Ortaokul ve lise hayatım piyasada ne kadar basketbol dergisi varsa almakla geçti. Dergilerin nba sayfalarında basketbolcu hikayeleri olurdu ve hepsi mutlaka bir adet Rafer Alston hikayesi döşerdi. Yok efendim sokak basketbolunun bir numaralı efsanesiymiş, yok efendim Kobe bu adamdan tırsarmış, yok efendim zamanın en hayvanı Anthony Mason bunu savunmamak için maçı yarıda bırakırmış falan filan. Bu hikayeleri dinleyen her sabi gibi heyecanlanır, kendisinin oynayacağı maçı iple çekerdik.
Gel gelelim nihayet maçlarını izleme şansı bulduk. Bir heyecanla televizyonun karşısına kurulduk, dergilerdeki yazıları bir daha okuduk. İyi de hani olm efsane? Sürekli top kayıpları, mal mal şutlar, anlamsız tercihler.. Hakkında yapılan tüm yorumlar ise aynıydı: "Düzen içinde verimli olamıyor." E o zaman düzen dışına çık mına koyim ya. Ne diye biz sübyanları heyecanlandırıyorsun. Zaten koçlar sahadaki mallıkların dolayısıyla anında sahadan çıkarıyor bari işi teke teke vurup namını yürüt be adam. Dediklerimi yapsaydın sağda Jason Williams'ın değil senin resmin olurdu Rafer. Bir de havalı bir lakabı var; Skip to my lou. Anca sokakta skip.
bu blogda rafer alston'la dalga geçildiğini gördüğüm an bittiğim andır. ayıp sana tırabıl kardeş ayıp.
YanıtlaSilt-mac ilk defa adam akıllı bir guardla oynayacak diye houston formasını alıp şampiyonluk bekleyen bir nesiliz biz. sokak basketbolunun kralı rafer başkan bu hallere düşecek adam mı sorarım sana.
dalga değil, bir hayalkırıklığı bir hezeyan. nate robinson kadar bile olamadı:(
YanıtlaSil