6 Eylül 2014 Cumartesi

anadolu efes ve ihtiyarlar heyeti



pozisyonlarında avrupanın en iyileriyle donatılmış kadrolarla kazanamadığı euroleague şampiyonluğunu tek bir lider ve starın etrafında kurduğu kelepir (geçmişe göre) kadroyla kazanan büyük efsane duda ve yıllardır para harcamaktan başka elinden bir şey gelmeyen özilhanlılar... ön izlemede hayli karmaşık görülse de aslında birbirine doğru koşar adım yaklaşmış ve birbirini bulmuş birliktelik.

ivkovic - efes birlikteliği aslında geçen sene oktay mahmuti'yle yolların ayrıldığı günden başlıyor. ivkovic sezon ortasında göreve gelmeyi riskli bulduğu için yardımcısı angelou'yu buralara gönderdi. fakat planlamanın başında o vardı. takım yarım sezon boyunca sürekli olarak savunma prensipleri ve zoran planinic üzerine çalıştı. ki bunu angelou'nun maç içinde oldukça saçma görünen mola tercihlerinde ve zoran planinic'e yaratılmak istenen rolde görüyorduk.

neticede ivkovic ilk neşteri efes'in hastalıklı bölgelerine vurdu. rahatlığa alışmış ve hedef takımı oyuncusu olmaktan uzaklaşmış kimi uzun yıllardır bu formayı giyen kerem gönlüm, dusko savanovic, semih erden, jamon gordon gibi isimlerin üstünü çizdi. aslında dusko, kerem, jamon ivkovic'in sistemine çabuk uyum ve nihayetinde fayda sağlayacak isimlerdi ancak duda takımın çabucak pes ettiği, kırılgan ve biraz da looser kimliğine adapte olmuş bu oyunculardan takımı arındırmak istedi.

bu ilk doğru teşhis ve tedaviden sonra sırada sıradışı kadro planlaması vardı.

makro plan




ivkovic'in kafasının içindekileri okumak hiç de kolay değil ancak olympiacos'la kazanılan euroleague şampiyonluğu sonrası onun yenilenmiş fikirlerini bu kadro planlamasında görmek mümkün.

anadolu efes'in bu seneki kadrosunda ilk hedefi doğru yapının anahtarlarını bulmak. takımın parçalarının olabildiğince risksiz ve ne katkı vereceği bilinen oyunculardan seçilmesi bunu gösteriyor. ( dario sariç hariç )

takımın gizli hedefi ise dario sariç. açıkça görülen şu ki ivkovic kimilerince ex-yugoslavya'dan drazen petrovic'den sonra çıkan en yetenekli oyuncu üzerine bir takım inşa ediyor. bu takım için kurulan tüm planların merkezinde dario sariç ismi görünüyor.

takım kurgusuna geçtiğimizde ise ivkovic'in olympiacos döneminde ders çıkarttığı bir olgu göze çarpıyor. takım olabildiğince egosuz ve yan parça olmayı göze alacak isimlerden oluşuyor. avrupanın en büyük gelecek vaadeden yıldız adayı sariç ve avrupanın en yetenekli pivotu krstic dışında tüm eklemeler bu ikiliyi destekleyecek ve ön plana çıkma gayretinde olmayan oyunculardan oluşuyor.

takım mühendisliğinde kağıt üzerinde en büyük eksiklikler olarak göze çarpan kendi skorunu üretecek kısa skorer ve yıldız oyun kurucu tercihlerini de bu açıdan ele almalıyız. ivkovic bu kadroda dario sariç'ten rol çalacak bir ismi kesinlikle düşünmedi. ve dahası oynatmak istediği oyunu kendisine bağımlı ve kolay kolay raydan çıkmayacak bir guarddan yana kullandı.

oyun planı




yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi ivkovic bu kadroyu kurarken çözüm üreten oyuncu sayısı az tutup sario sariç'e sorumluluk ve liderlik vermek istedi. bu hem oyuncunun gelişimi hemde anadolu efes'in 2-3 yıllık euroleague hedefi açısından birbiriyle örtüşen bir karar. sariç durdurulamaz görünen yeteneklerini euroleague'in tepe takımlarından birinde yine birincil opsiyon olarak gösterme imkanı bulacak. anadolu efes ise kendisine euroleague kazandırma hedefi sunabilecek bir yıldız.

peki bu kadro nasıl bir oyun ortaya çıkartacak. öncelikle işe dontaye draper'dan başlamak istiyorum.

draper euroleague düzeyince büyük işler başarabilmiş bir point guard değil. hırvat milli takımı ve cedevita döneminde oldukça iyi işler başardıktan sonra real madrid'in 3.guardı olmayı seçtiği dönemden bu yana yeteneklerini gösterme imkanı bulamıyor desek yeri.

oldukça çabuk ve atletik, tam sahayı topla çok çabuk katedebiliyor ve bu sayede fastbreak silahı yaratabiliyor. tüm bu atletizm ve hız unsurlarının bir arada bulunduğu guardların aksine olağanüstü bir pasör. sahanın tamamını görebiliyor ve yön değiştirmeleri korkusuzca yapabiliyor. ( takımın diğer tüm kısalarının şutör özellikleriyle birleştiğinde büyük bir silah )

draper'ın back-up'ında ise hız ve atletizm unsurlarını beraberinde bulunduran doğuş balbay var. burayı ikili olarak ele aldığımızda açık konuşmalıyız ki oldukça vasat bir rotasyon profiline ulaşmış oluyoruz. sadece topu getir ve savunmada baskı yap denebilecek bir oyun kurucuya euroleague seviyesinde minimum 10dk süre verecek olmak büyük sıkıntılar yaratır. matt janning'i ne kadar oraya kaydırabilecekleri ise şimdilik bir soru işareti. ancak öngörüm o ki ivkovic de tanjevic ve obradovic gibi en azından oyunun belli bölümlerinde oyun kurucunun oyun kuran rolünü kısıtlayıp, topu getirdikten sonra başka işler yapan/katkı veren oyuncular olmasını isteyecek. sahada zaten sariç var. bakalım sariç yetecek mi?

oyunun merkezine ve hatta çoğu zaman oyunu kuran oyuncu rolüne dario sariç'i yerleştiren ivkovic transition offence setlerine özel bir ihtimam gösterecektir. takımın kısa rotasyonunda draper, doğuş, janning ve cedi osman; uzun rotasyonunda ise lasme ile birlikte oyunun bu yönünde fark yaratabilen bir takıma dönüşmeyi hedeflediğini düşünüyorum. özellikle gelişen savunmalar karşısında fastbreak sayıları önemini daha da artırıyor.

kısa rotasyonunda sariç'ten rol çalacak skorer oyuncuya gidilmediğinden bahsetmiştik. bunun yerine duda kısalarda hücum portföyünü çok fazla genişletemese de en azından skor üretmeye hayli meyilli ve maç maç patlama yapabilecek oyuncular seçti. ve tabii hepsinde de birincil öncelik dış şut oldu.

takımın uzun rotasyonu ise rakipler için tam bir korku filmi. 4 numarayı oynayabilecek sariç, perperoglou, milko, lasme ve 5 numarayı oynayabilecek milko, lasme, krstic. burada özellikle herkesin pek önemsemediği milko bjelica faktörüne değinmek istiyorum. geçen sene amaçsız bir hale bürünen sezonda sessiz ve derinden çok iyi işler çıkarmış olan miko'yla devam etti anadolu efes. belki de piyasada ihtiyaçlarına ve vermek istedikleri role uygun alabilecekleri en iyi oyuncuyu aldılar.

lasme, krstic ve milko ile oynanabilecek tüm oyunları sağlama almış izlenimi veriyorlar. hepsinin belli mesafe koşullarında şut katkısı olacaktır. lasme dahi bu konuda vasat üstü bir orta mesafe şutuna sahip. oyunu post'tan krstic üzerinden yönlendirdiklerinde 4'te rebonder lasme, şutör milko-perper-sariç ve cut edebilen sariç opsiyonlarına sahipler. oyunu tepeden sariç p&r'leriyle yönlendirdiklerinde ise lasme'nin devrilme, milko'nun açılma ve krstic'in pozisyon alma ve orta mesafe tehditlerine sahipler. yine hem 4 hemde 5 numaralarda üçlü ikili oyun oynadıklarında tüm uzunların pasör meziyetlere sahip olduklarını görüyoruz. hem uzundan uzuna inen paslarda hem de ekstra pas tercihlerinde hata yapmayacak ehil uzunlara sahipler. tüm bu parametreleri ele aldığımızda milko'nun ne denli önemli bir hamle olduğu ortaya çıkıyor. süresi kısa ancak kilit oyuncu. ve kesinlikle çok verimli.

oyunu geçiş hücumları, pick and roll ve birebir hücumlar olarak üçe ayırdığımızda takım kimyasına daha net hakim olabiliyoruz. yazının başında belirttiğimiz gibi takım çok iyi transition offence elemanlarına sahip. ikili oyunlarda ise tercih forvetten oynanan p&r'lere bağımlı gibi görünüyor ( dario sariç ) burada olympiacos'un en az 3-4 oyuncuyu oyuna katarak oynadığı p&r setlerini düşününce forvetlerde perperoglou, janning, birkan ( cenk ), cedi tercihleri daha da önem kazanıyor. belli bir şut standardına sahip olmak oynanan ikili oyunlarda öngörülen alan paylaşımının kusursuz işlemesine olanak tanıyor. ve rakip savunmanın çözüm üretme kabiliyetini sınırlıyor. lasme gibi atletik bir pivotun görev tanımını da bu minvalde okumak lazım.

dusan ivkovic basketbolun ince işlerinde gelmiş geçmiş en büyük ustalardan biridir. çözüm üretebilme, cevap verme ve set hücumlarında detaycı yanıyla takımının fark yaratmasını sağlar. yani ivkovic sadece planlama üzerinde değil işin parkedeki kısmında da büyük bir iddiayla geliyor. bu kadronun da en çok buna ihtiyaç duyduğunu belirtmek lazım.

tenkid




bu bölümü iki kısma ayırmak istiyorum. ilki sariç'in rolü üzerinden forvetten oynanan setlerle ikincisi ise kadro planlamasındaki ufak detaylarla ilgili.

değişen basketbolda coachların özellikle oyun kurucu rolü ile ilgili çeşitli yaptırımlarına şahit oluyoruz. kimi coachlar oyunu çift guardla oynayarak kimisi ise point guardın oyun kurma konusundaki katkısını kısıtlayarak. tanjevic'in eurobasket 13' de oyunu zaten hedo-emir yönlendirecek bu yüzden 1 numarada başka işleri yapabilen ( topa baskı ve hareket ) doğuş ve sinan'a yönelmesi, obradovic'in melih'i 1 numaraya kaydırması gibi. ivkovic de en azından kağıt üstünde böyle bir tercihe yönelmiş gibi duruyor. fakat bunun oyunun gelişimi açısından büyük sıkıntılar getirdiğini düşünüyorum.

şöyle ki oyun kurabilen forvetlerle ( ki bu oyunların hep özel yetenekler olduğunu söylemek lazım ) oynama ve oyun kurma işini forvetlerin üzerine yıkmanın hücumun temposunu ve hareketliliğini aşağı çektiğine şahit oluyoruz. takım olarak uzadıkça oynanan setlerin süresi de uzuyor. ve çoğu zaman aşılamayan pick'ler oyunu durağanlaştırıp setin sıfırdan birebir oyunlara kalmasına neden oluyor. ek olarak bu tip point forvet tiplemesi oyuncuların sıklıkla sadece oyun kuran role büründürülmeleri onları köreltiyor ve oyunun gelişimine mani oluyor.

olayı daha da açmak gerekirse elimizde büyük bir tehdit olarak var olan forvetten ikili oyun oynayabilme özgürlüğünü/esnekliğini oyunun merkezine yerleştirdiğimiz zaman aslında var olan kabiliyetimizi sıradanlaştırıyor ve verimsizleştiriyoruz. en yakın iki örneklemden gidersek benim tbl'de en beğendiğim oyuncu olan sammy mejia ve banvit örneğini ele almak istiyorum. mejia çok çok iyi bir oyuncu ancak banvit sınırlı pg tercihleriyle ve oyunu dönem dönem tamamen mejia'nın üzerine yıkmasıyla onun yeteneklerini bir anlamda sıradanlaştırdı ve banvit organizasyonun yerinde saymasına yol açtı. o rolü daha kısıtlı sürelerde ikincil bir tehdit olarak elinde tutsaydı eminim ki hem mejia'nın mental gelişimi hemde oyunun çeşitlenmesi anlamında fark yaratılabilecek bir noktaya gelinebilirdi.

birçok coach halen oyun sıkıştığında, topa baskılı savunma tercihi geldiğinde hemen çift guarda dönüyorlar. fakat ben bunun iki durum içinde yararlı bir tercih olmadığını düşünüyorum. ( eğer çift guard konusunda uzman bir takım değilseniz ) parkeye oyunun durağanlaştığı bölümlerde ikinci bir guard sokmak aslında oyunu yönlendirmesi gereken oyuncunun sorumluluktan kaçabileceği bir kapı açmak demektir. biz buna geçtiğimiz sezonun galatasaray'ında oldukça fazla tank olduk. topa yön vermesi beklenen yada topun dolaşım hızını artırması beklenen ikinci bir guard oyuna girdiğinde topun 5 oyuncu arasında değil iki guard arasında senkronize bir şekilde gelip gittiğini ve hücumların daha da durağanlaştığını gördük. hatta bu pas - pas üzerine şekillenen hücumlarda daha fazla top kaybına. ( yine bir parantez burada bahsettiğim konu ikili sıkıştırma-tam saha baskı gibi savunmalara karşı topu yarı sahaya getirebilecek ikinci oyuncu değil ikinci bir oyun kuran )

ben bu fazlaca anekdotun devamında oyunu tamamen dario sariç'in üzerine yığmayı doğru bulmadığımı söylemek istiyorum. evet burada oyun portföyü oldukça geniş bir efes kadrosu ve starlığı emir preldzic, sammy mejia gibilerin çok çok üzerinde bir dario sariç var kabul ediyorum. ancak yine de oyunu forvetten yönlendirmeyi tek ana plan olarak hedefleyen bir anadolu efes olursa burada büyük sıkıntılar yaşayabilirler.

ikinci sıkıntılı konu ise uzun rotasyonun bu kadar çeşitli hücum silahı yaratmasına mükabil kısa rotasyonun onların yaratabildiği ve açabildiği alanlara hükmedecek oyuncular olup olmadığı. bu denli potaya hem uzak hemde yakın opsiyonlara sahip uzun rotasyonunun delici kimliği draper'la sınırlı kalmasa daha iyi olurdu. tabii burada zaten üzerine konuşabileceğimiz tek isim matt janning. onun yapabilecekleri ve yapamayacakları bu noktayı dolduracaktır. ben janning ismine kesinlikle karşı değilim ancak onun oyununu hayli geliştirmesi ve eklentiler sunması şart gibi görünüyor.



tahmin





7 yabancılı, genç ve henüz olmamış türklerden kurulu anadolu efes kadrosu biraz geçiş sezonu izlenimini verse de takım olgusu oluşabilirse euroleague için underdog etiketli bir takım olacaktır. beklentilerin düşük olması ve bütçenin neredeyse geçen seneden bile az olması bunu destekleyen bir unsur. ivkovic'in saha içinde takıma hükmedebilme kabiliyetini tartışmaya açmak haddimize değil ancak buna oldukça fazla ihtiyaç duydukları kesin. hakeza sariç'in de liderlik kabiliyetleri. oyunu ve skoru tüm rotasyona dağıtabildikleri oranda başarı şansları ve gelişim olanakları artacaktır.

kağıt üstündeki kadroyu ele aldığımızda oyunu olabildiğince düşük skorlu tutarak ve doğru yerleşim üzerinden giderek mükemmelleşebilecek bir takım. fakat belli pozisyon ve ihtiyaçlar doğrultusunda bariz eksikleri de olan bir kadro. bu konuda isminin açıklanması istemeyen bir uzman görüşü şöyle diyor "ivkovic hiçbir takımında ilk senede başarılı olamaz. kasten bazı pozisyonları güçsüz bırakır ki ikinci sene transfer için bütçe ayrılsın. ohh gelsin komisyonlar" 

komisyon kısmını "ne ka sariç o ka köfte" adlı türküyle tanıdığımız türkçe sözlü hafif batı müziği sanatçısı dekoburak'ın üzerine atıp saygıyla huzurlarınızdan ayrılıyoruz.

dontaye draper - doğuş balbay
matt janning - birkan batuk - okben ulubay
stratos perperoglou - cedi osman - cenk akyol
dario sariç - milko bjelica - deniz kılıçlı
nenad krstic - stephan lasme - emircan koşut





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder