13 Ocak 2013 Pazar

best of tutkal

şanlıspurs'de alışıla gelmiş sonu getirilemeyen yeni bir yazı dizisiyle daha beraber olacağız inşallah. yeni yayın döneminde yepyeni yazı dizileri, yarışma programları ve daha neler neler. değişen genel yayın politikamız ve deko'nun kovulmasıyla oluşan yeni kadromuzla artık yavaş yavaş sizlerle olacağız.

bu defa avrupanın en iyi tutkalları yazı dizimizle beraberiz. bu adamlar herhangi bir sistemin olmazsa olmazları. hiçbiri süper yıldız değiller, çok büyük yetenekleri de yok. all-star maçlarında adları geçmez, en sevdiğin oyuncuları say dediğinizde aklınıza gelmez, en iyi kadroları yap denildiğinde tercih edilmezler. ama onlar avrupanın en gerekli oyuncuları. daha da uzatmadan geçelim.

shaun stonerook



öncelikle saygı duruşuyla başlayalım. bu işin avrupadaki simge ismi. o sert siena savunmasının yıllarca hem italya hem de avrupada hakim olduğu yıllarda bootsy thornton, david hawkins, romain sato, malik hairston ve david moss gibi isimlerle çatıyı kuruyorlardı. tepeden şut atan 5 numaralar, oyuna akıl katan 2 numaralar ve potanın gerçek sahibi 1 numaralarla harika bir takım oluşturmuşlardı. bu sisteminde bel kemiği, gemi tutkalı stonerook'du. efsanedir. saygı da kusur etmemek lazım.

viktor khryapa




işte sırada stonerook'un bıraktığı görevi avrupada en iyi yapan adam var. cska'nın rezil günlerinin hep onun sakatlığı döneminde yaşanması bir tesadüf olmasa gerek. müthiş bir karakter. ön plana çıkmadan yıllardır oynadığı basketbolla hem cska'nın hem de rus milli takımının en önemli silahı oldu hep. savunma, top çalma, blok, ribaund, transition, dış şut, alçak post...sahada yapılabilecek ne varsa hepsini yapıyor zaten üstüne de karakter serpiştiriyor. takımı mental olarak düştüğü an o parkeye çıkıyor. istatistik tutucuların onun oyunda olduğu anları +- olarak kaydetmemesi nedeniyle oyuna ne kattığını istatistiklerle ifade edemiyoruz maalesef. 


dimitris diamantidis




hakkının verilmesi ve zaten hale hazırda avrupanın en iyi guardı olması onun bu listeye girmesine mani değil. örümcek adam mehmet topal'ın basketboldaki karşılığı :) oyun kurmak ve bu konuda en iyi olmak dışında hobi olarak adamın koynundan çaldığı toplar ve aklın açıklayamayacağı paslarıyla hale hazırda birçoklarına göre kıtanın en iyi oyuncusu.

o sadece bu kadar bir oyuncu değil. yokluğu el şampiyonu bir takımı türk telekom kıvamına getirecek kadar sendromlara neden olan, intiharlara sürükleyen, başkan bıraktıran, obra'ya küfrettiren bir yokluk. daha ötesi de yok sanırsam. 

rafa martinez




ispanya'nın ömer onan'ı. gerçek bir lider. hep perde arkasında kalmaktan bu kimdi yea denilen bir isim kombinasyonu var. karizmasına karizma katıyor orası ayrı. senelerdir ha bu sene ha seneye gidecek derken bir türlü barcelona saflarına katılamaması belki kariyerindeki tek ukde olacaktır ama artık valencia benchinde toprakla karışması gerekiyor. oraların efsanesi kimdi denildiğinde benim aklıma ondan başkası gelmeyecek.

sahada sertlik getiremeyeceği oyuncu henüz avrupa karasularında yok. gerektiği zaman çirkinleşip gerektiği zaman bir kadifeye dönüşen bilekleriyle yolladığı üçlüklerle can yakması onu büyük oyuncu yapan özellikler. ama dediğim gibi en büyük artısı mağlubiyeti kabullenmeyip savaşması.


david moss




avrupada siena ekolünün son generali. güçlü fiziği ve atletik özellikleriyle rakip forvetlerin deyim yerindeyse ağzını burnunu kırıyor. gerekmedikçe hatta hiçbir zaman gereksiz hücum atraksiyonlarına girmiyor. ne zaman ona ihtiyaç var o o zaman devreye giriyor. ribaundlarda bir uzun kadar etkili saha içindeyse hale hazırda tek lider. seneye efes alsa da izlesek :(

jamon gordon & josh shipp




ikisini birbirinden ayırmak istemedim çünkü ikisinin de bu özellikleri fazlasıyla var. 2 senedir beraber oynuyorlar ve artık birbirinden ayırmak kolay değil. 

jamon gordon bu konuda shipp'in bayağı bir önünde tabii. avrupada all-around oyuncular içinde ismi artık tartışılmaz bir oyuncu. parkede yapamadığı iş yok. eline değen her topu alabilen, adamın yatak odasından top çalan, 1-2-3 her numarayı savunabilen, oyun kuran, alçak post oynayabilen, orta mesafeden öldürücü atan, potaya giden sahada coachun dediklerinden başka doğru bilmeyen müthiş bir profesyonel. 

kostas vasiliadis & marko baniç




aslında daha önceki oyunlarla çok fazla benzeşmeyen ama tutkal görevi gören bir ikili daha. katsikaris'in bilbao sisteminde bambaşka oyunculara evrilen ve parkeye getirdikleri enerjiyle kaybetmeyi bask ülkesinde unutulan deyimler sözlüğüne yazdıran müthiş bir ikili.

vasiliadis'in öldüren şutlar, baniç'in alçak post oyunları ve oyuna daima hazır ve %100'leriyle birbirlerine yapışan iki takım oyuncusu.

david hawkins




aslında bu liste yerine winner oyuncular listesine de girebilirdi. ama onun sadece galatasaray ve beşiktaş'taki  oyunuyla bu değerlendirmelere girmeyelim. deron williams'lı takımda yaptıkları, milano, siena ve roma performanslarıyla bu listenin demirbaşlarından.

karakter ve liderlik olarak zaten onu tartışacak kapasitemiz yok. savunmada lider, hücum tıkandığında sorumluluk alan, süre-liderlik-şut konusunda kaprisleri olmayan, yıldız olsa da yıldızlığını takımın önüne geçirmeyen bir patron o.

kalçasıyla köy deviren bu patron avrupada ( son dönelerde form düşüklüğü yaşasa da ) en iyi kısa forvetlerden biri. kalçasıyla ittiremeyeceği sumo güreşçisi yok. olayı kişileştirmeden, takımına zarar vermeden rakibini alt eden bir patron.

....

şimdi de gelelim bu işin tbl şubesine. işte listemiz...

murat can güler




ahahah ne sandınız euroleague gediklisi sinan can güler veya enerjik doğuş balbay değil herhalde. tabii asrın underrated'ı murat can güler.

50 tane tbl takımı kursam 49'una alacağım 1'ine ise onsuz da şampiyon olunur mu acaba diyerek deney yapacağım için almayacağım büyük oyuncu.

bu adamı yıllarca kardeşinin ağbisi olarak görenler utanmayacağı için tekrar yazmak da fayda var. bu adamın sadece bu ligde değil euroleague'de dahi jerrells'lı bir takımı bile eli yüzü düzgün hale getirebilmesi bir "peri masalı" değil de nedir arkadaşlar. onsuz takım jerrells'ın küçük oyuncağıyken o oyunda olduğu zaman beyin nakli gerçekleşmiş ve geriden gelmeye çırpınan bir "akdeniz ülkesi" genleri taşıyan bir takıma dönüşüyor. yılmayan, 30 sayılık farka bile kafa kaldıran, savunmada savunan hücumda topa yön veren, topu evine götürmeden de baskete gidilebileceğini gösteren bir understar.

kerem gönlüm




nasıl rafa martinez ispanya'nın ömer onan'ıysa kerem gönlüm de bu toprakların viktor khyapa'sı. onsuz geçen yıllar milli takımın halini unutmamak lazım. tanjevic'in ondan yaratmaya çalıştığı role de odaklanmak lazım. büyük coach tanjeviç başkanın. 

3-4-5 oynayan ve tanjeviç'in 5 forvetli sisteminde en önemli isim olan kerem gönlüm şu yaşında hala ilkan'ın 5, göksenin'in 4 katı fazla çalışıyor ve beyni tutku açık'la yarışıyor. onsuz efes ve milli takımının hep bir şeyleri eksik oluyor ya hani. işte o tutkal. takımı takım yapan adam gibi adam. 

ömer onan




geldik listenin sonuna ve çirkeflerin kralı ömer onan'a. ne kadar çirkef ne kadar karaktersiz de olsa böyle bir oyuncuya sahip olmak hep geriden gelme gücü sağlar. 5 yılda 4 şampiyonluk kazanan fenerbahçe ülker takımının kinsey'le beraber arka alan savunmasını onlar üstleniyordu. daha da önemlisi takımı dirilten rolü o ömer onan devralıyordu. bir coachun teknik faul alarak takımını ittirmeye çalışması nasıl bir yöntem ise ömer onan'ı sahada tutmak da o kadar etkili bir yöntem. isyan eden ve isyanıyla en ruhsuz oluşumları bile takım yapabilen bir oyuncu. büyük oyuncu vesselam.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder