11 Ekim 2012 Perşembe

hoş geldin ya şehri euroleague

deko'nun ali ağaoğlu'nun yanında çalışmaya başladıktan sonra geçirdiği evrim ve blogu boşlama eğiliminin farkındayım. trouble'ın da son amerika seyahatinden bu yana kate upton'a gönül koyarak kendini melankolizme verdiği şüphe götürmez bir gerçek. kendisinin yeni bir raif efendi olmasından korkuyorum. deko'nun da ali rıza bey'in oğlu şevket :(

bu hengamede ekmek parası için çalışmak ve yazmak zorundayız. resmi sponsorumuz "şanlı alçıpan ve boya"ya mahcup olmamamız lazım. buradan sözü açılmışken şanlı alçıpan ve boya çalışanlarına ve sahibelerine selam gönderelim.

buradan da gördüğünüz gibi hayat hiç de sanıldığı kadar kolay değil sevgili şanlıspurs okuyucuları. 1 posttan en fazla o da en faza kazanabildiğimiz para 170 tl. o da boğazımızı ıslatmaya anca yetiyor :( anladığım kadarıyla blogculuk ölmüş. yanlış zamanda girmişiz bu işe :(

şimdi deko'nun hevesle ellerini ovuşturup acaba veda yazısı mı lan dediğini duyar gibiyim. tabii ki hayır hayırsız deko efendi sadece giriş kısmında biraz bloggerlığın zorluklarına değineyim dedim ahsdkjdska

......................

aslına buraya nasıl geldim iyiye işaret değil. sadece el incelemeleri işler dolayısıyla yetişmedi diyecektim bir anda kendimi aceto'nun bahçesinde buldum ehehe. neyse madem incelemeler yetişmedi o zaman biz de yazmak zorunda hissettiğimiz şeyleri değil de yazmak istediğimiz şeyler yazarak bu süreci geçiştirelim.

bu sene euroleague tıpkı eurocup gibi statü değişikliğine uğradı. kaan kural'a son dönemlerde ender katıldığım konulardan biri de bu. jordi bertomeu ne düşünerek bunu becerdi bilmiyorum ama top16 sisteminin değişmesi kesinlikle heyecanı öldüren felaket bir karar. daha maç olsun istemek euroleague'in marka değerini artırmaz. hele bunu yaparken neredeyse gruplardan çıkma sıralamasının ayrıcalığını öldürerek muhtemel yunan - ispanyol kurnazlıklarına yol açılacaktır. özellikle grubun son 2-3 haftası hem etik hemde basketbol açısından pek içler açısı olmayacaktır.

euroleague'in bu sene yapısında meydana gelen bir dizi değişiklik bununla sınırlı değil. wild card'ın alba'ya gitmesi, elemelerden gelen takım sayısının düşürülmesi, artık maçların cl ile çakışmaması için perşembe ve cuma'ya alınması...

burası da tartışılması gereken bir konu. cuma günü el maçı oynayan bir takımın o hafta ligde önemli bir maçı varsa mesela fb ülker - galatasaray maçının olduğu bir hafta maç hangi gün oynanacak? pazar mı yoksa pazartesi mi?

neyse bu konuları bırakıp euroleague'de bu sene n'olura geçelim. geçen seneye göre bütçe ve kalite olarak bir düşüşün olduğu kesin euroleague'de. bunu son yılların f4 gediklilileri cska, barcelona, siena, oly ve pao'dan görebiliriz. bu 5 takımdan cska hariç hepsinin bütçesi düşerken pao ve siena yeniden yapılanmaya gitmek zorunda kaldılar. barça ise doğal bir seleksiyona doğru gidiyor. oly kendilerine euroleague'i kazandıran coachlarını, cska ise en büyük silahlarından ikisini kaybetti. ak47 ve 1-3.

madem konuyu buralara getirdik bu senenin f4 adaylarına bir bakalım;

cska moskova - real madrid - barcelona - olympiacos - fenerbahçe ülker - maccabi

euroleague'de favori olmak yıllardır gördüğümüz üzere pek işe yaramıyor. favoriler hep kaybediyor yıllardır. bu sene de sürprizleri minimize etmek için düzenlenmiş bir top16 var ama tepede yani son 8 ve son 4'de yine sürprizler görmeye hazır olmak lazım.

cska moskova : bu sene en büyük bütçeli takım. takımın başında messina gibi x-factor bir coach var. ama kusursuz takım diyemiyoruz. guard ve uzun rotasyonu olarak elimizde şunu yapabilirler diyebileceğimiz veriler var ama 2-3 rotasyonu tamamen yeni ve bambaşka düzenlerden gelmiş oyuncular. nihayetinde katkıları ne olur messina sistemine nasıl uyum sağlarlar benim için soru işareti.

barcelona'da ise işler daha karışık. orada hiç de iyiye gitmeyen bazı durumlar var. ligde 0/2 yapmaları da insanlarda bu yüzden çok büyük bir şok etkisi yapmadı. bütün yaz gelecek adına ellerini çok güçlü kılacak genç oyunculara yatırım yaptılar. bunu ayakta alkışlamak lazım. ancak hala coachluk sınavını dc ile sorumlu geçmiş bir coacha hadi bizim evlat demeye devam ediyorlar.

huertas'a güvenmedikleri ortada. bo'ya hamle yapamadılar o yüzden saras'ı aldılar. navarro ve pete'nin sakatlıklardan kendilerini bir türlü sıyıramamış olmaları da işlerini güçleştiriyor. lorbek'i spurs'ten korumak için hayvani bir kontrat verdiler ve bu yüzden pota altının devamını tomic - jawaii'yle kurmak zorunda kaldılar. eidson'u üste para verip yolladılar ve hala sada & ingles'le bir 25dk'yı idare ediyorlar...

eğer barcelona'da bu sene de işler pek yolunda gitmezse ki gayet muhtemel çünkü her noktada ciddi eksiklikleri ve defoları var sene sonunda takımın bütçeli oyuncularını değiştirip daha farklı bir yapıyla devam etmeleri beklenebilir. çünkü pascual gerçekten iyi bir coach değil. herife basketbolun guardiolası diyorlar ama bildiğin valdez'i :(

real madrid ise barcelona'ya göre bir adım daha önce olan taraf. mobil uzun işinde ekmek olduğunu iyi gördüler. kısa rotasyonu da buna hayli uygun. çok hareketli bir real madrid görmemiz mümkün. pislik 11u11, rudy ve draper gibi fastbreak uzmanı kısaların yanında carroll ve suarez gibi şutör, pocius ve sergio rodriguez'i de ekleyince müthiş kısa rotasyonu var. ne zaman ne gerekiyorsa oraya evrilebilecek harika bir rotasyon.

uzun rotasyonu ise biraz daha sıkıntı. oraların yeni lorbek etkisi mirotic'in sürelerinden kısılmayacak, hareketli bir rotasyon ama yeterli derinlikte değil. hele mirza begiç varken iyiden iyiye dar bir rotasyon. oraya mutlaka bir uzun daha eklemeleri lazım. eğer o isim rafa olursa işte o zaman ciddi bir şekilde f4'ün en büyük adayı olurlar.

geçen yılın şampiyonu olympiacos : ivkovic'in angelopoulos kardeşlere bu muydu istediğiniz diyerek verip kaçtığı el kupasının ardından en az zararla geçirilen bir yaz yaşadı. hatta üstüne keselj gibi havlu uzmanını gönderip gerçek dip köşe uzmanı pao'dan perperoglou'nu aldılar. en büyük transfer ise spanoulis-papanikolaou-printezis üçlüsünün tutulması oldu.

bu sene artık papanikolaou'nun iyiden iyiye büyük bir oyuncu olmasını izleyeceğiz tüm sezon boyunca.

fenerbahçe ülker ise kadro olarak birkaç nüans hariç buraya gelebilecek durumda. bo-ömer-sato gibi muazzam bir hızlı hücum ve dış savunmacı kombinasyonu yakalamış durumdalar. kenardan bojan-emir-bremer gelirken pianigiani'nin istediği sert savunma işini bu uzun rotasyonuyla nasıl kotaracakları en büyük sorun. karar anlarında artık ellerinde ukic değil de bo mccalebb'in olduğunu düşünürsek bence bu sene ilk defa bu kadar şanslılar f4 için.

maccabi : tıpkı messina gibi bu ligde x-factor etki yaratabilen david blatt en büyük şans. kadro olarak belki yukarıdaki ve hatta altlarında çoğu takımdan çok büyük artıları yok örneğin tecrübe ve isim olarak ama 2 sene önce final yaptıklarında da ellerinde çok parlak bir kadro yoktu. ancak sezon sonu birçoğu elit el oyuncusu haline gelmiş birçok oyuncuya sahiptiler. bu sene de bu şekilde bir kadro var.

nik caner medley, shermadini, thomas, hickman bu örneğe uygun isimler. hatta ohayon'u bile yine buraya yazabiliriz.  logan, devin smith, eliyahu ve pnini ise işin tecrübeli tarafı. iş yine yeniden blatt'de bitiyor.

....................

favoriler böyle ama aşağıda resmen bir cadı kazanı var. başaltı takımlar için de en dikkat çekiciler ise harcadıkları para oranında hayal kırıklığı yaşamaya alışkın anadolu efes ve aj milano. yine yeniden yapılanma sürecinde olan pao ve siena'da başaltı takımlarına yazılabilir. illa sürpriz istiyorsak da bu takım khimki olabilir.

son olarak sezon tahminlerine geçeyim;



favoriler böyle ama aşağıda resmen bir cadı kazanı var. başaltı takımlar için de en dikkat çekiciler ise harcadıkları para oranında hayal kırıklığı yaşamaya alışkın anadolu efes ve aj milano. yine yeniden yapılanma sürecinde olan pao ve siena'da başaltı takımlarına yazılabilir. illa sürpriz istiyorsak da bu takım khimki olabilir.

son olarak sezon tahminlerine geçeyim;

playoff : barcelona - real madrid - anadolu efes - fenerbahçe ülker - khimki - cska moskova - maccabi - olympiacos

f4 : cska moskova - real madrid - olympiacos - fenerbahçe ülker

şampiyon : real madrid

yılın peri masalı : khimki - beşiktaş

yılın romanov takımı : anadolu efes - barcelona - malaga - zalgris

normal sezon mvp adayları : nikola mirotic - kostas papanikolaou- nenad krstic - bo mccalebb - malik hairston

takımları için olmazsa olmazlar : fridzon & loncar, farmar & jamon, maciej lampe, malik hariston & keith langford, seibutis, luka zoric, david moss & sanikidze, medley & shermadini,

konratına "0" ekletecek adamlar : viktor sanikidze - nik caner-medley - blake shilb - bobby brown - patrick christopher - nihad djedovic

izlenmesi gereken adamlar : lukasz koszarek - deon thompson - leo westermann - nicolo melli - matt janning - gagiç - pietro aradori - zoran dragiç - prepelic

kara tahta : 1!1u1!1 - torey thomas - david andersen - james gist - lafayette - jawaii - mirza begiç - stanko baraç :((








7 yorum:

  1. top16 formatının değişmesinde geç bile kaldılar paez. 2-3 ülkenin ligi dışında kimse ligin şampiyonunu merak etmiyor. kurtuluş yüroligi daha da parlatmaktan geçiyordu. maç sayısının arttırılmasıyla nba'in hep yaptığı şekilde bazı takımlar arasında rekabetler oluşturarak ilgiyi daha da arttırabilecekler. ister istemez basında daha fazla yer bulunacak. oyuncular için daha bir piyasası olan bir yer olacak. ve de fener ve efes o kadar büyük maça çıktıktan sonra yıpranacaklar ve şampiyon biz olacağız inşallah:)

    YanıtlaSil
  2. ahaha konuyu muazzam bağlamışsın ama ben hala ısrarcıyım. ben aslında amaçladıkları şey bu olsa da yani senin anlattığın sonuçlar başka şey doğuracak bana göre. fazla maç her zaman daha fazla tolore edilebilir bir şeydir ve bu da her maçın final havasında olmasını engeller. mücadele azalır ve sertlik düşer. izleyici için de maç kaçırmak o kadar da sıkıntılı durum yaratmaz. biraz daha uzatayım mı? kimse okumaz zaten buraya kadar. abi deko'nun eklediği vidyoyu elli defa izledim ulan ne acaba esprisi dedim :((( çaktırmayın beyler :(

    YanıtlaSil
  3. hahah paez deco'nun suçu yok. yüklediği altyazı otomatik gelmiyor, altyazıyı aç tuşuna basmak lazımmış. söylemese ben öyle bir tuş olduğundan bile haberim yoktu asdfadf

    http://www.youtube.com/watch?v=OETWgNEsufg

    YanıtlaSil
  4. başkan şöyle düşünüyorum yürolig konusunda: bence amaç kaliteyi arttırmaktan ziyade turnuvanın albenisini arttırmak. yürolig hala hakettiği ilgiyi görmüyor. salonu full dolduran takım sayısı çok az. atıyorum oynanacak pao-oly maçlarının sayısı ne kadar artarsa ilgi de o kadar artar. bakın yüroligde böyle rekabetler, böyle maçlar var diyecekler. ama dediğin gibi kalite yüzde yüz azalacak. tamamen lig pazarlama aracı olarak görülüyor bence.

    şuna benziyor; ispanya ligi rekabet açısından tırt bir ligdir ama real-barca 50 defa maç yaptığından çok iyi pazarlanıyor. birbirine yakın takımların sürekli maç yapması daha çok hikaye, daha çok malzeme, daha çok ilgi demek.

    haa ama kesinlikle geçici olmalı. yoksa dediğin gibi kaliteyi çok etkiler. hele top 16'dan itibaren her topun son top gibi yaşandığını düşünürsek. ama geçici olarak denenmesinden yanayım. en azından farklı birşey denenmesi lazımdı yüroligin marka değerinin yükselmesi için.

    YanıtlaSil