30 Nisan 2013 Salı

milyonluk eşşekler #guard


geleneksel şanlı spurs oyuncu incelemeleri milyon dolarlık eşşeklerle avrupa taraflarına geliyor. bu seride her pozisyon için yaklaşık 10'ar adet sizlerinde yakından tanıdığı oyuncuyu incelemeye çalışacağız inşallah.

öncelikle geçen seneden farklı olarak bu sene işi transfer sezonu başlamadan yapamaya karar verdik. çünkü geçen sene yazmayı planladığımız birçok oyuncu transfer yaptığı için liste dışı kalmıştı. bu sene bu yüzden daha fazla inceleme ve daha fazla oyuncu göreceğiz. işin ncaa ayağına fritzfassbender sağolsun bir temel attık umarım gerisi yine gelecektir. işin avrupa tarafında ise şimdilik ben, deko ve bülent kayacan kardeşimle giriştik işlere. iş yoğunluğuna göre yine arkadaşlarımızdan yardım isteyebiliriz.

avrupa şimdilik 4 bölüm düşünüyoruz ama 3'e de indirebiliriz. milyon dolarlık eşşekler, vodka-vişne, 300-500 ve kelepir piyasasıyla karşınızda olacağız inşallah. haydi bismillah. başlıyoruz.




zoran planinic

avrupada 2 metreden uzun olup guard olan ender oyuncular varken bunlardan ikisi hep bambaşka bir yerde olacaktır. biri papaloukas diğeri de planinic.

onu tek kelimeyle tanımlamak zorunda kalsam muhtemelen kullanacağım kelime "klas" olurdu. ayak içi plase vuruşlarıyla ünlü ofansif orta saha duruşu var adamda. tempo tutma ve oyunu kurma konusunda sadece bir uzman değil belki de avrupanın en iyisi. savunmada kaçak dövüşmesi ve biraz yumuşak kalması dışında oyun içinde çok fazla handikabı olmayan bir oyuncu. ikili oyunları şiir gibi oynar, gerektiğinde en büyük silahlarından biri olan dış şutunu kullanır gerekirse de kimi oyuna katmak istiyorsa onu bulur.

oyununu ve kariyerini nba'de kazanmış bir oyuncu olarak çok fazla avrupalı. zaten nba'deki yılları için başarı yada başarısızlık kıyası yapmanın zor olduğu isimlerden biri. ama avrupaya döndükten sonra tau ceramica'da kendisini tekrar tüm avrupaya kanıtlarken o 2 sezonluk süreçte final four'da gelen başarısızlık ve fritz'in deyimiyle "ismi zoran olup da bu kadar loser olunmaz" atasözünden yola çıkarak mental açıdan yeterliliği sorunu onun tepedeki yunanlardan neden 1 seviye aşağıda kaldığını gösteriyor.

başarısızlıkla geçen cska serüveni de dahil olmak üzere onun yeteneğine olan güven hiçbir zaman olumsuz değildi. ancak khimki'ye gelene kadar 4 sene üst üste final four oynamış ama başarı kazanamamış bu adam aynı zamanda o takımlarda 1. opsiyon da olmamıştı. khimki de ise 1.adam oydu. önce eurocup kazanıldı daha sonra bu sezon son8'in kapısından dönüldü. ama kapısından dönülen son8 için topu biraz da zoran'a atmak haksızlık sayılmayabilir. liderlik vasıflarını kanıtlaması gerekiyordu ama başaramadı.

neyse biz tekrar konumuza dönersek zoran planinic'in bu yaz khimki'den ayrılması çok büyük sürpriz olmaz. hem khimki'nin maddi durumları hem de zoran'ın yeni bir kontrat kovalaması çok olası. karar anlarında sorumluluk alacak değil tüm sezon boyunca istikrarlı bir oyun şablonu üzerinden hareket edecek sistemli takımlar için çok büyük bir oyuncu. anadolu efes farmar'lı veya farmar'sız onu düşünebilir. hatta belki fb ülker.



aaron jackson

profesyonel kariyerine antalya bşb'de başladıktan sonra bilbao'da harika bir takımla harika 2 sezon geçiren delici guard maskeli all around bir oyun kurucu.

harika bir fiziğe sahip. bunu hem penetrelerinde hem de işin savunma kısmında çokça kullanıyor. kariyerinin ilk 2 yılında daha özgür suç seçimleri yaptıktan sonra son 2 yılda euroleague arenasında bu özelliğini de törpülediğini görüyoruz. bu seneki olay tamamen cska yapısıyla irintili. onun görevi cska'da şut kullanmak değil teodosic'i dinlendirmek veya maçın gidişatı göre oyun şemasını çeşitlendirmek. ancak yine de ben oyunun artık iyiden iyiye olgunlaştığını düşünüyorum.

topa yön vermesi yaratıcılığından ziyade oynanması gereken oyun odaklı bir guard. bu yüzden raydan çıkmadığı müddetçe çok faydalı işler yapabilen bir oyuncu. potaya harika penetre edebiliyor. daha fazla sorumluluk aldığında skorer kimliğini de masaya koyuyor. şut konusunda çok üst düzey demek doğru olmaz. ama doğru şutu kullandığında çok büyük bir tehdit.

farklı oyun tarzlarına göre ön plana çıkan birçok özelliği mevcut. mesela daha fazla tempo basketbolunu seven bir takımda savunma ribaundu aldıktan sonra tüm sahayı geçip sayıya gidebilir. ya da düşük tempoda oynanan bir takım için set hücumlarının yada şut performansının düştüğü dönemlerde üzerine oyun çizilebilecek ve potaya gidişlerinden sayı çıkartılabilecek bir oyuncu. mesela elinizde elit fakat savunması sıkıntılı bir point guard varsa hem onu yedekleyebilir hem de 2 numaradan da süre alabilir. bu sene cska'da bu görevde oynuyor.

tabii bir de bu adamın türkiye sevdası var. geçen sene cska'yla anlaşmasına rağmen son dakikaya kadar tbl'den bir teklif beklediğini duymuştum. antalya'da oynarken türkiye'yi çok sevmiş kerata. şimdi yine bir pazar sabahı ve yarın iş değiştirmesi mümkün olabilir. seneye cska'da papaloukas yerine bir guard transferi daha yapılacaksa orada kalmayabilir aaron. 3. guard olmak yerine çok sevdiği sıcak sulara inebilir.



nick calathes

yunan basketbolunun son kahramanı. son yıllarda kendisini bazı bazı viktor sada, ricky rubio ve yogev ohayon ile çok fazla aynı cümle içinde kullandık. birilerinin şutu riske edilecekse eli titremeye başlayan bu oyuncu tüm bunlara rağmen müthiş oyun zekası ve oyun kurucu yetenekleriyle avrupanın sayılı oyun kurucularından biri.

sezon başı büyük coach evgeniy pashutin'in calathes ve ohayon'lu guard rotasyonu avrupanın en çılgın, en izlenmeye değer rotasyonlarından biri olacaktı taa ki ohayon işi yatana kadar. ama pashutin vazgeçmedi ve litavanya'nın ( ender arslan + kerem tunçeri ) / 2'lik oyuncusu yani kalnietis'i getirerek ağzımıza bir tutam balı çaldı.

nick calathes obradovic'in obasında, diamantidis'in kollarının altında büyüyen bir oyuncu. onu anlatmak için basketbol oynayan profesör asistanı desem saçmalama hakkımı doldurur muyum acaba ajskdjald parkede çok zeki hatta çoğu zaman en zeki oyuncu olduğunu anlıyorsunuz. rakip savunmayı inanılmaz çözümlüyor. nerede ne zaman ne oynanacağını coach olmasa bile o biliyor.

elit bir pick and roll oyuncusu. bu işin en iyilerinden biri. oduna bile pick kurdurup pozisyon yaratabilir. şut konusunda belli sıkıntılarını hepimiz biliyoruz zaten. kendisi dahil şutu kaldırdığı anda hiç kimse ona güvenmiyor. burada birkaç kelam etmek lazım. bu sene bizim maçta da bu handikaptan oldukça faydalanmaya çalıştık ama pashutin çok iyi bir kadro yapılanmasına gitmiş. calathes'in p&r oyunlarını durdurabildikten sonra geriye kalan savunmayı iyiden iyiye kutu gibi kapatıp potayı korumaktır. hatta çoğu zaman calathes'in önüne yardım savunmasından bir duvar örmek. ancak kuban öyle bir takım ve calathes öyle bir pasör ki ( yine burada bunun kuban tarafından çalışılmış bir durum olduğunu da belirtmek lazım ) jimmy baron ve simas jasaitis kariyer sezonlarını yaşadılar ve kuban eurocup'ı kazandı.

calathes için işin savunma yönü daha da özel. uzun boyu ve birer beyne sahip kolları sayesinde çok pis bir savunmacı. topu gıdısından görsün yeter er meydanında açık düşürürcesine hamleyi yapabiliyor. eee özel oyuncu olmak kolay değil. şimdi de bülent'e kulak verelim.

"Amerikadan yetişme Yunan guard. Amerikada neler yaptı beklentiler neydi bilmiyorum ama Pao’da Diamantidis ve Obradovic ile geçirdiği 2-3 yıl onun için çok faydalı oldu. Kazandıkları Eurolig şampiyonluğunda rakip koçlar hep mvpnin Diamantidis olduğunu ama anahtar oyuncunun Calathes olduğundan bahsetmişlerdi. Zaten oradaki performansı ile Kubandan çok yüklü bir kontratı kaptı. Ve bu sezon Eurocupta takımı final oynayacak ve kazanırlarsa mvp seçilme olasılığı var. Takımın en çok süre alan oyuncusu ve şahane istatisklere sahip. Diamantidis yanında pişmek özellikle savunmasına büyük şeyler katmış. Zaten bir guard için çok uzun(1.98) bu boy avantajına saha görüşüde ekleyince ortaya etkili bir oyun kurucu çıkıyor. Ancak hala kötü bir şutör. Genelde savunmanın boşluklarını değerlendirip potaya gidiyor ama bunun yanına etkili bir dış şut istatistiği koyarsa bir seviye daha atlayabilir. Guard olarak top kaybı miktarını da azaltması elzem duruyor."

nick calathes'i almak kolay mı? geçen sene kolaydı. 1m euro'ya alabilirdiniz. bu sene ise o kadaar buy-out ve %50 zamla belki.

duyum: mahmuti hocam her hafta maçını izliyormuş ahsjdkad



bobby brown

euroleague'in tanımlanamayan cismi. sene başı bizim siena'ya atıcı guard adaylarımız arasında yer vermediğimiz, böyle büyük bir gaflete düştüğümüz avrupanın yeni super starı. pullen, corey fisher gibi adaylar içinden hangisi gelse muhtemelen sayı olarak kariyer derecesini yapacaktı ama bobby brown ortaya başka bir ruh ve siena'nın kaderini çizecek performanslar koydu.

tabii siena'nın yıllardır süre gelen, siteminde yer bulan guardların bu kadar ön plana çıkması ve efsaneleşmesi sağlayan büyü de gözlerden kaçmamalı. mcintry, bo ve şimdi de bobby brown. bobby brown belki oyun kurucu meziyetleri açısından çok üst düzey bir oyuncu değil ancak siena gibi topun guardın elinde kalmasını sorun yaratmadığı ve guardın sayı atması gereken bir yapıda bu tip oyuncular bulunmaz nimet. hakeza kendileri açısından da siena öyle.

şimdi gel gelelim bobby brown kime yar olur meselesine. kesinlikle ve kesinlikle pasör uzunları olmayan, kısa rotasyonunda 1e1'de güveneceğiniz bir oyuncusu olmayan takımlara gelmez. daha fazla speacing ve oyuncu yeteneklerini sonuna kadar kullanan takımlara yarayacak bir oyuncu. ve bu sistemde mutlaka ve mutlaka savunma sistemi tıkır tıkır işlemeli çünkü bu tip oyuncuların savunma zaafiyetini başka türlü örtemezsiniz. ben kendilerini 10m euro'ya kurduğum el takımıma almam ancak alana da sesimi çıkarmam.



ricky hickman

kendisinin hikayesini sevdiğim bir abimden dinlemiştim. biraz komik olacak ama kendisi ricky hickman'ı zamanında 3.000 dolara türkiye'ye getirmeyi düşünmemiş bir abimizdir :) hickman almanya'da 3.lig senin 2.lig benim dolanırken onda bu yeteneği görememek biraz abes değil tabii ki. ama onu bulup çıkartan adama da şapka çıkartmak lazım.

legabasket'te pesaro dönemine kadar kimseler ismini bilmiyordu. ancak geçen sene gösterdiği performansla tüm dikkatleri üzerine çekti. muazzam bir yetenek. hiçbir şey yapmıyor gibi yapıp her şeyi yapan bir adam. bobby brown'un aksine oyun kurucu meziyetleri ve oyun görüşü daha etkin bir oyuncu. topa hükmediyor. ikili oyunları muazzam oynuyor, delici özelliği ve gerektiği zaman sorumluluk alması muazzam.

oyun kurucu meziyetlerine biraz girecek olursak saf oyun kurucu dediğimiz tüm oyuncularda olması gereken diğer 4 takım arkadaşını değil rakip 5 oyuncunun hareketlerini de gözleyen bir oyuncu. pas açılarını ve kanallarını çok iyi takip ediyor. bazen sırf bu yüzden top kayıpları yapıyor ama elindeki pasör diplomasını sonuna kadar kullanıyor.

onu farklı kılan özelliklerden birisi de savunması. birkaç arkadaşım bu özelliğini ön plana çıkartmıyor hatta beğenmeyenler de var ama hickman'ın savunmada geri adım attığına ben şahit olmadım. yine onu başka bir yere koyan özelliklerden birisi de kendini geliştirmesi. sürekli bir gelişim halinde hickman. umarım onu tbl'de de izleriz. yaşı 27 ancak kariyer gelişimi göz önüne alınırsa henüz milyonluk kontratları görmemiş bir oyuncu olarak hickman buralara uğrayabilir.



yogev ohayon

nick calathes'in israil şubesi. çok kurnaz ve yaratıcı bir oyuncu. zıpkın gibi potaya yükleniyor, en can alıcı noktada o pası indirebiliyor. savunmada çırpınıyor.

iyi pick and roll oynatıyor üstüne iyi potaya gidiyor. sene başı calathes başlığında da belirttiğimiz gibi olaylı bir kuban macerası oldu. oldu olacak derken maccabi'ye geri döndü. hem maccabi onu affetmeye mecburdu hem de o kariyeri sekteye uğramasın diye dönmek zorunda kaldı. şimdi ohayon'u biraz da bülent'ten dinleyelim.

"İsrailli oyun kurucu İsrail liginde Hapoel ile parlayınca hemen Maccabi tarafından kapıldı ve geçen sene Maccabi'nin Pao ile oynadığı seride yıldızı ciddi şekilde parladı. Skorer bir oyun kurucu değil. Daha çok takımı yöneten bir stili var. Bu sezon başında uzun süre Kubana transfer olacağı söylentileri çıkmıştı ama bir türlü gerçekleşmedi ve Maccabide kaldı. Euroligde fena süreler almıyor ama istikrarını biraz koruması lazım. En büyük gücü saha görüşü. Gerçekten çok iyi bir saha görüşüne sahip, üstüne bir de pas yeteneğini koyunca ortaya özel bir yetenek çıkıyor. Elleri kolları sürekli aktif savunmada. Direkt kendi çalamasa bile rakibi zorlayıp top kaybına ya da zor bir hücuma zorlayabiliyor. Ancak sanki bir seviye üste geçebilmesi için biraz daha potaya bakıp, şutunu biraz daha iyileştirip, hücumunu biraz daha çeşitlendirmesi lazım."

ohayon buraların adamı mı sorusu ise haklı bir soru olurdu. kendisinin henüz milyonluk eşşek olmasına çok var. ancak biraz piyasa sıkıntısı biraz da maccabi'den ayrılabileceği hissiyatıyla kendisine torpil geçtik. o kadar da olsun al 700'e senin olsun :(








marko popovic

hırv-at. bu iğrenç kelime oyunuyla başlayarak seviyeyi yerle bir ettim sanırım. çoğu kişi artık ezbere biliyor. 3'lük sokma specialisti. işin garibi zor üçlükleri boş olandan daha rahat sokması bu ağabeyimizin. izlerken oha o nası üçlük tepkisi verilen marko popovic üçlükleri esasen daha az şaşırılması gerekenlerden. bu sezon çok iyi başlayıp top 16'da ekonomik sıkıntılar sonrası ritmi bozulan zalgiris'te yine çok iyi performanslar sergiledi. normal sezonda efes'e kastı olan eski bir efes'li olarak yakmışlığı var lacivert beyazlı takımı.

10-11 sezonunda eurocup şampiyonu olan kazan'ın parçası ve finalin mvp'si. winner bir karakter. pg oynadığında saf bir oyun kurucu gibi oyunu yönlendirme vasıfları yeterli değil, ancak tamamen mevzudan kopuk da değil tabi. sorumluluk verildiğinde kaçmaz, skoru sırtlama konusunda üstaddır. maçın kısa sayılabilecek bir dönemini domine edip bi anda rüzgarı tek başında değiştirebilir. 2 imkansız üçlük marko popovic için dünyanın en kolay şeyi.

combo guard oynayabilmesi kadro mühendisliği yaparken avantaj. yaş 30'u geçti ama üst düzey performans gösterebileceği min 2 sene var. hem tecrübe güzel şeydir budur perde arkasında haber, ne yaptın apar topar kaçtın ibrahim jaaber. (not: dini sebeplerle sezon ortasında zalgiris'ten ayrıldı avrupa'da basketbol oynamama kararı aldı. ayrılırken oynadığı sürede aldığı ücreti iade etti falan filan eski haber) şairane konuşalım derken alakasız bi yere dalıp batırmak da böyle bi şey. mazur görüle.

piyasa işlerinden çok çakmam lakin 100 kişiye sorduk 5 popüler cevap aldık. en popüleri paez'den geldi. 900k euro +- 100k civarında bir piyasası var. son dönemlerinde iyi para kazanmak isteyecektir. skor yükünü sırtlayacak oyuncu ihtiyacı olan daha baş altı takımlar marko'yu tercih edebilir. marko popovic de güzel, uzun süreli kontrata rahat rahat top kullanabileceği bir ortamda keyfini sürmeyi tercih edebilir.

amerikan eşşeği



















gary neal

ilk pro senesini türkiye'de yaşayıp, yükselip giden kandemir keşiflerinden biri. 2.5 sezondur san antonio spurs formasıyla umulandan üstün bi şekilde katkısını veriyor. atletizminin sıfır olması sebebiyle nba'de işi zor olur diye düşünülürdü lakin hem san antonio spurs sisteminin oyuncuların defolarını mümkün olduğunca örten bi yapıda olması hem de gary neal'ın yaptığı iyi şeyleri hakkaten iyi yapması onu önemli bir rotasyon oyuncusu haline getirdi. çok iyi bir skorer. keskin şutör. 3'lük atışı lap diye gönderir. esas itibari ile sg olmasına rağmen zaman zaman gregg popovich point guard olarak da bolca kullandı kendisini. zayıf yönü savunmasıdır bu götü yere yakın kardeşimizin.

sene sonu sözleşmesi bitiyor. kendisini avrupa'da tekrar izlemek isteriz. tahminim nba'de kalacaktır zira alıştı oraya ve düşük kontratıyla nba'de tutturmuş bir oyuncuyu kadrosuna katmak isteyen takımlar olacaktır(belki tekrar spurs). ancak nba'de 1-1.5 milyondarlık kontrat yerine, avrupa'da benzeri veya biraz daha üstünde bi kontratla aklı çelinebilir. euroleague'de mücadele eden bir takımın da skor yükünü çeker, önemli bir parçası olur.

eşşek sıpası 







walter hodge

kendisi ohayon gibi buraya birilerinin torpiliyle girmiş bir kardeşimizdir. hakkı hakkaniyetle ender arslan'ın maaşını geçmeyecek şekilde ayarlanmalıdır. ama bu seferlik kotaları delelim. yılın en iyi çıkış yapan pop guard'ına bakalım.

yılın en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. aslında 3 senedir harika istatistiklerle gerçirdiği gora'da onu bu sene vitrine çıkartan şey eurocup performansı. sadece polonya liginde değil avrupa arenasında da sinmediğini ve mevcut istatistiklerini tekrarlayabileceğini gösterdi. gelecek sene için belki euroleague ama en kötü ciddi bir eurocup takımından kontratı şimdiden garantiledi gibi. zaten gora onu sezon ortası bırakmış olsa şimdi milano'nun guardıydı. bu olumlu mu olumsuz mu onu scariolo'ya bırakmayalım :(

dominant 1 numara tanımına hayli uygun bir oyuncu hodges. hücumda en büyük silahı şutları. şut mekaniği ve topu elinden çıkarma seansı muazzam. ayakları yere sağlam basıyorsa ve doğru şutu seçmişse mevcut yüzdelerine aldanmayın hodges çok iyi şutör. gora'da çok fazla şut seçme imkanı olmadığı olmadığı için ( 1. şut opsiyonu ) bazen yanlış şut tercihlerini görüyoruz.

diğer bir olumlu özelliği ise cesur bir oyun kurucu olması. en zor ve riskli pasları vermekte tereddüt etmiyor. ikili oyun sonraları devrilen oyuncuyu bulabiliyor. topu içeri bir şekilde indirmeyi başarıyor. bu özellik skorer bir oyun kurucu için ekstradan savunulmasını zorlaştırıyor.

ilk adımı çok fazla hızlı değil ama 1e1 yetenekleriyle savunmacısı geçebiliyor. bunun üstüne penetreleri de özellikle topu pick sonrası soluna vurduktan sonra çok güçlü. solak olmasını avantaja çeviriyor.

yine olumlu sayılabilecek bir özellik ise istediği zaman pislik bir savunmacıya dönüşebiliyor olması. oyun içinde pek etliye sütlüye karışmıyor ama adamda bir savunmacı bakışı var. istese yapar yani :(



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder