuyor. Bu sezon özellikle Lyschuk’un sakatlandığı bölümde takımı sırtlamıştı. Süresi ve doğal olarak takımda rolü arttığı için verimi de çok artmıştı. Henüz çok genç, pek çok şeyi çok iyi yapıyor ve hala gelişmesi için önünde uzun yıllar var. Önemli bir sorun yaşamazsa üst düzey bir kariyeri olacak gibi duruyor.

12 Mayıs 2013 Pazar

milyonluk eşşekler #sf

takım kurarken tüm planlarımız sistemin üzerine şekilleneceği oyuncular olurlar. guard ve uzun seçimlerinin etkisiyle gelen skorer yada oyun kurucu özellikle 2 numaralar, ve şutör yada ribaundcu 4 numaralar ararız. sıra 3 numaralara geldiğinde ise genel de risk alınmaz ve tutkal görevi görecek topu elinde çok fazla istemeyecek sf'leri tutarız. şutör olsun, savunma yapsın, ribaundlara yardım etsin yeter. bakalım yetiyor mu kimler hangi sistemlere uyuyor. işte euroleague kadrosu kuracak olan trouble başkan ve leventdem asbaşkana sunduğumuz kısa forvet listesi.

bu listede krunoslav simon, david moss, malik hariston, mindaugas kuzminskas, andres nocioni ve vlad lucic deko'ya geri kalanlar ise bana ait. deko'nun benim 4 numara için ayırdığım nocioni ve lucic'i "artık avrupa basketbolu uzuyor sevgili paez bu adamlar 3 oynamalı" diyerek buraya kaydırdığını da son dakika olarak öğrenmiş bulunmaktayım. iyi okumalar.

krunoslav simon




 



uzun yıllar zagreb'de evinden dışarı adım atmadan oynadı, geçtiğimiz sezon ise soluğu malaga'da aldı 1985 doğumlu bu arkadaş. oldukça akıllı bir oyuncu. belki fiziksel özellikleri üst düzey değil (atletik değil, hızlı değil) ancak driblingi nerden yapması gerektiğini, potaya nası gitmesi gerektiğini, nerde şut atması gerektiğini bilir. zor gözüken bi turnikeyi ağır çekimde bitirir. oyun bilgisiyle öne çıkar. çok iyi bir üçlükçüdür. takım kimyasını bozmayan güvenilir bir skorer bu slav ırkından olduğu ismine nakşedilmiş arkadaş.

tarz olarak vladimir micov'a benzettiğim, belki de algıda bir uzun süreli yer alması sebebiyle benzediklerini kendime inandırdım. micov'un boyu biraz daha uzun. ancak bulundukları takıma katabilecekleri şeyler oldukça benzer. skor potansiyelleri birbirine yakın, ikisi de takım oyununu bozmayan karakterler. neyse bu benzetmemizi şimdilik geçelim. 2011-2012 sezonu ortasında galatasaray'a alsaydık diyerek paez'le karşılıklı oturup birer sigara yakalım. o takıma vereceği çok şey vardı :(

malaga'da fena bir sezon geçirmedi krunoslav. ben olsam malaga'nın yerinde tutardım arkadaşı. kontrat durumu, piyasası nedir doğrusu bilmiyorum. yüksek bütçeli kulüplerin talip olacağını sanmam. unicaja ayarındaki ekipler için biçilmiş kaftan.

david moss





çok iyi savunmacı. şekil şemal öyle yerinde ki o tiple olduğundan da daha psikopat bi savunmacı profiline evriliyor. uzun kolları ile top çalar, rebo toplar. 1 numarayı da kitler, gerektiğinde 5 numaranın arkasında da agresif şekilde durmayı başarır. hücum repertuarında güvenebileceğiniz en önemli noktası üçlük performansı. kendi şutunu yaratmaz, el üstü filan yoktur ancak pozisyon hazırlandığında ve köşeden oldukça yüzdeli bitirir. fast break'te olması gerektiği yerde doğru durur. görev adamı dediğimiz adam david moss işte.

hangi koç bu yaz talip olur moss'a diye sorunca akla ilk gelen isim oktay mahmuti oluyor. kendisi sever böyle adamları. belki kısa forvet pozisyonunda yaratıcılık olarak takım eksik kalır ancak onu da başka yerden telafi et. zaten oyuncuya özgürlük vermeyi pek sevmeyen bir koç olarak tek yaratıcı kısa oyuncu kontenjanını farmar'a ayırabilir. vujacic'e yine iyi dayandı bu sezon ve iyi verim aldı, doğrusu bu kadarını beklemiyordum. en sonunda ise şartel attı :( konu dışına çok çıkmayalım; yine barcelona'da pete mickael'ın yerini alabilir. tarz olarak birebir uyuşmasalar da yanlış bir hamle olmaz barca için. tarz olarak skor yükünü çeken bir oyuncu olmadığı için daha ufak takımların radarına pek gireceğini sanmam. skor bulacak oyuncusu çok olan ancak pis işleri yapacak oyuncu eksiği çeken takımlardan istediği kontratları çıkarabilir gibi geliyor.

malik hairston



all-around her şeyi yapan gillerden kısa forvet. menşei spurs'ün altyapısı austin toros'tan. dominantlık konusunda el'de mevkisinin en iyilerinden biri ancak bu sezon belki mvp olabilir tahminlerine rağmen oldukça kötü bir sezon geçirdi milano'da. onca yıldız ile top 16 bile yapamadan ilk turda elenen milano'da hayal kırıklıklarını ardı ardına dizsen burdan köye yol olur. scariolo yerine bir kimya hocası getirmeleri şart seneye zira takım kimyası öyle tutmadı ki anca bir kimyager paklar milano'yu. nasıl süslü laflar? helehelehelehele.

atletiktir. smaç basar. rebo'lara yardımcı olur. iyi savunma yapar. potaya yüklenir. birebir oynar. yapabildiklerinin skalası çok geniş. ancak bu sezonki performansı bir istikrar probleminin olabileceğini gösteriyor. zaman zaman tercih hataları yaptığını, zaman zaman da insiyatif almakta eksik kaldığını gördük. paradoks şu ki euroleague'de insiyatif almak istediğini bunu verimli yapadı ve takımın aleyhine gelişti. geri planda kalsa keith langford dışında güvenebileceğin yaratıcı oyuncusu olmayan milano işlemez. milano'yu analiz etmek gerçi çok meşakkatli şimdilik, sorunun oyuncularda olduğunu düşünmek yerine en doğrusu ve kolayı :( faturayı scariolo'ya yıkmak.

hairston seneye milano da kalır mı bilmem ama her ne olursa olsun bu el sezonundaki gibi oynamaya hakkı yok. kendine haksızlık etmiş olur. yeteneklerine ihanet etmemesi ve vites artırması lazım.

mindaugas kuzminskas




geldi sıra bu litvanyalı genç sayılabilecek arkadaşa. boyunu 25 cm kısalt, üniversitede 5 kızla takılan, kantinde onlarla oturan, kızlara sevimli gözüken ancak erkekler arasında piç olarak lanse edilen sarışın çocuk bu çocuk olur. bi halı saha maçına çağırırsın gelmez, play station atalım desen oralı olmaz ama ünideki tenis kortunda bunu paso  güzel güzel çıtı pıtı cibili cibili şuaak şuaak kızlara (murat domaç selam) raketin nasıl kullanılacağını öğretirken görürsün filan. tipi özel olduğu gibi hakkını verelim basketbolu da özel bu adamın.

zalgiris'te piyasaya geç çıktı bu sene. sakatlıklar, darden'ın ayrılması filan derken, ancak top 16'nın 2. yarısı süreleri artmaya başlarken meğerse arkada nasıl bir cevher yatıyormuş gördük. sf pozisyonuna göre uzun, eşleşme problemi sayesinde postta skor üretebiliyor savunmacısına karşı. iyi denebilecek bir üçlük mekaniği var.  beyaz bir oyuncuya göre atlet. öyle bir imaj da veriyor ki hücumunu bolca geliştirebilir diyorsun, o güveni veriyor. gelelim asıl yönü olan işin savunma tarafına. uzun kollarıyla dikkat çekenlerden. bu tip adamları gördükçe keşke benim de kollarım uzun olsaydı, masanın diğer tarafındaki tuzluğa uzanmak istediğim zaman sıkıntı yaşamazdım amk diyorum :( savunma-hücum ribaundı ayırmaz hepsine taliptir. bu arkadaş bir, nigar talibova iki. pf de oynayabiliyor olduğunu not düşelim bi arada.

bu sezon yaptığı çıkış ile radarları üzerine çevirdi kuzminskas. talibi bolca olacaktır, şu an sahip olduğu kontratın belki ikiye katlayacaktır yakın zamanda. gelişimi yakından takip edilecekler listesine çoktan alındı çoğu basketsever tarafından. rotasyonda 25 dk min süre alabileceği ve oynayarak gelişimini sürdürebileceği bi takımda devam etmesi ümidiyle. bu takım hali hazırdaki takımı zalgiris olarak da devam edebilir.

andres nocioni




reyiz abiler kategorisinden. son 15 yılda basketbol takımı futbol takımından daha başarılı olan arjantin milli takımından, nba'den, euroleague'den yakından tanıyoruz kendisini. 3-4 numara oynar. son derece karakterli, savaşan bir basketbol anlayışı vardır. yaş neredeyse 35'e 2 var ama iş bitmemiş gillerden. bu sezon 1. si düzenlenen geleneksel "ismail şenol peri masalı özel ödülü yılın peri masalı takımı" ödülünü alan laboral'de hele işler kötü gittiği zamanlarda mücadeleden vazgeçmeyen, direnen isimlerinden biriydi. noci reyiz kafamızı keseriz pankartları yapıldığı oldu baskonia civarlarında.

savunma ribaundlarına yardımcı olur, hücum ribaund'ı + basketlerle ekmeğini taştan çıkarmasını bilir. potaya yüklenişleri pek estetik gözükmese de fena olmayan bir yüzdeyle bitiriyorsa laf etmeye hakkımız yok. dış şut sokar. gençlere ağabeylik yapar. mahalle gençlerinin elinden tutup karıya kıza götürüp milli eder.

bi süredir nocioni laboral'de kalmak istediğini, ancak kendisine gelen başka teklifler de olduğunu belirtiyor. en son saski baskonia başkanı da nocioni'yi takımda tutmak istediklerini ve ellerini gelen en iyi teklifi önereceklerini açıklamış. belli ki arada çok sıkı bir pazarlık olacak. nocioni de kariyerinin belki de son kontratlarından birini sağlam yapmak istiyor haliyle.

vladimir lucic




genç yıldız adayı dolu partizan'ın 89 doğumlu sırp forveti. bu sezon euroleague'deki performansıyla ne kadar özel bir oyuncu olduğunu gösterdi herkese. tarzı listenin genelinden farklı. paçasından saf yetenek akan adamlardan. izlemesi son derece estetik, keyifli. geleceği adına basketbolseverleri epey heyecanlandıran isimlerden oldu partizan'ın genç kaptanı.

3-4 oynayabiliyor. potaya çok klas bi şekilde yüklenir; turnikeyi bırakır. fadaaway yapıp orta mesafesini gönderir sıkıştığında. usta yıldızlar gibi rakibini tuzağa düşürüp faul alır. bileği düzgün. üçlük tehdidi var. topu lucic'e teslim ettiğinizde isterse hücumun bitimine 5 saniye kalsın o top elde pek patlamaz. bi şekilde doğru birebiri uygulama konusunda doğru kararı verebiliyor. konsantre olduğunda ribaundlarda hiç fena değil. oyun içi çeşitlilik bakımında yetersiz ve geliştirmesi gereken yönü asist rakamları. biraz abartarak navarro'nun forvet versiyonu diyelim. tabi gelişimi devam ettirmesi şart. kumaş mevcut, doğru ellerde işlenmesi gerek.

bu sene parlayan partizanlılardan dedik; haliyle buna bağlı olarak piyasası da oluştu ve ilgiyi üzerine çekti. kontrat durumuna bakacak olursak 2011 yazında partizan'la 3 senelik kontrat uzatmış. önümüzdeki sezon da kontratı devam ediyor demek bu. bonservis ödeyerek almak isteyen takım olur mu bilinmez ama bu son kontrat sezonundan sonra partizan'ın lucic'i tutması zor gibi. gerçi takımın kaptanı olma sıfatı ve o gönülden bağlı taraftar lucic'in önce gönlünü sonra aklını çelip kalmaya zorlayabilir.


kostas vasiliadis




avrupanın en özel şutörlerinden biri. trouble'ın deyimiyle "ne ara bu kadar sayı attı bu adam" denilecek kadar sessizce sokar yetmez maçın en kritik anında "hevessiken" şutu sokar. sorumluluk almaktan hiç kaçmaz.

avrupada izlediğim "büyük oyuncu" apoletini yapıştırdığım adamlardan biridir kostas. ayrı bi severim sayarım kendisini. marko paşa bizde olmasaydı gelmesi için sakallarımı bile keserdim :(

kostas'ın oyunun en özel yanı şutörlüğü tabii ki. hem pozisyon şutörlüğünde hem sorumluluk alıp 9 metreden şut atabilmesiyle hem de hareketli şutlarıyla gönüllerde taht kuruyor. üstüne kadife gibi bilekleriyle adrese teslim, zamanlaması ve şiddeti muazzam ayarlanmış saf point guard paslarıyla oyunu üzerinden oynayabileceğiniz bir kısa forvet.

kısa forvet dedik ama kostas'ı o oyun aklı ve liderlik özellikleriyle 2 hatta 4 numarada bile kullanabilirsiniz. özellikle miss match yakalamaya çalıştığınız maçlarda kostas'ı 4 numara çekmeniz - ki elinizde backdoor oyunlarını oynayabilen atletik bir sf varsa - ribaund sıkıntısını bir nebze hafifletebilirseniz büyük avantaj sağlarsınız.

oyunu dengeli oynayan, çok fazla bireysel özellikli oyuncusu olmayan ve daha fazla topu paylaşarak oynayan takımlarda en fazla sorumluluk vereceğiniz oyuncu olarak, veyahut oturmuş bir sistem takımında 3 numarada oyun aklı ve şut konusunda ihtiyaç gidermeniz gerekiyorsa kostas bir numaraları adayınız olmak zorunda. milyon dolarınız varsa alınız.


martynas pocius




hepimiz bildiği parmaksız pocius 9 parmakla gençlik döneminde hepimizin ağzı açık izlediği bir oyuncuydu. 196 boyu ve müthiş atletizmiyle parkede kendisini belli eden ve topla olağanüstü işler yapabilen 2-3 numara.

pocius set offence'de isolation oyunları oynar. ilk adımda pozisyonuna göre çok hızlı, penetrelerde yetenekli ve iyi bir bitirici olarak güvenli bir el. yine set offence'lerde 3 numarada pozisyon şutörü olarak tertemiz şutuyla iyi bir silah. üstüne ise backdoor hücumları oynayabilen ve bu tip hücumlarda atletik yetenekleriyle aldığı yüksek yada engin pasları çok çabuk bir şekilde gerek ters turnike gerekse de smaçla bitiren çok iyi atlet.

2 numara oynadığında ise yine isolation hücumları kullanılabilir bir oyuncu. ball handling'i bir guard kadar iyi olan pacius rakibin ayaklarını yavaş hissettiği an onu geçip pozisyonunu yaratabilir.iyi atlet olmasının avantajıyla bu 2 pozisyona göre de çok iyi bir ribaundcu olduğunu söylemek lazım.

yine pocius'u farklı kılan özelliklerden biri transition hücumlardaki efektifliği. ister direkt savunma ribaundunu alıp kendi giderek isterse de en önde koşabilen olarak bu konuda da fark yaratabilir.

pocius'un real madrid kariyeri bu sene sonunda sonlanıyor. onun bu seneki görevi olan rudy ve carroll'u yedekleme görevi ne yazık ki sakatlıklar sebebiyle mümkün olmadı. şimdi yeni bir kariyer planlaması yapması gerekiyor. 2 numarada jamont'u gönderen bir galatasaray için neden olmasın?


vlad micov


avrupada en beğendiğim kısa forvetler biri. cantu senesinde hayran olmuştum. bir oyuncuyu "takım oyuncusu" yapan tüm özellikler onda var. çok çok yetenekli bir oyuncu olduğunu söyleyemezsiniz ama parkeye aldığı süre ne olursa olsun her şeyini veren, yeteneklerinin ona sunduğu her şeyi %100'üyle parkeye koyan bir oyuncu.

vlad micov ceza şutu, yalancı penetre üstü şut, dengeli bir şekilde potaya giderek sayı çıkartma, savunmacısına kendini unutturma, asist, ribaund, 1e1 savunma, yardım savunması. konusunda net şekilde verim verir. süre konusunda ise sıkıntı yaratmaz.

özellikle işin savunma ve set offence tarafında kilit rol olabilecek bir oyuncu. bencil olmaması ve paylaşımcı olmasıyla topu ona emanet etmeniz bile sizi korkutmamalı. belli, bir düzeni olan, görev paylaşımı belli ve 3 numarada ezilmeyecek üstüne hücumda ve ribadunlarda size katkı sağlayacak bir oyuncu arıyorsan mahmuti hocam o adam vlad micov.


joe ingles





çok hakkı yeniyor bu adamın hem vallahi hem billahi. adam net kere net muhteşem skorer. bu kadar yazıyorum gerisini yazmıyorum. yedirmem kimselere joe ingles'i. avrupanın en iyi loser skoreri der bitiririm.