galatasaray - kuban maçı için kalemlerimiz semih tuna'da.
"Çok nankör bir oyun basketbol. 24 sayı ile domine edip kazandığın maçı sana kaybetmiş hissi vererek yorumlatıyor, neleri daha iyi yapabilirdim diye sorguluyorsun.
Artık önümüze bakma vakti tabii, Ergin Ataman’ın deyimiyle maçlarını ‘eşit şartlarda’ oynadığı takdirde; ama kısa yol ama uzun yol bir şekilde finale ulaşacak bu takım.
Kuban oyuncuları ilk maçta neleri yapmış, bu maçta neleri yaptı:
-Rusya’daki ilk maçın ekstra skoreri Derrick Brown henüz Avrupa’ya uyum aşamasında. Kinsey’in geldiği ilk sezonda yaptığı stepslerden bolca yapıp ilk ayağını boşa atıyor. Biz ilk maçta onu yakın savunmuş ve hızlı ilk adımını engelleyememiştik ancak burada biraz mesafe bırakınca aptallaşıp 3 steps yaptı, kendini de maça veremedi zaten.
-Kalnietis’in yokluğu büyük şans, Calathes ile birbirlerini dinlendirebiliyorlardı. Dün oynayan Grigoryev’in yiyeceği 40 fırın ekmek daha olduğundan Pashutin’in istediği hiçbir şeyi yapamadı ve Pashutin benchte onu dövmekten beter etti.
-Krasnodar’daki maçtan önce Zubkov’a dikkat demiştim, ana makineleri zaten standartını gösterirken onun devreye girmemesi lazımdı. İkinci maçta biraz daha önlem alacağımızı düşünmüştüm ama oyuncular pek tanımadığından olsa gerek 2 boş üçlük attı, neyse nazar boncuğu olsun…
-Ergin Ataman’ın dersine en fazla çalışması gereken nokta Calathes savunmasıydı, hakkını verdi. 19 sayı attı belki ama onu savunan Hawkins-Jamont hep bir boşluk bıraktılar önünde, 2 tane soktu ama penetre edecek alanı pek fazla bulamadı, dış şutu da Rondo’dan hallice olduğundan çok yönelmedi.
-Baron&Jasa ikilisini tek vücutta incelemek gerek. Bu da Calathes savunmasıyla alakalı aslında. Calathes’in penetrelerine kısa oyuncular hiç yardıma gitmeyince Jasaitis’in tek üçlüğü dışında şut imkanı bulamadı ilk maçın çılgın atan 2 oyuncusu. Bir an boş bırakılmadılar, bırakılsalardı eğer Calathes gibi Avrupa’nın en zeki 2-3 oyuncusundan biri saniyelik dilimde onları görür, onlarda mancınığı bağlarlardı.
Şimdi bizim takımdaki oyuncuları tek tek ele alırsak;
-N’dong’un Sopot ve ligdeki kıytırık maçlarını saymazsak en büyük katkısı bu maç. Maric savunmasında, savunma dersi vermeyi bırak, adam kitap yazdı resmen. Bu takımın en önemli hücum planlarından orta mesafeyi de iyi kullandı, kısa oyuncularımıza pota altında alan açtı.
-Maçı izleyenler 3. çeyreğin sonuna kadar Engin nerdeydi diye sorabilirler, ama Ataman onu minimum kullanarak alabilecek doğru hamleyi yaptı. Tempoya ihtiyacımız olduğu maçta sakinleştirici Engin yerine deli Ender’i kullanmanın mantığını anlayabiliyorum.
- CenQ aQyol... Seninle taşak geçenler utansın be. Anadolu Efes’in Shumpert’tan sonra bize yaptığı 2. büyük kıyak. Galatasaray ile imzalamaya gelen Birkan’ı kaçırmasalardı bu efsane performansı izleyemeyecektik. Genç diye önümüze sunulan ‘peri masalı’ Birkan’ın Cenk’ten sadece 3 yaş küçük olduğunu hatırlatmak gerek.
-David bu maçta aşırı konsantrasyonunun kurbanı oldu. İlk maçta yaptığı gibi tepeden oynamak yerine dipten post-up ve çaprazdan p&r denemeleri ile fazla zorladı. Son hücumu 100 kere yaşasak 100’ünde de Hawkins ile oynarım ama setim bu mu olurdu, orada duraksarım.
-Ender ligdeki maçların aksine bu maçta biraz ürkekti, nedenini anlayamadım.
-Macvan’ın yüzü dönük aldığı hücum setlerini az kullanıyoruz. Ayakları orta seviyede hızlı, şuta zorlandı mı da çekinmeden atıyor. Bu maçta ilk çeyrekten sonra fazla oturdu.
-Jamont bu maçta fena sokmadı gibi gözüktü ama yine de 11’de 3 ondan beklentileri karşılayamadı. Domercant’ın sakatlığında muhtemel Arroyo transferi geleceğini düşünürsek 2 numara daha fazla koridor bulacaktır. Dün 1-2 pozisyon dışında yaptığı savunmaya şapka çıkardım, şu ana kadar Galatasaray’da gördüğüm en iyi bireysel savunmadaydı diyebilirim.
-Son olarak Erwin Dudley… Emir Preldzic’e (daha doğrusu sahip olduğu potansiyele) ne kadar hayran olduğumu yakın çevrem bilir. Ama net şekilde kabul etmek lazım, bu ligin istikrarlı olarak parkeye en fazla şey koyan devşirmesi açık ara Dudley. ‘Hücum iyi de savunmada yumuşak be abii’ ezberlerini 2 senedir zaten bozuyor, devam da edecek. Sahaya koyduğu yüreğin haddi hesabı yok, buna rağmen hala hakkını veremiyormuşuz gibi geliyor.
2 tarafın oyuncu incelemelerinden sonra takım olarak neler yaptık bir de oraya bakalım;
-Yapılan savunma tarifsiz, bir hafta içinde bir rakibe ancak bu kadar iyi hazırlanılır. Tüm pas kanallarını boş geçildi Kuban tarafından, ‘maçın sonunda başımızı ağrıtacak’ türden sayı bile gelmedi.
-İlk yarı uzunlar şiir gibi kullanıldı. 42-25 biten 20 dakikanın sonunda sadece uzunlarla Kuban’a 27-25’lik üstünlük kurulmuştu.
-Burda kritik isim yine Dudley, 2. Çeyrek başında Savrasenko’yu gören Ataman’ın panzehiri Dudley oldu. Savrasenko’nun uzağa çıkacak dizleri artık yitirdiğini görünce, Dudley yüksekte kaldı, yazmaya başladı. Zubkov’u 5’e çekerek bu dezavantajı kaldırmak istediler, az çok başardılar ama Maric’in girişi ve onun da Dudley’e pek çıkamayışı yine üstünlüğü yine bize geçirdi.
-20 top kaybına karşılık 4 top kaybı. (Yorumsuz)
-11-0’lık başlangıçtan sonra Jimmy’nin el üstü üçlüğü var, oradan sonra yine 8-0 seri geliyor. Sonraki basketlerini 7. Dakikadan sonra buluyorlar. 7 dakika içinde tek basket attırdık, bu süreçte gelen 19 sayının tamamı bilinçli.
-Deplasmanda yenilen pick and roll sayılarının haddi hesabı yokken, burda yediklerimiz 2 elin parmaklarını geçmeyebilir. İlk çeyrekte sadece Jasa’nın perdeyi kullanmasından doğan Zubkov üçlüğü var.
-Basket-faul olacak en az 6 tane top içinden çıktı potanın, daha net bitirebilirdik.
NOTLAR
-Calathes diye 3 kere haykırıp ardından Fuck you dedim tribünler sessizken, hakkımı verdiler L
-Domercant’a bir şey diyemiyorum, şanssızlık kadar kulübünde onu daha erken hazırlamak için sahaya sürmesi gereksiz oldu.
-Hawkins gibi liderim olsun, yatacak yerim olmasın. Maç çıkışı takım geri çağrılırken tünelden gelen oyunculara bir bakışı vardı ki ‘tamam abi hemen geliyorum’ deyip depara kalkardım öyle bakmasın diye. Furkan’ı da 3 üçlü çektirmesi için zorla taraftarın önüne çıkardı. Lakabının hakkını bu kadar veren başka bir adam yok dünyada.
-Hakemler… 24 sayı atıp domine ettiğimiz maçın 35’e gitmesini engellediler. Hele Sırp olan kadın hakem erkeksizlikten kudurmuş gibi çaldı çat çat."
Abi calathes diye bagiran sen miydin? Bizde ne oluyo dedik. Helal olsun :)
YanıtlaSilvideo'su var mı calathes'e yaptıklarının :)
YanıtlaSil