15 Ağustos 2014 Cuma

fenerbahçe ülker ve felsefe



değişen basketbola ayak uyduramayan coachların sıklıkla yaptığı hatalardan biri başarıya ulaşmış modelin mükemmelliğini savunup neticede meydana gelen başarısızlığı istisnai bir durum olarak görmektir. fakat oyun o denli hızla değişiyor ki belli kalıplara tıkılıp kalan coachların kısa zaman dilimlerinde zirveden dibe inişine tanıklık edebiliyoruz. artık kendini geliştirmeyen ve doğrularını sorgulamayan herhangi bir coacha kulüplerin tahammülünün olduğunu sanmıyorum.

obradovic 14 yıllık panathinaikos döneminden sonra basketbola 1 yıl ara vererek hem avrupa basketbolunu hem de dünya basketbolunu dışarıdan bir gözle inceleme fırsatını buldu. gözlemleyebildiğimiz kadarıyla da kendisinin yenilmez bir ekole çevirdiği pick&roll temelli oyun anlayışının artık daha savunulabilir olduğunu gördü. ve bunun için olsa gerek 1 yıllık aranın ardından parkelere döndüğü fb ülker'de geçmişte tanjevic, messina gibi coachların üzerine çalıştığı sistemlerden feyz alarak kendisini değiştirme yoluna gitti.

aslında obradovic'in oyun sisteminden öte inandığı şeyler var. bunların başında o oyuncuları dönüştürebileceğine inanan bir coach. bu yüzden sürekli oyuncularıyla diyalog halinde. kazanmayı maç içinde kazanmak kadar gelişip, üzerine bir şeyler koyabilmek olarak gören bir coach. buradan hareketle içlerinde benim de dahil olduğum bir kesim tarafından geçen sezon başı fb ülker kadrosu üzerine getirilen eleştirilere dönmek de yarar var. o kadro benim için yanlış mühendislikti. pivotuna uymayan guard, sisteme uymayan pivot, bojan-emir-kleiza gibi yan yana değil parkede düğün salonlarında bile oynatılmaması gereken 3 adama takımın sorumluluğunu vererek sezona başladı. onları dönüştürebileceğine inandı. ancak başaramadı.



ben bu yeni yolculukta obradovic'in kafasının hayli karışık olduğunu düşünüyorum. her şeyin saha kenarından direktiflerle yönlendirilebildiği bir modelle saha içinde kendi çözümünü üretebilen oyuncuların olduğu bir modelin çakışması yaşandı. ikisi bir arada yürümedi. obradovic mizacı bu yeni sistemde ikilemlere düştü.
şöyle ki messina ekolü oyuncuların saha içinde çözüm üretebilme kabiliyetine çokça inanarak ayakta kalır. ergin ataman çoğu zaman en sıkışık durumda olsa bile mola almamayı tercih eder. bunun sebebi oyuncuların yeni bir şeyler yaratabilmesidir. o esneklik oyuncuların yaratıcılığı geliştirir ve üstüne özgüven sağlar. arroyo'nun 3 yılını incelersek ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. aslında bu denklem iki taraflı kazan&kazan yaratan bi' denklem. arroyo saha içinde çözüm üretebildikçe coachun ona tanıdığı esneklik arttı, esneklik arttıkça da arroyo'nun yaratıcılığı.

saha içinde sorumluluk kavramı üzerine geçenlerde bir yazı yazmıştım. bugünkü yazdıklarım aslında o günün bir devamı niteliğinde. elbette belli sınırlara sahip bir sorumluluk ancak oyuncunun da kendisini kanıtlamasına izin verecek bir esneklik. yine yakın zamandan örnek verecek olursak farmar&mahmuti ilişkisini inceleyebiliriz. lider ve yaratıcı bir rolde takıma monte edilen oyuncunun katı sınırlar içinde git gellerini gördük bir sene boyunca.

elbette her coachun kendi doğruları ve inanışları vardır. kimisi mevcut oyununu mükemmelleştirmenin peşinde koşar; kimisi ise her şarta uygun oyun oynayabilmenin. kimisi için rotasyondan sapmak sisteme vurulan darbe olarak görülürken kimisi için dar bir rotasyonla oynamak oyuncuları tanımak ve yeni keşifler yapabilmek anlamı taşır.



tekrar obradovic'e dönecek olursak bu kararsızlığın tam ortasında ne eski doğrularını tam olarak kabul edebildi ne de tamamen onlardan kopabildi. yapmak istediği şeyin 2 ana temeli vardı. ilki tanjevic'in yıllarca üzerine çalıştığı 5 forvetli düzen gibi savunmada uzun kalabilmenin faydasını görmek istedi. burada pg rolünü hayli kısıtlayarak o rolün sorumluluğu diğer pozisyonlara pay etmek istedi. ( tanjevic bunu hidayet odaklı ve biraz da mecburiyetten yapıyordu. kısıtlı skor gücü ve yaratıcılığı olan takımın fark yaratmasının yolunu savunmada bulmuştu. uzun bir 5 ve düşük tempoyla ) tanjevic'in düştüğü en büyük hata olan hareketsizlikten nasibini almamak içinse özellikle uzun pozisyonunda hareketli ve çabuk oyunculara yönelmişti.

sistemin ikinci ana temeli ise messina ve ekolünün "iyi oyun ancak iyi oyuncularla oynanabilir" sözünü baz alıyordu. yani oyuncuların durduğu noktaların santim aralıklarının dahi çok önemli olduğu ikili oyunlardan daha çok eşleşme problemlerini önemseyen, birebir yaratıcılıklara ihtiyaç duyan ve bunu yapabilmek için yetenekli oyunculara yönelen sistem. ( okuduğumuzu anlayalım: eşleşme problemlerini kullanmak, birebir oyunlar oynamak elbette bütün sistemlerde kullanılan şeyler ancak makro temelde oyunun yapı taşının bunlar olması farklı şeyler. hakeza spacing tüm sistemlerin çalışır kalmasını sağlayan en önemli unsur. ancak sadece doğru spacing'le başarının geleceğine inanmak başka bir şey. )



obradovic geçen sezonun başarısızlığından kendisine ve takımına paylar çıkarttı ancak onun saptamaları benimkinden biraz farklı oldu.

- obradovic başarısızlığın en büyük payını liderlik katkısı vermesini beklediği oyunculara ve takımın geri kalanından çok ayrı hareket eden bo mccalebb'e kesti. yaratmak istediği takımla mccalebb uyuşmuyordu.

- oyunu forvetler üzerinden şekillendirmenin hareketsizliğe yol açmasından çok rahatsız oldu. savunmada uzun kalmanın getirisiyle hücumda akışkanlığa kavuşamamayı teraziye koyup yaratan oyuncu kimliğini forvetten combo guardlara dönüştürdü.

- pota altı savunmasında yaşanan 'koruyucu' eksikliğini size bakımından değil atletizm açısından bi' eksiklik olarak gördü ve tercihini nemanja'nın varlığına rağmen vesely'iyi, geçtiğimiz sezondan ve türk oyuncuların dönüştürülebilmesinin zorluğuna aldırmadan/ders çıkarmadan semih erden'i aldı.

- oyunun hücum yönünü bol hareket ve yaratabilen oyuncularla donatırken en önemli diğer eksik olan saf point guard ihtiyacına yine aldırış etmedi. 1 oyuncudan değil 4-5 oyuncudan oyun kurabilme yolunu seçti.

sonuç olarak obradovic yine zor olanı seçti. başarılı olur olamaz onu kestirebilmek geçen seneden çok daha zor. sahaya çıkmadan, oyunu görmeden ahkam kesmekte. bu takım tüm bu savunma handikaplarını nasıl çözümleyecek, hücumda çözüldüğü zaman nasıl bir reaksiyon gösterecek, mental düşüş anlamında o şartlara nasıl göğüs gerecek ve ayağa kalkacak bunların hepsi soru işaretleri. çok fazla sorunlu oyuncuyla yine biraz tuhaf bir kadro mühendisliğiyle yola çıkarlarken bu kez geçtiğimiz sezon yaptıkları hataların bedeli daha ağır olabilir. isminiz obradovic olsa bile.





yazının ikinci bölümünde fb ülker'in kadro incelemesine geçmeden obradovic'e mal edilen ve bir felsefik doktrin üzerine oturtulmaya çalışılan sistemin aslında yıllardır avrupada çeşitli coachlar tarafından denenen şeylerin farklı bir fraksiyonu olduğunu anlatmaya çalışmıştık. tanjevic, messina, ataman gibi coachların yapmak istediklerine odaklanmadan obradovic ve yeni sistemi üzerine çok kallavi sözler etmenin doğru olmadığını düşünüyorum.

1) fb ülker'in kadro yapısında ilk göze çarpan detay işin hücum kısmında topun rahat dolaşmasını sağlayacak pasör oyuncular ve boş şut geldiğinde yüzdeli bi' şekilde bu atışları kullanacak oyuncular göze çarpıyor. yani daha spontane bir şekilde topun dolaştığı, ekstra pasların doğru şekilde kullanıldığı ve nihayetinde oyunda bulunan tüm oyuncuların o son pası asist dönüştürecek birer dış şutör olması.

2) ikinci olaraksa saf point guardlar olmasalar da topa yön verebilecek ve topu taşıyabilecek oyuncu miktarındaki fazlalık.

bu iki unsur şu açıdan çok büyük önem arzediyor: maç içinde yolunda giden hücum düzenini değiştirmeye zorlayan en basit ve en çok kullanılan yollar mesafeyi daraltan, boyalı alana doğru kalabalıklaşan savunma ( bunun panzehiri yüzdeli dış atışlar ) ve topa baskılı savunma. ( topu getirecek guard özellikli oyuncular ve pas meziyetleri kolay atış şansı verir ) fb ülker bu iki savunma hamlesini boşa çıkartabilecek bir kadro kurdu diyebiliriz.

3) üçüncü veri koşan ve hareket eden bir takım izlenimi. hem uzunlar hem de kısalar koşabilen ve tam saha oyununa yatkın isimler. temiz alınan her ribaund sonrası erken ve kolay sayıya yönelebilecek bir takım. bunu geçtiğimiz iki sezonun real madrid'in de çok sık görüyorduk. ribaundu alan uzun, koşan mirotic ve rudy, uzun pastan çekinmeyen llull, sergio.

4) birebirde rakibini geçebilecek kısalar. uzunları sayesinde alan açamayan takımların en büyük ihtiyacı penetre silahıyla potaya saldıran ve bu sayede yeri değişen savunmayı pas tercihleriyle öldürebilen oyuncular. rakip savunmanın dengesini bi şekilde bozacak oyuncular. andrew, hickman ve bogdan potaya saldırma kısmı olmasa dahi rakibini birebirde yenebilme güçleriyle bu ihtiyaca hizmet edeceklerdir.

5) geçen sezon maçın belli bölümlerinde kullanılan nemanja'nın 5 numara pozisyonunda oynadığı düzeni şimdi hem nemanja hem de vesely ile kullanabilme özgürlüğüne sahipler. hatta vesely-nemanja-zoriç üçlüsünü beraber kullanabilme.



kadroda bulunan oyuncularda hickman'ın kolayca faul alabilmesi ve serbest atış çizgisine gitmesi, kenan'ın halen işlenebilecek ve sınıf atlayacak bir yetenek oluşu, nemanja bjelica'nın rolünün artacak olması, zoric'e daha fazla işlenebilirlik sağlayabilecek kısaların oluşu, el üstü şut sokabilecek bogdan ve goudelock onlar adına en büyük artılar.

semih erden tercihi, savunmada kısa ve undersized kalacak olmaları, tek tek ele alındıklarında savunma konusunda yetersiz kalabilecek oyunculardan kurulu bir kadro olmaları, takımı taşıyacağına kefil olunacak bir lider olmaması, tempoya hükmeden saf bir pg eksikliği olması, kendini göstermeye meyilli ve raydan çıkması kolay olabilecek oyuncu fazlalılığı, oyuna çeşitlilik anlamında fark yaratacak uzunların benzerlikleri, sorun anlarında oyunu değiştirme zorlukları ise bana göre kadronun sıkıntılı tarafları.

yazımızı noktalarken obradovic ve onun fenerbahçe ülker'inin ligin yine en büyük favorisi olduğunu söylemek lazım. euroelague'de ise yine çok bilinmeyenli bir denklem olarak kalacaklar. bir cümleyle özetlemek gerekirse fenerbahçe ülker obradovic'in oyuncularından daha fazla çalışmasını gerektirecek bir kadro kurdu.

ricky hickman - kenan sipahi - can altıntığ
bogdan bogdanovic - andrew goudelock
emir preldzic - serhat çetin
nemanja bjelica - jan vesely
luka zoriç - semih erden - oğuz savaş - izzet can türkyılmaz




1 yorum:

  1. ricky hickman - kenan sipahi
    andrew goudelock - melih mahmutoglu
    bogdan bogdanovic - serhat çetin
    nemanja bjelica - jan vesely
    luka zoriç - semih erden - oğuz savaş

    koc melih'ï baya tutuyor. emir de 1-2-3 hepsinden sure alir,

    YanıtlaSil