26 Mart 2014 Çarşamba

galatasaray yönetimi

koç ergin ataman geçtiğimiz günlerde a milli basketbol takımı ile anlaştı. öncelikle hayırlı uğurlu olsun. yazının asıl amacı  galatasaray yönetimindeki iskeletsiz tavır boyutuna değinmek, ergin hoca'nın milli takımda neler yapacağına dair analizleri daha bolca yaparız. hayırlı uğurlu olsun görevi.

malum derin mevzu, herkesin safı, duruşu az çok belli yönetimin sezon başı fatih terim'i kovması konusunda. şimdi o dönem yönetimi haklı bulanların bir kaç argümanını yine galatasaray yönetimin yaptıkları ile çürütelim. ünal aysal yönetiminin bizlerle nasıl dalga geçtiğini bir ortaya koyalım.

terim'in milli takıma geçmesi bizzat ünal aysal tarafından galatasaray futbol takımı teknik direktörünün mesaisini full galatasaray'a harcaması gerektiği şeklinde gerekçelendirilmişti. ergin ataman'ın a milli basketbol takımının başına geçmesi ise " hem kulübümüzü hem milli takımı çalıştıracak, büyük onur" diye lanse edildi. daha evvel bir çok kez şahit olduğumuz kemiksiz, iskeletsiz yönetimin arsızlığına bu açıklamanın içeriğinde bir kez daha şahit olduk.


"
Basketbol Federasyonu’ndan gelen istek üzerine, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal, sezon sonundaki izin süresince, Ataman’ın, milli takımın başına geçmesinde hiçbir sorun olmadığını ve Galatasaray olarak bundan onur duyacaklarını belirtti.

Galatasaray yönetimi, Bayan Voleybol takımının koçuna da, aynı şekilde milli takımı çalıştırma iznini vermişti.

Ergin Ataman, sezon aralarındaki yaz tatilinde, milli takımı çalıştırdıktan sonra, yeni başarılara imza atmak için Galatasaray’daki görevine devam edecek.

Uzun yıllar sonra takımımıza şampiyonluk sevinci yaşatan; bu sezon da hem üst üste ikinci şampiyonluğa, hem de Avrupa’da tarihi bir zafere koşan hocamıza, yeni görevinde de şimdiden başarılar diliyoruz.


Galatasaray Spor Kulübü

"
şöyle bir görüş mevzu bahis: "futbol milli takım teknik direktörlüğü ile basketbol milli takım teknik direktörlüğü aynı şey değil. birinde daha az mesai var. sadece yazın çalışıyorsun." nitekim yönetim de açıklamanın satır aralarında "sezon sonundaki izin süresinde izin verdik" şeklinde kendini korumaya çalışan bir ifade koyarak haklı çıkacağını sanmış. ancan durum öyle değil. ergin ataman basket takımı için en kritik olan sezon başı kamp döneminde takımın başında olmayacak. en kritik dönem olan takım kurma, yabancıları seçme, en ekonomik fiyata en uygun oyuncuların seçildiği transfer döneminde mesaisinin bir bölümünü milli takım için harcıyor olacak ?  e aradaki fark.

bir başka sav; "terim demirören'le çalışarak galatasaray'a ihanet etmiştir. demirören'le kader ortaklığı yapan adamı elbette ki galatasaray'ın başında tutmayacaktık." evet. bu mevzu çok derin ama hadi haklı diyelim; kişiliği ortada olan türk basketbolunun kanseri, en az demirören kadar naşerif olan turgay demirel'in federasyonunun milli takımında galatasaray basketbol koçunun çalışması nasıl "onur" oluyor?

ünal aysal yönetimin bu kadar açıkça taraftarla dalga geçmesi benim kabul edebileceğim bi şey değil. derdim buydu yazdım. "vizyonu geniş" ünal aysal prensipler üzerinden hareketle değil kişisel hırsları üzerinden yönetiyor kulübü. esasen biliyorduk da açıkça ve arsızca bir ispatı oldu bu son olay. bir basket blogunu çok fazla futbolun konusulduğu bir yer haline getirmek istemiyorum açıkçası burda bırakıyorum. bu kadarını yazarken bile tereddüt ettim acaba başka bir platformda yazsam diye. iyi geceler herkese.


13 Mart 2014 Perşembe

sezonun en önemli maçı #2



selamlar. aylardır eşsiz yorumlarımızdan mahrum bıraktığımız basketbol camiasına kendimize ulvi bir görev edinerek sosyal sorumluluk babındaki bu projeyle aralık kalan kapıdan yüzümü gösterip ecik yaparak geri dönüyoruz.

daha önce takımın kötü gittiği ve bizim için hayati önem taşıyan kızılyıldız deplasmanı öncesi ekip olarak hayli ümitsiz bir durumdayken buna benzer bir postla galatasaray'ın sorunlarını ve kızılyıldız maçını tartışmıştık ve o maçtan takım bambaşka bir ruh haline bürünüp tabir-i caizse şahlanmıştı. biz de bunun tekrarlanması umuduyla deko'nun fitne ve teşvikleriyle bu yazıyı yazmaya karar verdik.

başta büyük bir olgunluk ve tevazu göstererek bizi kırmayan ismail şenol'a ( herkes burada yazmak istiyor orası ayrı tabii de alskdjasdş ) kardeşlerimiz tanju çiçek ve semih tuna'ya çok teşekkür ederiz.

kısaca özetlemek gerekirse euroleague sezonumuzun 2. inönü muharebesi denkliğine gelen sezonun en önemli 2. maçıyla karşınızdayız.


İsmail Şenol Ne Diyor? ( İsmail Şenol )



Çok değil, sadece beş yıllık bir süre içinde doğru planlamanın, küçük adımlarla ilerlemenin ve büyük ciddiyetle işletilen bir organizasyonun sonucunda Kuban, Euroleague'de son sekize kafa tutacak bir takım haline geldi. 2009'da Krasnodar'a yeniden taşındıktan sonra 2011'deki EuroChallenge finali, 2012'de Khimki'ye çeyrek finalde beş sayılık averajla elenmesi ve tabii ki 2013 EuroCup şampiyonluğu... Maljkoviç döneminin ardından Avrupa'nın en vizyoner antrenörlerinden biri Evgeny Pashutin ile anlaşan Kuban, geçen yıl EuroCup'ı da kazanmayı başardı. Paraları var, evet. Ancak onu nasıl harcayacaklarını da çok iyi biliyorlar. 2011'de kendilerine mütevazı bir salon yaptılar ve o dönemden bu yana ihtiyaçları doğrultusunda yüksek profilli oyuncuları kadrolarına katmaya devam ediyorlar.

Geçen sezon Nick Calathes'in önderliğinde EuroCup'ı kazanan Kuban, bu sezon Calathes'i NBA'e gönderse de yine Pashutin'in takımı izlerini taşıyor. Pashutin ikili oyun temelli basketbol oynatan, geniş çizgilerin içinde oyuncularına sahada özgürlük vermeyi seven bir antrenör. 2012'de Kazan'la çok da iyi olmayan bir kadroyla çeyrek finale çıkmıştı. O takımdaki temeller 2014 Kuban'ında da var. UNICS’te yaratıcılar (Lyday-Domercant-Greer-Samoylenko) ve bitiriciler (Jawai-Wilkinson-Veremeenko-McCarty) belliydi, şimdi de öyle. Kuban Williams-Kalnietis-Simon-Bykov (ayrıldıktan sonra Ponkrashov geldi) ile yaratan Lokomotiv, Brown-Hendrix-Mariç-Jasaitis ile bitiriyor.

Kuban'ın bireysel anlamdaki en tehlikeli silahı, şu anda Avrupa'da NBA'e en hazır oyunculardan biri olan Derrick Brown. Takımın hücumları genelde onun üzerine kurulu. İkili oyun üzerinden -vasat olsa da- orta mesafe şutuna sahip Brown, hızlı hücumda uzmanlaşmasının yanı sıra, atletizminin de yardımıyla çember çevresinde iyi bir bitirici. Sadece Brown değil, Richard Hendrix ve Aleks Mariç gibi iyi devrilerek ikili oyunları bitiren sağlam uzunları var.

Ancak işler burada bitmiyor. Kuban'ın takım kurgusu o kadar iyi ki, ikili oyunları sadece pota altında bitiren uzunlara bırakmıyorlar. Zaten Pashutin’in bu sezonki takımının esas gücü sabit şutörlerinden geliyor. Kalnietis ya da Williams ile oynanan ikili oyunlar için alanı açabilecek Likhodey, Simon, Jasaitis ve hatta Zubkov gibi çok iyi şutörleri var. Brown'ın da boş bırakılamayacak kadar orta mesafe şutunun olduğunu hesaba katarsak, bu konuda öldürücü olabiliyorlar.

Sadece ikili oyunlardan doğan basketler değil, Kuban'a hücum çeşitliliği kazandıran en önemli sebeplerden biri de sırtı dönük oyunlar. Üstelik bunu pivot pozisyonundan kaliteli oynayabilecek lüksleri de var. Hendrix ve Mariç’in post-up becerileri Kuban’a bir alternatif sunuyor. Yüzü dönük bire birleri genellikle dört oyuncudan işliyorlar. En tehlikelisi Simon. Kalnietis, Brown veya bunu en çok deneyen Williams’ın isolation hücumlarında takımın verimi çok düşüyor.

Kuban bu yüzden yarı saha hücumunda topsuz hareketlenmeye çok önem verip, mümkün olduğunca oyunu bire birlerden uzaklaştırmak istiyor. Savunma kurguları da tempoyu artırmak üzerine: Maç başına yaklaşık 4 blok yapıp 7 top çalan Lokomotiv’in (İki alanda da Euroleague’in en iyileri arasındalar) hücum planında transition denen bu geçişler önemli yer tutuyor.

Peki bu kadar çeşitli hücum eden bir takımı, hem de deplasmanda, nasıl yenebiliriz?

Elit Euroleague takımlarının yaptığı gibi: Rakibin zaafları üzerine hücum ederek.

Kuban’ın zaafları listesinin tepesinde Marcus Williams var. Yetenek harcama kategorisinde Sergen Yalçın sınıfındaki Williams’ın NBA’de all-star bir oyun kurucu olmakla arasında duran tek sorun “doğru karar verme” yetisi. Williams, özellikle takımın en iyi silahı Brown’ın devreye girmesini sağlayan isim. (Diamantidis’in Lasme’ye yaptığı 37 asistin hemen ardından 27 asistle tüm ligde 2. sıradalar.) İkisinin arasındaki bağlantıyı koparmak ve mümkünse topu Williams’ın elinde bırakıp onu bire bir oynamaya zorlamak gerek. Şu ana kadar Kuban, Williams’ın çift haneli sayı attığı 7 maçta 4 mağlubiyet almış. (Üç galibiyetin ikisi elenen Kızılyıldız’a karşı, diğeri de Laboral’e karşı son saniyelerdeki üçlükle gelmiş. O son saniyelerdeki üçlüğün asistini Williams’ın yapması da kaderin bir başka cilvesi.)

Tabii ki ilk maçta yapılan 19 top kaybını tekrarlamamak ve top kayıplarını tek hanelerde tutmak hayati önem taşıyor. Bu noktada ikili oyunlarda saha içi yerleşimi ve pas trafiğini kusursuz yapmak elzem. Çünkü özellikle CSKA Moskova maçında da görüldü ki, Kuban (Galatasaray’ın da hücumunun en büyük parçası olan) 1-5 ikili oyunlarını çok iyi savunuyor. Topa baskıyı iyi yapıyorlar ve bunu sayıya çevirmeyi de başarıyorlar. Bu yüzden tempoyu mümkün olduğunca düşürüp, Pashutin’e istediğini vermemek lazım.

Üçüncü ve son nokta için takımdan bağımsız, bireysel performansa ihtiyaç var. Pops Mensah-Bonsu, son dönemin en formsuz oyuncularından biri. Onun ve Furkan Aldemir’in pota altını nasıl savunacakları, Galatasaray’ın maça ne kadar tutunacağını belirleyecek. Bu ikilinin TOP 16’da Tyus, Javtokas, Bourousis ve Krstic’e karşı gösterdikleri performansın üzerine çıkmaları gerekiyor.

Sezon başında planlanan Galatasaray’ın çok uzağında bugünkü takım. Nate Jawai, Erwin Dudley ve Jamont Gordon gibi sırtı dönük ya da driplingle adam eksilterek çembere farklı şekilde gidebilen isimlerin olmadığını, piyasa şartları dahilinde iyi transferler yapılsa da hücum çeşitliliğinin ciddi zarar gördüğünü unutmamak lazım. Şimdiki takım, ikili oyunlar ve şutörlerin iyi performansına dayalı. Bu da kusursuz bir günde Kuban’la başa baş oynamak için yeterli.


Evgeniy Pashutin Maillerimize Dönse Ne Derdi?



iyi savunma rakibin arkasından koşarak değil rakibinin gözlerinin içine bakarak yapılır. rakibinin topu nereye vuracağını önceden bileceksin. perdenin sağını mı kullanıyor yoksa solunu mu? şutuna mı gidiyor yoksa savunmacısını arkasına alıp potaya kadar sürüklüyor mu? orta mesafe sokabiliyor mu? uzar da gider. o yüzden bizim savunma önceliğimiz rakip. rakibin artıları ve eksileri.

galatasaray kurdukları kadro ve yaşadıkları sıkıntılar çerçevesinde hala başarılı sayılabilecek bir durumda. özellikle defoları herkesçe bilinen carlos arroyo'nun dünyanın en sert liginde bu takımı sürüklemesi ve yılmaması saygıyı fazlaca hakediyor.

ancak biz arroyo'ya tam saha baskı yada hücumun başında baskı yapmayı çok fazla düşünmüyoruz. bunun nedenleri var. öncelikle ergin hoca çok zeki bir coach. set hücumlarının başında arroyo'yu en iyi şekilde koruyabilecekleri düzenle başlıyorlar. 1-4 paslaşması, 4-2 paslaşması bu sırada hem 4 hem 5 numaranın perdelerinden yararlanan arroyo'nun tepeye çıkıp topu tekrar alması ve tepede kalan iki uzunun perdeleriyle bu defa toplu oyunla seti oynuyorlar. bu onlar açısından arroyo korumak için iyi bir yöntem. bu yüzden biz perdelerde yorulmak yerine topun arroyo'nun elinden çıkmasını beklemeliyiz.

bu tepe pick and roll oyunlarının galatasaray açısından önemini biliyoruz. erceg p&p veyahut bonsu'nun devrildiği hücumları savunmanın yolları basit. bunun üzerine çalışıyoruz. erceg'in şutuna yakın savunma ve devrilen bonsu'yu kontrol edersek onların set hücumlarını durağanlaştırmayı başarabiliriz. ki burada top 2 yada 3 numaralara geldiğinde bunu başarmış oluyoruz. eski formundan çok uzak malik ve henry'nin top eline geldiğinde onları 1e1 oynamaya teşvik etmeliyiz. zaten kısa oyuncuların screen çıkışlarını adam değişerek savunacağız. onlar bu hücumları tek taraftan ve tek pick'le oynadıkları için çok fazla sorun oluşturacağını sanmam.

galatasaray'ın oyunun en zayıf yönü bence durağan hücumları. oyunu bir türlü ritmli oynayamıyorlar. çok fazla çeşitlendirme şansları da yok. arroyo'nun ultra özel bir performans sergilemediği yada ender'in beklenmedik şovlara kalkışmadığı maçlarda onları yenmek o kadar da zor değil.

ancak tabii ki rakibimize saygı duyuyoruz ve önlemleri alacağız. özellikle erceg-macvan pota altına döndüklerinde macvan'ın ikili oyun sonrası penetreleri durdurmalıyız.

eksiklerini biliyoruz. uzun oyuncu savunma konusunda büyük sıkıntı yaşıyorlar. burada mariç'in post oyunu ve brown'un atletik özelliklerini kullanarak onların zayıf karnına oynayacağız.

savunma ribaundları diğer bir önemli konu. burada taviz vermemiz mümkün değil. bizim için hücum alınan savunma ribaundunun oyuna giriş hızına bağlı olarak olarak gelişiyor. eğer burada zorlanmazsak galatasaray'ın ağır ve sorunlu transition savunmasını güzelce işleriz.

çok uzatıp değerli şanlıspurs okuyucularını yormak istemiyorum ancak galatasaray'ın bize direneceğini sanmıyorum. kolay bir galibiyet ve euroleague playoff'ları bizi bekliyor. türkiye'deki yakın arkadaşlarım leventdem ve tırabıl'a selam ederim.


Ergin Ataman Maçtan Önce Deko'ya Konuşsaydı?




topun oyunda olduğu yer bizim için pozisyon. korkmadan oynayacağız. bam bam bam...
motivasyon bizim işimiz. ancak bu maddi sıkıntılar takımda ciddi anlamda sorun yaratıyor. maç içi kopmalar ve ekstra katkı konusunda ciddi endişelerimiz var. bu sorunu aşmak için kısıtlı rotasyon önceliğimiz. arroyo ve iyi gününde olan bir 5'i maçın sonunda hazır halde tutabilecek rotasyon üzerine çalışıyoruz.

rakibin eksiklerini biliyoruz. maccabi yada real maçlarından ziyade cska örneğini göz önünde tutmamız lazım. maç içi özellikle hücumda istikrar ve akıcılık sorunları yaşayabilecek bir takım kuban. eğer onlara açık alan ve hızlı hücum şansı vermezsek ilk adımı atmış oluruz.

top kayıplarını minimize etmek ve tempoyu düşürmek tahtaya yazacağımız ilk konu. bunun için sabırlı ve dengeli hücum etmemiz şart. ancak bu da yetmez. topu screen oyunları dışında paylaşmanın riskli olacağını düşünüyorum bu yüzden mutlak suretle potaya gidecek oyuncuları bulmalıyız ve bu oyunlar üzerine çalışmalıyız.

pashutin cska maçında 20 sayılara giden maçı hareketli ve genelde guardların elinden çıkan toplara baskı yapıp, ikili sıkıştırma getirerek çalınan toplar ve belli ki üzerine çokça çalışılmış transition hücumlarla maçı dengeye getirdiler. bunu özellikle tuzak savunmalarla yapıyorlar. yardımı getirdikleri yer ve baskı yaptıkları oyuncuları özellikle seçmişler. cska topu krstic'e indiremeden adamlar darbeyi indirdi yağızer. buna dikkat etmemiz lazım.

herkes bana krunoslav simon'a önlem alacak mısın diye soruyor? tabii ki hayır. hatta bazen mola almak bile istemiyorum ( şaka şaka ) özel önlemlerden ziyade savunmada birbirimizden kopmadan, yardımlaşarak onları durdurmalıyız.

ben bu oyunun temelinin yetenek ve daha fazla istemek olduğu kanısındayım. eğer daha fazla istersek ve hiçbir şartta oyundan kopmazsak maç ortada. geçen sene onlara 24 sayı fark attığımızı kimse unutmasın. galatasaray'ın olduğu hiçbir maçta rakip takım favori olamaz.

son olarak iyi oyun iyi basketbolcularla oynanır. biz de en yetenekli oyuncularımızı, en iyi yaptıkları işlerle kullanacağız. ve kazanacağız.


Galatasaray Hücumu Ne Diyor ( Tanju Çiçek )




Takımda hafif sakatlıkların artacağı bir deplasman olacak, çünkü adı üstünde Rusya deplasmanı. Özellikle Bonsu’nun bel spazmları,  savunmada enerji koymaması bu tarz şüpheli soruları aklımıza getirmişti zaten. Ender'in de durumu belirsizliğini koruyor, oynamaması durumunda topa baskıyı Euroleague'de en iyi yapan takımlardan birisi olan Kuban karşısında sadece Arroyo ile çok zorlanırız.

Nasıl hücum edeceğiz? Aslında hücumlarımız filmi yarım yamalak izleyip hemen son sahnesine gitmek ister gibi,tabii filmin sonunun güzel olma yüzdesi düşüyor böylece,yani yalandan iki perde Arroyo-Ender 20 saniye top elinde haydi şimdi ne doğaçlasak tadında. Doğru şutları atmamız gerek , özellikle dengesiz hücumlar sonrası atılacak kötü şutlar Kuban takımından fast-break yemek manasına geliyor ki Kuban'ın en özel silahı temiz ribaundu alır almaz gelen hızlı hücumlar. 4 numara olmasına rağmen topu yere vuran ve çok iyi bir ribaund özelliğine sahip Derrick Brown bu noktada ön plana çıkan isim. Hücum kısmında daha temiz şutlar atmak, hocanın Domercant-Markoishvili-Cenk Akyol üçlüsünü özel olarak bu maça hazırlamış olması çok değerli.

Set hücumlarında Top 16 döneminde takımını sürükleyen isim Simon'un oynamama ihtimali var, takımın saha içindeki beyni ve takımı rahatlatan isim kendisi, son haftalarda da fazlasıyla formda. Onun oynamaması demek iplerin Kalnietis ve Williams'ın elinde kalması demek ki o da daha istediğimiz bir senaryo olur.

Euroleague maçlarında oyuna hakim olma düşüncemiz, enerjimizi her an en üst seviyede en doğru beşlerle koymaya çalışmamız bizi 35 dakika taşısa da son kısımda hem maçın savunma sertliğinin artması hem o gün formda olan oyuncularımızın yorgun hissetmesi sonucu maçlardan yenik ayrıldık. Bu maçta oyunun sonuna 7-8 sayı geride girmek pahasına daha doğru ayarlanmış oyuncu süreleri ile özellikle Arroyo’nun kendini iyi hissetmesi ile çözüme kavuşabilir. Açıkçası son haftalardaki form durumumuzla işimiz sezonun bu kırılgan deplasmanında oldukça zor gözüküyor.


Galatasaray Savunması Ne Diyor? ( Semih Tuna )




Pops az oynamalı, Pops az oynamalı, Pops az oyn…

Hafta içi izlediğim Olin Edirne maçında diğer maçlardan değişen bir şey yoktu Bonsu namına. Sahada sanki kulaklıkla müzik dinleyip sporunu yapmaya gelmiş havadaydı. Konsantrasyon problemleri çok aşırı üst düzeyde, Galatasaray formasıyla izlediğim -12 senedir falan- hiçbir oyuncuda onun kadar dağınık bir ruh hali görmemiştim. Aslında tam oynamasına ihtiyacımızın olduğu maç. Real’in Slaughter hariç akıllı uzunlarına Macvan-Erceg ikilisiyle karşı koyabilirsin ama Brown gibi çılgın atletizme karşı senin de bir silahın olmalı. Yakın dönemde motive olması gereken maç yok bunun kadar, kendini tekrar kanıtlaması gereken en önemli maç. Ama o bunun farkında mı bilemiyorum.

Bu maç için kullanılmayacak savunma çeşidi alan savunması olmalı. 2-3 zone’da Erceg’i forvete yerleştirdiğimizde başımıza nasıl felaketler geldiğini hatırlıyoruz (Abdi İpekçi/Banvit) ve bu sene hiçbir maç alan savunması sayesinde dönmedi. Yenebilecek 2 üçlük onların vurup geçmesine sebebiyet verebilir. Kilit etken ekstra hücum ribaundlarına engel olup onların pozisyon sayılarını düşürmek. Aslında evimizdeki ilk maçta bunu yapmıştık, ama son 5 dakika zincirleme hatalar silsilesi ile kaybettik. Bonsu kağıt üzerinde en iyi ribaundcumuz olarak gözükse de şu an en kötüsü. Bu yüzden Furkan’a inanılmaz ihtiyaç var. Pozisyon sayısını düşürmek tempoyu da doğrudan etkileyecektir. Çünkü Kuban’a açık alan vermek intihar ile eşdeğerde. 1-4 numaralarının hepsi fast-break’te topu yere burabiliyor ki 4 numaraları Brown’un uzun kol bacak kombinasyonu sayesinde 3 dribbling ile ribaundu çekip tam saha smaçlarını unutmuş olamayız. CSKA maçında ilk yarı 21’den dönmelerinin sebebi Kalnietis-Brown’un aynı anda sahada olup ard arda 4 hızlı hücum sayısıydı. Bu yüzden onun match-up’ı Erceg mümkün olduğunda hücum ribaunduna girmemeli, arkada en az 2 emniyet sibobu bırakmalı veya kısaların Yugoslav faulüyle onları set hücumuna zorlamalıyız.

Kuban’ın saha içinde zaman zaman 3 ball handler’ı oluyor. Marcus Williams-Krunoslav Simon-Mantas Kalnietis. Pick and roll’lerine yüksek show up getirip onları yarı sahaya kadar sürmek, ve show up yardımıyla onların pas açılarını zorlaştırmak onları yavaşlatabilir. 3 guardın da şutu olduğu için bu bi gereklilik bence. Ponkrashov sahada olduğu zaman buna gerek yok hatta uzun rakip 4-5’i kontrol etmek için ondan ayrılmayabilir, gerekirse gömülebilir. Perde çıkışlarına veya Maric-Hendrix’in picklerine takılmamak çok önemli diyeceğim ama size olarak Kuban’dan 1 gömlek aşağıda takımız, bu bu mümkün mü? Pek sanmıyorum. Derrick Brown ilk adımı Avrupa’nın en hızlı uzunu olabilir. Ona kesinlikle mesafe tanımak, şut menzili olsa bile şuta yönlendirmek gerek. Çünkü tek dribbling ile geçişinde tüm savunmayı darmadağın edebilir.

CSKA ve Real maçlarındaki bir anlık uyumalar bize 10-15 sayıya mal oldu. Bu bir final maçı ve telafisi yok. Konsantrasyonu düşük oyuncunun cezası tüm takıma patlar.





( istatistik fotosunu gsbasket'ten görüp çaldım. hazırlayan arkadaş helal etsin. )