17 Mayıs 2012 Perşembe

BENİ ANILARLA YALNIZ BIRAK

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi ligi olan Türkiye Basketbol Ligi'ne gelmez denilenler geldi, sırf boyu uzun diye yıllarca ekmek yiyenler çıktı, kim lan bu dediklerimiz yıldız olup yuvadan uçtu. Bazıları da gönüllerde parsel sahibi oldu, dost meclislerinde "ulan şeyi hatırlıyor musun, hani..." diye ilk defada aklımıza gelmeyip ikincide tutturularak abarta abarta anlatıldı. İşte konumuz onlar.


Guard dediğinden ya beyin hücresi fışkıracak ya da beyinsizse maçı 30 sayıyla tamamlayabilecek dengesiz herifin teki olacak. Mark Dickel ilk gruptaki beyin fışkıran adamlardandı. Fenerbahçe'ye son 15 yılda gelen en iyi oyun kurucu. Erdemir'de kendisinin coştuğu yetmemiş, Pasco ve Darden'i de coşturmuştu. Oyunda olduğu zaman takım ne oynuyorsa onu bilerek oynardı. Yine de iki olumsuz özelliği vardı Dickel'in. Birincisi Galatasaray'a karşı triple double yapması, diğeri de Yeni Zelanda maçlarında büyük basketbolcu Cameron ile haka dansı yaparken görülmesi.


Ülker'e geldiğinde avrupa sayı kralıydı Miljan Goljovic. Zaten en büyük özelliği de buydu, sayı atması. Isındığı zaman üçlüklerine çare bulmak zordu. Ha savunma yapmayı sevmez, ribaund mücadelesine girmez ama o üçlükler o yüzdeyle sokulduktan sonra pis işleri bir zahmet başkaları yapsın. Hiç sevemediğim ama Harun Erdenay'dan sonra gördüğüm en büyük şutör ( yine de Harun'dan daha iyi basketbolcudur ) İbrahim Kutluay'ın gelişiyle Ülker'den gitmek zorunda kaldı ve bu diyarlardan gitti.


Nba'ye aşina olan bizler, Türkiye ligindeki bir maçta kıytırık bir alley-oop'u oooovvv diyerek yutturmaya çalışan spikerlere yıllarca burun kıvırdık. Fekat sonunda Jeff Trepagnier diye birisi ooovvv'ların hakkını verdi. Adam maçlarda bacak arası smaç bile deniyordu. En boktan bir Ülker maçını bile belki kendisinden iki hareket görürüz diye izler olmuştuk. Bir de müthiş top çalardı. Yürolig'de bir maçta çaldığı 11 top hala rekordur. Sonra gitti. Döner dedik, dönmedi.


Şu yaşıma geldim Vincent Jones kadar ince pivot görmedim. Kolları, bacakları benimkilerden daha ince düşünün. Ancak bu hafiflikle öyle zıplardı ki maçlarda triple double yapması için bloklarını 10'a tamamlamasını beklerdik (kulağın çınlasın leventdem) Yeri geldiğinde smaçla panyayı parçalar, garip şekilde ördüğü saçlarından cam kırıklarını temizlerdi.


Tosunum. İlk bakışta insana benzemese de, sabit dururken kendisine çarpan Faruk Beşok yerden kalkamasa da 1 senesi Galatasaray'da olmak üzere 3 sene Türkiye'de oynadı Alexander Koul. Aslında bu tip oyuncular yıldız olamazlarsa kazma olurlar ama Koul iş yapıyordu. Pivot hareketleri, ribaudları yerindeydi. O değil bir de dövüş sanatlarıyla uğraşıyordu ne gerek varsa.








9 yorum:

  1. utanmadan mark dickel'i postun en üstüne koyup gizli fenerliliğini konuşturmuşsun tirabıl. hakan köseoğlu ondan daha guard değilse sani becirovic olayım.

    YanıtlaSil
  2. arada değinmişin, pero cameron ismini görünce ayağa kalktım saygıdan :(

    YanıtlaSil
  3. gulyas nerede ? sumocu esprisi senin, bana bişey kalmadı :(

    YanıtlaSil
  4. yeri gelecek hakan köseoğlu da hakettiği övgüleri alacak paez. cameron'u yazdıktan sonra bir dakika ben de ayakta hareket etmeden bekledim. gulyas'ı hatırlayan insanların olduğunu bilmek bana güven veriyor gelecek adına.

    YanıtlaSil
  5. resmen cahil kalmışım, hiçbirini bilmiyorum :/

    YanıtlaSil
  6. sırf mark dickel'i yazmak için atılmış bir post. tek şaşırdığım nokta neden derrick davenport yok. halbuki tırabıl sever fener formasıyla galatasaray'a coşan adamları.

    YanıtlaSil
  7. aha casus:) 1980 avrupa futbol şampiyonasından bir oyuncu sorsak bilirsin ama:)paez davenport, whisby falan aklıma geldi ama durdum. stombergas'ı yazmamak da biraz üzmedi değil:(

    YanıtlaSil
  8. ya bırak üzülecek olsan slaven rimac'ı, prkacin'i yazarsın en azından deko'nun hatrına. koul var listede yaa :(

    YanıtlaSil
  9. prkacin'in ihtiyacı mı var bu listeye girmeye ama koul'un, jones'un var:( adı akla ikinci denemede gelmesi lazım insanın.

    YanıtlaSil