5 Ağustos 2012 Pazar

vodka-vişne #guard

tekrar uzun sayılabilecek bir listeyle karşınızdayız. 300-500 serisi sonrası epey zamandır yazmak istediğim vodka-vişne serisine hayli zaman kaybından sonra başlayabildik. bu sırada listede yer alan oyuncuların yarısından fazlasının transfer yaptığı düşünülünce ( hatta şu an yapanlar olabilir ) liste biraz daraldı. yine de spurs cemaati hem pastanın üstüne çilek yerine vişne diyenlerin hemde redbull ne aga vişne'den şaşma diyenlerin yeni adresi oluyor adsjkhdjlad

bu seride bana yazılarıyla yardım eden burak de koder, bülent kayacan ve semih tuna'ya şimdiden teşekkürler.


jacob pullen



adresim aynı geceler aynı. geçen sene tıpkı bu sene tu holloway'in yaşadığı gibi draftlarda beklenildiği gibi seçilememiş ve avrupanın yolunu tutmuştu. ona talip olan takımlar legabasket'in ncaa çaylaklarıyla tanınmış biella ve nova'dan corey fisher mı kansas st.'dan jacob pullen mi diyen antalya'ydı.

pullen'in büyüleyici ncaa kariyeri ( son iki yıl istatistikleri : 20sayı, 2.7rb, 3as ) 1 numara fiziği ve 2 numara oyun yapısıyla cılız bir combo guard görüntüsüne yapışmıştı. buna rağmen özellikle oyun içi liderlik ve savunmada rahatsız edici yanıyla zaten altın bilezik olarak taktığı muazzam skorerliğini süsülüyordu.

italya'da tamamen 1 numara oynaması avrupa basketbolunun oyun yapısına alışmasını da sağladı. liderlik edebilme özelliğiyle oyun kurma problemlerini minimize edebileceğini gösteriyor. fakat topu çok fazla elinde istemesi ve bireysel oynamasının dezavantajlı tarafları olan top kaybı sayısı onun en büyük handikabı ( 3,7 )

hücumda inanılmaz bir yetenek. bo mccalebb gibi kıvrak ve güçlü olmadığı için avrupanın kralı değil ama bana 30 sayı atar mısın sorusuna hayır yanıtını vermez. geri adım atmaz. 3 sayı atar, potaya gider, 1e1'de bel kırar, maç sonu heves kırar.

summerleague'de müthiş istatistiklerine rağmen istediğini bulamamış ve tekrar tozlu avrupanın yollarına düşmüş. roma talip deniyor ama ona daha iyilerinin talip olması lazım.

biella 2011-2012: 34.3 dk, 16.0 sayı, 1.8 rb, 3.3 asist, 1.7 tç, 3.7 tk


dontaye draper



kendisini ilk olarak eurobasket 2011 hırvatistan kadrosunda sakat ukic, kesik yiyen kus ve planinic'in yokluğunda bu nasıl guard rotasyonu derken özellikle şampiyona öncesi 6 uluslar turnuvasında racon kesmişti. tempoyu istediği gibi ayarlaması ( aniden yükseltmesi ) oyun kurucu olarak pas opsiyonunu her zaman en büyük silahı olarak elinde tutan ve öldürücü pasör meziyetleri olan, istediği an potaya gidebilen önemli bir oyun kurucu. tabir-i caizze gerçekten oyun kurucu.

özellikle cedevita'yla 2010-2011 sezonunda eurocup mvp'si olduğu sezonda maç başı 6.2 asist yapıyordu. bu sezon bu istatistiği takımla doğru orantılı ama biraz fazla bir düşüş göstermiş ama hala avrupa düzeyinde en iyi besleyici guardlardan.

savunmada fiziğinin de yardımıyla kalbur üstü bir savunmacı, hızı ve oyun görüşü sayesinde enfes bir transition hücum oyuncusu, elit fastbreak bitiricisi, vasat şutör, atletik guard.

geçen sezon bittiği andan itibaren adı real madrid'le anılıyor. hatta daha ötesi anlaştığı biliniyor ama resmi açıklama hala gelmedi. belki onlar da bizim gibi dontaye'nin party boy tarzından kuşkuludurlar.

cedevita 2011-2012 (ec): 30.6 dk, 13.8 sayı, 2.6 rb, 3.7 asist, 2 tç, 3 tk


patrick beverley



eurocup 2011 mvp'sinin ardına sıra 2012 mvp'sinde. arkansas'ı 2. sınıfta bırakıp ekmek parası peşine dnipro'ya giden ve buradan draft edilip kendisini ivkovic'e satan son iki yılın st.petersburg'un haşarı guardı beverley. olympiacos'un son yıllarda keşfedip kadrosuna kattığı ama sonra gönderdiği sadece guardlardan biri. son 3 yılda beverley, jamon gordon ve son olarak kalin lucas.

beverley oyun olarak avrupanın elit guardlarından biri. oyun görüşü, deliciliği, pas kanallarını görmesi ve gerektiği zaman gerekeni yapmasıyla ( skor, asist ) yaşına göre olgun bir kariyer gelişimi olduğunu gösteriyor.

her şeyden önce güçlü bir oyuncu. top hakimiyeti ve rakibi kolay geçmesi onun potaya giderek skora katkısını artırıyor. özellikle ikili oyunları savunmacısı için çile olabiliyor. hem pas aralığını gören hemde her an topu potaya bırakabilecek bir guardı savunmak zordur.

oyun yapısı itibariyle jure zdovc'un sisteminde mavrokefalidis ve dragicevic pota altını p&p'larla besleyen buna ek olarak içeri penetrelerinde gömülen savunmalara karşın zozulin, miha zupan ve yotam halperin gibi şutör oyuncuları görebilen oralara pasları çıkartabilen bir guarda ihtiyaç vardı ve bunu başarıyla gerçekleştirdi.

ki bu delici guard tanımı oyunculara pek uygun bir yapı da olmayabilir. beverley özellikle pota altında daha atlet, aldığını potaya vuracak pivotlar ve yine şutör kısalarla daha da etkili olabilir.

bo mccalebb öncesi fenerbahçe'nin talip olduğu söylentileri çıkmıştı kendisi hakkında yıllık 2 milyon euro gibi uçuk bir rakam ve bonservis. pek inandırıcı değildi. şimdi ise nba'den kontrat sevdasına st.petersburg'la sözleşmesini feshetti. nba işi zor ama onu almak isteyecek euroleague takımı çok. tıpkı geçen sene langford'un khimki'den kaçması gibi rusya'dan kaçışlar devam.

st. petersburg 2011-2012: 31.9 dk, 13.3 sayı, 5.4 rb, 4.4 asist, 1.9 tç, 2 tk


doron perkins



hayli karışık bir kontrat durumu olmasından dolayı hakkında çıkan dedikodular sürekli maccabi ve cantu'ya bağlanan ve seneye yine bu takımlardan birinde oynaması beklenen guard.

geleceksel maccabi guardlarının ortak özelliği olan potaya gidebilme yetisine sahip ve teması aldığında daha dengeli bitirebiliyor. güçlü fiziği ve atletik özellikleri sayesinde savunmada hemde ribaundlarda emsallerinden ayrılıyor.

güvenilir bir şutu yok ama penetreleriyle savunmayı dağıtır hallaç pamuğu gibi atar. her maç en az 2-3 hızlı hücum organizasyonu yapar, potaya yöneldiğinde basket, asist olmuyorsa en kötü faul aldırır.

net bir şutunun olmaması ve yarı saha basketbolunda doğru karar verememe ve sonucunda top kaybı yapması eksik yönleri olarak göze çarpıyor.

cantu 2011-2012: 30.4 dk, 11.6 sayı, 6.8 rb, 3.6 asist, 1.7 tç, 2.7 tk




şimdi mikrofonlarımızı önce bynum ve pargo analizi için semih'e daha sonra da jr bremer pataklaması için deko'can'a uzatıyoruz.



will bynum



Hasan Şaş'ın Amrabat'ı izlerken kullandığı deyimi onun için de kullanmak doğru bi tanımlama olacaktır: "boğa gibi güçlü"

1.83'lük boyuna rağmen kocaman bir yüreği var Bynum'ın, içeri penetre konusunda eline su dökebilen isim az. Çok kuvvetli olduğundan dolayı
teması alsa dahi yıkılmıyor, size olarak üst düzey olmadığından ötürü ise içeriye rahatça girebiliyor. Şut konusunda çok istikrarlı bir isim
olduğunu söylemek zor. Avrupa'daki 2. senesinde oyuna alışıp, şut seçimlerini biraz daha doğru yapması istatistiklerini ilk senesine göre geliştirdi ancak
güzel tarafların yanında şunu da söylemek gerek, Bynum eğer takımınızdaysa 2 numaramanızın takımı dizginleyebilecek, mutlaka oyun aklı kuvvetli bir isim olması gerekiyor.
Çünkü Bynum hücum kısmında çok zeki birisi değil, biraz deli dolu. Bazı anlarda takımın canını yakabiliyor.


jeremy pargo



Sıra 2. Maccabi gardında. Pargo'da Bynum gibi, driveları çok kuvvetli ama Bynum gibi gücüyle değil de daha çok kıvraklığıyla kullanıyor bunu.
Geçemeyeceği boşluk nerdeyse yok. Bynum'dan artı olan bir çok tarafı var. Şutu daha istikrarlı, heleki günündeyse maç aldırabilecek seviyede.
Oyun zekasının iyi derece de olduğunu söyleyebilirim, Maccabi'de ve Galil Bilbao'da 5'e yakın asist ortalaması vardı.
Hücum tarafında pek eksik olduğu taraf yok gibi. İkili oyunları iyi kullanır, boş adamı iyi görür, şutuna da güvenir.
Tek handikapı işin savunma kısmında vasat düzeyde olması diğer çoğu amerikalı gibi.




jr bremer



pro kariyerinin ilk bölümünü nba'de tutunamayanlar kategorisinde geçirip, nba'den avrupa'ya döndükten sonra ilk 3 senesini ispanya-italya-yunanistan-bosna dolaşıp, en sonunda rus kızlarını çok beğendiği için  rusya liginde kalmayı tercih etmiş bir elemandır jr bremer. gerçi orada da sabit durmayıp 5 senede 4 ayrı rus takımında kendine yer bulmuş. bu sezonlarda sayı ortalaması ligde maç başına 11 ila 15 arası gidip gelmiş. blog yazarlarından trouble'ın tolga doğantez tabiriyle geçen sene gezelim görelimdeki son durağı aj milano oldu. zaten daha çok orada kendisini tanıma fırsatı buldum şahsen.

milano'ya gitmesiyle eurocup ve eurochallenge kariyerlerine kısa da olsa euroleague kariyeri ekledi. büyük yatırım yapmasına rağmen bir türlü istediği basketbolu ortaya koyamayan aj milano'nun top 16 da ilk 3 maçını kaybettikten sonra toparlayıp son 3 maçını kazanması jr bremer'ın takıma katıldığı döneme denk geliyor. gerçi yine yeterli olmamıştı  gruptan çıkmak için. zaten bu dönemde dikkatimi çekti bremer, kabız milano hücumlarına akıcılık sağladı. güvenilir bi skorer, üçlük atışları yüzdeli. verimi garanti oyunculardan, doğru kadro yapısı içinde doğru yönetilirse verimi daha da üste çekilebilir.

aj milano (legabasket) 2011-2012 / 21. 7 dk / 8.4 sayı / 2.4 rb / 2.4 asist / 0.6 tç / 1 tk




vişne çürüğü




corey fisher



300-500 serisinde yazamadık buraya vişne çürüğüne kısmet olsun madem. hem ncaa'den hemde antalya'da beraber çılgın attıkları scott reynolds'un j.gibson'un yanına brindisi'ye gitmesinden sonra corey fisher'ın da artık italya'da bir takıma imza atması bekleniyor. siena ve partizan'ın da peşinde olduğunu söylemek lazım.

corey çaylak sezonlarını tbl'de geçiren abd'li oyuncuların bir sonraki durağı legabasket olanlarının kariyerlerini kendine rol modeli almış olmalı. partizan da hakeza.

corey fisher yakından bildiğimiz üzere çok iyi bir skorer. fiziksel dezavantajlarından dolayı bazı eksiklikleri mevcut. özellikle savunmada kolay geçilen biri ve topa yada rakibe baskı yapma gibi bir özelliği yok. bu euroleague seviyesi için ciddi bir handikap.

yine potaya pek gitmeden skor üretiyor. şutuna çok güvendiğinden de olabilir fiziksel olarak kalıplı uzunların üzerine düşmesinden korktuğu için de olabilir potaya pek yanaşmayı sevmiyor.

bu iki handikabını en azından törpülemeyi başarırsa yani fiziksel dezavantajlarını ortadan kaldırabilirse euroleague çapında bir skorer guard olmaması içten bile değil. ki oyun kurucu meziyetleri de yabana atılacak gibi değil. şimdilik siena ve partizan gibi opsiyonlar korkutucu değil onun el kariyeri için ama legabasket'e herhangi bir yerinden dahil olsa da kendisi için önemli bir adım olacaktır, gelişimine.

antalya bşb 2011-1012: 34 dk, 17.2 sayı, 3.5 rb, 4.4 asist, 1.1 tç, 2.5 tk


malcolm delaney



kesinlikle gözden kaçmaması gereken bir yetenek. geçen yıl chalon'un büyülü sezonunda blake schilb'le beraber en çok göze batan oyuncuydu. müthiş ikili olmuşlardı delaney-schilb bunun da en büyük sebebi birbirlerini tamamlayıcı özellikte olmalarıydı. blake'in 3 numaradan oyun kurma becerisi ve güçlü penetreleri delaney'i rahatıyor ve daha rahat sorumluluk almasını sağlıyordu.

delaney'in en büyük hücum silahı corey fisher gibi öldürücü şutları. corey'den daha güçlü olduğunu da eklemek lazım. corey gibi teması alınca tırsmıyor ondan daha inatçı.

özellikle potaya gidebilecek sert kısalara, ikili oyunlar sonrası iyi devrilen mobil uzunlara sahip takımlar için ideal guard olabilir delaney. hatta çok çok iyi olur.

chalon 2011-2012: 30.9 dk, 15.4 sayı, 2.9 rb, 3.2 asist, 1.1 tç, 2.1 tk



2 yorum:

  1. hocam standardı yükseltmişsin. bunlar 600-700'deb aşağı almazlar.

    YanıtlaSil
  2. 1 senelik verimimiz fena değil ya. kazansın aslan parçaları. delaney, fisher, beverley, draper'da nokta atışı. pullen kendi kendine yazık etti mal herif. bremer'ı deko yazdı ben karışmam :) doron olmadı ama olsun. diğerleri de gelmediler avrupaya. fena değil bence ya.

    YanıtlaSil