bizim açımızdan çok kötü bir maç oldu. kaybetmeye o kadar yakınken maç boyunca david hawkins'in maç sonunda ise jamont gordon'un maç topunu olumlu kullanmasıyla yine "winner" bir takım hüviyetine bürünerek maçı kazandık. ancak maç hakkında yazılabilecek birçok olumsuz detay var. yavaştan başlayalım.
öncelikle sopot maçı da dahil olmak üzere oynadığımız 2 eurocup maçında da hücumda çok fazla bireysellik üzerine kaldık. bunu sopot maçında içeriden oynayarak ve dışarıdan yüzdeli atarak bir nebze o dezavantajdan kurtulduk ama donetsk maçında rakibin bize çalışarak hazırladığı savunmayla buna mecbur bırakıldık.
donetsk maçı sezon boyunca hem savunmada hemde hücumda rakiplere karşı kullandığımız size avantajını ilk kez rakibe kaptırdığımız maç oldu. donetsk doron perkins'in yokluğunda vojdan ve curry'i oyun kurucu pozisyonunda kullanmasıyla zaten otomatik olarak uzamış oldu. ama buna ek olarak yaptıkları kaloyan ivanov'u 3 numara çekme hamlesi bizim için büyük sıkıntı yarattı. ivanov-darius-d'or'u yanyana kullanmak bizim hem savunma hem hücum sistemimizi baltaladı. hücumda bu savunmaya karşı pr oynamak ve pick'leri kullanarak potaya gitmeyi beceremediğimiz için savunmada ise yaptığımız switch'lerin ana plan olarak kalması ve değişiklik lazımken ( 2.periyotun sonu yapılan zone hariç ) hiç hamle yapamadık.
örnekler üzerinden gitmeye devam edersek;
- donetsk'in hawkins'e sürekli yardım getirmesi ve hawkins'in sırtı dönük ve yüzü dönük hücumlarından sonuç çıkartamamıza neden oldu.
- donets'in savunma hamlesine karşılık pick and roll hücumlarda hiç ısrar etmedik. oysa rakibi en iyi çözecek hücum ender-n'dong pick and roll'leriydi.
- savunmayı bire bir hücumlar üzerinden delemedikçe dış şuta yöneldik. kötü bir gününüzde olduğumuzdan o şutlar girmeyince de sıkıntıya girdik.
- savunmada felaket pick and roll savunduk. yaptığımız switch'lerin sonun yediğiğimiz p&p sayıları hayli kabarık. adamlar 19/32 ile orta mesafe ve dış şut sokmuş. biz ise 6/25
- curry oyun kurucu ivanov kısa forvet oynarken nedense tam saha baskı denemedik. ki onların da bu uzun 5'te en büyük dezavantajı buydu. ama nedense buraya da hemle yapmadık.
rakibe nazaran kötü hazırlandığımız ve parkede de kötü oynadığımız bir maç oldu. umarım haftaya kuban karşısında aynı hatalara düşmeyiz.
khimki - fenerbahçe ülker
khimki'nin devam eden peri masalına kuş bakışı baktığımız bir maç daha ahgdjsadljkşda
iki takımın gruptaki durumu ve kadroları gözönüne alınınca beklentileri ötesinde çok kötü bir maç oldu. özellikle işin savunma kısmında komedi kıvamında bir maç oldu. fenerbahçe ülker'in pick and roll savunması ahahah yani savunamaması kadar khimki'nin fener kısalarının penetreleri karşısında gösterdikleri savunma reaksiyonu peri masalı lafını duyan ismail şenol gibiydi "valla o benim adamım değil" diyen kısalar suratlarını arkaya çevirdiler hep.
hücumda ise khimki matt nielsen sürpriziyle fb ülker'e karşı fark yarattı. 4 numaradan oynadıkları ikili oyunlar sonunda sürekli sayı ürettiler. neredeyse oynadıkları her ikili oyunda boş ve kolay bir şut buldular. sağolsun loncar'ın maç öncesi vodka'yı biraz fazla kaçırmasıyla bunu değerlendiremediler.
basketbol oynaması coach raporuyla yasaklanması gündemde olan matt nielsen'i yeniden dirilten fenerbahçe savunması her ikili oyun sonrası error vermesi pianigiani için bo'nun yokluğuna bağlanıyor. umarım bunu tek savunan kendisi kalana kadar savunmaya devam eder.
hele jr bremer inadı var ki allah başımızdan eksik etmesin. takımı hücumda o kadar sıradanlaştırıyor ki barış ermiş bile onun yerine oyuna girince vlado-farmar değişikliği etkisi yapıyor.
emir preldzic haricinde takımda ikili oyun oynatabilecek kısa yokken, andersen ve batiste'nin 4 oynatılma isteği varken bo'nun yokluğunda bu takımın çok fazla efektif hücum edebilmesi kolay değil. oğuz savaş'ın oyunda olduğu her an sıradan bir takımın bile p&r oynayarak fener savunmasını yerle yeksan etmesi onlar adına çok düşündürücü konular.
partizan - beşiktaş
az önce ismail şenol abim bir istatistik paylaşmış twitter'dan hemen dikkatimi çekti. curtis jerrells beşiktaş'ın attığı sayıların %26'sını tek başına atıyormuş. euroleague'de bu istatistiğe en yakın takım yine %26 ile brose basket - boki nachbar.
buradan hareketle ahmet kandemir'in de aylardır söylediği şeye odaklanmak lazım. bu oyun birilerinin hücumda tek başına oynayıp sayı bulacağı savunmada ise 4 kişinin jerrells'ın açıklarını kapatacağı bir oyun değil.
jerrells kendisini hücumda bu kadar özgür hissedip savunmada ise suya sabuna değil neredeyse ayakları bile yere değmeden savunma yaparak "yudum ayçiçek yağı" yada "suyun yüzüne çıkmada 1 numara deko zeytin yağları" reklamlarında oynaması kesin gibi. adam parayı nereden vuracağını biliyor.
beşiktaş'ta çözülmesi gereken bazı sıkıntılar var. takımın bu kadar jerrells odaklı olması ileride onlara ciddi sorun yaratabilir. öncelikle;
- jerrells'ın bitirici rolde mi yoksa oyun kurucu koltuğunda mı oturması gerektiği bir çözüme bağlanmalı.
- jerrells'lı takım mı yoksa tutku - murat can - patrick'li kadro mu maçın karar anlarında parkede olmalı?
bu iki detay mutlaka çözüme bağlanmalı.
anadolu efes - milano
düzensiz hücumlar içinde açan bir gül sasha vujacic'in 29 sayı atmasıyla kazanılan bir maç ve yine üstü örtülen sorunlar. bourouzis'in istanbul'a hiç gelmediği, hendrix'in erken faul problemine girdiği ve pota altında sadece ciotti ve nicola melli kalan milano'ya karşı yine de kabul edilebilir bir performans sergileyemedi anadolu efes.
vujacic'in 6/8 üçlük soktuğu bir günde kazanırken aslında kaybetmenin de anahtarını ortaya koyuyorsunuz. ilk maçta milano "çok ekstra şut soktu" o yüzden kaybettik derken de. geçen hafta popovic sokunca da kaybediyorsunuz işte. belki dün de fotsis sokmuş olsa yine kaybedecektiniz. sizin eğer euroleague'de maç kazanıp kaybetmeniz her hafta bu kadar ince çizgilere bağlı kalacaksa bazı şeyler sorgulanır.
sorgulamaya geçmeden efes'te hala bazı noktaların özellikle de savunmada taşların hiç yerine oturmadığını görüyoruz. bakmayın hem jaca hemde milano karşısında ikinci devre savunmayla gelen maçların olduğuna. mesela bir pozisyon var ki bu her şeyi anlatıyor. famar'ın adamından oynanan ikili oyun sonrası show-up'a çıkan kerem gönlüm'ün show-up'ı bırakıp adamını bulmak için geriye döndüğü pozisyon bile yeterli. hele semih'in ikili oyun savunması...ne çıkacağı adamı biliyor ne de çıkmayacağı anları. iki uzunla oynanan ikili oyun seti sonrası iki efes uzunu şutu olmayan chiotti'ye çıkıp sonrada onun devrilmesinden sayı yemesi bakması bile keyifsiz bir andı.
fakat ne zamanki mahmuti rotasyonu daraltıp melli'nin 5 oynadığı anlarda da onun undersized kalmasından ekmek yemeyi düşünüp ermal hamlesini yaptı işte maç o zaman döndü. çünkü o an'a kadar doğru gitmeyen şeyler vardı efes'in hücumunda. çok basit top kayıpları yapıp inatla sayı bulamadıkları 1e1'leri zorladılar. çok ilginç bir detaydır efes'in iso hücumlarda dünkü performansı berbattı. hiç sayı çıkartamadılar oradan. bunu da zaten farmar'ın istatistik kağıdından da görüyoruz. buraya tek artı yazılacak şey ısrarla ve doğru şekilde uygulanan ermal ve jamon'un 1e1'leri oldu.
efes'in sayı bulduğu anlar ise hep topun dolaştığı ve penetre üstü paslar. vujacic'in performansını genelleştirip bu takımın hücum planları içinde bir silah olarak göremediğimiz için şimdilik ona girmemek en iyisi. ama en azından işin savunma kısmında geçen seneki jaka lakovic heyecanıyla oynaması ve suratındaki maça dahil olmuş ifade onun için olumlu şeyler, takım için de.
ancak ara ara da ifade ettiğimiz gibi efes'te en büyük sorun henüz ne oynadıklarını bilemiyor oluşumuz ve maç içi karar vericilerin geç kalması.
vujacic'in 6/8 üçlük soktuğu bir günde kazanırken aslında kaybetmenin de anahtarını ortaya koyuyorsunuz. ilk maçta milano "çok ekstra şut soktu" o yüzden kaybettik derken de. geçen hafta popovic sokunca da kaybediyorsunuz işte. belki dün de fotsis sokmuş olsa yine kaybedecektiniz. sizin eğer euroleague'de maç kazanıp kaybetmeniz her hafta bu kadar ince çizgilere bağlı kalacaksa bazı şeyler sorgulanır.
sorgulamaya geçmeden efes'te hala bazı noktaların özellikle de savunmada taşların hiç yerine oturmadığını görüyoruz. bakmayın hem jaca hemde milano karşısında ikinci devre savunmayla gelen maçların olduğuna. mesela bir pozisyon var ki bu her şeyi anlatıyor. famar'ın adamından oynanan ikili oyun sonrası show-up'a çıkan kerem gönlüm'ün show-up'ı bırakıp adamını bulmak için geriye döndüğü pozisyon bile yeterli. hele semih'in ikili oyun savunması...ne çıkacağı adamı biliyor ne de çıkmayacağı anları. iki uzunla oynanan ikili oyun seti sonrası iki efes uzunu şutu olmayan chiotti'ye çıkıp sonrada onun devrilmesinden sayı yemesi bakması bile keyifsiz bir andı.
fakat ne zamanki mahmuti rotasyonu daraltıp melli'nin 5 oynadığı anlarda da onun undersized kalmasından ekmek yemeyi düşünüp ermal hamlesini yaptı işte maç o zaman döndü. çünkü o an'a kadar doğru gitmeyen şeyler vardı efes'in hücumunda. çok basit top kayıpları yapıp inatla sayı bulamadıkları 1e1'leri zorladılar. çok ilginç bir detaydır efes'in iso hücumlarda dünkü performansı berbattı. hiç sayı çıkartamadılar oradan. bunu da zaten farmar'ın istatistik kağıdından da görüyoruz. buraya tek artı yazılacak şey ısrarla ve doğru şekilde uygulanan ermal ve jamon'un 1e1'leri oldu.
efes'in sayı bulduğu anlar ise hep topun dolaştığı ve penetre üstü paslar. vujacic'in performansını genelleştirip bu takımın hücum planları içinde bir silah olarak göremediğimiz için şimdilik ona girmemek en iyisi. ama en azından işin savunma kısmında geçen seneki jaka lakovic heyecanıyla oynaması ve suratındaki maça dahil olmuş ifade onun için olumlu şeyler, takım için de.
ancak ara ara da ifade ettiğimiz gibi efes'te en büyük sorun henüz ne oynadıklarını bilemiyor oluşumuz ve maç içi karar vericilerin geç kalması.
....................
haftanın hormonlu domatesi : curtis jerrells
haftanın patlicam patlıcanı : sasha vujacic
haftanın boyun bükücüsü : şanı az kaha laboral
başkan öncelikle eline sağlık, sonrasında ismail şenol abim ne aahhaha.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbir de caja laboral'in şanı çok az ama "jaca" yazılmayı hakedecek kadar değil onu bi düzelt :(
YanıtlaSilahahah ismail şenol abimle arama girme deko. ama kabul et jaca daha iyi olmuş. adını mı değiştirseler acaba takımın :(
YanıtlaSil