serimizin devamında playoff için kadro kuran diğer üç takımla devam ediyoruz. bi sonraki seride ise playoff sürprizi yapabilecek üç takımımızı değerlendireceğiz.
türk telekom
max heidegger - melih tunca
olivier hanlan - ismet akpınar
anthony brown - javon bess
vassilis charalampopoulos - berkan durmaz
kyle alexander - yoan makoundou - mahir ağva
bundan 2 sene önce bir yaz günü head coach gömleğini giydiğinde erdem can'ın kendine olan güveni gömleğinden çıkıp konuşuyordu sanki. kadroyu kurduğu andan itibaren kazanan bir takım yaratacağı belli oluyordu. jerian grant gibi oyun kurabilen, liderlik yapabilen, rakibin en iyi oyuncusunu savunabilen, baskı yapabilen, takım fiziğini yukarı çıkartan, gerektiğinde toptan uzaklaşıp topsuz oyunda var olabilen kısacası isviçre çakısı gibi bir adamı getirebilmişti. grant o takımda hem tony taylor'ı destekliyor hem de takımda açık bulunan her deliği kapatıyordu.
jerian erdem can'ın kariyer başlangıcının en büyük şansı oldu. altı kişilik iyi bir rotasyon kurdu ve oyunda bir şeyleri değiştirmek istediğinde jerian oralarda tutkal görevi gördü. anadolu efes'te ise bunu ararken geniş rotasyon içinde kayboldu. önce oyuncuların güvenini kaybetti sonra da oyuna olan inancını. beklenen son da çok gecikmemişti zaten. thompson, clyburn ve çift uzun ısrarı geçen sezona dair aklımda kalanlar.
bu sezon bence yeniden türk telekom'a gelmesi de daha konforlu alanda başardıklarını tekrar edip bunun tesadüf olmadığını göstermek istemesi. seçimlerinde de aslında o telekom oyununa dair izler var. öncelikle yine süper atlet uzunlara gitti. bugün avrupa piyasasında parmakla gösterilebilecek kyle alexander ve yoan makoundou'yu getirdi. burada yoan özelinde tekrar geçen sezona dönmek istiyorum. erdem can oyunun belli bölümlerinde uzun kalmak istiyor. rakibi fiziksel olarak kendi oyununa çekmek istiyor. kendi takımını 2 uzunlu oyuna adapte edip rakibin bu oyun ezberinin olmamasından faydalanmak istiyor. ha rakip kısa kalmaya devam mı etti o zaman eşleşme problemini kendi lehine çevirecek top paylaşımını yapıyor. bu sayede momentumu değiştirmek ve rakibin silahlarını bi müddet devre dışı bırakmayı amaçlıyor. peki yoan burada neden önemli? çünkü yoan hücumda 4 yerleşmeyi çok iyi biliyor. koşmayı çok seviyor ve iyi bir transition bitiricisi. 5 numaraları da 4 numaraları da çok iyi savunuyor. savunmada baskılı, ribaundlarda iyi boxout yapıyor. böyle bir adamı hem kyle alexander'la hem de vassilis ile kullanabilirsiniz. bence erdem can'ın geçmişte gördüğümüz oyun planlamasına çok uyan bir profil.
planlamaya göre dönem dönem çift uzun da oynayacağını düşündüğümüz bu takımın oyun kurucusu çok önemliydi. böyle yüksek atletizm barındıran, dikey sıçraması çok güçlü iki uzunu havada beslemek gerekiyor. eğer nick calathes'e sahip değilseniz bu pasları atabilmek için rakip uzunları üstünüze çekme zorunluğunuz bir gerçek. rakip uzunları yerinden oynatabilmek için de ilk ihtiyaç duyduğunuz şey çabukluk ve hız. max harika ballhandler. hem ilk adımı hem de hızlanabilmesi üst seviye. pnr oynarken de birebir oynarken de rakibini kolay geçebiliyor. bence 1 numarada harika bir seçim yaptılar. max'in hem skor hem de yaratıp besleme konusunda onları tatmin edeceğini düşünüyorum.
erdem can'ın max tercihinin altında yatan nedenlerin mantığını kavramakla birlikte onun yanını doldururken ismet akpınar da varken olivier hanlan'a gitmesine açıkçası şaşırdım. şöyle ki hanlan topla harika yetenekli bir adam. kendi şutunu yaratma konusunda mahir. onun crosoverlarını izlerken rakipleri bi çok kez yerde görebiliriz. ya da ayağının dibine kadar savunan bir savunmacının yanından geçip tek ayak layup atarken izleyebiliriz. ancak hanlan oyun motoru çok yüksek bir oyuncu değil. telekom onu topu emanet edeceği bir skorer olarak görüyorsa oyun içi çatışmaları çok görürüz. yok max'le beraber yaratan kısıma yazıyorlarsa bence o iş için çok daha iyi birilerini bulabilirlerdi. burada gördüğüm telekom'un kısalarda kolay geçilseler bile arkada iki kaleci uzun bekliyor önemli olan hücumda her varyasyonda sayı çıkartmak şiarıyla yola çıktığı.
buradan devamla anthony brown'un ne kadar özgür şut kullanacağına gelelim. erdem can'ın ilk telekom sezonunda axel boutille gibi nerede durması gerektiği bilen, doğru şut kullanmayı seçen bir şutörden brown gibi çok daha elit yeteneklere sahip, şut sorumluluğunu alan bir skorer şutöre dönmesi de erdem can için bir test olacak. brown yetenek tavanı oldukça yüksek bir oyuncu. lakin şut özgürlüğü almak ister. hanlan da topla yaratmak ister. bu kısa rotasyonunun birden fazla javon bess'e ihtiyacı var gibi duruyor.
javon bess geçen sezon wüerzburg'da seljaas'la birlikte ilginç bir ikili olmuşlardı. seljaas strech 4 oynarken bess onun boşalttığı alanlara oynuyordu. topsuz cutlar, hücum ribaundları ve spot-up şutlar. bu işi nefis yaptı. savunmada ise kısa uzun farketmeksizin herkesin önünde ve arkasında kalmayı bildi. çok iyi bir fiziği var. hayvani şekilde güçlü. takım oyuncusu. bu tip oyuncuların sorunu hücumda yetenekleri oranında değerlendirmeye girebilecekleri bir takım başarısızlığına maruz kalındığında ilk hedef olmaları oluyor. bu olmadığı sürece bess'in bir zamanlar erkan yılmaz da olduğu gibi bu takıma x-faktör etkisi yaratmasını bekliyorum.
bu takım oldukça fazla coach dokunuşu istiyor. hatta bazı oyuncuların dönüşüme, bazı oyuncuların kendi oyunlarından feragatine ya da kısa zamanda bir değişime. türk telekom'u izledikten sonra oyunun nereye evrilebileceğini daha iyi anlayabiliriz. beklentim kadro olarak yine play-off potasında 6-8 arası için ideal yer olduğu. limit 8. eurocup'ta gruptan çıkarabileceklerini düşünüyorum. daha fazlası için daha iyisi lazım.
tofaş
alex perez - özgür cengiz
marcquise reed - uros trifunovic
jj o'brien - tolga geçim
yiğitcan saybir - berk demir
kris bankston - trevor thompson
tofaş bu sezona 4+3 yabancı kuralına karşı duruş göstererek, dirayetle bunun değişmesi için çalışarak başladı. kural 4+3 kalmasına rağmen de sezona tüm haklarını kullanma ihtiyacı duymadan 6 yabancıyla başladılar. geçen sezon 5 yabancı sınırı varken sezona 7 yabancıyla başlamalarını saymazsak takdir edilecek bir duruş.
tofaş underdog playoff iddialısı bir takım olarak sezona başlıyor. geçen sezonun büyükçekmece backcourtunu olduğu gibi takıma taşıdılar. özellikle reed'e büyük bir özgürlük alanı hazırladıklarını, takımı tamamen ona göre dizayn ettiklerini görüyoruz. 30 dk sahada kalmasını ve takımın ana opsiyonun o olmasını istiyorlar. yani bunu josh jenkins işi bozulduktan sonra o profilde bir kısa yerine uros trifunovic'i aldıklarını da görerek destekliyoruz. çok muhtemeldir ki reed ve uros'un durumuna göre 7. yabancı kartını çekeceklerdir.
takım planlamasında gördüğümüz şey tofaş'ın özgür cengiz'e olan güveni. alex perez'in arkasını ona bıraktılar. 17-18dk süre alabileceği bir rotasyon mevcut. daha da iyisi rolü artmaya devam edecektir. yine tofaş'ın yerli oyunculara olan güvenini 4 numarada görüyoruz. geçen sezon telekom'da kişisel olarak harika bir sezon geçiren yiğitcan saybir ve darüşşafaka'da yabancılar ayrıldıktan sonra takımı sırtında taşıyan berk demir. ikisi için de bu sezon tofaş'ta büyük şans. reed dışında takımda topu domine eden bir skorer yok. top kullanma ve istatistik yapmalarının önünde hiçbir engel yok.
gelelim tofaş'ın son yıllarda en efektif kullandığı pozisyona yani pivotlara. orhun ene hem babacar troure hem de austin wiley'in euroleague'e gidişinde imza sahibiydi. bu sezon onlar gibi uzun olmasa da yine kanat uzunluğuyla uçak uçurabilecek bir uzun getirdi. kris bankston. bankston şaçlarından tırnağına iyi bir johnathan motley ikamesi. muntazam atlet. koşmayı, uçmayı çok seviyor. trevor thompson daha versatil :) kalıyor ona kıyasla. orta mesafe, alçak post oyunlarında daha aktif. ikisi de çok iyi pnr bitiricileri. belki ikisi de wiley ve babacar gibi ribaund eksperleri değiller ama bu noktada da yiğitcan ve jj devreye giriyor. ribaund önemli daha doğrusu hücum ribaundları önemli. çünkü tofaş'ın ana planlarından birinin hücum ribaundları olduğunu/olması gerektiğini düşünüyorum. gerek bankston thompson ikilisi gerekse de forvetleri bu işte iyi oyuncular. özellikle reed'li oyunların sonunda da böyle şeye ihtiyaçları var. yani demem o ki tofaş'ın bu kadro yapısıyla rakiplerine açacağı en büyük yara hücum ribaundları ve 2. şans sayıları olmalı. yoksa playoff için işleri hayli zor olacaktır.
hedef noktasında fiba eurocup için iddialı bir takım olacaklardır. ligde ise playoff'un başarı olacağı kanaatindeyim. limit 8-10.
bursa
pj pipes - ömer utku al
jaylon brown - david michineau - mete paçacı
david mutaf - osman nurveren - nihat atalan
donte grantham - berkay candan - nusret yıldırım
josh sharma - alex gavrilovic
geçen sezon başı bursa düşme adaylarımdan biriydi. bunun başlıca sebebi hedefsiz bir takım yaratılmasıydı. daha fenası bu oyuncular jure zdovc'un pek de kalemi değildi. bir yerlerde çatışmaların yaşanması kaçınılmazdı. surenin sonunu bu mu getirdi bilmiyorum ama sonuç olarak takımın başına serhan kavut'un geçmesi daha sonrasında sezon bitimine yakın gavrilovic'in gelmesiyle birlikte takım nerdeyse playoff yapacaktı.
kadroyu kurarlarken iki noktada çok katı davrandıklarını görüyoruz. ilki guard pozisyonunda herkesin topla oynayabilmesi, gerekirse üç ballhandler kullanılabilecekleri bir rotasyon oluştuğunu görüyoruz. pj pipet, david ve jaylon brown. içlerinde net bir point guard yok. pj pipes oyununu skorer içgüdüleri ile oynayan bir oyuncu. çabuk hareketleniyor. potaya gitmekten korkmuyor. harika full-up şutlar çıkarıyor. jaylon brown ise tam bir skorer. hem kendisine hazırlanan şutları iyi bitiriyor hem de topla kendisine yaratabiliyor. david michineau ise oyunun denge çubuğu. bu ikiliyle birlikte oynayabilmek ve gerektiğinde frenleyebilmek için onun kadroda tutulduğunu düşünüyorum. sonuç olarak bu rotasyonda oyun aklı en yüksek oyuncu o gibi duruyor. bir risk aldığını kabul ediyorum. lakin bursa kaybedeceği çok bir şeyi olmayan bir durumda. bu üçlüyle rakiplere karşı ne kazanabilir görmek lazım.
ikinci nokta ise aslında az önce anlattıklarımızı tamamdan parça. bursa pota altını geniş ve büyük iki pivotla doldurdu. gavrilovic her ne kadar dışarıdan oynamayı sevse de alçak postta topu emanet edebileceğiniz bir oyuncu. josh sharma ise daha çok pota altı bitiricisi olsa da çok iyi yer kaplayan ve rakip uzunların onunla birlikte gömülmesini sağlayacak bir uzun. bursa burada topu daha fazla içeri indirmeye yönelik bir rotasyon oluşturmuş gibi duruyor.
topu yarısahaya güvenle getirebilecekleri düşündükleri üç hatta dört oyuncuya sahipler. sonrasında ise deorganize bir şekilde skora gidebilecekleri senaryo üretebilecek oyunculara. bu yapıyı playoff iddialısı bir takım kursa muhtemelen başları çok ağrırdı lakin bursa bu riski alıp fark yaratacağını düşünüyor olabilir.
takımda geçen seneden devam eden en önemli parçalardan biri de david mutaf. harika bir sezonu geride bıraktı ve bunun ödülü olarak bursa onun önüne kısa forvet almadı. bu sezon onun için de çok kıymetli olacak. berkay candan, ömer utku al ile birlikte paylaşacakları 50 dk olduğunu düşünüyorum. umarım gelişimine devam eder.
geçen sezonun london lions ilginç bir takımdı. eurocup'ta yarı final oynarlarken kadrolarında eski tofaş'lı tarik phillip, telekom - bahçeşehir'i sam dekker, büyükçekmeceli gabriel olaseni ve konyalı matt morgan vardı. bu sene o kadrodan conor morgan beşiktaş'a, olaseni mersin'e, josh sharma ve donta grantham ise bursa'ya transfer oldu. donte grantham bu sezon bursa'nın en büyük kazanımı olabilir. dışarıdan harika şutör, topu yere vurabiliyor. closeout oyunlarında etkili. bursa'nın skoru nasıl bulacağız sorunsalında en büyük kozlarından biri olacaktır.
bursa için de hedefler hemşerisi tofaş'la benzer. ligde 8-10, fiba eurocup'da yarı final. hem aldıkları risklerin dönüşünü hem de serhan kavut'un gerçek coaching testini göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder